16 Nisan 2024 Salı / 8 Sevval 1445

Yapılan kötülüğü değil, kötünün kendisini unutmak

İclal Aydın’ı daha çok oyuncu veya sunucu olarak ya da yazdığı gazete köşelerinden tanıyorsanız romanlarıyla tanışmak sizi şaşırtacak. İnce dokunmuş, zarif anlatımından etkileneceksiniz.

Reyhan Kırca24 Şubat 2017 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Yapılan kötülüğü değil, kötünün  kendisini unutmak
2013’te yazdığı son romanı Bir Cihan Kafes’ten beri okurlarının yeni kitap beklediği İclal Aydın’dan güzel haber geldi. Yazarın yeni romanı Unutursun, Artemis Yayınları tarafından yayınlandı.

Önsözde, annesinin yaşadığı bir rahatsızlığın ve buna bağlı unutmanın, bu kitabı yazmasında etken olduğundan söz ediyor yazar. Hayattaki büyük acıları, kötülükleri, kayıpları unutmanın aslından ne büyük nimet olduğu, kitabın savunduğu esas fikirlerden. İnsan yaşadığı hayata dair izleri, kişileri, olayları, duyguları unutunca geriye bir tek koşulsuz sevgisi kalıyor diyor yazar: “Büyük depremleri, selleri, savaşları ve kıyımları unutmasa nasıl devam edebilir bir insan buğday ekmeye?” Unutursun’un önemli karakter listesi epey kalabalık. Samire, Yaşar, Lorin, ilişkilerindeki iniş çıkışları romanda okuyacağımız üç kuşak kadın. Anneanne, kızı ve torunu. Bu üç kadının yetiştirdiği güzel delikanlı Kaan; Samire’nin talihsiz ablası Nariye; Nariye’nin büyük aşkı, ancak kardeşi Samire’nin kocası olan Ethem; güzel sesli, zarif Lemide Hanım ve temelde bu romanın belki de esas sesi ve koruyucu kanadı olan Gavras Bey... Hepsinin hikâyeleri romanda iç içe geçmiş, ancak okurken kaybolmayacağınız şekilde ustalıkla birbirine örülmüş.

Bağlantılı iki roman

Unutursun’u okuyanlar Bir Cihan Kafes’teki karakterleri hatırlayacaktır. Çünkü iki roman aslında birbiriyle bağlantılı. Karakterler aynı olsa da Unutursun’a yarım kalan bir hikâyeyi tamamlayan bir devam romanı denemez. Çünkü ikisi de başlı başına bir hikâyesi ve farklı amaçları olan kitaplar.  Unutursun, tarih ve mekân geçişleri olan bir roman. Son bir yüzyılın farklı zamanlarında farklı coğrafyalarında geçiyor konular. Ihlara, İstanbul, Ankara, Berlin, New York ekseninde, toplumsal ve siyasi çalkantılar, ülkenin değişen yüzü, toplumun, gelenek göreneklerin aslında kader dediğimiz yazıda ne kadar söz hakkının olduğu incelikle kullanılmış. Zaten Unutursun’un en büyük başarısı, akıcı ve güzel kurgulanmış hikâyesinin yanı sıra, zaman ve mekân atmosferinin bu denli iyi uygulanması olabilir. Kalabalık karakter kadrosunun her birinin hikâyesine adaletli olarak değinilmiş, es geçilen ya da kenarda bırakılan bir karakter yok. Hikâye zaten altı çizilecek alıntılarla ve boğazınıza takılan yumruyu sürekli yutkunarak okuyacağınız bir kurgu. Ama bütün bunların yanında, küçük yaşta evlendirilen kızlar, kız çocuklarını okutmanın önemi, yalnız ya da dul bir kadının toplumun çoğu kesiminde hâlâ gördüğü gizli toplumsal baskı, ana vatan sevgisi, siyasi geçmişin kardeş milletlerin arasındaki kardeşlik bağını sarsamayacağı gerçeği de anlatılıyor Unutursun’da.