24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Türkan Şoray kimdir, sağlık durumu nasıl

Türkan Şoray sağlık durumu nasıl hastalığı nedir Türkan Şoray kimdir kaç yaşında aslen nerelidir tedavisi merak ediliyor. Türkan Şoray biyografisi, filmleri haberimizde yerini alıyor. Alınan bilgiye göre Yeşilçam'ın ‘Sultan’ı usta oyuncu Türkan Şoray, pazartesi günü rahatsızlanınca Fulya'daki özel bir hastanede tedavi altına alındı. Türk oyuncu, senarist ve yönetmen olan Türkan Şoray Türk sinemasında 'Sultan' lakabıyla anılmaktadır. Geçen yıl Cushing sendromu nedeniyle ameliyat masasına yatan Türkan Şoray, o operasyonun ardından da 12 kilo vermişti.

22 Nisan 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Türkan Şoray kimdir, sağlık durumu nasıl

Türkan Şoray sağlık durumu nasıl oldu Türkan Şoray kimdir kaç yaşında aslen nerelidir merak ediliyor. Türk sinemasında bir döneme adını altın harflerle yazdırmış efsane oyuncu Türkan Şoray'dan sevenlerini hüsrana uğratacak bir haber geldi. Ünlü oyuncu fafızalarda derin iz bırakan projelere imza atmıştır. Usta oyuncu Türkan Şoray'ın bağırsak enfeksiyonu geçirmesi nedeniyle hastanede tedavi altına alındığı belirlendi. Tüm bu acı gelişmelerin hemen arkasından sevenleri tarafından Türkan Şoray'ın sağlık durumu hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşmak üzere araştırmalara başlandı. 72 yaşında olan Türkan Şoray Dönüş, Acı Hayat, Mahpus, Selvi Boylum Al Yazmalım gibi filmlerle büyük bir başarı yakalamıştır. 

 

 

TÜRKAN ŞORAY SAĞLIK DURUMU NASIL?

Geçen yıl Cushing sendromu nedeniyle ameliyat masasına yatan Türkan Şoray, bu kez bağırsak enfeksiyonu yüzünden hastanelik oldu. Sanatçı, pazartesi gününden bu yana hastanede tedavi görüyor.

TÜRK sinemasının ‘Sultan’ı usta oyuncu Türkan Şoray, yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle geçtiğimiz pazartesi günü Fulya Acıbadem Hastanesi’nde tedavi altına alındı.

Bağırsak enfeksiyonu teşhisi konan ünlü sanatçı, 5 gündür hastanede müşahede altında tutuluyor. Rahatsızlığı nedeniyle bir süredir yemek yemekte zorlanan sanatçının bu yüzden 2 kilo verdiği öğrenildi.

Geçen yıl Cushing sendromu nedeniyle ameliyat masasına yatan Türkan Şoray, o operasyonun ardından da 12 kilo vermişti.

 

 

Şoray, fazla kilolarının nedeninin Cushing sendromu olduğunu açıklamıştı.

*Cushing sendromu, vücutta aşırı miktarda kortizol hormonu üretimi sonucunda ortaya çıkan bir hastalık.

 

TÜRKAN ŞORAY KİMDİR?

28 Haziran 1945'de İstanbul’da doğdu. Babası Halit Şoray devlet demir yollarında memur, annesi ev hanımıydı. Maddi imkanların kısıtlı olduğu bir ailede dünyaya geldi. Öğrenimine Rami Taş mektebinde başladı fakat sürekli mahalle değiştirdiklerinden, eğitimini 1956’da Feriköy ilkokulunda tamamladı.

1954’te Meliha ve Halit Şoray çifti boşanır. Çocuklar annede kalır. Karagümrük Sarmaşık Sokak’a taşınırlar. Burada ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız'la tanışır, onun sayesinde de Yeşilçam’a adım atar. Bir gün onunla beraber film setine gider ve böylece ünlü “Yeşilçam Sokağı”na adımını atmış olur. Şoray o dönemde on beş yaşındadır. Emel Yıldız, o sıra “Köyde Bir Kız Sevdim” adlı filmin başrolünde oynayacaktır. Bir gün filmin setine Şoray'ı da götürür. Kenarda bir yerde otururken Türker İnanoğlunun dikkatini çeker. Şoray’la tanıştırılır. İnanoğlu başrol için Türkan Şoray’ın daha uygun olacağına karar verir. Şoray’ın Yeşilçam’a girişi de böylece gerçekleşir.

