25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Operasyonda da olacağız masada da olacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Ne diyorlar; Türkiye Musul'a girmesin. Nasıl girmeyeyim? 350 kilometre sınırım var. Tehdit altındayım. İlgi alakası olmayanlar gelip giriyor' dedi. Erdoğan, 'Biz operasyonda olacağız, masada da olacağız. Bunun dışında kalmamız mümkün değil' diye konuştu.

İHA17 Ekim 2016 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Sarayı’nda düzenlenen Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresi’ne katıldı.
 
Toplantıda yaptığı konuşmada 15 Temmuz darbe girişimine değinen Erdoğan, “Türkiye son yıllarda dünyada eşine az rastlanır türden darbe girişimlerine maruz kalmıştır. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hadise ordu içindeki FETÖ mensuplarının giriştiği silahlı bir darbe girişimi idi. 17-25 Aralık’ta ise aynı örgütün yargı ve emniyet teşkilatı içindeki mensuplarının farklı bir girişimine muhatap olmuştuk. Uydurma delillerle, algı operasyonuna dönük şovla ülkenin seçilmiş başbakanını, ailesi, çalışma arkadaşları üzerinde kuşatmaya kalktılar. Adaleti tesis etmeleri, ülkenin huzur ve güvenliğini sağlamaları için kendilerine verilen yetkileri, sağlanan desteği siyasi bir darbe girişimi için kullanmaya kalkan bu örgüt mensuplarına, bizler de eyvallah etmedik. Milletin desteği ile bu yargı-emniyet darbe girişimine güçlü bir karşı duruş ortaya konuldu ve hızla gereken operasyonları gerçekleştirdik” diye konuştu
 

“Darbeciler milletin meydanları onlara bırakmayacağına hiç ihtilam vermemişler”

FETÖ’nün 15 Temmuz gecesi son çare olarak silaha sarıldığını anlatan Erdoğan, “FETÖ’nün yargı ve emniyet çetesinin başaramadığını, ordu içindeki elemanları gerçekleştirmek istediler. Açıkçası biz böyle bir ihanete ihtimal vermiyorduk. O gece şu da anlaşıldı ki darbeciler de milletimiz karşılarına dikilip meydanı onlara bırakmayacağına hiç ihtimal vermemişler. Bomba yağdıran savaş uçakları, ateş kusan helikopterler, üzerlerinden geçen tanklar, milletimizi korkutmaya yetmedi. Bu dünya için de önemli bir örnekti. O gece 241 şehit, 2 bin 194 gazi veren milletimiz istiklaline, istikbaline ve  demokrasisine sahip çıkarak tüm dünyaya örnek olacak bir destan yazdı. 15 Temmuz gecesi milletimizle kader birliği içinde yürek yüreğe darbecileri hüsrana uğratırken, en büyük katkıyı emniyet güçlerimiz ile birlikte yargı teşkilatımızdan gördük. Darbecilerin başta şahsıma, başbakanımızı, devletimizin farklı kurumlarını yok etmek ve stratejik yerleri ele geçirmek için başlattığı saldırı, karşısında hep birlikte milletimizi gördü. 17-25 Aralık’ta kendisini bir darbe teşebbüsüne aracı olan yargı, bu kez darbe karşısında en hızlı tepki veren kurum olarak karşımıza çıktı. Bu süreçte yapılan düzenlemeler sayesinde yargı FETÖ terör örgütünün güdümünden çıkıp milletin yargısı haline dönüşmüştür” ifadelerini kullandı.
 
