25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Necip Fazıl milletle ve tarihle yüzleşerek 'Üstad' oldu

Necip Fazıl’ın bütün ömrü boyunca neye inanmış olursa olsun, ona büyük bir coşku ve heyecanla sarılması, azalmaz bir ritimle köpük köpük kaynayarak yaşaması, yöneldiği tarafa yarım yamalak değil bütün vücuduyla yönelmesi bana daima ilham verici gelmiştir.  

BEDİR ACAR4 Ekim 2018 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Necip Fazıl milletle ve tarihle yüzleşerek 'Üstad' oldu

Kaleme aldığı hikaye kitapları ve dergi çevrelerindeki etkinliğiyle son dönemin en üretken isimleri arasında yer alan Aykut Ertuğrul bu sene Necip Fazıl Hikaye-Roman Ödülü’ne layık görüldü. Jüri heyeti gerekçeli kararsında şu ifadelere yer verdi: ‘Yönettiği dergilerle gençlere alan açan, kitaplaşan hikayelerinde dil, üslup, teknik ustalık ve özgünlük niteliğiyle öne çıkan Aykut Ertuğrul, Necip Fazıl Hikâye-Roman ödülüne layık görülmüştür.’ 

Star Gazetesi tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla verilen Necip Fazıl Ödülleri’ni ve Üstad’ın düşünce dünyasındaki yerini Aykut Ertuğrul ile konuştuk. 

Necip Fazıl ismi sizin dünyanızda nasıl bir yere tekabül ediyor? 

Necip Fazıl’ın bütün ömrü boyunca neye inanmış olursa olsun, ona büyük bir coşku ve heyecanla sarılması, azalmaz bir ritimle köpük köpük kaynayarak yaşaması, yöneldiği tarafa yarım yamalak değil bütün vücuduyla yönelmesi bana daima ilham verici gelmiştir. O, kelimenin tam manasıyla bir inanç ve eylem adamıdır. Öyle sanıyorum ki, onu, Anadolu’nun neredeyse bütün şehirlerinde kürsüye çıkaran ve o kürsüler önünde dizilen insanların muhabbetine nail kılan da tam olarak bu samimi coşkusudur. Toplumlar, sözlerden ziyade hisleri, nutuklardan ziyade söyleyenin inancını sezer ve ona göre vaziyet alırlar. Bu, “kalabalıklar”ın birdenbire tarih sahnesine çıkıverecek olası palavralara karşı bir çeşit savunma biçimidir. Bu anlamda her sanatçı, düşünür kendi toplumuyla yüzleşme fırsatı ya da cesaretini yakalamayabilir; Necip Fazıl, bu milletle ve tarihle yüzleşmiş; coşkusu, inancı, tutkusu, samimiyetiyle milletin gönlünde hak ettiği makama kavuşarak “Üstad” olmuştur. 

TARİH GÖREVE ÇAĞIRDI

Necip Fazıl’ın çilesi ve davası hakkında ne söylersiniz? 

Bildiğim çok az şey var. Sadece Necip Fazıl ile ilgili değil genel olarak. Güvenebildiğim, en azından bir parça doğru olduğuna hükmettiğim bilgiler, ekseriyetle deneyimleyip üzerine düşünebildiğim şeyler. Bir tanesi şu: İnsan bir kere zindana girdi mi, ruhuna soğuk parmaklıkların izi düştü mü bunun tekrarından kesin olarak kaçar. Gerçekten! Aksini başarabilmek için kişi ya ruhsal bir yalama hali yaşamalı ya umutsuz bir şekilde düşüklüğü, düşkünlüğü kabul etmeli ya da ne uğruna hapse düşmüşse ona gerçekten inanıyor olmalı. Necip Fazıl’a işte bu inanç ihsan edilmiştir. Evet ihsan. Tarih bazı anlarda bazı yerlerde bazı insanları göreve çağırır. Deha da böylece ortaya çıkar. Necip Fazıl kendi döneminde toprağın, karanlıklara itilen kadim kültürün çağrısının (dava tam da budur) farkına varmış ona inanmış, onu karakteri, yetenekleri ve hayatıyla hak etmiş; çile’si, bedeli ne olursa olsun hatasıyla sevabıyla onu bihakkın ödemiştir. Allah ondan razı olsun. 

Necip Fazıl adına ödül verilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Bir ülkenin önemli kurumlarının o ülkenin önemli edebi şahsiyetlerinin hatırasını yaşatmak adına ödül ihdas etmesi elbette her bakımdan övgüyü hak ediyor. En önemlisi (ve belki de çoğu zaman sınıfta kaldığımız husus), ödüllerin sürekliliğinin sağlanması ve prestijinin korunması. Bu anlamda Necip Fazıl ödüllerinin şimdilik gayet başarıyla yürütüldüğünü söyleyebilirim. Temennim öyle de devam etmesi. 

Ödülün size tevdi edilmesi hakkında neler söylersiniz? 

Eserleriyle, hayatıyla, duruşuyla üzerim-iz-de büyük emeği olan Necip Fazıl adına verilen bir ödülü almak elbette onur verici. Daha da önemlisi Güray Süngü’den, Sibel Eraslan’a, Cihan Aktaş’dan Necip Tosun’a benden önce öykü - roman ödülünü alanların (ve elbette diğer dallarda ödül alanların da) ödülün değerini yükselten isimler olması. Bu yüzden ilk yıldan bu yana hassasiyetle görevini yerine getiren seçici kurula hassaten teşekkür ederim.

PORTRE

Aykut Ertuğrul, 1981 Almanya doğumlu. 2009-2011 yılları arasında Yumuşak Ge dergisinin yayın yönetmenliğini yapTI. 2011’de “Keyfekader Kahvesi” isimli hikaye kitabı çıkan yazar, aynı kitapla, Ömer Seyfettin Öykü Ödülü’ne layık görüldü. Hikaye ve denemeleri çeşitli dergilerde yayımlandı. Halen Post Öykü dergisi genel yayın yönetmeliği yapan Ertuğrul’un yayınlanmış kitaplarından bazıları şöyle: Mümkün Öykülerin En İyisi, İki Dünya Arasında, Başlangıçların Sonsuz Mutluluğu.