Başbakan Yıldırım'dan faiz sonrası ilk açıklama: Merkez bankası üzerine düşeni yapacak

Başbakan Binali Yıldırım, Merkez Bankasının faiz kararının ardından "Türkiye serbest ekonomi uygulayan bir ülke. Bu durumun değişmesi söz konusu değildir. Serbest piyasa ekonomisi devam edecektir. Akla ziyan dedikodular almış başını gidiyor. Türkiye bunu hak etmiyor. Hükümet iş başındadır, konularına hakimdir. İlave tedbirlerimizi alıyoruz, almaya devam edeceğiz. Kuru kontrol edecek mekanizmalar bizdedir. Mali politikalarda zerre kadar sapma yok. " dedi.

Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle;

- Bir seçim kararı aldık. 24 Haziran'a sayılı günler var. 1 ay sonra seçime gidiyoruz. Seçim kararı bizim durup dururken aldığımız karar değil. 16 Nisan halkoylaması Türkiye'de yakın tarihimizde karşımıza çıkan istikrarsızlık, zayıf yönetimlerle ülkemizin kalkınmasını geciktirdi, milletimizi yordu.

- AK Parti olarak 2002'de tek başımıza iktidara gelmemize rağmen hangi badireleri atlattık bunu biliyorsunuz. 16 Nisan halkoylamasına götüren nedenler arasında milli iradeye karşı yapılan kalkışmalar, vesayet meraklarıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Gezi olaylarında ve en beterini de 15 Temmuz alçak darbe girişiminde gördük. İş başında güçlü bir iktidar var millet iradesinin yüzde 50'sini almış iktidar olmasına rağmen eski hastalıklar peşimizi bırakmadı.

- Bir yandan vesayet odaklarıyla mücadele ederken, ülkemizin kalkınması ve büyümesi için var gücümüzle çalıştık, sonuçlarını gördük. 2000-2001 krizinde Türkiye'nin nerede olduğunu ne hale geldiğini siz benden iyi biliyorsunuz. Türkiye üstü üstüne yüzde 5,8 büyüdü geçtiğimiz 12 yıl içerisinde. Dünya krizden krize sürüklenirken Türkiye büyümeye devam etti. Türkiye'yi 3 kat büyüttük. İhracatımızı 4 buçuk kat artırdık. 

- Bu sene ilk dört ayda 8 milyon civarında ülkemize misafir geldi. Yıl sonunda 40 milyona ulaşmış olacağız. 2007 senaryosu Türkiye krize girecek, ekonomik kriz yaşayacaktı. ABD seçimleri sonrası 8 Kasım sonrası 4 Aralık'ta aldığımız kararlarla üretim ihracat ve reel sektör için çok parlak bir yılı geride bıraktık. OECD içinde 2. dünyada g20 arasında 1. sıraya geldik. Türkiye'nin ve gelişmiş ülkelerin göstergelerine bakın. Türkiye her bakımdan birçok göstergede hepsinden açık ara daha iyi durumda. Borcun milli gelire oranı en düşük seviyede seyreden ülkeyiz. 

- Türkiye'de neden bir kriz fısıltısı yayılmaya çalışılıyor, kur neden yükseldi? Büyümeyi siz yaptınız bu bir illüzyon değil. Aldığımız tedbirlerle yaptık. Yatırım ortamlarını kolaylaştırdık. Yeniden yapılandırma yaptık, işverenlere destek verdik, istihdama yönelik teşviklerimizi ortaya koyduk. Proje bazlı teşvik sistemini devreye aldık. Doğu ve Güneydoğu'da cazibe merkezlerini hayata geçirdik. Sanayide TRT payı vardı kaldırdık. Damga vergisi gibi vergileri uygulamadan kaldırdık. Eximbank'ın sermayesini artırdık. İhracatçılara destek verecek bütçe ayırdık. 

- Tedbirler çok. Bütün bunlar yapıldıda son günlerde bu kurdaki hareketlenme niye, neler yapılıyor merak ediyorsunuz. Türkiye serbest ekonomi uygulayan bir ülke. Bu durumun değişmesi söz konusu değil. Serbest piyasa ekonomisi her şart ve halde devam edecektir. Sermayeye kontrol geçecek diyorlar. Akla ziyan dedikodular almış başını gidiyor. Türkiye bunu haketmiyor. Türkiye bunu hakedecek bir ülke değil. Hükümet iş başında. Mali politikalarda zerre kadar sapma yok. Mali disiplinden sapma söz konusu değil. Maliye Bakanlığımız tek tek kontrol ediyor. Uygulamalarımız devam ediyor. Tereddüt olmasın. 

- Döviz kuru artınca biz ne yapacağız diye soruyorlar. İşinize devam edeceksiniz. O kuru yönetecek mekanizmalar bizde. Merkez Bankası'nın yapacağı işler var. Üzerine düşeni yapacak. Bizde piyasaları reel sektörün ihtiyaçlarını dikkate alarak devam edeceğiz. 2017 için neler söylendiğini, moral bozucu tablo çizildiğini hatırlayın. Ama günün sonunda ülkemiz büyüdü. Sadece geçen sene 1,5 milyon istihdam sağladık.