16 Nisan 2024 Salı / 8 Sevval 1445

Hükümetten 'Kandil' açıklaması: Bu bölgede üs bölgeleri oluşturuldu. Bu ilk defa yapıldı

Milli Savunma Bakanı Canikli, '(Irak'ın kuzeyindeki operasyon) Bu bölgede üs bölgeleri oluşturuldu. Bu ilk defa yapıldı. Üs bölgeleri oluşturulmadan daha ileri noktalara bir seferlik uzun harekatlar yapmak teknik açıdan sıkıntılı' dedi.

AA12 Haziran 2018 Salı 07:00 - Güncelleme:
Hükümetten 'Kandil' açıklaması: Bu bölgede üs bölgeleri oluşturuldu. Bu ilk defa yapıldı

AA Editör Masası'na konuk olan Canikli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı ile Irak'ın kuzeyinde terörü söküp atana kadar ve kalacak şekilde üs bölgeler oluşturulmak suretiyle operasyonun başladığını, neredeyse bir yıla yakın bir süre önce planlanmaya geçildiğini bildirdi.

Bakan Canikli, "Kandil'e yönelik hava harekatının güvenlik gerekçeleriyle ve hiçbir şekilde başka bir ülkenin toprak bütünlüğüne halel gelmeyecek şekilde ve geçici olarak ama bu geçicilik bütün teröristler o bölgeden temizlenene ve o bölgeden bir tehdit olmaktan çıkana kadar devam edeceğini" vurgulayarak, geçici operasyon yapıp dönmenin hedeflenmediğini söyledi.

"Şimdiki hedefimiz daha farklı, şimdi orada terörü tamamen ortadan kaldırana kadar kalıcı olacağız. Kuzey Irak'ta kalacağız." ifadelerini kullanan Canikli, "Görev tamamlanana kadar Türk Silahlı Kuvvetleri bütün hatlarıyla orada olmaya, kalmaya devam edecek." dedi.

- "500'den fazla terörist Kuzey Irak'ta etkisiz hale getirildi"

Milli Savunma Bakanı Canikli, yılbaşından bu güne kadar 500'den fazla teröristin Kuzey Irak'ta etkisiz hale getirildiğini aktardı.

Irak'ın kuzeyine düzenlenen son operasyon diğerlerinden farklı olduğuna dikkati çeken Canikli'nin önemli mesajları şöyle:

"Bir defa oradan çok ciddi olarak ülkemize bir saldırı gerçekleştiriliyor. Çok ciddi sızmalar söz konusu. Son derece dağlık bir arazi. Terörün, teröristlerin de kolayca hareket etmelerine imkan sağlayan bir yol arazi şartları söz konusu.

Kandil de dahil oradaki bütün terörist unsurlara yönelik yapılacak harekatta İran'ın gerekli desteği vermesi noktasında çok açık bir şekilde konuya sıcak yaklaştıklarını ifade ettiler her ortamda.

Kuzey Irak'tan teröristler devamlı saldırıyorlar. Bütün onlar ortadayken Sayın Kılıçdaroğlu'nun çıkıp bunu etkisizleştirmeye, itibarsızlaştırmaya yönelik aslında teröristleri korumaya yönelik bir çaba içerisine girdiğini görüyoruz bir kez daha. Çok üzüntü verici bir hadise."

"Türkiye, Kandil'e yapılan operasyon konusunda İran ve Irak'la tam bir mutabakat içinde mi?" sorusuna Canikli, "Elbette. O konuda hiçbir problem yok. Mutlaka komşularımızla ve bu operasyonla ilgisi olabilecek herkesle görüşüyoruz." yanıtını verdi.

Eylem gerçekleştiren teröristlerin yuvalandığı ülkelerin, bu sorunu çözmesi gerektiğine işaret eden Canikli, Türkiye'nin uluslararası hukuktan doğan hakkını kullanarak bu operasyonu gerçekleştirdiğini söyledi.

Canikli, Türkiye'nin yıllardan beri gerçekleştirdiği hava operasyonlarının da bu kapsamda olduğunu, Irak da dahil olmak üzere komşu ülkelerin, Türkiye'nin yaptığı bu operasyona herhangi bir itirazlarının olmadığını bildirdi.

