20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

''Bizim Dosto''nun büyük biyografisi

DOSTOYEVSKİ’NİN, JOSEPH FRANK TARAFINDAN YAZILAN BEŞ CİLTLİK BÜYÜK BİYOGRAFİSİ, EVEREST TARAFINDAN TEK CİLT HALİNDE OKUYUCUYA SUNULDU.

ABDULLAH O. AYVAZ11 Kasım 2016 Cuma 07:00 - Güncelleme:
''Bizim Dosto''nun büyük biyografisi

Dünya edebiyatının son iki yüz yılında, belki de üstüne en çok konuşulmuş, metin üretilmiş, metinleri dilden dile durmaksızın tercüme edilmiş, birçok fikrin ilk kaynağı olarak şahit gösterilmiş, kimi insanların zihin tecrübelerine bile müdahale edebilmiş en görkemli, en tuhaf, en zor yazardır Dostoyevski.

Türkiye’de de, matbuatın neredeyse ilk günlerinden bu yana, adeta Türkçe yazmış bir yazar kadar sahiplenilmiş bir yazardır; bütün eserleri defalarca basılmış, edisyon kritikli halleri yayımlanmış, onun üzerine yazılmış metinler de birçok defa okuyucu karşısına çıkmış, mektupları dahi şerh edilmiş bir yazardır. Cemil Meriç’in Jurnal’inde “Bizim Dosto” diye anılacak kadar aşina bir karakterdir metinleri dışında. Rus modernleşmesi ile Türk modernleşmesinin birbirine epey benzediği tespiti de yabana atılacak bir tespit değildir; dolayısıyla, “bizim Dosto” aslında buraların bir yazarıdır. İptilaları, parasızlığı, din ile ilişkisi, ailesi ile ilişkisi hep buraların insanlarına benzer. Anıtsal metinlerindeki karakterler de çok tanıdığımız, en azından tanıdığımızı düşündüğümüz karakterlerdir. Cemal Süreya, “14 yaşıma kadar Dostoyevski okudum, o gün bugün huzurum yoktur...” der. Dolayısıyla, biyografisine vâkıf olmak için can attığımız biridir Fyodor Mihayloviç Dostoyevski.

HAYATINI ESERİNE VAKFETTİ

Everest Yayınları, bu büyük yazarın Joseph Frank tarafından yazılan büyük biyografisini tek cilt halinde yayımladı. Beş ciltten oluşan bu metin Mary Petrusewicz’in editörlüğünde hazırlanan edisyonun çevirisiyle bir cilt halinde okuyucunun karşısına çıktı. Ülker İnce tarafından Türkçeye kazandırılan bu devasa yapıtın yazarı Joseph Frank’ın biyografisi de kayda değer kanımca. 2013’te dünyaya veda eden Frank, Amerikalı bir akademisyen. Dünyanın en önemli Dostoyevski uzmanlarından biri olarak kabul ediliyor. Belki de başını çekiyor. New York Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Paris’e giden, doktora derecesini Chicago Üniversitesi’nden alan Frank, uzun yıllar ders vermiş, 1966-85 arasında Princeton Üniversitesi’nde karşılaştırmalı edebiyat anlatmıştır. Biyografi ve edebiyat incelemesi dalında yayımlanmış en kapsamlı incelemelerden biri olarak kabul edilen Dostoyevski beş cilt halindedir ve adeta Frank, hayatını bu esere vakfetmiştir. İyi çevirmen Ülker İnce tarafından Türkçeleştirilen bu kitap, 1000 sayfa oylumunda.

“Çağının Bir Yazarı” alt başlığını taşıyan kitabın beş bölümü var. Sonunda editörün notuna ve dizine de ulaşılabiliyor. Modern dünya edebiyatının kurucu yazarlarından Dostoyevski’nin ailesi, dinsel ve kültürel arka planları, mühendislik akademisi, İnsancıklar’ın yazılması, Belinski ve Dostoyevski ilişkileri, deneyler, Dotoyevski ve Speşnev, “zor yıllar” alınlığıyla anons edilen sürgün zamanları, Petropavloskaya Kalesi, Sibirya, eve dönüş, nihayet Ezilmiş ve Aşağılanmışlar, bir nihilistin portresi ve ilk “büyük” kitap Yeraltından Notlar bölümleri geliyor. Ardından, Türkiyeli okuyucunun da gayet iyi bildiği öteki büyük kitaplar, nihayet “ölüm ve başkalaşım” başlığı ile biten devasa bir metin.

ÖNÜMÜZÜ İLİKLEYELİM

“Elinizdeki kitap Dostoyevski’nin hayatı ve yapıtları üzerine daha önce yazdığım beş cildin kısaltılmışıdır, o yüzden de, o beş cildin hangi bakış açısıyla yazıldığı konusunda yeni okurlarımı aydınlatmam gerektiği kanısındayım. Yaklaşımımı belirlemede etkili olan şey, Dostoyevski’nin sanatı üzerine yazılmış kayda değer ikincil bilgi kaynaklarında sanatının önemli yönlerinin gözden kaçırıldığı ya da en azından yeterince öne çıkarılmadığı gibi beni rahatsız eden bir duygu oldu. Bu çalışmaların ana perspektifini yazarın kişisel tarihi belirliyordu, yazarın kişisel tarihi öylesine göz kamaştırıcıydı ki biyografi yazarları için o tarihin önemli dönüm noktalarını uzun uzun anlatmak neredeyse karşı konulması olanaksız bir şeydi.” diyor önsözde Frank. Ve devam ediyor: “Dostoyevski kadar önemli Rus yazarlarının hiçbiri, Rus toplumunu, en alt basamağından en üst basamağına kadar geniş bir yelpaze içinde tanıyan Dostoyevski’yle yarışamaz; Dostoyevski hayatının dört yılını, bir suçlu olarak, kendisi gibi suçlu köylülerle birlikte yan yana yaşayarak geçirmiş, daha sonra hayatının son döneminde Çar II. Aleksandr ailesinin genç üyeleriyle yemeklere davet edilmişti, Çar II. Aleksandr’ın Dostoyevski’nin sohbetlerinden yararlandığına inananlar bulunmaktadır.”

Adını duyunca dahi ayağa kalkıp önümüzü ilikleme hissiyatı yaratan bu devasa külliyatın yazarı Dostoyevski’ye layık, onu her yönüyle anlamaya çalışan, metinlerini asla ıskalamayan, gerçek manasıyla olağanüstü bir emeğin sonucu bu kitabın üzerine yazmak zor, ancak ondan söz edebiliyoruz şimdilik. Frank’in önsözün sonunda söylediği “Dostoyevski’nin düşlerinden biri, yapıtlarının Rus kültürünün birliğini sağlamasıydı; yaşarken bunu başaramadıysa bile ölümüyle bu amacını gerçekleştirdiği söylenebilir. Dahası, Rusların o gün ona sözbirliği etmişçesine gösterdikleri saygı, ta günümüze kadar onun büyük yapıtlarına dünyanın her yerinde gösterilen derin saygıyla devam etmektedir” cümlelerine katılmamak elde değil.