“Biz de en az sizin kadar hukuktan anlıyoruz”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin FETÖ ile mücadelede attığı her adımın hukuka ve anayasaya uygun olduğunu vurgulayarak şunları söyledi;
 
“Batılı bazı dost görünenler, ‘bunlar hukuka uygu mu’ diyorlar. Siz ne kadar hukuktan anlıyorsanız, biz de en az sizin kadar hukuktan anlıyoruz. Biz de hukuka uygun adımlarımızı atıyoruz. Bize hukuk dersi verenlerin önce Doğu Almanya ile Batı Almanya’nın birleştiği döneme baksınlar. O dönemde bütün devlet kurumlarından ne kadar elemanın görevden alındığını görürlerse işin inceliğini de anlarlar. Olağanüstü hal ilanı. Fransa’ya baksınlar. Fransa basit bir terör eylemi karşısında nasıl bir tavır aldı. Biz basit bir terör eylemi ile karşı karşıya değiliz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yıkılması hareketi ile karşı karşıyayız. Bunun karşısında basit tedbirler çözülebilir mi. Atılması gereken önemli bir adımdır. Bu ülkemizin refahı, özgürlük mücadelesinin ta kendisidir. Biz bu adımı atarız. Olağanüstü hal ilanı başta olmak üzere dünyadaki örneklere aykırı bir uygulamamız söz konusu değildir. Türkiye olarak hayatımızı kanser hücresi gibi saran bu terör örgütünün kökünü kurutmakta kararlıyız”
 
Yargının bağımsızlığının önemine dikkat çeken Erdoğan, “FETÖ’ye karşı mücadele tam da bu amaca yöneliktir. Emirleri bir örgütten alan, vicdanını bu örgütün ele başının talimatlarına göre şekillendiren kişinin adaleti tesis etmesi mümkün değildir. Türkiye bu örgüt mensuplarının yol açtığı yargı faciaları nedeniyle sıkıntılı dönemler geçirdi. Adalete güven duygusu erozyona uğradı. Adalet anlayışını düzeltmek için önce buna sebep olanların hak ettikleri şeklide cezalandırılması şarttır. Kamuda, iş dünyasında devam eden operasyonları bir daha darbe teşebbüsüne cesaret edilemeyecek sertlikte sürdürmek zorundayız. Kara para aklama mı arıyorsunuz bu örgüte bakın. Kara para aklamanın en geniş anlamdaki dünyadaki örneği bunlar. Yurt dışına bu paraları kaçırmayı mı arıyorsunuz, bunlara bakın. 170 ülkede eğitim çalışmaları yaptıklarını söyleyenlere baktığınızda sadece onunla kalmıyorlar. Bu kara para aklamanın oralara kadar dağıldığı bir örgüt. Hiç kimse bu aziz milletin terör örgütleri karşısında acziyet göstermesini beklemesin” dedi.
 
“Hakim ve savcılarımızdan silahların karşısına dikilen insanlarımız kadar cesur olmasını bekliyoruz”
 
Konuşmasında hakim ve savcılara da seslenen Erdoğan, “Teröristlerden, darbecilerden, işgalcilerden Türk milleti adına hesap sormakla mükellef olan hakimlerimizin, savcılarımızın en az 15 Temmuz gecesi silahları karşısına dikilen insanlarımız kadar cesur olmasını bekliyoruz. Şayet adalet teşkilatımız ve mensupları bu konuda milletimize yeterli itimadı sağlayamazlarsa, geleceğimize güvenle bakamayız. Bu konuda hakim ve savcılarımıza, tüm kurumlarımıza güveniyorum”
 
"Terör tehdidi altındaysak Suriye’ye gideriz"
 
Kongrede yaptığı konuşmada Türkiye’nin Suriye’de yaptığı operasyona değinen Erdoğan, "Şurada Suriye ile ilgili olarak yaşadıklarımız var ve bizler sürekli sabrettik. Sürekli bize Suriye tarafından roketler atıldı. Yüzlerce şehidimiz oldu. En sonunda 14 yaşında bir çocuk Arjantinli futbolcu Messi’nin formasını giyerek üzerine bomba bağlayıp bir kına törenine çocuğu gönderip orada patlatmak suretiyle 56 kardeşimiz şehit oldu. Bu insanları ziyaret ettiğimde o çocukların halini gördüğümde çocuk ayağının koptuğunun bile farkında değil. Şimdi bütün bu tabloyu gördüğünde milletin sorumluluğunu almış, dünyaya karşı milletinin temsili üstlenmiş bir insan olarak hala durabilir misiniz? Dedik ki artık durmayacağız, artık ılımlı muhaliflerle birlikte ÖSO ile birlikte biz Suriye’ye gireceğiz. Bizim Suriye’ye olan sınırımız 911 kilometre. Fakat Suriye ile yakından uzaktan alakası olmayanların Suriye’ye girmesi hak, bize gelince ‘sizi katil Esed çağırmadı ki nasıl gidersiniz’ diyorlar. Kusura bakmayın gideriz. Eğer biz terör tehdidi altındaysak gideriz. Bunun hukukta tabirlerini siz daha iyi bilirsiniz. Ve girdik. Önce Cerablus’tan başladık, oradan çıkmış olan halk biz temizleyince geri dönmeye başladı. DEAŞ oradan gitti. Arkadan Rai’ye girdik, orası da boşaldı. Şimdi de bu gece itibariyle Dabık da DEAŞ’ten temizlendi. Türkiye’den oraya insan götürmüyoruz, oraların kendi insanı oralara yerleşiyor, farkımız bu" diye konuştu.
 