"Bu operasyon bittiğinde Kandil, Türkiye için tehdit olmaktan çıkacak mı?" sorusu üzerine Canikli, şunları ifade etti:

"Evet, Kandil ve bütün bu bölge terörden temizlenecek. Çünkü orası terörün ciddi olarak yuvalandığı, lojistik destek sağladığı, eğitim tesislerinden tutun, diğer askeri altyapıların olduğu bir bölge. Uzun yıllardan beri karargah olarak kullandıkları bir bölge aynı zamanda. Dolayısıyla oranın tamamen tüm boyutuyla köyler dahil, çünkü teröristler orada yerleşim olarak birçok köyde, köylülerle birlikte yaşama şeklinde bir strateji uyguluyorlar. O da sivilleri adeta canlı kalkan olarak kullanma mantığının veya politikasının bir yansıması olarak ortaya çıkıyor. Tabii oradaki sivil halka zarar vermeden bütün bu operasyonları gerçekleştireceğiz, böyle de yapıyoruz zaten. Bu konuda çok tecrübeliyiz. Hiçbir ordu Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu konudaki hassasiyetine erişememiştir."

Canikli, Suriye'de DEAŞ'la mücadele konusunda koalisyon ülkelerinin çalışmalarını anımsatarak, Türkiye'nin DEAŞ'la mücadele kapsamında gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı Harekatı'nda kayıtlara geçen Türk Silahlı Kuvvetleri'nden kaynaklanan bir tane sivil zayiatın olmadığını vurguladı.

- "Rakka diye şehir kalmadı"

Koalisyon ortaklarının resmi sitelerine girildiğinde, Suriye operasyonunda yanlışlıkla vurulan sivil zayiata ilişkin istatistiki bilgilerin bulunduğuna işaret eden Canikli, buradaki rakamın bini aştığını belirtti.

Bakan Canikli, koalisyon operasyonları sırasında özellikle uçaklardan atılan bombalar neticesinde hayatını kaybeden sivil insan sayısının binin üzerinde olduğunu, aynı şekilde şehirlerin vurulması açısından da aynı sonucun ortaya çıktığını aktardı.

Bakan Canikli, Rakka'nın DEAŞ'tan ABD ve SDG tarafından temizlendiğini anımsatarak, şöyle devam etti:

"DEAŞ oradan temizlendikten sonra Rakka diye bir şehir de kalmadı. Biz, Afrin, El-Bab operasyonu yaptık şehirler dimdik ayakta, sivil zayiatı yok. Dolayısıyla orada da yine o kazandığımız tecrübenin son derece önemli bir kazanım olduğunu belirtmekte fayda var. Orada sivillerin arasına karışmış teröristler de Kandil de dahil olmak üzere o bölgedeki, Kuzey Irak'taki bütün terörist unsurlar, altyapılar hepsi ortadan kaldırılacak. Ve bütün bu temizlik yapıldıktan, tehdidin tamamen ortadan kalktığına emin olduktan sonra görevimizi tamamlamış olacağız. Bu görev tamamlanana kadar da Türk Silahlı Kuvvetleri bütün hatlarıyla orada olmaya, kalmaya devam edecek."

- "Hedefe ulaşana kadar devam edeceğiz"

"Operasyonun tamamlanmasına ilişkin yaklaşık bir tarih var mı?" sorusuna Canikli, "Bu tür operasyonlarda hiçbir zaman tarih verilmez. Çünkü arazide neyle karşılaşacağınızı bilemezsiniz. Önemli olan hedeftir. Hedefe ulaşana kadar devam edeceğiz." cevabını verdi.

Canikli, "Hiçbir ülkenin ne toprağında gözümüz var ne de onların kaynaklarında gözümüz var. Biz öyle bir millet değiliz, tarihimizden bellidir." diyerek, Türkiye'nin meşru müdafaa çerçevesinde toprak bütünlüğünü, özgürlüğünü, bağımsızlığını korumaya çalıştığını vurguladı.

"CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında 'Kandil'de terörist var mı yok mu bilmiyoruz.' dedi. Bu konuda ne tür bilgiler verebilirsiniz? Bölgede ne kadar terörist, kamp var?" sorusu üzerine Canikli, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu tür yaklaşımları bizi şaşırtmıyor. Benzer bir yaklaşımı Afrin operasyonu sırasında da göstermişti. 20 Ocak'ta operasyon başladı, Türk Silahlı Kuvvetleri teröristleri adeta kovalamaya başladıktan sonra, büyük bölümü teröristlerin Afrin merkezine çekilmişti. O ara yine Kılıçdaroğlu, 'Türk Silahlı Kuvvetleri Afrin merkezine girmemeli, girerse çıkamaz.' gibi tehditvari, Türk Silahlı Kuvvetlerini, doğrudan Türkiye'yi tehdit eden bir yaklaşımda bulunmuştu. Tabii merkeze de girdik, Allah'ın izniyle bölgeyi teröristlerden temizledik. Burada amaç şu ki Kılıçdaroğlu tamamen teröristleri korumaya yönelik bunları yapıyor. Afrin'e Türk Silahlı Kuvvetlerinin girmemesini istemesinin temel nedeni, oradaki teröristler korumak. Çok net, başka bir izahı yok bunun. Aynı yaklaşımı şu anda gösteriyor."

- "Günlük haberlerden bile görülebilir"

Nurettin Canikli, Kandil bölgesinde teröristlerin olduğunu bildiklerini, birkaç gün önce Irak'ın kuzeyinden teröristlerin sızması nedeniyle şehitlerin olduğunu bildirdi.

Bu teröristlerin Irak'ın kuzeyinden geldiğinin açık olduğuna dikkati çeken Canikli, günlük haberlerden bile Irak'ın kuzeyinde çok kuvvetli bir terörist varlığının, altyapısının, tahkimat noktasının, eğitim yerlerinin olduğunun görülebileceğini söyledi.

Bakan Canikli, şunları ifade etti:

"Kuzey Irak'tan teröristler devamlı saldırıyorlar. Bütün bunlar ortadayken, Sayın Kılıçdaroğlu'nun çıkıp bunu etkisizleştirmeye, itibarsızlaştırmaya yönelik, aslında oradaki teröristleri korumaya yönelik bir çaba içerisine girdiğini görüyoruz bir kez daha. Bu çok üzüntü verici bir hadise. Bir anamuhalefet partisi genel başkanı, Türk Silahlı Kuvvetlerimize, bir özgürlük, bir ölüm kalım mücadelesi yapıyoruz şu anda, destek vermesi gerekirken tam aksine yine her zaman olduğu gibi teröristlerin safında, yanında ve onları destekleyen açıklamalar yapıyor. Hangi bilgiye sahip Sayın Kılıçdaroğlu da onu konuşuyor? Son günlerde Türkiye'ye yönelik açıkça saldıran ve askerlerimizi şehit eden o teröristler kuzey Irak bölgesine nereden geldi? Uzaydan mı geldiler onlar. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu bir şey biliyorsa söylemesi gerekir. Bu şekildeki sorulara da açıklık kazandırması gerekir."

- "Son derece üzüntü verici"

"Ne zaman biz teröristlere karşı güçlü bir mücadele başlatsak Sayın Kılıçdaroğlu'nun sancıları başlıyor maalesef. Ve teröristleri korumaya yönelik refleksi otomatik olarak harekete geçiyor. Bu da onlardan bir tanesidir." diyen Canikli, bir anamuhalefet partisi genel başkanının bu şekilde teröristleri koruyan, destekleyen yaklaşım içinde olmasının son derece üzüntü verici olduğunu söyledi.

Bakan Canikli, CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce'nin de benzer bir yaklaşım içinde olduğunu belirterek, bunların tesadüf olmadığını kaydetti.

CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin 2. Ordu Komutanı Korgeneral Temel'e yönelik sözlerini anımsatan Canikli, "Cumhurbaşkanımızın da katıldığı esnaf sanatkarlar örgütlerinin organize ettiği bir iftar programına katılması ve Cumhurbaşkanımızın konuşmasını alkışlamasını gerekçe göstererek, çok ağır hakaretlerde bulundu." dedi.

Canikli, Temel'in, Afrin operasyonunu arazide gerçekleştiren, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) o bölgede başında olan, Türkiye'yi tehdit eden ve Afrin'den yapılan saldırılar ile saldıranları ortadan kaldıran komutan olduğunu vurguladı.

