19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Bunalımın ilacı örnek şahsiyetler

Hız ve haz çağının yıkıcı etkilerinden nesilleri korumak için ‘örnek şahsiyetlerin etkili biçimde topluma tanıtılmasını’ öneren felsefe tarihçisi Prof. Dr. Ömer Özden, “Tarihimizin derinliklerine müracat ederek, kendi referanslarımızı güncelleyip nesillere tanıtarak yarınlara güvenle yürüyebiliriz” diyor.

BEDİR ACAR22 Mayıs 2018 Salı 07:00 - Güncelleme:
Bunalımın ilacı örnek şahsiyetler

Yahya Kemal-Tarihin Estetik Yankısı, Türk Düşünce Tarihi, İslam Felsefesi gibi çok sayıda kitaba imza atan Prof. Dr. H. Ömer Özden, nesilleri sosyal medyanın ve tüketim çağının yıkıcı etkilerinden korumak için ‘örnek şahsiyetlerin’ daha görünür hale gelmesi gerektiğine işaret ediyor. ‘Sosyal medya, iyi yönleri olduğu kadar yıkıcı etkileri de bulunan sihirli bir ayna. Bu aynaya yansıyanlar olumlu ise sonuçlar olumlu, yanlış ise sonuçlar olumsuz olur’ diyen Özden’e göre, yabancılaşma ve çöküşten kurtulabilmenin ilk yolu ise milli ve manevi değerlere dönüşü sağlayacak eğitim programlarının uygulanmasından geçiyor. Şiirde medeniyetimizin köşe taşları olan Yahya Kemal ve Mehmet Akif örneğini vererek ‘Eğitimin temelinde bilim kadar milli şahsiyetler inşa etmek olmalıdır’ diyor. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Özden ile ‘milli şahsiyet’ meselesini ve nesillerin inşası üzerine konuştuk. 

Bir felsefeci olacak teknolojiye bakışınız nasıl?

 Teknoloji, kendisini üretenlerin emrinde çalışır. Üretmeden tüketenler de tüketici mantığıyla hareket ederek hazır sunulanlara yönelir. Facebook, Twitter, Instagram vb. sosyal medya araçları, Türk kültür kodlarına uygun olmayan ahlakımıza aykırı paylaşımlar yoluyla geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın ve gençlerimizin ahlakını bozmakta, zihnini karıştırmakta ve öğrenme yeteneklerini zayıflatmaktadır. Albenisi yüksek olan ve her yaştan insana yönelik internet oyunlarında bulunan subliminal (gizli) mesajlarla kendimize yabancılaştırılmaktayız. Bireyden topluma doğru gelişen yabancılaşmayla kültürel kodlarımızdan uzaklaşmaktayız. 

O halde ne yapılmalı? 

Yabancılaşma ve çöküşten kurtulabilmenin ilk yolu, milli ve manevi değerlerimize dönmemizi sağlayacak bir eğitim programı uygulamamızdır. Bu eğitimin temelinde de milli şahsiyetler inşa etme çalışmaları olmalıdır. 

Milli şahsiyetten kastınız nedir?

Fertlerimizin milli ve manevi değerlere sahip olan ve sahip çıkan şahsiyetler olarak yetişmesidir. Bu bakımdan tarihimizin derinliklerine müracaat ederek destanlarımızın felsefi bir bakışla yeniden değerlendirilmesi; Tükçenin bilim, şiir, sanat, din ve felsefe kavramları türetebilecek bir olgunluğa ulaştırılması ve önemsenmesi; tarih boyunca yetiştirdiğimiz bütün önemli -siyasî, dinî, edebî, ilmî, felsefî ve sanat-adamlarımızın her insanımıza en iyi şekilde tanıtılması; bu tanıtma işinde sosyal medya, sinema, radyo, yazılı ve görsel basın, tiyatro gibi iletişim vasıtalarının kullanılması önemlidir. 

Başka neler yapılabilir?

Şiir, roman, öykü yazarlarımızın, ressam ve heykeltıraşlarımızın, eserlerinde tarihî mekân ve şahsiyetlerimizi kullanmaları; düşünürler yetiştirerek yeni ve kendimize özgü düşünceler geliştirmemiz, kendi felsefemizi, sanatımızı oluşturmamız gerekmektedir. Folklorik değerlerimizi her alanda kullanmamız mühimdir.

Bir konuşmanızda Yahya Kemal’i örnek şahsiyet olarak anmıştınız.

Yahya Kemal Paris’e gittiğinde, mensubu oldukları Türk milletine ve kültürüne yabancılaşmanın merkezinde yer alan Jön Türklerin arasına girmiş, millî ve manevî değerlerine karşı ilgisiz ve hatta düşman hale gelmiş, dinine ve milliyetine aykırı düşünceler geliştirmeye bile başlamıştır. 

Fakat imdadına yetişen ne olmuştur biliyor musunuz? Çocukluğunda Üsküp’teki camilerde okunan ezan sesleri, annesinden dinlediği Kur’an, Muhammediye beyitleri, ilahiler, uşakları Hüseyin’den işittiği Battal Gazi hikâyeleri imdadına yetişmiştir. Böylece Yahya Kemal, annesinin çocukken ona öğrettiği ‘Oğlum Allah’ı, Peygamberimizi ve Sultan Murad Hüdavendigâr’ı sev’ sözlerini, dolayısıyla Allah ve Peygamber sevgisini kısa bir süre sonra hatırlamış, bazı değerlerin kendisinde hala canlılığını koruduğunu hissetmiştir. Dönüş süreci böyle başlamıştır. 

YAHYA KEMAL’İ ANNE ÖĞÜDÜ KURTARDI

PROF. DR. ÖZDEN: Yahya Kemal Paris’te Jöntürk’lerin de etkisiyle milli ve manevi değerlere düşman hale gelmişti. Ancak onun imdadına çocukluğunun ezan sesleri, annesinin duası ve “Oğlum Allah’ı, Peygamberimizi ve Sultan Murad Hüdavendigar’ı sev” sözleri yetişmiştir. İşte bu anılardı onu kendisine getiren...

Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Özden, küçük yaşta eğitimin öneminin altını çiziyor ve ekliyor: Bu sebeble çocukların çok sevdiği internet oyunlarına bile “milli şahsiyet” yetişecek şekilde yön vermeliyiz.