26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Leyla ve Mecnun roman olacak

Burak Aksak televizyon dizisi sayfasını kapattı. Şimdi bir roman yazmak istiyor; Leyla ile Mecnun’un romanını. Hem de farklı bir hikayeyle, farklı bir sonla. Aksak’ın ilk hayal ettiği sonla.

Hale Kaplan Öz / RÖPORTAJ12 Mayıs 2017 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Leyla ve Mecnun roman olacak

TRT’nin efsanevi dizisi Leyla ile Mecnun’un senaristi Burak Aksak bir yayınevi kurdu. Küsurat Yayınları’nın ilk kitabı kendisi gibi senarist ve yönetmen olan Selçuk Aydemir’in Liseden Arkadaşlar isimli kitabı oldu. Çizgi roman ve mizah ağırlıklı çalışmak istediklerini söyleyen Aksak, projelerini ve hedeflerini anlattı.

l Bir senarist neden yayınevi kurar?

Bana birçok yayınevinden teklif geldi kitap yazmam için. Bunların sayısı giderek artıyordu. Fark ettim ki aslında benim ne yazdığımla ilgilenmiyorlardı. “Burak bir şey yazsın da, satalım” diye düşünüyorlardı. Sevenleri var nasıl olsa satarız mantığı. Onlardan uzaklaşmak istedim. Bu düşüncemden Selçuk Aydemir’e bahsettim. O da Liseden Arkadaşlar’ı yazdığını söyledi. “Bir an evvel kur yayınevini,  bu kitabı da oradan yayınlayalım” deyince hızla gelişti bu proje.

l Küsurat ismini tercih etme sebebiniz nedir?

Şirketi kurduk. İsim arıyorduk. Birkaç isim de bulmuştuk aslında. Yılmaz Erdoğan’ın da fikrini almak istedim. Sonuç olarak onunla birlikte karar verdik Küsurat olmasına. İsim babası Yılmaz Erdoğan’dır diyebiliriz.

l Sizin de kitap yazma isteğiniz, projeleriniz var bildiğimiz kadarıyla.

Evet, kitap yazmayı uzun süredir istiyorum. Malumunuz televizyon dizilerinin süreleri çok uzun. Ben o süreler için dizi senaryosu yazmak, o dizileri çekmek istemiyorum. Bu nedenle artık dizi yapmam, hatta televizyona iş yapmam diye düşündüm. Artık kitapla yoluma devam edeyim dedim. Elimde bir dizi projesi vardı. 40 bölüm tasarlamıştım. Bir yeniden doğum hikayesi tadındaydı. Onu dokuz aya bölüp çizgi roman serisine dönüştürmeyi düşünüyorum. Bu yaz bir sinema filmi çekimimiz var. Bu nedenle kitabın yayınlanması işi biraz daha uzayacak gibi görünüyor.

l Kesinlikle dizi yapmayacaksınız, öyle mi?

Dizi süreleri minimum 140 dakikadan başlıyor. Benim bu sürelerde iş yapmam mümkün değil. Bu çekene de oynayana da yazana da eziyet. Ben “Dizi süreleri çok uzun hadi buna itiraz edelim, imza atalım” deyip ardından dizi yazmaya devam edemem. Bütün zorluğu göze aldım. En fazla ne olur ki?

l Televizyona dizi senaryosu yazmak popüler, renkli, keyifli bir iş. Yayıncılıkta aynı hazzı bulabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Dizi film, haftalık dönüş alabildiğiniz için çok keyifli. Üzerine konuşuluyor; olumlu ya da olumsuz. Bu durum sürekli zinde tutuyor sizi. Kitapta dönüş biraz daha geç oluyor. Selçuk’un kitabı Şubat’ta çıktı. Biz o tarihten beri kitapla ilgili dönüş bekliyoruz. Tek fark bu.  Yoksa ben kitap yazarak da mutlu olabilirim.

İnşallah bir şeyleri değiştirebiliriz. Farklı bir yayıncılık yaparız. “Kağıt israfı” dediğimiz o kitaplardan basmak zorunda kalmayız.

l Kitlelere ulaşmak, bir yayıncı için nitekli işler yaptığında zor görünüyor. Ama siz televizyonda çok nitelikli bir iş yaparak büyük kitlelere ulaşmayı başarmıştınız. Yayıncılıkta bunu başarabileceğinizi düşünüyor musunuz?

İyi bir dönemdi Leyla ve Mecnun’un yapıldığı dönem. TRT de arkasında durdu. İşin sevenleri oldu. İnanıyorum ki yine nitelikli bir iş yaparsak mutlaka bunun karşılığını alırız. Açıkçası biz diziyi yaparken de bu kadar büyük bir kitleyi etkileyebileceğimizi düşünmüyorduk. Küçük bir kitlede de olsa karşılık bulur diyorduk. Kitap için de bu geçerli.

İlk kitabınızdan beklediğiniz ilgiyi gördünüz mü?

Maşallahı var. Çok bir şey beklemiyorduk aslında. Ama içine girince gördük ki işin bir tarafı da esnaflıkmış. Ben zaten film projelerime devam ediyorum. Oradan kazandığımla da döndürebilirim burayı. Bu sebeple ayda üç kitap basmayı önemsemiyorum. İyi bir şey olsun onu basalım. Genç arkadaşlardan yayın politikamıza uygun işler gelirse yayınlamak istiyoruz.

l Genç yazarlar meselesi çok önemli. Yakında kapınıza kundak içinde kitap taslakları bırakılacaktır.

Şimdiye kadar 30’dan fazla dosya geldi. Mutlaka ki kıymetli eserler. Ama biz çizgi roman ve mizah ağırlıklı çalışmayı düşünüyoruz. Bu çizgiye uygun dil kullananları tercih edeceğiz. Ama tabii okuduğumuzda bizi çok heyecanlandıran farklı türde bir kitap gelirse onun önünde biz de duramayız.

l Bundan sonrasında yazar olarak mı devam edeceksiniz yola?

Senaryo yazdım, çok severek. Çok güzel tarafları vardı büyük zorluklarıyla beraber. Diziyi 100 bölümden fazla çektik. Aslında söyleyeceğimiz her şeyi söyledik.

Hep bir yolculuk halinde olmak heyecan verici. Film çekmek, yayıncılık ya da yazarlık... Şimdi bağımsız film çekmek istiyorum mesela.

l Tezgahınızda neler var? Leyla ve Mecnun’u roman olarak okumak isteyenlere güzel haber var mı?

Selçuk Aydemir’in kitabı bizim de ilk göz ağrımız. Ardından benim bir kitap projem var. Bir roman yazmak istiyorum. Birkaç ihtimal var ama ben herhalde Leyla ile Mecnun’u  yazacağım. Farklı bir hikayeyle, farklı bir sonla. Dizi 100 bölüm ilerlediği için başka şeyler yazmanız gerekti. Kimi oyuncular ayrılmak zorunda kaldı.

O nedenle benim başlarkenki kafamdaki final olmadı. Benim aklımda tüm karakterleriyle birlikte bu final duruyor. Onu yazmak istiyorum. İnsanlar hala dizisini, filmini bekliyor Leyla ile Mecnun’un. Bu pek mümkün görünmüyor. Ekibin toplanması imkansız. Ama beklenti içindekiler için bu kitap güzel olabilir.