Afrin operasyonunun 20 Ocak'ta başladığını hatırlatan Canikli, bu tarihten 3 ay önceki zaman dilimi içerisinde o topraklardan Türkiye'ye yönelik 700'den fazla roket atışı gerçekleştirildiğini bildirdi. Canikli, "Hatay, Gaziantep, Kilis neredeyse bu illerimizde artık can güvenliği problemi ortaya çıkmaya başlamıştı. Hatta bazı vatandaşlarımız oraları terk etme noktasında kararlar almaya başlamıştı. Düşünebiliyor musunuz?" ifadesini kullandı.

- "İntikamı alınıyor"

Bakan Canikli, Fırat Kalkanı Harekatı'nın yapıldığı bölgedeki askeri birliklere sayısız kereler roket atışı yapıldığına işaret ederek, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla bu operasyon esas itibariyle oradaki teröristleri, ülkemize doğrudan günde 8-10 tane atış ve saldırı gerçekleştiriliyordu. Onları bertaraf etmek amacıyla yapıldı. Onu yapan komutan da bu komutanımız.

Esasında CHP'nin, Sayın Kılıçdaroğlu'nun Afrin operasyonu yapılırken, 'Afrin merkezine girmeyin, girmesin TSK' talebiyle bunları bir araya getirdiğimizde aslında gerçek niyetin bu operasyonu gerçekleştiren komutanımızdan intikam almak olduğu ortaya çıkar. Yoksa böyle bir gerekçeyle bu kadar ağır hakaretler. Terörle mücadelenin en yoğun yaşandığı bir dönemde arazide bulunan ve morale ihtiyacı olan sürekli desteklememiz gereken oradaki askerlerimize, komutanlarımıza böyle bir muamele ne kabul edilebilir ne akla mantığa uyuyor. Esas o taleplerini yerine getirmediği için komutanımız. Yani Afrin'e girdiği için teröristleri temizlediği için şimdi bunun intikamı alınıyor."

- "O kahramanların şevkini kırmayacak"

Bunu birlikte düşünmek gerektiğini belirten Canikli, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bir tarafta terörle mücadele edenlerin moralini bozucu çok ağır hakaretler ve söylemlerde bulunurken, diğer taraftan da teröre destek verdiği, şiddete destek verdiği çok açık olan işte Demirtaş gibi kişileri de destekleyici, onların serbest bırakılması ya da o anlama gelebilecek açıklamalarıyla da teröre destek verenlerin yanında bir duruş sergiliyorlar. Onları destekleyen, onların işte hoşuna gidecek söylemlerde bulunuyorlar. Terörle mücadele edene hakaret ediyor, teröre destek verenin yanında duruyor. Bu tabi terörle mücadeleyi normalde ciddi olarak zafiyete uğratma potansiyeli taşıyan bir yaklaşımdır, bir duruştur. Ama maalesef CHP genelde sayın Kılıçdaroğlu ve aynı zamanda onun Cumhurbaşkanı adayı sayın İnce de benzer bir yaklaşım içerisinde. Tabi mücadele devam edecek. Bu söylemler hiçbir şekilde ne arazide ne de karargahta hiçbir şekilde hiçbir arkadaşımızın, o kahramanların o şevkini kırmayacak, kırmıyor, etkilemeyecek."

Bu yaklaşımın son zamanlarda terörist saldırılarda bir artış meydana getirdiğini vurgulayan Canikli, "Bunu izliyoruz, görüyoruz. Bu artışta hem sayın Kılıçdaroğlu'nun hem Sayın Muharrem İnce'nin ve diğerlerinin teröre ve teröristlere destek veren, onu cesaretlendiren açıklamalarının, söylemlerinin biz etkili olduğunu düşünüyoruz. Bu önemli bir iddiadır." dedi.

- "Esas mücadeleyi veren onlar"

Muharrem İnce'nin, "Asker de benim moralimi düşünecek" şeklindeki açıklamasına yönelik Canikli, şu anda on binlerce kahramanın Türkiye sınırlarında, sınır ötesinde elleri tetikte 24 saat vatan nöbeti tuttuklarına işaret etti.

