26 Nisan 2024 Cuma / 17 Sevval 1445

Unutulmuş her sanatçıya ironik bir ağıt

HALE KAPLAN ÖZ11 Ekim 2018 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Unutulmuş her sanatçıya ironik bir ağıt
l Kumkuma,  hem Abdülhak Hamid Tarhan’ın gününde hem bugünde bir seyir. Bunca Tarhan’ı biriktirmek, duyumsamak ve yazmak nasıl mümkün oldu?
 
“Bunca Tarhan”ı biriktirebildimse, taa lise yıllarıma dönmek gerekiyor. Ders kitabımızda Finten’den seçme bir bölüm vardır, Finten’in dalgalarla boğuşması ve nedense çok hoşuma gitmişti. Uzun yıllar etkisi altında kaldım. Sonraları anılardaki Ulu Şair, Dıranas’ın sadeleştirdiği Finten ve İnci Enginün’ün emeği çevrimyazı Abdülhak Hâmid’leri… Ondan ilk kez Saz, Caz, Düğün, Varyete’de esinlendim. Günün birinde -artık 2000’lerdi- doğrudan doğruya Ulu Şair’i yazmak sancısı başladı. Hep uğraştım, her defasında yarım bıraktım. Nihayet bu yıl, epey didinerek noktalayabildim.  
 
l Bu birlikteliğin size en değerli katkısı nedir? 
 
Bütün bütün unutulmuş, hatta yadsınmış -ama zamanında göklere çıkarılmış- bir şairi yeniden gündeme getirmekti istediğim. Galiba unutulmuş her sanatçıya ironik bir ağıt da göndermek istedim.
 
l “Yazarlık bir yığın cahil kari ile uğraşmaktır”. Ona bunu söyletmenizin altındaki nedenleri merak ediyorum…
 
Tam bilemiyorum… Rilke, bütün okumalar yanlış anlamalar toplamıdır gibisinden bir söz söyler. Okurların iyi niyetleri açgözlü yazarlara yetmez, hep yakınıp dururlar. Okurla yazar arasında bazan “cellât-kurban” ilişkisi kendiliğinden ortaya çıkabilir. Okur değildir cellât olan…
 
l Elimde Viyoletler Beklenen Sevgili sanki edebi bir tür olarak mektuba saygı duruşu gibi… Ne dersiniz? 
 
Edebî bir tür olarak mektup beni her zaman çok etkiledi. Taa gençliğimde okuduğum Tehlikeli İlişkiler sözgelimi. Sonra bizim edebiyatımızdan bazı mektup-roman ve mektup-öyküler… Ama Elimde Viyoletler bunların dışında birer “yalnızlık mektubu” olmaya zaten gereksiniyordu bence.
 
l “Kulaklarımda bir Lâ sesi sürgit”. Roman boyunca kulaklarımızda bu ses. Lâ hayatın nesi, çıkış yeri neresi?   
Niye Lâ? Pek bilmiyorum. Niye Fa, Si değil? Söylediğim gibi bilemiyorum. Ama bildiğim, o sürgit seslerden bütün bir yaşam boyunca çıkış olamayacağı… Uzaklaştığımızı, kurtulduğumuzu sandığımız an bile yine bizimle! Sadece sinsice susmuş!