25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Bayramda neden şeker yenir?

Ahmet Murat Bülbül, kitabında sıra dışı özelliklere sahip ve birbirinden çok farklı zamanlarda yaşamış tarihi karakterleri ve tarihi seyriyle farklılık oluşturan yiyecek ve objeleri biraraya getiriyor.

İHSAN MUT4 Kasım 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Bayramda neden şeker yenir?
Ahmet Murat Bülbül’ün kaleme aldığı Bülbülün Kuyusu isimli kitap AZ Yayınları arasından çıktı. İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı olan Ahmet Murat Bülbül, kitabında sıra dışı özelliklere sahip ve birbirinden çok farklı zamanlarda yaşamış tarihi karakterleri biraraya getiriyor. Sadece onlar değil kitabın konukları, mahalledeki bakkal, sofradaki zeytin, bayramdaki şeker de alışılmadık hikayeleriyle karşılıyor bizi kitabın sayfalarında. 
 
SEROTONİN VE BAYRAM
 
“Pertev Naili Boratav’a göre, bayramlarda ilk şeker kullanımı Nevruzlarda başlamıştır. Nevruz Bayramı’nda şeker yenip şerbet içilirmiş. Aslında Türk geleneklerine bakacak olursak mutlu günlerde mutlaka şekerli besinler, insanlar mutlu olsunlar diye ikram edilir. Sonraları serotonin ile bunun bilimsel dayanağı saptanmıştır. Mutlu günlerden biri de bayramlar olduğu için, şeker kullanıp daha da mutlu olunması istenirmiş.” 
 
YORGUNLUKTAN ÖLDÜ
 
“Günümüzde polo diye bilinen oyuna Türkler çevgen, Persler çöğen adını vermişlerdir. Çevgen ve birçok sultan, şah, imparator ile ilgili hatırı sayılır ölçüde söylentiler mevcuttur. Söylentilerden birine göre Pers İmparatoru II. Şapur, bu oyunu 316 yılında yedi yaşındayken Bizanslılardan öğrenmiştir. İmparator Basil onu değerli hale getirmiş, imparator Aleksandros ise çevgen oynarken yorgunluktan ölmüştür.” 
 
EFSANEVİ RUS BİFTEĞİ
 
“Kont Strogonof’un evinde yapılan ünlü beef strogonof yemeğinin bilinen üç hikayesi vardır.
İlk hikaye; Kont, bir gün aşçısına, elindeki en güzel et ile 200 kişilik bir yemek yapmasını söyler. Bunun üzerine Kont, eti parmak kalınlığında kesip, içine soğan, mantar ve kremalı bir sos katarak yemek miktarını çoğaltmasını ister. Akşam gelen misafirler, bu et yemeğini çok sever ve bu yemek Kont’un adıyla anılır hale gelir. 
 
İkinci hikaye; Kont Strogonof, bir savaşta kahramanlıklar göstererek bir kolunu kaybetme pahasına savaşmaya devam eder. Savaş sonunda Kont’un tedavisi tamamlandıktan sonra Kont, evine döner. Kont et yemeyi çok sever... Bunu bilen Fransız aşçısı; kontun tek kolunun olmaması nedeniyle “Böfstrogonof”u icat eder. Çünkü bu yemekte etler küçük şeritler halinde kesilirmiş ve böylece Kont’un daha rahat et yemesini amaçlamışlardır. 
 
Üçüncü hikaye; Kont Strogonof, evinde savaş gazilerine bir ziyafet verecektir. Gazilerin çoğunun, eli ve kolundaki kayıplar nedeniyle rahat bir şekilde et yiyebilmeleri için yapılmış bir yemektir.”