Canikli, şunları ifade etti:

"Son derece zor ve ağır şartlarda ve her tarafımızda da saldırma altyapısı, potansiyeli olan alanlar söz konusu. Şimdi böyle bir ortamda bu toprakları korumaya çalışan insanlar var. Muharrem İnce'nin ne morale ihtiyacı var? Esas mücadeleyi veren onlar, esas fedakarlığı yapan onlar. Askerlerimiz ve onların komutanları. Esas sıkıntı yaşayan onlar. Oradaki arazi şartları, oradaki ortam yani her tarafta. Düşünün dünyanın bütün gelişmiş ülkeleri arazide şu anda, askeri varlıklarıyla birlikte arazideler. Hepsi aslında risk unsuru aynı zamanda. Güvenlik açısından bir risk unsuru. Bütün askerlerimiz, komutanlarımız ateş hattında adeta. Ateş hattında bu toprakları korumaya çalışıyorlar, canları pahasına ve gerektiğinde şehadete yürüyorlar korkusuzca. Bunları da biliyoruz, yaşıyoruz. Esas morale ihtiyacı olan, onlar. Onlara en çok güç veren unsurlardan bir tanesi de milletimizin duasıdır askerlerimize, TSK'mıza. Milletimizin arkalarında hissettikleri o desteğidir. Dolayısıyla bütün bunlar ortadayken öyle bir söylem gerçekten akıl alır bir söylem değil."

- "O dönemler artık tarihe karışmıştır"

Canikli, "Askerle arası daha iyi olan her zaman CHP olagelmiştir. Siz mi değiştiniz, asker mi değişti, CHP mi değişti? Böyle bir gerilimde niye askere yüklenen bir CHP görüyoruz?" sorusu üzerine, TSK'yı, kurumsal kimliğini bütün bu siyasi gelişmelerden ayırmak gerektiğini bildirdi.

Milletin ordusu olan TSK'nın, bağımsızlığın ve özgürlüğün de teminatı olduğunu belirten Canikli, "Ama zaman zaman veya işte daha uzun dönemlerde TSK'yı yöneten kadrolarla alakalı birtakım tartışmalar yaşanmış olabilir. Bu ayrı bir konu." diye konuştu.

Şu anda da FETÖ bağlamında birtakım operasyonlar gerçekleştirildiğini, özellikle 15 Temmuz'dan hemen sonraki zaman dilimi içerisinde çok ciddi sayıda TSK'dan içlerinde generallerin de bulunduğu subay ve astsubayın ihraç edildiğine değinen Canikli, şunları aktardı:

"Bu çok yoğun ve toplu ihraçlardan kısa bir süre sonra ağustos ayında biz Fırat Kalkanı Operasyonu'nu başarıyla gerçekleştirdik. Çok önemli bir hadise. Vatan savunması söz konusu olunca karşımızda TSK vardır, milletin ordusudur. Kişilerden bağımsız. Onu yönetenlerle doğrudan ilişkilendirmeksizin sahiplenmemiz, korumamız gereken. Bu toprakları, bütün sınırlarımızı biz millet olarak askerlerimiz vasıtasıyla onlar üzerinden koruyoruz. Oradaki askerler de sonuçta bu milletin evlatları. Olayı farklı değerlendirmemek lazım. Ama zaman zaman TSK'da hakim olan yönetim anlayışı farklı birtakım problemler oluşturmuştur Türk siyasi tarihinde. Hatta çok ciddi sıkıntılar yaratan darbeler başta olmak üzere. Buna benzer hadiseler ya da siyasete doğrudan müdahale eden generaller olmuştur. Bunlar ayrı. Bunlarla mücadele edilir, ona yönelik olarak gereken şeyler yapılır. Muhtemelen kastedilen o yöneticilerin işte geçmişten özellikle siyasete bakışı, millet iradesini yorumlama biçimi itibariyle CHP'ye çok yakın benzerlik içerisinde olmuşlardır. Ama o dönemler de artık tarihe karışmıştır. Biz ona inanıyoruz."

Bu tür teşebbüslerin her zaman olabileceğini belirten Canikli, "Yani hiçbir zaman millet iradesini anayasada belirtilen ilkeler ve süreçler dışında yönlendirecek artık bundan sonra hiç kimse gelmeyecek gibi aşırı bir iyimser hava içinde olmamak gerekiyor. Geçmişte bu tür müdahaleler, her zaman millet iradesinin devrilmesi, yönetimin el değiştirmesi sonucunu doğurmuştur. Sadece doğrudan askeri müdahaleler değil, özellikle muhtıra olarak Türk siyasi hayatında tanımlanan ve uygulandığında da hükümetlerin istifasına neden olan, istifasıyla sonuçlanan bu yöntemler, artık son 15 yılda millet iradesinin el değiştirmesi sonucu doğurmuyor." dedi.