"NATO ortağın ile hareket etmeyeceksin, terör örgütü ile hareket edeceksin"
 
ABD’nin Türkiye’ye verdiği sözleri tutmadığını söyleyen Erdoğan, "Biz koalisyon güçlerine şunu söylüyoruz. Siz Münbiç’te bir söz verdiniz. Sayın Başkan ile görüştük. ‘Kesinlikle oraya PYD VE YPG girmeyecek’ dediler. PYD bir terör örgütüdür. Türkiye’deki PKK’nın uzantısı bir terör örgütüdür. Buraya girmeyecekse verdiğiniz sözde durun. Yüzde 95’i buranın Arap. Sözlerinde durmadılar ve buraya PYD ve YPG’yi soktular. Biz de onlar sözünde durmayınca gereğini yaptık ve yapıyoruz. Bu sabah bile kendilerine bu iletildi. Orayı PYD ve YPG’den temizlemezseniz, sizinle ortak hareket edemeyiz. NATO’da stratejik iki ortağız sen bizimle hareket etmeyeceksin, terör örgütü ile hareket edeceksin. Bunun akılla mantıkla izahı var mı. Hukuk çiğneniyor ve bundan dolayı da adaletin olmadığı yerde zulüm olur ve zulüm oluyor" şeklinde konuştu.
 

"15 yıl önce Saddam bunlara ‘gel’ mi dedi"

 
Sabah saatlerinde başlayan Musul operasyonunu da değerlendiren Erdoğan, "Musul’da operasyonlar devam ediyor. ‘Türkiye Musul’a girmesin’ diyorlar. Nasıl girmeyelim. 350 kilometre sınırım var benim. Bu sınırdan tehdit altındayım. 911 kilometre Suriye, 350 kilometre Irak sınırı. Hiç alakası olmayanlar giriyor, neymiş ‘Bağdat olana gel’ demiş. Gel demedikleri zaman Irak’a gelenlere niye hayır demediniz. 15 sene önce Saddam ‘gel’ mi dedi bunlara. Ama girdiler. Orada kan gövdeyi nasıl götürdü, milyonu aşkın insan öldü. Şimdi sizler hukukçular olarak inanıyorum ki hukukun dili ile konuşan insanlarsınız. Böylece konuşan insanlar olmaya devam edersek hak yerini bulur. Bir hukuk var. Onun yazılısı yoktur ama bir de yasalar vardır ki o yasaları da güçlüler istediği gibi yazar, atı oynatırlar" ifadelerini kullandı.
 
"Operasyonda da olacağız, masada da olacağız"
 
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın şu anda Amerika’da olduğunu ve muhatabına Türkiye’nin Musul operasyonu ile ilgili görüşlerini anlattığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
 
