20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Edebiyatı nasıl okumalı?

İki aylık edebiyat dergisi Notos Öykü, Ağustos-Eylül sayısında eleştiri ve edebiyat ilişkisini irdeleyen bir dosya ile çıktı okurlarının karşısına.

ERDİNÇ AKKOYUNLU14 Eylül 2016 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Edebiyatı nasıl okumalı?

“Eleştiri: Edebiyat nasıl okunur” kapağıyla yayınlanan Notos dergisinin yeni sayısında Semih Gümüş, Orhan Pamuk, Behçet Çelik, Oğuz Demiralp, Terry Eagelton, Alberto Manguel, Murat Gülsoy, Cem Akaş, Savaş Kılıç ve Walter Benjami gibi eleştirmen ve yazarların hem okuma biçimleri hem de eleştiri oluşturma çabalarını anlattığı denemeler, öykü, şiir, roman ve eleştiri olarak dört başlıkta toplanmış.

ÖNEMLİ BİR DOSYA

Metinler arasında en doyurucusunu birbirinden ayırmak zor. Çünkü Notos’un yayınlandığı 9 yıldan beri hem okuru hem yazarı olarak yakından izlerken, Türk edebiyatı için arşivlik soruşturmalarda bulundum. Yine de 59’uncu sayı olan “Eleştiri”nin Notos’un zirvesinde; katkıda bulunduğu edebiyat  arşivinin de ilk sırasında olduğunu söylemek lazım. Bu bile tek başına dosyayı anlatmaya yeterken, tüm yazarlardan tek paragraf alıntıya yerimiz olmadığından romanı seçip, ‘Roman Nasıl Okunur’ başlıklı yazısıyla Semih Gümüş’ün tespitlerini vermek istedim.

ROMANLARIN ANASI

Romanın yaratı sürecinin çözülmesi en zor sırlar arasında olduğunu yazan Gümüş, Don Quijote’nin de yazılışının üzerinden geçen 400 yıldan fazla zamana karşın tüm romanların üslup ve izleğini içinde barındıran bir ana roman olduğunu söylüyor. Zaten Gümüş ile uzlaştığımız ilk ve en önemli nokta bu. Ben de yazılan ilk roman kabul edilen Don Kişot’un tüm romanların içinden çıktığı bir Gogol paltosu olduğunu ve tabi ki Gogol’ün de o paltodan çıktığını ve böyle kozmik bir yanı olduğunu düşünüyorum. Gümüş de yazısında uzun uzun, karakteri anlatmakla kalmayıp karakterin yerine de düşünerek ‘Kral yazar’ olan yazarın artık modasının geçtiğini, yazarın üçüncü bir göz gibi davrandığı romanların geçer akçe olduğunu söylüyor. Ki edebiyatımıza ilişkin en doğru tespitlerden biri bu. Türk edebiyatının hastalık nedeniyle yeterince gelişmediğini savunarak ikinci en doğru tespiti yapan Gümüş, “Roman ilgi çekici ya da önemli bir hikaye anlattığı için değil, hikayesini ve anlatmayı seçtiği sorununu belli bir biçimde anlattığı için yazınsal nitelik kazanır” diyor. Ve roman kişisinin de yaratı da olsa bir hayatı olduğuna vurgu yapıyor, yazarın roman kişisi olmaması gerektiğini vurguluyor.