20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Başbakan Binali Yıldırım: ABD’den Adil Öksüz ile ilgili tatmin edici bir yanıt olmalıydı

Başbakan Binali Yıldırım canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtlıyor... FETÖ'nün 'hava kuvvetleri imamı' olduğu ileri sürülen Adil Öksüz'ün ABD Başkonsolosluğu'ndan aranmasıyla ilgili konuşan Başbakan Binali Yıldırım, ABD'nin açıklamasıyla ilgili olarak 'Resmi açıklama bu. Yersen. Tabii başka şeyler de var mı yok mu bakmak lazım. İnsan 'Her iş bitti de o mu kaldı?' sorusunu sormaktan da geri duramıyor. Daha tatmin edici bir cevap bekleriz.' dedi.

29 Mart 2017 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Başbakan Binali Yıldırım: ABD’den Adil Öksüz ile ilgili tatmin edici bir yanıt olmalıydı

Başbakan Binali Yıldırım, NTV canlı yayınında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtladı.

Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarından satırbaşları...

ADİL ÖKSÜZ'ÜN ABD KONSOLOSLUĞU'NDAN ARANMASI

Başbakan Binali Yıldırım, ABD Büyükelçiliğinin Adil Öksüz açıklamasına ilişkin açıklama yaptı. Yıldırım "Öksüz'ün ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğundan aranmış olması, bunun ifadelere girmiş olması ve ifadelere girmesinden sonra 'Biz vizesini iptal etmek için aradık. 15 Temmuz'un faillerinden biriydi, onun için biz de duyarlılık gösterdik, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı sorumlu davrandık, hemen vizesini iptal ettik'. Resmi açıklama bu. Yersen. Tabii başka şeyler de var mı yok mu bakmak lazım. İnsan 'Her iş bitti de o mu kaldı?' sorusunu sormaktan da geri duramıyor. Daha tatmin edici bir cevap bekleriz." dedi.

NELER YAŞANMIŞTI?

15 Temmuz darbe girişimi sonrası firar eden ve örgütün sözde Hava Kuvvetleri imamı olan Adil Öksüz hakkında hazırlanan iddianame tamamlandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynakları, 21 Temmuz 2016'da, saat 10.22'de ABD İstanbul Başkonsolosluğu adına kayıtlı numaradan, Fetullahçı Terör Örgütünün ( FETÖ) "hava kuvvetleri imamı" olduğu belirtilen Adil Öksüz'ün cep telefonunun arandığına dair kayıt bulunduğunu bildirdi. ABD Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamaya göre, "Yasalar gereği vize iptalini haber vermek için aradık" denildi.

HALKBANK YÖNETİCİSİNE TUTUKLAMA: Bu konuyla ilgili şu anda Halkbankası gerekli hukuki süreci başlatmış durumda. İşin mahiyetini detaylarını anlayacağız önümüzdeki günlerde. Ülkemizi ziyaret etmekte olan Amerika Dışişleri Bakanı'na da bu konu açılacak ve bunun sebebi sorulacaktır mutlaka. İddia odur ki 2011 yıllarında İran’a ambargoyu ihlal eden bir takım transferlerde imzası var o yüzden gözaltına alındı şekliden ilk bilgiler gelmiş durumda. Hukuki süreci takip edeceğiz.

KERKÜK'TE BAYRAK GERGİNLİĞİ

Konunun iki tarafı var. Irak’ın toprak bütünlüğü içinde yer alan bir şehir. Dolayısıyla bu yapılan bir emrivakidir. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi bir emrivaki ile burası benim yönetimime dahildir dedi. Bu Irak anayasasına göre fiili bir durumdur ve anayasaya aykırı bir durumdur. Bizim açımızdan da bu doğru bir iş değildir. Gerekli tepkiyi diplomatik yollardan yapmıştır dışişleri bakanlığımız.

RAKKA'DA OPERASYON YAPILACAK MI?