"1 saat kadar önce görüştüm kendisiyle. Ne gibi adımlar atıyoruz, ne yapacağız bunları konuştuk. Kendilerine aynısını söyledik. Türkiye’nin olmadığı bir operasyondan doğabilecek neticelerden sorumlu değiliz. Biz operasyonda da olacağız, masada da olacağız. Bunun dışında kalmamız mümkün değil. Orada bizim için bir tarih yatıyor. Musul’da kardeşlerimiz var. Aynı şekilde kuzeye doğru gittikçe zaten orada akrabalar var. Burada kesinlikle duyarsız olmamız mümkün değil. ‘Başika’dan çıkın’ diyorlar. Kimse bizden Başika’dan çıkmamızı beklemesin. Biz Başika’dayız ve oradaki DEAŞ terör örgütüne karşı her türlü operasyonları bugüne kadar yaptık. DEAŞ ile orada en onurlu mücadele veren biziz. Mesele terör örgütü ile mücadele ise başından beri Başika kampında mücadele veren biziz. Musul’daki kardeşlerimizi Başika kampında eğiten biziz. Aynı şekilde peşmergeleri eğiten biziz. Bunlar olmasa şu anda terör örgütü DEAŞ’a karşı mücadele verecek kadro bulamazsınız."
 
"Terör bumerang gibidir, sonun gelir kendini kullananı da vurur"
 
Konuşmasında batılı ülkelerin terörle mücadele konusundaki tavrını eleştiren Erdoğan, "Terörle mücadelede en çok üzerinde durduğumuz hususlardan biri de tüm terör örgütlerine karşı ilkeli bir yaklaşım gösterilmesi. Teröristlere siyasi ve askeri destek veren ülkeleri ikaz ediyoruz. Buradan bir kez daha tekrarlıyorum. Terör örgütleri bumerang gibidir, eninde sonunda gelir kendini kullananı da vurur. Uluslararası alanda terörizme karış kararlı bir işbirliği yapılmadan sorunun çözümü mümkün değildir. Yıllardır Somali’nin terörden çektiği ortada. Somali’de dünya devlerinin büyükelçilik binası yok ama Türkiye’nin var. Biz oraya her şeyimizle gidiyoruz. Bizi birbirimize bağlayan bağlar farklı. İngiltere ve Amerika’nın büyükelçilik binası Havalimanı kampüsünün içerisinde" ifadelerini kullandı.
 
"Hani AB bunları terör örgütü ilan etmişti"
 
Türkiye’nin içinde ve çevresinde FETÖ, PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin faaliyet gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, "Canımızın yanmadığı gün neredeyse yok. Türkiye bu örgütleri bertaraf edecek güce sahip değil mi? Kesinlikle bu gücümüz ve kararlılığımız var. Bunları içinde en kanlı eylem geçmişi olan PKK’yı sahip olduğu ortalama terörist sayısı ile mukayese ettiğimizde defalarca yok ettik. Ama eylemlere devam ediyor. Çünkü etkisiz hale getirdiğimiz her terörist yerine Irak ve Suriye’deki kamplardan yenileri ikame ediliyor. Avrupa başkentlerinde çadır açabiliyor, milyonlarca avro rahatça toplayabiliyorlar. İşte Avrupa Konseyi’nin merkezi olan Brüksel’de merkezler var. Bu merkezlerde bunlar teröristbaşının resimleri ile yardımlar toplayabiliyorlar. Hani AB bunları terör örgütü ilan etmişti. Terör örgütü ise nasıl böyle bir imkan verebilirsiniz. Kendilerine dosyalar veriyoruz. Kusura bakmasınlar Almanya şansölyesine G20 zirvesinde 4 bin dosya verdim. Bundan 5-6 ay önce geldiğinde konuştuk ne oldu o dosyalar diye. ‘O 4 bin dosya şimdi 4 bin 500 oldu’ dedi. Eğer hukuk hele hele teröre karşı böyle devam ederse bunun üstesinden gelmek mümkün değil" diye konuştu.
 