Bakan Canikli, bunun hem darbe teşebbüsleri için, doğrudan silah kullanılarak planlanan darbeler için ya da muhtıra olarak nitelendirdiğimiz biraz daha özel yöntemlerin uygulandığı bu tür teşebbüsler için geçerli olduğunu ifade etti.

Canikli, şunları kaydetti:

"Bunların hiçbir tanesi son 15 yılda başarılı olamadı. Oradan yoldan çıkarak, artık eskiden mesela geçmiş dönemlerde muhtıra ile muhatap olup da görevde kalan hiçbir hükümet yoktur, 2002 öncesinde. Hatta muhtıra mektubu yazıldığı anda, daha havadayken hükümete ulaşmadan hükümetler istifa etmişlerdir. Milletin kendilerine verdiği o iradeyi korumakta çok ciddi zafiyet içerisinde olmuşlardır. Ama ilk defa bunlar, 2002 sonrası dönemde millet iradesini emanet olarak ellerinde bulunduranlar onu korumuşlardır ve gereken refleksi ve duruşu sergileyerek, bu tür demokrasi dışı ve millet iradesini yine milletin iradesi dışında devirmeye çalışanlara gereken tepkiyi göstermişlerdir."

ABD Savunma Bakanı Jim Mattis'in, Menbiç yol haritasını uygulamaya hazır olduklarını ve Türk-Amerikan heyetlerinin bu hafta Almanya'da planın icrasını görüşeceği yönündeki açıklamalarının ardından, ortak çalışmanın nasıl olacağının sorulması üzerine Canikli, yol haritası ile ilgili mutabakatın Dışişleri Bakanları nezdinde sağlandığını belirtti. Canikli, ondan önce heyetler arasında teknik alt yapı çalışmalarının gerçekleştirildiğini, bunların olgunlaştırılmasının ardından 4 Haziran'da iki ülkenin Dışişleri Bakanları arasında bu mutabakata varıldığını anlattı.

Bu mutabakatın iki ana unsuru olduğuna işaret eden Canikli, "Bunlardan bir tanesi YPG/PYD terör örgütünün unsurları Menbiç'ten çıkartılacak. İkincisi de bu işlemin askeri gözetimi, yürütülmesi Amerika ve Türk askerleri tarafından birlikte yapılacak. Bu çok önemli. Yani sadece gözlem değil, bunu sağlayacak olan devriye görevleri de Amerikan kuvvetleri ve Türk kuvvetleri tarafından birlikte yapılacak. Yani sistem şöyle işlemeyecek, 'yani biz işte YPG'yi çıkardık gelin bakın' öyle değil. Yani gelip gözetleme şeklinde değil, her şey birlikte yapılacak." diye konuştu.

Bakan Canikli, mutabakatın amacının Münbiç'in terör örgütü YPG/PYD unsurlarından temizlenmesi olduğunu vurgulayarak, bu konudaki görüşmelerin uzun zamandan beri sürdüğünü aktardı.

Terör örgütü YPG/PYD'nin, bölücü terör örgütü PKK'nın Suriye kolu olduğunu ve organik ilişki içerisinde bulunduklarını kanıtladıklarını, çok net şekilde ortaya koyduklarını, ABD dahil müttefikleri bu konuda ikna ettiklerini bildiren Canikli, "Yani bugün artık resmi olarak kabul etmiyorlar ama PYD/YPG'nin PKK'nın bir parçası olduğunu ve onlar tarafından kumanda edildiği, aynı terörist havuzunu kullandıkları konusunda ikna olmuş durumdalar. Zaten ikna olmamış olsalardı bu yol haritasındaki bu mutabakat sağlanmamış olurdu. Dolayısıyla Menbiç'te şu anda birlikte yapacağız, ABD ile birlikte yapacağız askeri olarak, bizim askerimiz de olacak." ifadelerini kullandı.

