20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Kim ne okuyor?

12 Ocak 2017 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Kim ne okuyor?

Doç. Dr. Özkan Gözel (Akademisyen- yazar)

Masamdaki kitaplar dört gruba ayrılıyor: Şiir, felsefe, tasavvuf ve diğerleri... Ortalarda bir yerde ‘diğerleri’ arasında iki şiir kitabı duruyor: Biri Novalis’e ait. Geceye Övgüler, Ahmet Cemal’in selis tercümesiyle. “Şiir, diyor Novalis, aklın açtığı yaraları kapatır.” Hangi aklın? Teknolojik aklın. Teknolojik bir aklın, dolayısıyla araçsallaştırıcı bir zihniyetin hükümferma olduğu çağımızda şiire müracaatı ve şiirsel duyarlıktan beslenmeyi önemli buluyorum. Diğeri ise, modern şiirin bir klasiği: Kötülük Çiçekleri (Les Fleursdu Mal), Baudelaire’in. “İsterdim bir dev kadın yanında yaşamayı / Esrik bir kedi gibi bir sultan ayağında.”

Sonra, beni hala zihnen meşgul eden bir tasavvuf klasiğinden söz etmeliyim: İmâm-ı Rabbânî’nin abidevi eseri Mektȗbât’dan. Bu mektuplar benim için, evet, bir hayli zihin açıcı oldu, olmaya da devam ediyor. Yine, bu çerçevede, İmam-ı Rabbani’nin izinden giden M. İhsan Oğuz’un İslam Tasavvufunda Vahdet-i Vücȗd adlı eserini anmam gerek. Yayın piyasasında handiyse mebzul miktarda rastladığımız vahdet-i vücud davası güden eserlerin hilafına konusuna eleştirel, giderek reddiyeci bir şekilde yaklaşan ilginç bir kitap. Vahdet-i vücutçuluğa bizzat tasavvufun içinden yükselen kayda değer bir itiraz! 

Bir de Gadamer’in Hakikat ve Yöntem’ini anmalıyım. Paradigma yayınlarından çıkmış olan bu eser çoktan klasikleşmiş, çığır açıcı bir çalışma.  Kitap kendini okutuyor okutmasına, yine de tercüme daha pürüzsüz ve özenli olabilirdi! Ve nihayet elimin altında bulunan bir diğer kitap: Jean Greisch’ın L’Age Hermeneutique de la Raison’u (Aklın Hermenötik Çağı).Umarım bir gün Türkçeye tercüme edilir. Günümüzde felsefeyi belirleyen temel yaklaşımlardan biri olması hasebiyle hermenötik önemli. Doğrusu ben ‘hermenötikçiliğe sapmadan’ hermenötikten yararlanmanın yolunu arıyorum.

Ömer Erdem (Şair)

Masam bir kitap durağına benziyor. Her gün neredeyse yenileniyor, bir kitap kütüphanede yerini alırken bir başka kitap bana göz kırpıp bekliyor. Gel gör ki gün yirmi dört saat, hafta yedi gün. Nasıl, ne zaman okuyacağım bunca kitabı. Oysa hepsini okumak, hepsini yutmak niyetindeyim. İşte üst üste yığılmışlar, beni selamlıyorlar.  Merhaba, Tarihçiler, Veroniques Sales derlemiş seni, Elif Bildirici çevirmiş ve İletişim basmış. Birbirinden ilgi çekici yazarlar ve konu başlıkları var. ‘Bir tarihçi Romalıları konuşturmaz: Onların yerine konuşur’. Öyle mi. O halde bir okur da kitaplara öyle bakmamalı, onları okumalı.