Ortalıkta söylenen çok laf var PYD ile YPG ile Amerika Birleşik Devletleri’nin silahlı unsurları birlikte çalışıyorlar. Bir yandan da bizimle görüşmeleri var. Bize henüz resmi dönüş olmuş değil. Rakka operasyonunda nasıl hareket edecekleri YPG, PYD ya da SDF ile mi beraber olacakları yoksa Türkiye ile birlikte ÖSO unsurlarıyla birlikte mi olacaklar onu kararını henüz bize iletmiş değiller. Ama yaşana gelişmeler geçmiş yönetimin gittiği yoldan gidiliyormuş intibasını veriyor. Bu konuyu amasız fakatsız yarın gelen dışişleri bakanına söylenecek ve ABD’nin duruşu tutumu netleşmesi istenecek. Bu bizim iş güvenliğimizi ve dış güvenliğimizi tehdit eden bir şeydir. Bir kere etik değil bir terör örgütüyle iş tutmak ABD’ye yakışmaz. Ama ondan daha önemlisi bu unsurlar PKK ile iç içe. Dolayısıyla bu bizim terörle mücadelemizde de bir risk teşkil ediyor. Amerika’nın silahları bunların eline geçiyor ve bu silahlar PKK’ya gidip bize maalesef terör faaliyetlerinde kullanılıyor. Aynı zamanda sınırlarımızın güvenliği bölgede yaşayan halkımızın can ve mal güvenliği açısından da bir tehdit oluşturuyor. Bunların açık seçik biz muhataplarımıza anlattık karar bundan sonra onların.

HAYIR ÇADIRINA ZİYARET

Elbette güzel bir şey olmuş. Evet veren de hayır veren de bu ülkenin vatandaşı. Dolayısıyla verecekleri karar başımız gözümüz üstünde yeri var. Hiç öyle bir önyargımız yok. Gideriz görüşürüz hatta orada evet vermeleri gerektiğini bile anlatırız.

OHAL'İN UZATILMASI

Bu gündem de yoktu aslında. Biliyorsunuz OHAL 19 Nisan’a kadar zaten geçerli. 19 Nisan’dan öncede bir karar alınır aynı anda meclise bildirilir ve Meclis gereğini yapar.

YENİ SİSTEM ELEŞTİRİLERİ

Yıllardır uygulanan belediye seçimleri var 5 yılda bir yapılıyor belediye başkanıyla Meclis seçimi aynı anda yapılıyor. Orada da başkan ekibini belirliyor bazen kendisini çoğunlukta oluyor kendisi seçiliyor, partisi çoğunlukta olabiliyor tersi de olabiliyor. Başkan bir partiden oluyor Meclis başka partiden oluyor. İkisi de mümkün. Mesela Eskişehir’de Cumhuriyet Halk Partili başkan Meclis AK Partili. Başka örneklerde var. AK Partili başkan olup Cumhuriyet Halk Partisi’nin veya diğer partilerin çoğunlukta olduğu örneklerde var. Burada herhangi bir bilinmeyen bir şey yapmıyoruz. Bir kere 5 yıl hizmet yapmak için gerekli olan bir süre. Bir seçimde ikisini de bitiriyoruz. Bizim milletimiz istikrarı güçlü iktidarı gözetir ona göre karar verir. Diyelim ki cumhurbaşkanının parti ile cumhurbaşkanı aynı tarafta yer alıyor. Ona göre de denetim mekanizmaları var. İkisi bir tarafta hemen ülkenin her eşeyini değiştirecekler diye bir şey yok. Arada kontrol ve dengeleme mekanizmaları var. Aksine ülkede istikrarın kalıcı hale gelmesi, güçlü siyasi iradenin teşekkül etmesi bakımından çok önemli bir şey.

YENİ SİSTEM ELEŞTİRİLERİ:

Ama orada çift meclis var. Temsilciler meclisi var senato var. Orada eyalet sistemi var. Eyalet sistemiyle üniter yapı ayrı şey. Orada ayrıca 50 tane devlet var aynı parlamentoları var. Biz de tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan. Dolayısıyla üniter yapıyla biz bir cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi getiriyoruz. Bu sistem geldiği zaman bir kere zayıf hükümetler devri ortadan kalkıyor. Hükümet kuruldu kurulmadı, güvenoyu aldı almadı şimdiki sistemde kimin başbakan olacağını bilemiyorsunuz. Cumhurbaşkanı zamanı geldiğinde herkes sancılanmaya başlıyordu. Bırak meclis karar versin. 71’i 80’i hatırlayın gelin rahmetli Ecevit dönemini hatırlayın parlamento kendi içinde cumhurbaşkanı seçemedi gitti bir yargıcı seçtiler. Bu sistemin olumsuzluklarını bu sistemin kötülüklerini, bu sistemin ülkemize kaybettirdiklerini konuşmamız lazım. Bu sistem ülkeyi geliştirmeye kalkındırmaya yönelik kurgulanmamış. Kurumların birbirlerini kontrol etmesi esasına göre kurulmuş. İş yapma değil birbirilerini nasıl frenleyecekler dengeleyecekler buna göre kurulmuş. Bu sistem bazen tek başına iktidar çıkarıyor Türkiye büyüyor, yol alıyor sonra birden tek başına iktidar ya darbe ile yok ediliyor ya kendiliğinden seçimle kayboluyor kazandıkları her şey yok olup gidiyor. Rakamlardan konuşalım. Mesela Güney Kore-Türkiye. 1987 Türkiye kişi başı milli gelir 1703 dolar, Kore 3627 dolar. Kore burada başkanlık sistemine geçiyor. Geliyoruz 10 yıl sonrasına 1997’de Kore sistemi değiştirmiş 12 bin 196 dolara çıkmış. Türkiye 3 bin 143 dolara çıkmış. 2007’de Kore 23 bin 101 dolara gelmiş, Türkiye 9 bin 309 dolara gelmiş. 2015’te Kore 27 bin 221 dolara gelmiş, Türkiye hala 9 bin 125 dolar. Bu çok açık gösteriyor. Şu tarihlerde 20 hükümet 11 başbakan 20 yılda. Güney Kore’de 6 başkan. Bu istikrar olursa güçlü tek başına iktidar olursa ülke büyüyor. Ama olmayınca bir dönem kazanıyorsun. Mesela 50-60 kazanma dönemi 65-71 Demirel dönemi yine Türkiye ihtilal sonrası bir kazanma dönemi. 71’de bir muhtıra 80’de ihtilal sağ-sol çatışmaları binlerce genç hayatını kaybediyor. 1980’de askerler işbaşı yapıyor 12 Eylül. 80-89 arası Özal’lı yıllar kayıplar telafi ediliyor ve aynı şekilde 90’lı yıllarda zayıf hükümetler parçalı iktidarlar, 28 Şubat krizi yine kayıp. 2002 3 Kasım’dan bugüne kadar AK Parti dönemi tekrar kazanma dönemi. Ama bu belirli bir zaman iyi gidiyor topluyoruz topluyoruz bir kürek sütü bir tekme ile döküveriyoruz. Bu millet artık sürekli büyümek istiyor, milli gelirin artmasını istiyor. Teknoloji sanayi 4.0’a geçmek istiyoruz. Bilgiyi üretmek istiyoruz. Türkiye son 15 yılda bu yönde çok yol aldı ama bunun ileri de garantisi yok. Bu değişiklik bu garantiyi getiriyor.