- "Demografik yapıya uygun yerel yönetimler oluşturulacak"

Bakan Canikli, "Menbiç'te kalıcı mı olacağız? Yönetim nasıl olacak? Fırat Kalkanı'nın diğer bölgeleri gibi mi?" sorusunu yanıtlarken, "Aynı mantık aslında. Bizim baştan beri düşüncemiz şu; Suriye iç savaşı başlamadan önceki demografik yapıya uygun ve onu yansıtacak şekilde yerel yönetimler oluşturulacak. Yerel yönetimde yer alacaklar da Amerika ve Türkiye tarafından birlikte belirlenecek. Şu andaki demografik yapı değil, 2012 çatışmalarının başlamasından önceki demografik yapı." bilgisini paylaştı.

Terör örgütü YPG/PYD'nin son dönemlerde bilinçli olarak, bir politika olarak demografik yapıyı değiştirmeye yönelik adımlar attığını dile getiren Canikli, bölgede ciddi bir nüfus hareketliliğinin olduğunu söyledi. Nurettin Canikli, "Orada herkes tekrar yerli yerine gelecek. Öncelikle Menbiç'ten Türkiye'ye göç etmiş Suriyelilerin o topraklara döndürülmesi bizim açımızdan son derece önemli. Orada güvenlik sağlandıktan sonra, PYD/YPG Menbiç'ten çıkartıldıktan ve yerel yönetimler demografik yapıyla uyumlu şekilde oluşturulduktan sonra da çok hızla Türkiye'deki ve diğer bölgelerdeki Menbiçliler o topraklara dönecek ve o şekilde hayatlarını devam ettirecekler." şeklinde konuştu.

Suriye’nin genelinde siyasi çözüm ile toprak bütünlüğü çerçevesinde siyasi çözüm sağlanana ve bütün Suriye'yi temsil edecek seçimle gelecek bir Suriye hükümeti kurulana kadar sürecin devam edeceğini bildiren Canikli, "Ondan sonra, herkes, bizim diğer bölgeler de dahil olmak üzere, merkezi hükümete bu şekilde oluşmuş merkezi hükümete bütün bunlar devredilecek." dedi.

- "Erken de olabilir"

Bakan Canikli, Menbiç konusunda bir takvimin olup olmadığına ilişkin soruya, "Elbette bir niyet olarak ortaya konulan bir takvim var, bunların üzerine çok takılmamak gerekiyor. Sonuç itibarıyla bölge harekat alanı, savaş alanı. Yarın şartlar değişebilir ya da sizi bu takvime uymakta zorlayacak bir takım gelişmeler yaşanabilir. Erken de olabilir." yanıtını verdi.

Her iki tarafın da açık ve net iradesinin sürecin gecikmeden sonuçlandırılması yönünde olduğuna işaret eden Canikli, "Sayın Mattis'le görüşmemizdeki 'Hiçbir şekilde oyalama olmayacak.' ifadesi bizim açımızdan son derece önemlidir. Sayın Mattis, bu ifadeyi çok açık net bir biçimde kullanmıştır. Daha önce geçmiş dönemlerde verilen sözler yerine getirilmedi ve orada ciddi bir güvensizlik diyelim, müttefikimiz Amerika ile güvensizlik ortaya çıktı." ifadelerin kullandı.

Canikli, Menbiç yol haritası mutabakatına çok önem atfettiklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:

"Burada başarılı olursak, PYD/YPG'yi ve uzantılarını, ABD ile mutabakata vararak bu yöntemle Menbiç'ten çıkarabilirsek aslında başta Suriye'nin kuzeyi olmak üzere Suriye'nin tamamında birlikte terör örgütlerinden temizlenmesinin önünü açacak proje olarak görüyoruz. Menbiç'le ilgili mutabakat da ABD ile ilişkilerimizin olması gereken seviyeye getirilmesine de katkı sağlayacak bir uygulama olacaktır. O nedenle, bunun başarısı bizim için çok önemli. Tabii buradaki başarıdan kastettiğimiz, terör örgütlerinin tamamen oralardan temizlenmesi, kırmızı çizgimiz o. Bunun için bu mücadeleyi veriyoruz."

