20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Akkuyu NGS, depremsellikte en güvenli bölgede yer alıyor

Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şule Ergün, Akkuyu sahasının deprem riski açısından en güvenilir bölgeler arasında yer aldığını belirterek, Türkiye’nin sismik haritasına göre Akkuyu sahası merkez alındığında 100 kilometrelik çapta herhangi bir diri fay hattı bulunmadığını söyledi.

İHA22 Ekim 2018 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Akkuyu NGS, depremsellikte en güvenli bölgede yer alıyor
Mersin'in Gülnar ilçesinde kurulacak olan Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali Akkuyu NGS  için çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Santralin en çok merak edilen özelliği ise depreme  dayanıklılığı. Akkuyu NGS’ye 1’inci ünite için inşaat lisansı verilirken danışılan komitede yer  alan Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şule Ergün,  santralin güvenliği için atılan adımlara ilişkin bilgi verdi. Santralin kurulacağı saha  belirlenirken başlıca kriterin santralin güvenliği olduğunu dile getiren Ergün, bu kriterdeki ilk  ölçütün ise ‘doğal tehlikelerin oluşturacağı potansiyel etkiler’ olduğunu, fay hatları, depremler  nedeniyle oluşan titreşimli yer hareketleri ve şiddetli rüzgarların öncelikli olarak incelendiğini  belirtti.
 
"Saha seçiminde derinlemesine araştırma yapılıyor"
 
Bu kapsamda, bölgede tarih öncesi, tarihi ve ölçümlerle kaydedilmiş depremler ve  mevcutsa eski deprem izleri hakkında bilgiler toplandığını kaydeden Ergün, "Nükleer santralin  güvenli çalışmasını engelleyebilecek tüm fay hareketleri göz önünde bulundurulmaktadır”  diyerek, saha çevresindeki faylar üzerinde kapsamlı bir araştırma yapıldığını vurguladı. Söz  konusu araştırma ve incelemelerin ardından santralin tasarımı ve güvenlik analizlerinin  hazırlandığını ifade eden Ergün, bu inceleme ve araştırmaların Akkuyu Nükleer Güç Santrali  için de yapıldığını ve saha ve inşaat lisansları verilirken kullanılan raporlarda da yer aldığını  bildirdi. Ergün, bu süreçte Akkuyu’nun 5 bin sayfalık ÇED raporunda toplanan verilerin, yani  sıra santralin tasarımında kullanılacak saha parametrelerinin belirlenmesi için yapılan  çalışmaları dikkatle incelediğini belirtti.
 
Nükleer güç projelerinde güvenlik kriterlerinden en ufak bir taviz verilmesinin mümkün  olmadığını kaydeden Ergün, "Akkuyu saha seçiminde tüm uluslararası ve ulusal standartlar,  gereksinim ve tavsiyeler dikkate alındı. Bölge, depremsellik açısından güvenli bir bölge  olduğu için nükleer santral sahası olarak seçildi. İlk ünitenin inşaat lisansı verilirken depremsellikle ilgili analizler yapıldı. Sonraki üniteler için de bu yapılacak. Türkiye’nin sismik  haritasına göre, Akkuyu sahası merkez alındığında 100 kilometrelik çapta herhangi bir diri fay  hattı bulunmuyor. Ecemiş Fay Hattı, Akkuyu sahasına yaklaşık 160 kilometre uzaklıkta yer  alıyor. Akkuyu NGS, deprem bölgesi sınıflandırmasında en güvenli sınıf olan 5. derece  deprem bölgesinde yer alıyor. Santral, bölgenin jeolojik ve depremsel özellikleri göz önüne  alınarak kurulacak, lisanslanacak ve işletilecek. Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin güvenliği  için her şey eksiksiz yapılacak. Şu konunun altını çizmek çok önemli, hem ÇED raporu  sürecinde hem de inşaat lisansı verilirken, bütün parametre ve veriler büyük titizlikle toplandı.  Yapılması gerekenler, uluslararası standartlara uygun olarak en iyi şekilde yapılıyor.  Yapılmaya da devam edecek" dedi.
 
Ergün, 26 Haziran 2014 tarihinde açıklanan ÇED raporunda da belirtildiği gibi, santralin 9  şiddetindeki bir depreme dayanıklı olacak şekilde tasarlandığını ve herhangi bir sismik  tehlikenin bulunmadığının altını çizdi.
 
200’ün üzerinde rapor hazırlandı
 
Akkuyu sahası için çalışmalar 1975 yılında başlatıldı. 1975-1980 yılları arasında devam  eden çalışmalar, İsviçre firması EMCH Berger, yerli kurum ve kuruluşlar ile üniversiteler  tarafından gerçekleştirildi. 1980 yılından itibaren ise yerli danışmanlar gözetiminde yerli  kurum ve üniversiteler ile çalışmalarını sürdürdü. Akkuyu sahasına ilişkin bugüne kadar, çoğu  depremsellikle ilgili 200’ün üzerinde rapor hazırlandı. 1986-1989 yılları arasında 4 yıl  boyunca sahanın depremselliği ve tektoniğine yönelik çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalar 1989 -1990 yıllarında ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi tarafından değerlendirildi.