25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

80’lerin romanı da sineması gibi

MURAT TURNA, YAZDIĞI 1980 TÜRK ROMANINDA DEĞERLER ÇÖZÜLMESİ İSİMLİ KITABINDA DÖNEMİN ROMANLARINA FARKLI BİR BAKIŞ SUNUYOR.

SENA ALDEMİR8 Eylül 2016 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
80’lerin romanı da sineması gibi

Dönemler değişirken, toplumları, zihniyetleri değiştirir. Değişen zihinler yaşam tarzlarını ve toplumsal bakış açılarını değiştirir ve elbette bu durum herkesi olduğu gibi roman yazarlarını da etkiler. Dönemsel değişiklerden etkilenen roman yazarları ise bu durumu romanlarındaki olay örgülerinde, tahlil ve betimlemelerde bizlere sunar. Murat Turna yazdığı 1980 Türk Romanında Değerler Çözülmesi  isimli eserinde 1980 yılı romanların,ı dönemin toplumsal kurallara bakış açısını, politika anlayışını, ilmi eksikliklerini, ekonomik sorunlarını, hukuki durumunu, aile hayatlarını romanlardan aldığı kesitler eşliğinde bizlere sunuyor.

DÖNEM BUNU GEREKTİRİR

Kitabın bütününe baktığımızda 80 dönemi sinemasında gördüğümüz cinsel konulara yoğunlaşma durumunun, 80 dönemi romanına da yansıdığını söyleyebiliriz. Hukuki konulardan, siyasi meselelere kadar yapılan tüm çözümlemelerde bunun örneklerine rastlıyoruz. Ayrıca kitapta oldukça yoğun kütüphane incelemeleri sonucunda oluşturulmuş roman bibliyografisi çalışması da mevcut.

Kitabın V. Bölümü olan Dini Değer Çözülmesi başlığı altında seçtiğimiz bir bölümü sizlerle paylaşalım;  “Fatma Feyyaz Bey’in ilk eşindendir ve analığı ile dini konularda fikir çatışmaları yaşar. Fatma dindar bir kızdır ve Kadriye Hanım ise dini hayatı ile olan münasebetini kopardığından Fatma ile ters düşer. Fatma zaman zaman analığına bazı uyarılarda bulunur:

Anne kolun dirseklerine kadar açık, ört şunları Allah aşkına. Hem ayıptır hem günahtır.

Sen kim oluyorsun da bana günahı sevabı öğretmeye kalkışıyorsun. 

Burada Kadriye Hanım da bir dini değer çözülmesi görülmektedir. Başka örneklerde de görülüyor ki Kadriye Hanım dönemin böyle gerektirdiğini savunduğu bazı davranışlarda bulunuyor.

 Aynı romandan bir başka örnekte ise: Birisi iki bayram arasında düğün yapılmaması gerektiğini söyler. Aksi takdirde günaha girersiniz diyerek Feyyaz Bey’leri uyarır. Söylenenlerin dini bir hakikat olduğunu düşünen Feyyaz ve Hamit Beyler bunlardan etkilenerek nikahı ve düğünü Kurban Bayramı sonrasına alırlar. (Rauf Cilasun, Beklenen Sabah  4.bs İstanbul, Çelik Yayınevi 1992 s.15)

Burada dinde yeri olmayan bir inanışa itibar edilmesi neticesinde sosyal hayatın nasıl olumsuz etkilendiği müşahede edilir. Sağlam, güvenilir bir bilgiye sahip olmadığı halde, gerçeği hurafeden ibaret olan hükmü dine mal etme çabası, aslında dini yıpratır ve insanların temiz inançlarının suistimal edilerek zedelenmesine neden olur.”