19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Trump'ın Golan çıkışıyla ilgili Ağar: İsrail'in adım adım YPG bölgesine yürüdüğünü vurgulamak gerekiyor

Güvenlik ve Starteji Uzmanı Abdullah Ağar, Trump'ın İsrail'in işgal ettiği Suriye'ye ait Golan Tepeleri'nin tanımasının zamanı geldi açıklamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ağar, 'Sürecin, İsrail'in Suriye'nin kuzeyinde büyük bir toprak parçasına sahip olan terör örgütü YPG/PYD'ye bir adım daha yaklaştığını; İsrail'in adım adım YPG bölgesine yürüdüğünü de vurgulamak gerekiyor' dedi.

22 Mart 2019 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Trump'ın Golan çıkışıyla ilgili Ağar: İsrail'in adım adım YPG bölgesine yürüdüğünü vurgulamak gerekiyor
Güvenlik ve Starteji Uzmanı Abdullah Ağar, ABD Başkanı Donald Trump'ın "52 yılın ardından ABD için İsrail'in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tam olarak tanımanın zamanı geldi" açıklamasının perde arkasını analiz etti.
 
"İSRAİL'İN YAYILMA POLİTİKASI GENİŞLİYOR"
 
"Trump'ın, Golan Tepeleri'ni sonsuza kadar İsrail toprağı olarak ilan etmesi; İsrail'in 6 Gün savaşları'nda kazanmış olduğu zaferin, tescili ve meşrulaştırılması anlamına geliyor. Bölgede, İsrail'in yayılmacı politikasını, ABD himayesinde geliştirdiği görülüyor. Ama daha acı olan, İslam dünyasının içinde olduğu durum. İslam dünyası güç zafiyeti içinde ve hiçbir caydırıcı niteliği taşımıyor. Kudüs'ün başkent olarak ilan edilip işgalinin ardından Golan sonrasında da İslam dünyası açıklamalarda bulunacaktır ancak bu, havanda su dövmekten farksız olacak.
 
"SU İHTİYACININ YÜZDE 35'İNİ KARŞILIYOR"
 
Habertürk'ün haberine göre; Golan Tepeleri, İsrail'in su ihtiyacının yüzde 35'ini karşılıyor. Bölge, İsrail açısından çok önemli ve kuzeyini güvence altına alıyor. Burada bir şey daha öne çıkıyor. ABD'nin, "Golan, İsrail'indir" yaklaşımı; bir yandan da Hizbullah-Hamas ve İran'ın direncini ölçmeye yönelik bir açıklama. Bölgede nüfuzu olan İran'a, Suriye üzerinden bir mesaj veriliyor. Mısır, S.Arabistan, Ürdün, BAE zaten bir şekilde ABD üzerinden İsrail'in güdümüne girmiş durumda.
 
YOM KİPPUR'UN EKSİK KALAN ZAFERİ...
 
Vekalet savaşının geldiği bu noktada ABD ve İsrail, 1973 Yom Kippur savaşının eksik kalan zaferinin de peşinde. ABD ve İsrail, terör örgütü DEAŞ üzerinden stratejik aldatma ve destabilizasyon yaptı. Şimdi de meyvelerini topluyor. Kudüs'ü başkent olarak tanıma, Filistin'de inisiyatif kayıpları, Ortadoğu'daki kutuplaşma ve devletleri köleleştirme ile Trump'ın, 'Golan Tepeleri'nde İsrail egemenliğini tanıma' kararı, ABD ve İsrail'in şu ana kadar(!) topladığı vekalet savaşının meyveleridir.
 
JEOPOLİTİK VE TEOLOJİK ÖNEMLİ BİR ADIM
 
Sürecin, İsrail'in Suriye'nin kuzeyinde büyük bir toprak parçasına sahip olan terör örgütü YPG/PYD'ye bir adım daha yaklaştığını; İsrail'in adım adım YPG bölgesine yürüdüğünü de vurgulamak gerekiyor. İsrail, 2006'daki gibi ilerlerse bölgede daha fazla nüfuz ve etki üretecektir.
 
AVRUPA'NIN UYARILMASI GEREKİYOR
 
Burada bir şeyi daha belirtmek gerekir ki; yaşanan süreçte özellikle Batı'da, kıyamet savaşı senaryolarına inanan figürlerin çok etkin ve masa başında olduğunu görüyoruz. ABD'de de, İsrail'de de dogmatik inanışları nedeniyle tehlikeli adımlar atanlar şu an bölgeyi yönetmeye çalışıyor. Burada Batı'nın yani Avrupa'nın büyük bir savaş ve çatışmaya karşı mutlaka uyarılması da gerekiyor.
 
RUSYA İÇİN GÜVEN TESTİ OLACAK
 
Şu an bölgede Suriye'nin hamisi konumundaki Rusya'nın ne yapacağı da önem arz ediyor. Rusya, İsrail'den yana mı Suriye'den yana mı tavır koyacak bu çok önemli. Kısa süre önce Rusya Savunma Bakanı Sergey Şaygu, Rusya'nın ABD gibi sonsuza kadar bölgede olmayacağına ve asker kısıtlamasına gideceğine yakın mesajlar verdi. Rus-İsrail ilişkilerinde ciddi bir sorun yok. Yani ABD'nin bu adımı, Rusya'nın Suriye'ye verdiği güveni de test edecek. Rusya'nın fiili oldu-bittiye vereceği cevabı da zaman içinde görmek gerekiyor.
 
TÜRKİYE NE YAPMALI?
 
Türkiye, İslam dünyasının ne kadar dağınık, güçsüz ve çaresiz kaldığını deşifre edebilir. Yine uluslar arası hukuka uygun biçimde İslam dünyasına yön göstermekte etkin olabilir. Uluslararası hukukun, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT),Arap Ligi ve BM'nin aktif hale getirilmesine ön ayak olabilir.