25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Tefekküre götüren nasihatler

Sami Özey’in tefekküre götüren yazıları bir kitapta toplandı. Hayat Sohbetleri’ndeki yazıların hepsi sevgi eksenli, okuyanlara tatlı bir muhabbet vaat ediyor kitap.

SEVİNÇ ALTUNTAŞ GÜLER24 Şubat 2017 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Tefekküre götüren nasihatler
Sami Özey’in Hayat Sohbetleri isimli kitabı okuru tefekküre götüren yazılardan oluşuyor. Yazar verdiği nasihatlerle ilgili ‘önce kendimiz için’ vurgusunu yapıyor. Ve sonra pek tabii nasibi olanlar için… Bu yazıların hepsi sevgi eksenli, okuyanlara tatlı bir muhabbet vaat ediyor kitap. ‘Bakın Ne Güzel Demiş Diyen’ başlıklı yazı, tanınmamış insanların ‘on numara’ sözlerinden oluşuyor. Okuyalım: “Her gün üç kişiye iltifat et. Konuşurken insanların gözlerinin içine bak. İmkanlarının altında yaşa. Hak ettiğini düşündüğün zaman maaşına zam iste. Cesur ol, değilsen bile öyle davran, çünkü hiç kimse arasındaki farkı anlayamaz. Bol bol gülümse, gülümsemenin hem maliyeti sıfırdır, hem de bedeline paha biçilmez! Arkadaşına borç verirken ihtiyatlı davran zira ikisini de kaybedebilirsin. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış insanlardan uzak dur. Hayatın her zaman adil olmasını bekleme. Sana yardımcı olanlara minnet duy. Zamanı ve sözleri dikkatsizce kullanma. İkisi de geri alınamaz.”

‘Şifrelere Uy, Rahat Et!’ başlıklı yazı da benzer bir etkiye sahip. “Para ve makam insanı değiştirmez, sadece yüzündeki maskeyi düşürür” diyor yazar. Hiçbir zaman bir aptal ile münakaşa etmemeyi öğütlüyor. Hiçbir zaman insanın kendi kendine sonsuz güvenini desteklemiyor.

Birbirinden güzel ibretlik hayat hikayesi ve anekdot da yer alıyor kitapta: Yahya Baba, Abdülhak Hamit Tarhan, Mülazım-ı Evvel Arif, Kosovalı Azmi, Bakkal Hasan, Koca Sinan ve Osmanlı padişahları… Her birini keyifle okuyacak, kendi hayatınızı sorgulayacak, dersler çıkaracaksınız… Son bir alıntıyla bitirelim… “Para için dövüşen boksörle, namus için dövüşen boksör bir olur mu? İşte o zaman hayatın mahiyetini iyi anlamak gerekir. İmam-ı Şafi Hazretleri şöyle buyurur; ‘Kimin batınıysa himmeti batınından (midesinden) çıkan kadardır kıymeti’. Eğer, öküzlerle inekler konuşabilselerdi, mevzuları ‘yem’ olurdu. Hayat, kendisi için lazım olan şeylerin özü değildir. Araçları hayat zannetmek, samanı ideal haline getiren ineğe yakışır. Bir hedefe gitmek için lazım olan araçlar, hedefin kendisi değildir.”

Naşit Bey’den bir asırlık aktarım

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Gökhan Erarslan’ın yazdığı Komik-i Şehir Naşit Bey adlı oyunu seyircisiyle buluşturuyor. Oyun 19. yüzyıl sonundan 20. yüzyıl ortalarına kadar olan süreçte tiyatromuzun, özellikle de Tuluat Tiyatrosu’nun sıkıntılı dönemlerini Naşit Özcan’ın yaşamından kesitlerle aktarıyor. Bu müzikli oyun, sanat tarihimizin önemli bir dönemini, sıcak bir üslupla aktarması bakımından önemli. Torunu Naşit Özcan dedesi Naşit Bey’den kalan bir asırlık aktarım için şu yorumu yapıyor: “Zamanında Dedem’e hokkabaz demişler, bu söylem onun için büyük hakaretti. Halbuki Dedem çok önemli bir tuluatçıydı…Tuluat çok ince bir zekaya dayalı bir sanattır...Bana da hakaret olarak “tuluatçı” demişlerdi. Benim için en büyük iltifattı...”

Oyunun yönetmeni Ali Yaylı ise onun sanata tutunarak hayatta kalma mücadelesinin önemine vurgu yapıyor: “Devrinin tartışmasız en görkemli iki-üç oyuncusundan biri olan Komik-i Şehir Naşit Bey resmen Kayıp-ı Şehir Naşit Bey’dir benim için.” Oyun, 25 Şubat 2017’ye kadar Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde izlenebilir.