Başbakan Yıldırım: Fırat Kalkanı Harekatı sona erdi

MECLİS'TE FESİT YETKİSİ POLEMİĞİ

Fesih nedir lağvettim diyorsun. Darbelerde fesih olur. 80 darbesinde meclis feshedildi. Bu 15 Temmuz’da başarılı olsalardı parlamento feshedilmişti. Milli iradenin verdiği hakkı birinin yok etmesi demek. Bu da darbedir. Vesayettir fesih oradan geliyor. Ama seçim yenileme ayrı bir şey. Seçim yeniliyor biz. Seçim yenileme bir irade sonucu olur. Mevcut sistemde seçim oldu 7 Haziran’da hiçbir parti tek başına iktidar olacak sayıyı tutturamadı. Cumhurbaşkanı bir partiye hükümet kurma görevini verdi o da diğerleriyle konuştu hükümet kuramadılar 45 gün doldu. Anayasaya göre ilgili maddesine göre cumhurbaşkanı ülkeyi seçime götürdü Bu fesih değildir tekrar seçime götürmektir. Bu değişiklikte bir kere cumhurbaşkanını halk seçiyor. Yüzde 50 artı 1 oyla seçiliyor. Geldi cumhurbaşkanı mecliste o anda oluştu başladılar çalışmaya. İkisinin işi ayrı burada. Şimdi de halk seçti ve mevcut sisteme göre cumhurbaşkanı en fazla siyasi desteği olan iradeyi temsil ediyor yüzde 52. Ama aynı zamanda bir de hükümet var, parlamento var, bakanlar kurulu var o da siyasi iradeyi temsil ediyor. Ne oldu iki tane irade var. Bu iki irade her zaman sorun çıkarmıştır. 1946’yı ele alalım. 1946’de cumhurbaşkanı ve başbakan. İkinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü, başbakan Recep Peker. Anlaşmazlığı düşmüşler. Sebep atamalar ve ülkenin genel yönetim politikaları konusunda anlaşmazlığa düşmüşler. Sonuç Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk devalüasyonu gerçekleşmiş. Amerikan doları Türk Lirası karşısında yüzde 116 değer kaybetmiş. 1975 cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, başbakan Süleyman Demirel. Genelkurmay başkanını atama konusunda anlaşamadılar. İki liderin adayları da emekli oldu ve ondan sonrada 80 darbesi yapıldı ve Kenan Evren işbaşına geldi. 91 yılında cumhurbaşkanı Turgut Özal başbakan Yıldırım Akbulut. Kendi partisinin adamı. Körfez Savaşı var anlaşamadılar ve Musul Kerkük konusunda adım atılamadı ve dolayısıyla misakı milli hedefleri yok oldu gitti. 92 yılında cumhurbaşkanı yine Özal başbakan Süleyman Demirel. Demirel’in Turgut Özal’ı devirmek için neler yaptığını biliyoruz. Sonra ne oldu ekonomik kararlar alınamadı, atamalar gecikti ve ekonomi durumu bozuldu. 94’te yine cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le Tansu Çiller arasındaki anlaşmazlık. “Bayan olmasa Tansu hanımı camdan atardım” diyor. Bu sistem babayla oğlu babayla kızı birbirine düşürüyor ve bunun bedelini millet ödüyor. 96’de cumhurbaşkanı yine Demirel, Erbakan başbakan. Refah-yol hükümetinin düşürülmesinde bizzat rol oynadı daha sonra 28 Şubat postmodern darbesi ve 2001 krizinin önü açıldı. Ben müsteşarımı 6 ay atayamadım. İmzalamadı cumhurbaşkanı. Biz geçinmenin yoluna baktık kavga çıkartmadık, engellere rağmen çalıştık çabaladık. Bu sistem 1 kazandırıyor 2 kaybettiriyor. Topyekun bu meselenin hallolması lazım.

FIRAT KALKANI HAREKATI

El-Bab'ta her şey kontrol altında. Bundan sonra gerek DEAŞ'a yönelik gerek başka bir şekilde bizim güvenliğimizi tehdit edecek bir şey olursa, herhangi bir icraat yaparsak bu yeni bir harekattır. Yani Fırat Kalkanı Harekatı bitmiştir, bundan sonra ihtiyaç olması halinde artık yapılabilecek bir hareket artık başka bir isimle anılacak

AB, İÇ İŞLERİMİZE KARIŞTI REFERANDUMDA TARAF OLDU

Avrupa, neden 'Hayır' denilmesini öğretmek için Türkçe gazete çıkardılar. Bu halk oylamasını etkilemektir. AB referandumda taraf oldu. Milletimiz bunu görüyor. olanları görüyor değerlendirecek ve 16 Nisan'da da bunun cevabını verecek. Bunlar yaptıklarına mutlaka pişman olacak. AB'de yaşayan nüfusun 60'a yakını birliğin gidişatından memnun değil, birlik içinde olmaktan memnun değil.

TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELE

Terör örgütü PKK ile mücadeleye değinen Başbakan Yıldırım, “Kışın da operasyonlar devam etti, ediyor. Amacımız, terör örgütünün operasyon yapma kabiliyeti azaltmak. Diğer taraftan PYD ve YPG konusu bizim canımızı sıkıyor. PKK zayıflıyor ama diğer yandan PYD, YPG güçlendiriliyor. Silahlar veriliyor, şu andaki sınırdan geçiş çabaları artmış durumda, bu bizim canımızı sıkıyor. Verilen silahlar gelişmiş silahlar. Onlar ciddi bir tehlike oluşturuyor. Belli ki birileri yeni bir oluşum peşinde” ifadelerine yer verdi.

