25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

FETÖ’nün ihanet oyunları

SİYASETÇİ-YAZAR YALÇIN AKDOĞAN, ASKER SİVİL İLİŞKİLERİ VE KUMPASTAN DARBEYE FETÖ İSİMLİ KİTABINDA SÜRECİ, KÖKLERİNE İNEREK DEĞERLENDİRİYOR.

YEKTA SAYAN11 Kasım 2016 Cuma 07:00 - Güncelleme:
FETÖ’nün ihanet oyunları

15 Temmuz’dan bugüne süreci anlatan onlarca kitap yayınlandı, yayınlanmaya devam ediyor. Süreci iyi tahlil etmek, sonrasındaki nasıl bir tavır takınılması gerektiğine vurgu yapmak adına önemli veriler sunan bu çalışmalara bir yenisi eklendi. Siyasetçi-yazar Yalçın Akdoğan Asker Sivil ilişkileri ve Kumpastan Darbeye FETÖ isimli kitabında süreci derin arka planıyla birlikte ele alıyor.

Akdoğan kitabında darbe girişimi öncesi ve sonrasında yaşananlara nasıl baktığını, nasıl tavır takındığını anlatıyor. Üç bölümden oluşan kitabın ilk bölümü asker-sivil ilişkilerini ve dönem içinde yaşanan olayları, ikinci bölüm FETÖ/ PYD’nin nasıl bir örgüt olduğunu, üçüncü bölüm ise AK Parti’ye karşı yürütülen psikolojik harekatı ve Erdoğan’ın bu süreçteki liderliğini konu alıyor. 

PSİKOLOJİK ZEMİN

Darbe girişimi öncesine dair Yalçın Akdoğan’ın bir köşe yazısında sarf ettiği şu cümleler önemli. Zira zihinlerde ‘paralel’ söylemine burun kıvıranların durumunu özetler nitelikte: “Kimileri paralel vurgumuzu bir takıntı olarak görüyor, aşırı bahsetmemizden belki de rahatsız oluyordu. Star’ın, Sabah’ın, birçok gazetemizin paralel manşetleri bir takıntı değildi, tehlikenin büyüklüğüne işaret ediyordu. Özellikle yurt dışında bu konunun yeterince işlenmemiş olmasının bugün ne kadar büyük bir eksiklik olduğu görülüyor. Uzun zamandır Türkiye karşıtı lobinin estirdiği rüzgarların darbeye psikolojik zemin hazırladığı, bir nevi ‘teşvik’ olduğu çok açık.” Akdoğan ayrıca Türkiye’de demokrasiye darbe vuracak böyle bir müdahalenin dış kamuoyunda olumsuz algılanmaması için yürütülen psikolojik harekata da vurgu yapıyor.

NASIL BİR LİDER?

FETÖ’nün kimleri nasıl hedef aldığına dair “Gezi olaylarındaki “Yedirmeyiz” söylemim, MİT olaylarından sonraki sert eleştirilerim ve 17 Aralık sonrasında “kumpas” ifadem PDY’nin dengesini bozunca ilk hedefe konulanlar arasına girdik. Süreç ilerledikçe gördük ki bu örgüte karşı kim eleştirel yaklaşsa, deşifre etmeye kalksa başına gelmeyen kalmamış. Polislerden savcılara, gazetecilerden siyasetçilere kadar bu şebekenin üzerine gidenler türlü oyunlarla ekarte edilmişler” ifadelerini kullanan Akdoğan, bu yapıyla nasıl mücadele edilmesi gerektiğine dair de ipuçları veriyor. Yazarın son bölümde dile getirdiği ‘liderlik’ merkezli ifadeleri manifesto niteliğinde: “Erdoğan halkın nabzını, hissiyatını ve efkarını çok iyi tutan, toplumsalın siyasal okumasını çok iyi yapan bir liderdir. Aslına bakılırsa Erdoğan’ı sosyal evren ile siyasi evren arasında bir tür “başmüzakereci” gibi görmek de mümkündür. (...) İdealistlerin ileri adım temennileri kimi zaman toplumsal ve siyasal karşılığı hesaba katmadan havada kalır bir şekilde gündeme taşınıyor. Realistlerin aşırı kuralcı ve şartları kutsayan yaklaşımları da ezberleri muhkem hale getirebiliyor. Erdoğan bu ikisi arasındaki dengeyi kurabildiği için mesafe alabiliyor.”