"DEAŞ ile mücadele için Suriye’nin yakılıp yıkılması gerekmiyormuş"
 
DEAŞ’ın dünyanın dört bir yanından eleman devşirdiğine dikkat çeken Erdoğan, "Biz bunları yakaladığımız zaman paketliyoruz. Ya hemen cezaevine atıyoruz, ya da ülkelerine iade ediyoruz. Bugüne kadar DEAŞ’e katılmak üzere gelen 3 bin 800 yabancı teröristi sınırdışı ettik. 52 bin 500 kişiye ülkeye giriş yasağı koyduk. Geldikleri kaynak ülkeler, bu şahısların çıkışların engellemek için neredeyse parmakların kıpırdatmadılar. DEAŞ bahane edilerek Suriye ve Irak, 63 ülkenin katıldığı operasyonlarla büyük bir yıkıma maruz kalıyor. Biz Cerablus operasyonunu başlattıktan sonra görüldü ki bu örgütlerle mücadele etmek için Suriye’nin yakılıp yıkılması gerekmiyormuş. Biz DEAŞ’ın bir araçtan ibaret olduğunu, istenirse kısa sürede etkisiz hale getirileceğini iyi biliyoruz. Diğer taraftan eğer bu ülkeler dostça el ele vermezsek, kendi imkanlarımızla basit önlemlerle inanıyorum ki öyle çapı da büyük olmayan bir sınır ötesi operasyonla sonuç alınır. İşte Cerablus ve Rai" şeklinde konuştu.
 
"Biz Irak’ta bir Sünni-Şii çatışmasına ‘evet’ diyemeyiz"
 
Türkiye’nin ısrarla Musul operasyonunun dışında tutulmaya çalışıldığının altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
"Ülkemizin ısrarla Musul operasyonunu dışında tutulmaya çalışılması, orada da DEAŞ bahanesiyle kurulmaya çalışılan mezhep çatışması kapanını bozacağımız içindir. Biz bir Sünni-Şii çatışmasına ‘evet’ diyemeyiz. ‘Biz Şii-Sünni çatışmasına müsaade etmeyeceğiz’ diyorlar. Tamam da Irak ordusu kimlerden oluşuyor. Irak ordusu Şiilerden oluşuyor. Musul’a geldikleri zaman Sünnilerle vuruşacaklar. Oraya Haşdi Şabi’yi sokacaklar, karşılarında kim var Haşdi Vatani. Onlar Musul’un yerli insanları. Haşdi Şabi dışarıdan geliyor. Biz yeni mezhep çatışmalarına ‘evet’ diyemeyiz. PKK’ın Suriye kolu olan PYD-YPG terör örgütü DEAŞ bahanesiyle besleniyor. Defalarca ikaz yaptık. PYD’ye verilen silahların bir kısmı da DEAŞ’a gidiyor. Önemli bir kısmı PKK’ya gidiyor. Biz bu silahları yakalıyoruz. Yakladığımız zaman hangi ülkeye ait olduğunu görüyoruz. Bu konuda yaptığımız itirazlar yalan söylenerek dikkate alınmıyor. DHKP-C örgütü Avrupa’da rahatça faaliyet gösteriyor. Eli kanlı katilleri Avrupa’da rahatça yaşıyor. Bu anlayışla terör ile mücadele mümkün mü?"
 
"Amerika Usame Bin Ladin’i hangi hukuk sistemine dayanarak vurdu"
 
Türkiye’nin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’i Amerika’dan talep ettiğini hatırlatan Erdoğan, "Amerika ise kendi hukuk sistemini öne sürerek bu talebin gereğini yerine getirmedi. Üzücü olan bu. Terör örgütlerini koruyan bir hukuk sistemi olabilir mi? Bir teröriste ‘green card’ verilir mi ya. ‘Green card’ ile beyler gibi Amerika’da yaşıyor. Siz kimi kandırıyorsunuz. EL Kaide Amerika’da terör eylemi yaptığında da Amerika’da aynı hukuk yok muydu? Amerika onca operasyonu neye dayanarak yaptı? Pakistan Afganistan’da Usame Bin Ladin’i vurduğunda hangi hukuk sistemine dayanarak vurdu. Eğer siz hukuku böyle çifte standart ile işletirseniz yarın kendi başınız derde girdiğinde kimseye söyleyecek sözünüz kalmaz. Buradan bir kez daha tüm ülkeleri terörizm karşısında ilkeli bir tavır takınmaya davet ediyorum  Terörizme araçsal yaklaşan her ülke kendi eliyle kendi mezarını kazdığını bilmeli" dedi.