Sadece Amerikan değil, dünya edebiyatına malolmuş romanların yazarı John Steinbeck’in (1902-1968) edebi mirası öylesine bereketli ki hem sinemayı, hem tiyatroyu besledi onun kaleminden çıkanlar.
Fareler ve İnsanlar, Gazap Üzümleri, Bitmeyen Kavga, Cennet’in Doğusu, Yenilmez Zapata (Viva Zapata) beyazperdeye uyarlanan, bir çırpıda sayabileceğimiz romanlarından. 1940’ta yayınlandıktan sonra kendisine Pulitzer kazandıran ve hemen sinemaya uyarlanan Gazap Üzümleri’nden birkaç yıl önce yazdığı ‘Fareler ve İnsanlar’ Steinbeck’e haklı bir şöhret kazandırdı. Sonradan, iki kez (1939-1992) filme de uyarlanacaktı.
Eserlerinde genelde sömürü düzenini eleştiren, işçilerin dünyasına eğilen yazar, Nobel Edebiyat Ödülü’nün 1962’deki sahibi oldu.
YALIN VE ALÇAKGÖNÜLLÜ
İdeolojik romanlar da kaleme alan Steinbeck’in asıl başarısı, keskin gözlem gücünün yanı sıra mizahı da ustalıkla kullanmasından kaynaklanıyor elbet. İç dünyamızda kopan fırtınalar; arzu, öfke ve yalnızlık duygusu Steinbeck’i Steinbeck yapan metinlerde etkili biçimde yer bulur kendine. Tıpkı ilk basımı 1937’de yapılan ‘Fareler ve İnsanlar’da olduğu gibi.
Ortaokul veya lise yıllarında okuduğum hacimce ince, ancak etki bakımından büyük bu eser, ‘İstanbul Temaşa Tiyatrosu’ tarafından bu sezon sahneye taşındı.
Gala gecesinde izleme fırsatı bulduğumuz Fareler ve İnsanlar, kanımca Steinbeck’in en kaderci ve psikolojik eserlerinden biri. Oyunun yönetmeni Onur Atacan, romanın duygusal ruhunu son derece başarılı bir uyarlamayla sahneye taşımış.
Diğer bazı eserlerinde olduğu gibi çiftlik işçilerinin, kapitalist toprak ağalarıyla kavgasından bahsetmiyor bu kez Steinbeck. Fareler ve İnsanlar yalın ve alçakgönüllü bir biçimde, işçilerin yalnız fakat zengin hayal dünyalarına ortak oluyor. Temaşa Tiyatrosu da aynı üslubu benimseyerek yalın fakat işlevsel bir dekor, ışık ve müzik tasarımıyla karşılıyor seyirciyi. Oyunun tam kırılma anlarına ustaca serpiştirilen müzik, zaman zaman ışık tasarımıyla da birleşerek, dramatik yapıya güç katıyor.
İKİ KADER ORTAĞI
Bu noktada oyunun konusuna kısa bir bakış attıktan sonra, sahnede olup bitenlere daha yakından bakabiliriz. Lennie ve George iki yakın arkadaştan da öte sarsılmaz bir dostlukla birbirlerine bağlı iki çiftlik adamıdır. Lennie fiziksel olarak çok güçlü olmasına rağmen anlayışı kıt fakat iyi kalpli biri. George ise hem Lennie’nin ‘aptallıklarıyla’ baş etmek, hem de çiftlik hayatının zor koşullarına ayak uydurmak zorundadır.
İki kader arkadaşı, ileride kendilerine ait küçük bir çiftlik kurmak ve orada kimsenin emri altında olmadan hayvanlarla mutlu bir hayat sürmeyi hayal etmektedirler. İş buldukları yeni çiftlikteki her bir bireyin aslında benzer hayalleri vardır. Ve tabi sırları… Yaşlı köpeğinden başka kimsesi olmayan bir ihtiyar… İstemediği evliliğe boyun eğmek zorunda kalan bir kadın…
Dostluk ve dayanışma üzerine sıkı bir gönderme olan Fareler ve İnsanlar, iyi olmak için iyi niyetli olmanın yetmeyeceğini bize öğreten eserdir aslında. ‘Zira’ der yazar ‘Fareler ve insanların en iyi planları çoklukla ters gider.’
Oyunun baş karakterleri Lennie’nin iyi niyetle başlayan ancak kabusa dönüşen masum ‘sevgi gösterileri’nde olduğu gibi…
MURAT MAKAR’A ALKIŞ
Lennie’yi oynayan Murat Makar, uzun yıllar ara verdikten sonra döndüğü sahnede harika bir oyunculuk gösterisinde bulunuyor. Zor bir karakteri, hiç abartıya kaçmadan, tam kıvamında mimik ve jestlerle yorumluyor; Rolünün adamı oluyor.
Diğer oyunculara gelince… Çiftlik insanlarından daha ‘sert’ karakterler olmasını bekliyor insan. Duygusallık evet, ama sadece yeri geldiğinde...
Öte yandan aynı naif adamların patronun oğlunun ‘oynak’ karısına sıra gelince daha baştan hoyrat ve kaba davranışları yadırgatıcı olabiliyor. Zira bir yanda çiftlikte tutunmaya çalışan işçilerin bunca cesareti nereden bulduğu tam olarak temellendirilmiyor.
Yerimiz dar olduğu için biraz hız almakta fayda var. Oyunda altı çizilmesi gereken konulardan biri şu olabilirdi; ihtiyar adamın köpeğine bağlılığına rağmen gün geldiğinde ondan vazgeçmek zorunda kalışıyla, George’un (hiç ayrılmayacaklarına inandığımız) kader arkadaşı Lennie’ye hazırladığı korkunç son...