16 Nisan 2024 Salı / 8 Sevval 1445

Aslında Türk değil Türük’üz

‘Köktürklerin’ izini anıt taşlardaki yazıtlarda süren Prof. Erhan Aydın, ilk Türkçe metinleri ve içeriklerini sistematik bir şekilde ele alarak sürükleyici bir roman havasında anlatıyor. Aydın, Türk liderlerinin binlerce yıldır vatan hainlerinden yakındığını söylüyor.

SELİM EFE ERDEM 12 Kasım 2018 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Aslında Türk değil Türük’üz
Türklerin anayurdu neresi? Moğollarla ya da Japonlarla akraba mıyız? Ya da hangi Türk cumhuriyetleri ile aynı kökteniz? Adriyatik’ten Büyük Okyanus’a, ortak bir Türkçe konuşabilmek mümkün mü? Tarihimizi beş bin yıl öncesinden başlatıyoruz ama neden ilk Türk tanımı ve Türkçe eseri ancak M.S 7’nci yüzyılda bulabiliyoruz? 1300 yıl önce Bilge Kağan’ın Göktürk yazıtlarında Türklere verdiği öğütle günümüzdeki devlet yöneticileri nasıl ve neden birbiriyle örtüşüyor? Biz aslında Türk müyüz yoksa Türük mü? Erciyes Üniversitesi öğretim üyesi Türkolog Prof. Dr. Erhan Aydın, Kronik yayınlarından çıkan Taşa Kazınan Tarih-Türklerin İlk Yazılı Belgeleri kitabında tüm bu sorulara yanıt veriyor. ‘Köktürklerin’ izini anıt taşlardaki yazıtlarda süren Prof. Aydın, sürükleyici bir roman havasında ilk Türkçe metinleri ve içeriklerini sistematik bir şekilde ele alıyor. En ilgi çekici yanlarından biri, Türk liderlerinin binlerce yıldır vatan hainlerinden yakınmaları...
 
l Türkçe’nin ilk yazılı örnekleri ne zaman ve nasıl ortaya çıkıyor?
 
Köktürk harfleri ve yazılarını altıncı, hatta yedinci asırda görmeye başlıyoruz. Öncesindeki Sanskritçe yazıtları Türkçe sayamıyoruz. 
 
l Biz Türkçe’nin ilk izlerini 7. asırda bulurken, Türk tarihini 5 bin yıl öncesine nasıl dayandırıyoruz? 
 
Türklerin 7’nci asırdan önce yazılı izleri yok ama Çin ve Bizans kaynaklarında Türklerden bahsediliyor.  Çinliler, ‹Hunlar, at için şunu diyor’ ya da ‘Ötüken›e Yutuken diyordu’ diyor örneğin. Türkleri, Hz.Nuh’un oğlu Yafes’e dayandıran bilgiler var ancak bunlar tarih öncesi bilgiler ve kanıtlayamıyoruz. 
 
KURT EFSANESİNİN KAYNAĞI
 
l Türklerin Kurt’tan türediğine yönelik meşhur tezin de Çin kaynaklarına dayandığını öğreniyoruz kitabınızda. 
 
Mevcut sonuncusu dahil Çinlilerin kurduğu son 24 devlet var tarihte. Bunların üçü, bizim Köktürklerle aynı döneme denk geliyor ve yazılı kaynaklarındaki Türklerle ilgili bölümde ‘Türklerin dişi kurttan türemesiyle’ başladığı anlatılıyor.  Efsane içinde gerçekler arıyoruz. Turhan bugünkü  Gaoçang dişi kurt buraya kaçmış. Acaba ana yurt Altay değil, doğu Türkistan mıydı?
 
l Çinliler hatta Orta Doğu kavimleri taşlara ya da deriye yazı yazarken, Türkler neden ilk yazılı eserler için 7. yüzyıla kadar beklemiş olabilir? 
 
Ama onlar iyi bir coğrafyada. Köktürklerin yaşadığı kuzey Asya’da gündüz artı 30 gece eksi 40 derece olan bir iklim var. Mezopotamya ve Çin’de son derece uygun bir iklim var. İnsanlarımız neden yazmadı? Veya  neye yazdı ve neden elimizde yok? Bir yandan bu soruları soruyoruz ama aslında  Altay dilleri arasında en eski yazılı metinler Türkçe’de. Japonlar 8’inci yüzyıl, Moğollar 13. yüzyılda yazılı eserler vermeye başlıyor.
 