 

Bir Yıldızın Doğuşu (1960’lar)

Türkan Şoray bu filmin ardından yeni yeni teklifler almaya başlar. Çevirdiği filmlerle, özelikle magazin basının dikkatini çeker ve ilk kez, dönemin ün yapmış haftalık popüler dergilerinden “Sinema” ya kapak olur (15 Mart 1961, s.18). Ardından Artist, Büyük Gazete ve Ses Dergilerine..

1960 yıllarla birlikte Şoray’ın başarı grafiği de yükseliyordu. Artık yaşamında herşey değişmekteydi ve bu değişiklik sosyal durumdan fiziğine kadar her şeyine yansıyordu. Erkeklerden gördüğü ilgi ve artan seyirci ilgisi ona güven kazandırıyordu. Artık kararsızlıktan kurtulup kadınlığa adım atıyordu. Artık daha şuh biri halini alacaktır. Bu değişimiyle gerek Yeşilçam çevrelerinde gerek seyircisi arasında büyük bir etki gücüne sahip olur.

 

İlk Önemli Aşama

“Acı Hayat” Türkan Şoray’ın sinema hayatındaki ilk dönüm noktasıdır. “Otobüs Yolcuları” ile bu dönüm noktasının ilk kıpırtılarına veren Şoray “Acı Hayat”la ilk önemli aşamasını da geçer. Bu filmindeki rolü diğerlerine göre daha tutarlı, tip olarak da gerçeğe daha yakındır. Film o güne kadar yapılmış en başarılı, en şiirsel görüntülü bir aşk filmidir.

 

1963’te çevirdiği bu filmle 1964’te I. Antalya Film Festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü alır. Ayrıca “Acı Hayat” sinema yazarlar tarafından “yılın filmi” seçilir. Artık izleyicide Şoray imgesi oluşmaya başlamıştır. Senaryo yazarları onun için öyküler oluşturabilir, yönetmenler filmlerini onun üzerine kurabilirler.

 

Hayatına Yön Veren Adam

Rüçhan Adlı’nın Şoray’ın hayatında önemli bir rolü vardır. Onu korumuş, hep zirvede kalmasında büyük rol oynamıştır. Eylül 1962’de bir film setinde tanışırlar. Rüçhan Adlı Şoray’dan tam 23 yaş büyüktür. Görmüş–geçirmiş bir insandı. Şoray hep bir babanın şefkatinden ve sevgisinden mahrum büyümüş, bunlara ihtiyaç duymaktadır. Şoray’da bu sevgi ve şefkati Adlı’da bulur ve 20 yılını onunla birlikte geçirir.

 

İlişkilerinden sonra Şoray giderek süzgün bakışlı şuh bir kadın olmaktan sıyrılıp, yeni kimliğine bürünür ve 1965’lerden başlayarak “Türk sinemasının bir numaralı kadını” olur. Dört büyükler arasında olup (Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın) en çok o tutulmaktadır.

 

Sultan

Şoray’ın Sultan olmasında ve kanunlarının oluşmasında Adlı’nın büyük payı vardır. Adlı, Şoray’a gönderdiği çiçek buketlerine iliştirdiği kartlarda ya da bıraktığı notlarda ona hep “Sultanım” diye hitap eder. (Canım sultanım, hanım sultan.. gibi) Bunlar daha sonra basında yer alır ve dönemin ünlü gazete ve dergilerinde yayınlanır. Böylece Şoray artık Türk sinemasının da, halkın da “Sultan”ı olmaya başlar.

 

Adlı’nın onun hayatındaki yeri ve üzerindeki etkisi, özelikle birlikte yaşamaya başladıkları 1963 yılından başlayarak önemini ve ağırlığını artırır. 1966’nın sonlarına doğru ise birbiri ardına Şoray filmleri çevrilir ve aynı haftalarda Beyoğlu sinemalarında vizyona girince durum bir süre için aleyhine gelişir. Aynı haftalarda oynayan Şoray’lı filmler adeta birbirini vurur. Şoray’ın böyle bir hataya kurban gitmesinin nedeni aynı yıl içinde çok sayıda film çevirmesi ve oynadığı filmlerin aynı konuları kapsamasıdır.

 

Bir süre sonra aleyhine gelişen bu tehlikeli sarsıntıyı güçlükle atlatır ve durumu lehine geliştirip fiyatına zam yapar. Böylece bütün yapımcılar Şoray’ı kara listeye alırlar. Bu karara göre ona film çevirttirmeyecek, mukavele süresi uzatılmayacak, sinema salonlarında da filmleri gösterilmeyecektir. O artık Akün, Acar, Arzu, Duru film....gibi büyük şirketlerin de kara listesindedir. Aleyhine gelişen tüm olaylardan sonra Şoray kendine bir savunma politikası bulur ve yapımcıların karşısına aldığı bazı kararlarla çıkıp, bu kararlardan da taviz vermeyecektir. Böylece Şoray kanunları oluşur.