 TÜRKİYE EKONOMİSİ

 Başbakan Yıldırım, ekonomiye ilişkin değerlendirmede bulunarak, Mart ayında 425 binin üzerinde ilave istihdamın oluştuğunu ifade etti. Büyüme oranlarının iyi geleceğine işaret eden Yıldırım, “Son çeyreği çok olumsuzluklarla geçti ama buna rağmen beklentilerin biraz üzerinde olacak” dedi.

 “DOLARIN ETKİLERİ GEÇİCİDİR”

 Dolardaki hareketliliğe ilişkin olarak Yıldırım, “Türkiye’ye etkileri geçicidir, sınırlıdır. Türkiye ekonomisi güçlü, çünkü güçlü iktidar var. Ekonomik göstergelerimiz birçok ülkeden daha iyi. Birtakım spekülatif ataklar olabilir ama bunlar gelip geçicidir” diye konuştu.

  TEK ADAM TARTIŞMALARI

Tek adam tartışmalarına işaret eden Yıldırım, “Tek adam nasıl olur? Tek adam tek partili olur. Çok partinin olduğu yerde, seçimin olduğu, demokrasinin olduğu yerde tek adam olmaz. Monarşide, padişahlıkta tek adamdır. Ama bizde 1923’ten beri Cumhuriyet var. Bu sistemde de tek adam diye bir şey yok, çünkü seçimle geliyor, seçimle gidiyor. Tek adam olsa, niye seçime gitsin?” diye sordu.

Başbakan Yıldırım, başkanlık sistemine tek başlılığı ortadan kaldırmak için geçildiğine işaret ederek, “Kılıçdaroğlu 7 sefer seçim kaybetti, halen devam ediyor. Bir ara dedi ki yüzde 40’ın altında kalırsam bırakacağım dedi, bir şey değişmedi. Tek adam lafı, eskiden gelen. Menderes’e de Özal’a tek adam dediler, siyaseten söylenmiş bir laftır, toplumda karşılığı yok” açıklamasında bulundu.

Yeni sistemde, 3 ay içinde çıkarılan kararnamelerin Meclis’te onaylanmasının gerektiğini belirten Yıldırım, “Eğer onaylanmazsa geçersiz sayılıyor. Yeni sistem belirsizliği de ortadan kaldırıyor. Bu konudaki keyfiliği ortadan kaldırıyor” şeklinde konuştu.

Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:  “Bu değişikliğin karşısında laf edenler mevcut sistemle ilgili neresi iyi onu söylesinler. Herkes şikayetçi. Şikayetçiysen o zaman değişime karşı çıkmayacaksın. Ne diyor Kılıçdaroğlu, ‘Ben diyor 1982 Anayasasına hayır verdim, tamam biz de senin hayır verdiğin anayasayı değiştiriyoruz. Aynı fikirdeysen bugünküne evet vermen lazım. O gün hayır verdiysen, bugün de hayır veriyorsan kendi içinde çelişkidesin demektir.”

Milletvekili seçilme yaşının 18’e düşürülmesine ilişkin konuşan Yıldırım, CHP’nin bu konudaki vaadini hatırlatarak bu konuya açıklık getirdi. Yıldırım, bu anayasanın milli ve yerli bir anayasa olacağını anlatarak, “Burada esas olan milli iradedir. Patron millet. Korku salmaya lüzum yok. Türkiye parçalanacak bölünecek, fabrikatörlerin fabrikaları elinden alınacak, herkesin tapusu elinden alınacak, yani akıla hayale gelmeyen şeyler. Hayır diyenlerin elindeki yegane araç, korku. Siyaset korkuyu, kötülüğü pompalamaz, gelecek vizyonunu anlatır, ülkenin kadınlarına emeklilerine, köylüsüne hep gelecek umudu, gelecek vizyonu güzel bir Türkiye anlatmak lazım. Korku, endişe, tehdit var, bunlarla biz nereye varacağız? İçeride karamsarlık pompalayan ana muhalefet partisi var” diye konuştu.