Selam, Fatma Nur Türk. Kargo Kültü, merhaba. 160. kilometre sunuyor seni bize. Belki, uzaktan, Doğu Beyazıt karlarından düşen bir sıcaklıkla bakmalı sana. ‘iğne ucundan geçen kötülük/ tersinden biraz geçse hemen çoğalıyor/ sen iyileşmediğin için oyuncaklar çoğalıyor’

Hoş geldin, Turgut Uyar ve Başka Şeyler. Metis diyaloglar serisinden göz kırpıyorsun. Orhan Koçak ve Yücel Göktürk sözü A’dan Z’ye uçurmuşlar. Tartışıyor ve açıyorlar Turgut Uyar’ı. Biraz da nüfuslarına geçirmiş gibiler.

Bilmem ki seni nasıl kucaklamalı. ‘Ben Buradan Okuyorum’. Tim Parks, bu kez romancı değil, ‘Kitapların Değişen Dünyası’ üzerine düşünen bir denemeci. Benim dünyam bu. Gözüm Şairlerin Işıltısı’nda. Mücahit Kaçar hazırlamış ve Büyüyen Ay, Edebiyat dizisinden armağan etmiş bize. Molla Cami’nin poetikası üzerinden, Doğu, şiire ve hayata ve elbette insana nasıl bakmış, onu düşünmemiz için güzel bir fırsat.

Suraiya Faroqhi ve Randi Deguilhem ise Ortadoğu’da Zanaatlar ve Zanaatkarlar başlığı altında, ‘Müslüman Akdeniz’de Bireyin Biçimlenmesi’ni araştırıyorlar. Alfa, Tarih dizisinden. Kim merak etmez böyle bir geçmişi. Janet Frame. Soframda Bir Melek. Ne güzel bir kitap ismi. YKY basmış ve Ayça Çıracıoğlu çevirmiş. Yeni Zelanda, Çanakkale kadar yakın aslında.

İşte burada biraz duracağım. Daniel M. Feige, Caz Felsefesi’nden bahsediyorsa, Dost etiketli bu kitabı müzik açarak okuyacağım. Zaten dışarısı kar, tam caz. Belki fırsat bulursam, Hamdi Koç çevirisiyle Katip Bartleby’e de dalarım. Herman Melville her zaman okunur sonuçta. Onu da İş Bankası sunmuş.

Müge İplikçi (Yazar)

Yeni yıla paldır küldür, kafamızdaki uç çelişkilerle girdik. Kişisel olarak en büyük sığınağım olan edebiyata biraz daha yanaşmamın nedeni biraz da bu. Hemen her şeyin epridiği bir zaman diliminde Susan Sontag'ın Başkalarının Acısına Bakmak adlı kitabında dediği gibi 'Edebiyatın özgürleştirdiğine' sonuna kadar inanan biriyim. Öte yandan, 2017'nin ilk ve en büyük kayıplarından biri olacağı aşikar olan John Berger'in başta Görme Biçimleri olmak üzere bütün kitaplarını yeniden okumak ve yaşamın bizden kaçan sırlarını yeniden keşfetme arzusu içersindeyim. Şu sözcüklerin yetmediği, görmenin sözcüklerden önce geldiği sırları yeniden hatırlamak için. O şiirselliği çok özlüyorum. Oysa her şey o kadar sert ki...

Bizim toprakların sertliğini yumuşatmaya çalışan nice yazarımız var. Bunlardan biri de hep özlemle andığım Onat Kutlar'dır. Hülya Uçansu'nun Onat Kutlar'a Mektup Var adlı kitabını Türkiye'nin yakın tarihine sinema ve edebiyat özelinden bakmak isteyen herkese öneririm.

Senenin hemen başında posta kutumdan Başar Başarır'ın son romanı Sibop çıktı! Başar'ın her kitabı benim için ayrı bir dünyadır. Kitabı henüz okumadım ama heyecanla 'bekliyorum'!

2016'da yayın hayatımıza yeni bir yayınevi dahil oldu: Hep kitap. Yolları açık olsun. Şimdiden, bastıkları kitapları, özellikle de Jale Sancak'ın yeni öykü kitabı Belki Yarın'ı kaçırmayın derim.