20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

YSK Başkanı Güven'den, Kılıçdaroğlu'na referandum yanıtı

YSK Başkanı Güven, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun 2017 halk oylamasına ilişkin ifadeleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.

AA16 Şubat 2018 Cuma 07:00 - Güncelleme:
YSK Başkanı Güven'den, Kılıçdaroğlu'na referandum yanıtı

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2017 halk oylamasına ilişkin ifadeleriyle ilgili, "Kılıçdaroğlu'nun 'Yüzde 51,2 hayır çıktı' ifadesinin tüm sandık sonuçları kesinleşmiş, açıklanmış ve kamuoyu ile paylaşılmış olmasına karşın, dayanaktan yoksun olduğu açıktır. Anılan oranı yansıtan sandık bazlı belgelerin kamuoyuna ve Kurulumuza açıklanması gerekir. Hiçbir kayıt ve belge verilmeksizin böyle bir oran açıklaması da sorumlu bir davranış değildir." açıklamasında bulundu.

Güven, yazılı açıklamasında, Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon programında, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halk oylamasına yönelik "Gayrimeşru bir referandum, Yüksek Seçim Kurulu kararıyla aldılar onu, yoksa biz kazandık. Demokrasiye inananlar kazandı.", "Hayır çıktı elbette. 51,2 hayır çıktı.", "Yüksek Seçim Kurulunun içine çöreklenmiş bir grup çete mensubu dediler ki hayır efendim buradan evet çıktı. O nedenle biz bunu meşru kabul etmiyoruz." ifadelerini kullandığını hatırlattı.

Yetki, görev ve sorumluluğunu Anayasa'dan alan YSK'nin Anayasa ve kanun hükümlerine uygun olarak düzenlediği genelge hükümleriyle 16 Nisan 2017 Pazar günü yapılan halk oylamasının düzen içinde ve dürüstlükle yürütülmesi için gereken önlemleri aldığını belirten Güven, sandıklarda görev yapan 7 kişiden en az 5'inin siyasi parti temsilcisi olduğunu vurguladı.

Sandık kurulu başkanı ve siyasi parti temsilcilerine eğitimler düzenlendiğini, seçimin başlamasından bitimine kadar neler yapmaları gerektiğinin de liste halinde verildiğini anlatan Güven, ayrıca sandık kurulu başkanlarına o gün neler yapacaklarının SMS ile bildirildiğini kaydetti.

Söz konusu mesajda oy pusulası ve zarfların mühürlenmesi gerektiğine yer verildiğini belirten Güven, bütün bu önlemlere rağmen halk oylamasının yapıldığı gün bazı sandıklarda "tercih" yerine "evet" mührü kullanıldığının öğrenilmesi üzerine 559 sayılı kararı, bazı sandıklarda da oy zarfı ve oy pusulalarının sandık kurulları tarafından mühürlenmesi ihmal edilmek suretiyle oy kullandırıldığının öğrenilmesi üzerine de 560 sayılı kararı aldıklarını hatırlattı.

Güven, kararların Anayasa'nın 79. maddesinin yüklediği görev ve sorumluluk kapsamında alındığını, sandık kurulunun başkan ve üyelerinin yapmış olduğu hata nedeniyle seçmen iradesinin yok sayılmaması gerektiğine karar verildiğini bildirdi.

Kararların 11 Yüksek Mahkeme üyesi ile AK Parti, CHP, MHP ve HDP temsilcisinin hazır olduğu toplantıda, hiçbir sandık sonucu Kurula yansımadan alındığını aktaran Güven, ülke genelinde kargaşa yaşanmaması adına kaç tane sandık kurulu mührü bulunmayan oy olduğunun saydırılmadığını kaydetti.