ESKİ TÜRK ALFABESİ BİR HAYAL
 
l Eski taş yazılarda, bizden bazen Türk bazen Türük diye bahsedildiğini anlatıyorsunuz. Biz Türk müyüz Türük mü?
 
Küçük yazıtlarda Türk, devlet yöneticilerinin yazıtlarında Türük olarak yazıldığını görüyoruz. İki değişik harfle yazılıyor. Orijinal yazı dilinde Türük, halk dilinde Türk bence. 
 
l Eski taş yazıtlardaki Türkçe harflerin son dönemde Türkiye’de yaygın olarak kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Günümüz Türkçesi’nde, Latin alfabesi yerine eski Türk alfabesine geçmeyi önerenler de var. Bu dil bilim açısından mümkün mü?
 
Çok tartışılıyor ama Türkçe’nin en önemli sorunu ünlü harfler. Sekiz ünlüsü, sekiz de uzun ünlüsü bir de kapalı e sesi var, toplam 17 ünlü! Bu 17 ünlüyü Köktürkçe de mi yoksa Latin alfabesinden mi kolay ifade edebiliriz? Türkçe sesler için en iyisi Latin, sonra Köktürk ve Arap alfabesi. Köktürkçede örneğin ö ve ü bir işaretle yazılır. Dolayısıyla ö mü ü mu bilemiyoruz. Költegin mi Kültigin mi yüzyıldır tartışma devam ediyor. Neden Köktürk alfabesini kullanalım? Esasında kökeni Latin olsa bile yaptığımız eklemelerle Latin alfabesini farklılaştırdık. 
 
l ’Biz Adriyatik’ten Büyük Okyanusa’a Türk dünyası diyoruz ama Türk devletleri vatandaşları bir araya geldiğinde İngilizce tercümanla anlaşabiliyor. Latin alfabesine geçiş, ortak bir dil doğurur mu?
 
Hiç bir şey değişmez. Biz Oğuz grubundan ülkelerle anlaşabiliriz. Nereler bunlar? Kafkaslarda Azerbaycan, Irak’ta Kerkük, Moldova’da Gagavuzlar ve biraz zorda olsa yine Oğuz grubundaki Türkmence. Uygurlar ve Özbeklerle anlaşıyor gibi görünmemizin nedeni, bu ülkelerdeki İslamiyet etkisiyle çok sayıdaki ortak Arapça kelime bulunması. Kazakça da Arapça sözcük azdır dolayısıyla Kazakça›yı anlamak Türkçe için zorlaşır. 
 
l Kitabınızda tercüme ettiğiniz taş yazıtlarda, binlerce yıl önceki Türk yöneticilerinin günümüz Türk liderleriyle aynı içerikte konuşma yaptığı dikkat çekiyor. 
 
Kesinlikle. Bugün Cumhurbaşkanımızın, daha önce Atatürk’ün gençliğe hitabesi ve Köktürklerin yazıtlarındaki sözlerle çok benzer. Köktürklerle tarihimizin akışı farklı zamanlarda ama akış aynı. O zaman Çin var ama şimdi ABD, FETÖ. Örneğin Kültigin, Çin tarafından para ve hediyelerle kandırılan Türk boylarının Türk devletine karşı Çin’e hizmet etmesini anlatıyor. Tıpkı FETÖ gibi. Paralı hainler binlerce yıldır çıkıyor. Sadece aktörlerin isimleri farklı. 
 
l Neden binlerce yıldır aynı ihanete uğrayıp, ders almıyoruz?
 
Çünkü çok duygusal, iyi niyetli, merhametliyiz. Bunu önce Çinliler kullanmış, şimdi ABD  kullanıyor. Bilge Kağan›ın dediği gibi, o yüzden bilgili ve akıllı insanlarla birlikte olmalıyız. “Gündüz oturmadım, gece uyumadım. Milletim için mücadele ettim, diyor Bilge Kağan. Günümüzde de öyle, milletimizin yöneticilerimiz de gece uyumuyor, gündüz de. Biz de onların arkasında olacağız.