- "Rejim daha önceki taktiği İdlib'de uyguluyor"

Bakan Canikli, "İdlib'de gözetleme alanları oluşturduk. Ama gördüğümüz kadarıyla rejim İdlib'i ele geçirmek için bir takım çalışmalar yürütüyor. Buna karşı görüşmelerimiz nasıl olacak" sorusu üzerine, Astana Mutabakatı çerçevesinde 12 gözlem noktasının tamamının oluşturulduğunu bildirdi.

Suriye rejiminin daha önce Doğu Guta'da, başka bölgelerde yaptığı taktiği şu anda İdlib için yapmaya başladığını vurgulayan Canikli, rejimin bu tür saldırılar yapabileceğini önceden öngörerek Rusya ile bunları çok ayrıntılı olarak konuştuklarını aktardı.

Bu konunun şu an itibarıyla arazide en hassas ve kırılgan olaylardan biri olduğuna dikkati çeken Canikli, şunları kaydetti:

"İdlib'e saldırıyor, oradaki nüfusu boşalttırıyor, hakimiyetini sağlıyor. Genel taktiği bu. Daha önce Doğu Guta ve benzer bölgelerde benzer yöntemi uyguladı. Bu çok hassas bir durum oluşturuyor şu anda. Bu gözlem noktalarına zaman zaman yakın şeyler de olabiliyor. Geçtiğimiz günlerde böyle bir hadise oldu. Yanlışlıkla yapıldı filan dediler, özür dilediler.

Burada aslında İran, Türkiye ve Rusya'nın oluşturduğu, Suriye'de istikrarı sağlamayı hedefleyen bu yapı aslında aktif çalışıyor. Kesin her şeyi çözmüyor, her şeyi bizim istediğimiz gibi çözmüyor belki ama Suriye'de ateşkesin sağlanması ve orada yeni bir sistem kurmanın ön aşamalarını bu yöntemle aslında adım adım gerçekleştirebiliyoruz. İşe yarayan bir süreçtir, bir organizasyondur Türkiye, İran ve Rusya ile birlikte bu amaca yönelik çalışmalar.

Yani Rusya'nın hassasiyetlerimizin farkında olduğunu biliyoruz. Kanalların tümü açık, mekanizma işliyor. Bir problem olduğu anda olayın büyüklüğüne göre arkadaşlarımız veya daha üst seviyede irtibatı gerektiriyorsa o zaman bakanlarımız ve gerekirse Cumhurbaşkanımız o bağlantıları sağlayarak sürecin önündeki engellerin kaldırılması noktasında mekanizmayı işletiyorlar. Bazen günde bir kaç defa bile bu bağlantılar kuruluyor."

İdlib konusundaki hassasiyetlerinin belli olduğunu ifade eden Canikli, hem Rusların gözlem noktalarının hem de Türkiye'nin oluşturduğu gözlem noktalarının İdlib'i çepeçevre sardığını belirtti.

Canikli, orada gözlem noktalarını oluşturma amaçlarının orada tamamen istikrarı sağlamak ve güvenli bölge oluşturmak olduğunu aktararak, "Mutabakat bu. Ama maalesef rejimin bu saldırgan tavırları devam ediyor. İdlib'de birkaç gün önce benzer bir saldırı İdlib'de gerçekleştirildi rejim tarafından. Bu genel mutabakatı bozmasına biz rejimin uygulamalarının izin vermeyeceğiz. Bu hassasiyetin Rusya'da da olduğunu görüyoruz." dedi.

İran'ın başlangıçta rejime biraz daha yakın durduğuna işaret eden Milli Savunma Bakanı Canikli, şu değerlendirmede bulundu:

"Ama son zamanlarda rejim üzerinden bazı risklerin, bazı tehditlerin İran'a yönelmesi neticesinde görebildiğimiz kadarıyla İran da rejime mesafe değil, biraz daha kontrol etmeye frenlemeye yönelik bazı yaklaşımları görüyoruz. Orada istikrarın sağlanmasına katkı sağlayacak olan bir gelişmedir bu. Fakat rejim çok saldırgan, Rusya'nın da rejime yönelik telkinleri olduğunu biliyoruz. Belki bunların bir kısmı başarılı oluyor, bir kısmı başarılı olamayabiliyor. Ama genel olarak bakıldığında rejimin, İdlib'teki güvenli bölge oluşturma projesini, hedefini akamete uğratacak bir adımına, operasyonuna müsaade edemeyiz."