19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Ölüm riski azaldı kanser oranı arttı

Meme kanserinin Türk kadınlarında en sık rastlanan kanser türü olduğunu belirten Dr. Can Gürbüz “30 sene öncesine göre ölüm oranı azaldı ama kanser görülme oranı arttı” uyarısında bulundu.

BAHAR ERDOĞAN11 Ekim 2017 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Ölüm riski azaldı kanser oranı arttı

Türkiye’de, önemli bir halk sağlığı sorunu olan meme kanseri, kadınlarda en sık rastlanan 10 kanser türü arasında ilk sırada yerini alıyor. Ülkemizde yılda ortalama 30 bin kadın bu hastalığa yakalanıyor. Bu yüzden bu hastalığın erken tanısı ve bilinçlendirilmesi çok önemli. Biz de ekim ayında etkinliklerle kutlanan meme kanseri farkındalık ayı için Meme Vakfı Başkanı Dr. Can Gürbüz ile konuştuk. 

Meme kanseri ne kadar yaygın bir sorun? 

Oldukça yaygın. Dünyada da Türkiye’de de çok önemli bir sorun. İstatistiklere baktığımız zaman kadınlarda sıklık oranı birinci sırada. Kansere bağlı ölümler açısından baktığımızda da ikinci sırada. Ama eskiye kıyasla ölüm oranı daha azaldı. Tabii burada ironik bir durum da söz konusu. Yani 30 sene öncesine göre ölüm oranı azaldı ama meme kanseri görülme oranı 30 sene öncesine göre çok arttı. 

Ne oldu da ölümler azalırken kanser görülme oranı arttı?

Değişen çevresel faktörler yüzünden kanserin görülme oranı arttı. Hatta yeterli bilinç ve tedavi tekniği olmadığı için yaş sınırı da düştü. Beslenme standartlarımız tamamen değişti. Kızarmış patatesler, hamburgerler, hazır gıdalar kanser gelişmesinde önemli rol oynuyor. Bugün yediğimiz her besin genetiği ile oynanmış gıdalar. Yanlış beslenme ile kanser kol kola gezer.

ÇEVRESEL FAKTÖRLER ÖNEMLİ

Aile hikayesinde kanser olanların meme kanserine yakalanma olasılığı daha mı yüksek?

Genetik meme kanserini ikiye ayırmanız gerekir. Bunlardan bir tanesi BRCA1, BRCA2 gen bozukluğu taşıyan kadınlar. Bunlarda da meme kanserinin gelişme oranı çok yüksek. Buna en iyi örnek Angelina Jolie. Bu geni taşıdığı için iki memesini de aldırdı. 1940’tan önce doğan ve bu geni taşıyan kadınlarda meme kanseri olma olasılığı yüzde 27 iken günümüzde aynı genetik bozukluğu taşıyan kadınlarda meme kanseri gelişme olasılığı yüzde 80’e çıktı. Yine bu değişimin sebebi olarak çevresel faktörleri göstertebiliriz. Bunun dışında aile bireylerinden birisinde meme kanseri bulunması yine alt eğilimli yapıdan dolayı kadınları dikkat edilmesi gereken risk grubuna sokuyor. 

Bir de kadınlar radyasyon almaktan çekiniyor ve göğüslerinin acıyacağı düşüncesiyle mamografi çektirmek istemiyor değil mi? 

Uçağa biniyorsa, güneşin altında güneşleniyorsa, telefon ve bilgisayar kullanıyorsa zaten otomatikman iyonize radyasyon alıyor demektir. Mamografi çekiminden alınacak radyasyon ile ABD’ye gidip geleceğiniz uçak seyahatinde alacağınız radyasyon aynıdır. Burada kar zarar hesabı yapmak gerekir. Yani mamografi çektirerek alacağınız radyasyonun size vereceği zararla erken teşhis konularak hayatınızın kurtulmasını aynı kefeye koymak pek doğru değil. Ayrıca mamografi çektirirken göğüsün acıyacağı düşüncesi ise tamamen teknisyen ile alakalı. Çünkü artık Türkiye’deki bütün makineler dijital. Bir de mamografi çekimi bir ekip işi olmalı. Teknisyen, mamografiyi okuyan radyoloji doktoru ve hastayı muayene eden genel cerrah birlikte yan yana çalışırlarsa hasta sorun yaşamaz.

Akran Eğitimi’ ile dalga dalga farkındalık 

Bu ay meme kanseri farkındalık ayı vakıf olarak ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?  

Dr. Can Gürbüz: Sağlık meslek lisesi son sınıf öğrencilerine toplum sağlığı dersi kapsamında vakfımız tarafından meme sağlığı semineri düzenliyoruz. Sonra öğrenciler içerisinden gönüllü eğitici gruplar oluşturuyoruz. Onlara da eğitici eğitim programı kapsamında ders veriyoruz. Eğitici grup belirlenen diğer liselere öğretmenleri refakatinde ziyaretler düzenliyor ve 40 dakika içinde ‘Akran Eğitimi’ yöntemiyle akranları ile meme sağlığı bilgilerini paylaşıyorlar. Orada akranlarını dinleyen kızlar da eve gidip annelerine anlatıyor. Anneleri de arkadaşlarına, komşularına anlatıyor. Böylece dalga dalga yayılıyor bu Akran Eğitimi yöntemi.