25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Tenkidi de şiiri kadar güzel

Tanpınar esere içeriden yaklaşmayı ilkede ve uygulamada esas kabul eder. Bundan dolayı edebiyat tarihçiliği yönü yazar değerlendirmelerinde, eleştirmen yönü ise eser değerlendirmelerinde ortaya çıkar.

ASLI GÜNGÖR12 Nisan 2018 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Tenkidi de şiiri kadar güzel
Mehmet Erdoğan’ın,  Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eleştirmen yönünü mercek altına aldığı Bir Eleştirmen Olarak Ahmet Hamdi Tanpınar isimli kitabı Kopernik Kitap tarafından tekrar basıldı. Yayınlandığı yıl Türkiye Yazarlar Birliği 2009 Edebi Tenkit Ödülü’ne layık görülen kitap, alanında yapılmış ilk çalışma olma özelliği taşıyor. Tanpınar’ın eleştirmen yönüne dikkatleri çeken bu kitap, edebi kamu tarafından yazarın bu özgün yönüne ilgi uyanmasına vesile olmuş önemli bir çalışma. 
 
Erdoğan’a göre Tanpınar esere içeriden yaklaşmayı ve onu buradan değerlendirmeyi ilkede ve uygulamada esas kabul eder. Bundan dolayı edebiyat tarihçiliği yönü yazar değerlendirmelerinde, eleştirmen yönü ise eser değerlendirmelerinde ortaya çıkar. Eleştirideki başarısı da diğer sanat dallarındaki başarısı kadar dikkate değerdir… Kitapta Erdoğan’ın tespit ederek gösterdiği bazı eleştirileri özellikle de yazar değerlendirmelerini aktarmak istiyoruz: 
Tanpınar’a göre “Yahya Kemal, her şeyden evvel bir şekil ve mükemmeliyet şairidir.” Birleştiren ve tamamlayan özellikleriyle modern Türk şiirine ait olduğu dünyanın kapılarını yeniden açmıştır. 
 
Muallim Naci eski ile yeninin arasında bir yerdedir. O, eski ile yeni, Namık Kemal ile Ahmet Mithat çizgisi arasında bocalayan, ama yeniliğe düşman olmayan ve her şeye rağmen kendinden sonraki şiiri besleyen bir şairdir: Fikret’te Naci’yi adım adım takip eden, hatta onu tamamlayan mısralar vardır. 
 
Abdülhak Hamit’in şiiri gibi tiyatrolarının da en büyük sorunu dildir. Çünkü “Sanatta dil vasıta değildir; bizzat sanatın cevheridir. Bir şeyi söylemek, her şeyden evvel söylemek ve mükemmel söylemektir.” Bu anlamda Hamit’te bir dil zevki ve dil anlayışı yoktur.” Fakat onun tıpkı Namık Kemal gibi bir dil kurma girişimi söz konusudur. 
 
Mehmet Akif, Servet-i Fünun ve Fikret’in getirdiği mahalli şiir zevkini almış ve bir nevi mükemmelliğe götürmüştür. Hiçbir şairimiz onun kadar ilhamının ufkunu geniş tutmamış, memleket hadiselerini yakından takip etmemiştir. Bunun gibi bu kadar geniş bir kitle tarafından okunan şairimiz de yoktur. İnandığı bir dünyanın yavaş yavaş çökmekte olduğunu görmekten doğan ıstırabı zaman zaman sesini bütün bir ufkun aksisedası yapar. Bu kudretli adamın bir an için kendi içine dönmemiş olması şiirimizin hazin bir talihidir.   
 
ZAMAN ŞAİRİNİN KADERİ
 
Erdoğan kitabın sonuç kısmında ise şu tespitleri yapıyor: Tanpınar Türk edebiyatını etkilemeyi ve beslemeyi sürdürmektedir. Eleştiriye yön veren tarafı da zaman içinde daha iyi anlaşılacaktır. Türk edebiyatı tarihi yazan bazı akademisyen ve araştırmacıların hala deneme ile eleştiriyi birbirine karıştırdığı bir edebiyat dünyasında onun eleştirmen yönünün gereği gibi anlaşılabilmesi için galiba belli bir süre daha geçmesi gerekmektedir. Bu da ‘zaman şairi’nin kaderi olsa gerekir.