 

Şoray Kanunları

1) Türkan Şoray film senaryolarını film çekim tarihinden en az bir ay önce beğenir.

2) Türkan Şoray, Senaryoyu beğenmediği takdirde yeni senaryo verilecektir.

3) Her senaryoda beğendi mutabakatı şarttır.

4) Filmde öpüşme ve açık sahneden olmayacaktır.

5) Filmdeki modern giysiler Türkan Şoray’a tarihsel olanlar ise şirkete aittir.

6) Film çekimi İstanbul dahili olup Türkan Şoray İstanbul dışına çıkamaz.

7) Çalışma saatleri sabah 8 ile akşam 19 arasıdır.

8) Pazar günleri Türkan Şoray çalışmaz.

9) Türkan Şoray adı jenerik, afiş ilan ve sinema fenerlerinde başta ve tek olarak yazılacaktır.

10) Filmin her oynadığı yerde 9. madde uygulanacaktır.

11) Filmlerin seslendirilmesinde Türkan Şoray’ın sesi için kendi mutabakatı şarttır.

12) Şirket filmi kendi hesabına çeker. Eğer başka şirketle ortak yapıma gidilirse Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.

13) Film renkli ise Türkan Şoray’ın mutabakatı ile çekim günleri uzayabilir.

14) Çekilecek filmin rejisörü ve baş erkek oyuncusu için Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.

15) Bu şartlara riayet etmeyen film şirketi 100 bin lira ödemeyi taahhüt eder.

16) İhtilaf vukuunda merci mahkemeleri İstanbul mahkemeleridir.

17) Türkan Şoray şirketlerden film başına 60 bin lira alır.

18) Türkan Şoray mecburi gecikmeleri 10 günden fazla beklemez.

 

Dönemine göre bu oldukça ağır koşullar, 1967’de son halini alıp yazılı bir metne dönüştürülür. Türkan’ın ünlü ve gişe geliri öylesine yüksektir ki, hiçbir firma, yönetmen veya oyuncu ona karşı çıkamaz. Türkan Şoray’la mukavele yapmak için birbirleriyle yeniden yarışa girerler. Bu kanunlarla Rüçhan Adlı, Şoray’ın, Yeşilçam’daki imajını koruma altına alır.

 

Şoray’ın Sinemamızdaki Yeri

1960’larda 4 büyükler saltanatı söz konusudur. Fatma Girik; baştan itibaren dinamik canlı, “acul”, girişken kolay yılmayan, daha erkeksi, yeni yaşama kültürüyle dalga geçen, alt kültüre yakın bir tip, Filiz Akın; daha modern, toplumun Batı’ya dönük yüzüydü. O ince sarışın ve kırılgan kişiliğiyle halk kızlarını oynasa da pek inandırıcı olmayacak, daha çok zengin kızlarını, “burjuva güllerini” temsil ederek biraz farklı bir alana geçecekti. Hülya Koçyiğit, geniş bir canlandırma yelpazesi ve çok farklı kimliklere bürünme yeteneği olan, her sınıfa ait olabilen, kibar evin kızı.

 

Türkan Şoray ise; güzel, çekici, alımlı bir kadın kişiliği yaratacak ve bunu hem güldürü, hem dramda aynı başarıyla sürdürecekti. Sosyal kökenler itibarıyla bir uçtan öbürüne, bir kutuptan diğerine kolaylıkla gidip gelebilecekti. Türk toplumu, sanatçının halk kızı veya burjuva dilberi tiplemelerini aynı ilgiyle kabul edecekti.

 

Tip olarak da Türk kadınını yansıtmaktadır. Türk sinemasının en güzel resim veren kadın oyuncusudur. Sinemasal açıdan zengin, seyirciyi çarpan bir görüntüsü vardır. Halkın içinde gelmesi zor şartlarda büyümesi onu halka daha yakın kılacaktır. Türk sinemasında hiçbir kadın oyuncu onun gibi çevresinde yaygın bir etkinliğe sahip olmamıştır. Güzelliği hep abartılıdır ama sıcaklığı da tartışılmaz.

 

Bu özellikleriyle sinemamızda farklı bir yer açar. Diğer kadın sanatçılara örnek olmuş, uygulamalarıyla da takip edilmiştir. Sinemada en yüksek fiyata sahip oyuncu oluşu, en çok aşık olunan kadın oluşu, kendine has yasaklar koyuşu, her rolün altından başarıyla kalkması, farklı güzelliği, sıcaklığı, bir sultan, bir efsane oluşuyla ve diğer yönleriyle sinemadaki yerini de belirlemiştir.