19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Sevip de kavuşamayanlara…

Arabesk şarkıların ardındaki yaşanmışlığı merak eden insanların keyifle okuyacağı bir kitap Belki de Dilimden Bu Şarkı Düşmez.

Zeynep Dinçer12 Mayıs 2017 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Sevip de  kavuşamayanlara…

Daha kapağı açılmadan nostaljik görüntüsü ve sıcacık renkleriyle dikkati çeken Belki de Dilimden Bu Şarkı Düşmez okuyucusuyla buluştu. İlk baskısını Nisan 2017’de yapan kitap, şimdilerde ikinci baskısını da bitirmek üzere. Belki de Dilimden Bu Şarkı Düşmez, gazete yazılarıyla tanınan Muhammed Berdibek’in ilk kitabı.

Yayınlandığı ilk günden itibaren yoğun bir ilgiyle karşılanan kitabın cazibesi, yazarı kadar arabeskin kendisiyle de alakalı. Öyle ki hemen her yaştan insanın dönem dönem müptelası olduğu arabesk; insanların ortak zevkleri, aşkları, sosyal statüsü ve yaşantısını da temsil ediyor. Bu sebeple hızla dikkatleri üzerine çeken kitap; konusuna ve amacına uygun olarak “sevip de kavuşamayan” tüm âşıklara ithaf edilmiş.

Söz konusu çalışma; akademik bir kaygıyla yazılmamasına rağmen arabesk tarihine, farklı kültürlerdeki arabesk oluşumuna, mekân olarak arabeske ve arabesk söz yazarları ile sanatçılarına dair pek çok konuyu dikkat çekici bir üslupla ele alıyor. Kitapta gerçek yaşam kesitlerine de rastlamak mümkün. Bu sebeple benim gibi çocukluktan itibaren arabeske ilgi duyan veya pek çok şarkının ardındaki yaşanmışlığı merak eden insanların keyifle okuyacağı detaylar barındırıyor. Arabeskin Kıyısındakiler, Zile Basıp Kaçanlar, Söze Ses Verenler, Arabesk Yaşamlar kitabın dikkat çeken bölümlerinden. Yazar, öncelikle arabeskin ortaya çıkış öyküsünden söz ediyor, ardından bu kültürün kaynağı arasında yer alan Arap müziğini irdeliyor ve eski Osmanlı havzasına da göndermeler yapıyor. Kitabının bir bölümü ‘Ortadoğu’da Arabesk Etkileşimler’ başlığı altında bu konuya ayrılmış: “Bu havzadaki etkileşim yüzyıllar boyunca devam etmiştir. Erken dönem Cumhuriyet elitleri her ne kadar bu etkileşimi kesmek isteseler de Türkiye’nin ortalama ahalisi buna aldırış etmemiştir.”

KARŞI DEVRİM

Cumhuriyetin ilk dönemlerinden itibaren Batılılaşma arzusuyla insanların yaşam biçiminden kıyafetine, yemek yeme alışkanlığından yaşadığı mekânlara dek dayatılan kültürel müdahale sonucu arabeskin ortaya çıktığını belirtiyor yazar. Zira arabesk, burada bir isyan veya karşı bir devrim olarak tanımlanıyor.

Bir dönem şöhretin simgesi olan Unkapanı plakçılar çarşısı, eğlencenin merkezi olan gazinolar, seyahatlerin olmazsa olmazı dolmuşlar, arabeskin ana mekanları olarak kitapta yer alıyor: “Ve arabesk her yerdeydi: minibüslerde, kamyonlarda, atölyelerde, kahvehanelerde, gecekondularda ve sokaklarda…” Berdibek, söz konusu müziğin Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur gibi sembol isimlerine genişçe yer ayırıyor. Bir Müslüm Gürses hayranı olarak ise sanatçıya olan sevgisini cömertçe sergiliyor. Pek çok yazıda Gürses’e göndermeler var.

Şarkıyı seslendirenler kadar şarkı sözünü yazan veya bestekâr olarak tanınan Burhan Bayar ve Ali Tekintüre gibi isimlere özel bir yer ayrılmış kitapta, neredeyse perdenin arkasındaki hiçbir isim unutulmamış. Ayrıca Feyruz, Ümmü Gülsüm, Bergen, Yıldız Tilbe gibi kadın şarkıcılar ve Emrah, Ceylan, İbo gibi çocuk şarkıcılar da değerlendirilmiş.