Bu kararların ilk kez verilmediğini, 1984, 1989, 1990, 1994, 2004 yıllarında da aynı gerekçelerle kararlar alındığını ifade eden Güven, "Tek farklı karar 2014 yılında alınan karardır. 7 Haziran 2015 milletvekili seçiminde sandık kurulu mührü basılmayan oy pusulaları hakkında Halkların Demokratik Partisi aynı gerekçelerle, oyların geçerli sayılmasını istemiş, aynı seçimde Cumhuriyet Halk Partisi de oy pusulalarının arka yüzünün önce 'evet', sonra sandık kurulu mührü ile iki kez mühürlenmesi nedeniyle, başkan ve üyelerin hatası nedeniyle sandığa yansıyan seçmen iradesinin yok sayılmaması gerektiğini ileri sürmüştür." açıklamasında bulundu.

YSK'nin kararları aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi ve Danıştaya yapılan itirazların reddedildiğini ve kabul görmediğini belirten Güven, "YSK kararları Anayasa'nın 79. maddesi kapsamında kesin olup, aleyhine başka bir merciye başvurulamayacak ise de hukuki açıdan tartışılabilir ve eleştirilebilir kararlardır. Hatta hukuki çerçevede yapılacak bu tartışma ve eleştiriler seçim hukukuna katkı sağlayacağı için yararlı da olacaktır. Ancak hukuki eleştiri sınırını aşacak şekilde, doğru olmayan beyanlar anayasal kurumu zedeleyeceği gibi, konuşan kişiye kararda imzası bulunanlar aleyhine hakaret etme hakkı vermemektedir." değerlendirmesinde bulundu.

"Herkesin incelemesine açık"

Güven, halk oylamasında 167 bin 72 sandıkta seçim yapıldığını, siyasi parti temsilcileri tarafından tutanak altına alınan sayım döküm cetveli, sandık sonuç tutanağı, ilçe ve il birleştirme tutanaklarının tamamının 16 Nisan 2017 halk oylamasından bu yana YSK internet sitesinde herkesin incelemesine açık tutulduğunu bildirdi.

Bugüne kadar sandık sonuçlarının değiştirildiği yolunda somut bir şikayet gelmediği gibi sonuçların değiştirilmesinin de mümkün olmadığının altını çizen Güven, şunları kaydetti:

"Seçim günü tutanaklar YSK'ye geldiği anda eş zamanlı olarak siyasi partilerle paylaşılmıştır. YSK, görevi gereği seçmenlerin iradesini tespit etmiştir. Mükerrer seçmen ve sahte oy olduğu ileri sürülmemiştir. Bu şekilde yapılan seçimde siyasi partilerin temsilcileri tarafından sandık başında tutulan ve internet ortamında 80 milyon vatandaşın erişimine açılan tutanakların toplanması suretiyle sonuçlar ilan edilmiştir. Bu ilana göre sonuç yüzde 51,41 'evet', yüzde 48,59 'hayır' olarak kamuoyuna duyurulmuştur. 

Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'yüzde 51,2 hayır çıktı' ifadesinin tüm sandık sonuçları kesinleşmiş, açıklanmış ve kamuoyu ile paylaşılmış olmasına karşın, dayanaktan yoksun olduğu açıktır. Anılan oranı yansıtan sandık bazlı belgelerin kamuoyuna ve kurulumuza açıklanması gerekir. Hiçbir kayıt ve belge verilmeksizin böyle bir oran açıklaması da sorumlu bir davranış değildir."

YSK'ye halk oylamasındaki sayım döküm işlerine yönelik olarak 167 bin 72 sandıktan sadece 63 itirazda bulunulduğunu belirten Güven, "Hukuki tartışma ve tenkit hak olmakla birlikte, kimsenin yüksek mahkeme olan Yargıtay ve Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından salt çoğunlukla seçilen YSK üyelerine, 'YSK'nin içine çöreklenmiş bir grup çete mensubu' deme hakkı yoktur. Bu şekildeki hakaret içeren önceki ifadeleri nedeniyle ilgili hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurularında bulunulmuş, Başsavcılıkça düzenlenen fezlekenin Türkiye Büyük Millet Meclisine iletilmek üzere ilgili merciye gönderildiği öğrenilmiştir. İlgili hakkında ayrıca, bu beyanları ile ilgili olarak da suç duyurusunda bulunulacaktır." ifadelerini kullandı.