25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

94 yıldır karanlıktaki dosya 

Giresunlu Topal Osman Ağa ve Trabzonlu Ali Şükrü Bey. İkisi de aynı kumpasla karanlık bir suikaste kurban gittiler. 94 yıl geçti. Türkiye, tabu gibi görülen bu karanlığı hala aydınlatamadı.

MUHARREM COŞKUN12 Şubat 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
94 yıldır karanlıktaki dosya 

‘Şüheda, toprağı sıksan şüheda...” diyor ya şair. İşte tam da öyle memleketimizin dört bir yanı. Antep’i Şahin Bey’ler Gazi, Maraş’ı Sütçü İmamlar Kahraman yaptı. Ege’de efeler, Erzurum’da Kara Fatımalar savundu haysiyeti.  Topal Osman Ağa da Giresun ve çevresinde efsane olmuştu.

İKİ YILLIK BELGESEL

TRT Belgesel için iki yıl evvel çekilen ve bu satırların yazarının da görüş belirttiği ‘Onlar’ belgeselinde Osman Ağa için kullanılan bir ifade üzerinden başlatılan linç kampanyası ise bir kez daha gösterdi ki; Giresunlular da dahil pek çok kimse Osman Ağa hakkında ya yanlış bilgiye sahip ya da çok az şey biliyor. Oysa hakikaten hayatı filmlere konu olacak, okullarda ders kitaplarında anlatılacak dolu bir hayata imza atmış isim Osman Ağa. Peki yaklaşık iki yıl evvel çekilip 12 kez TRT Belgesel’de ekrana gelen belgeseldeki ‘Kahraman, gözü pek, vatanperver ancak cahildi’ ifadesi neden şimdi cımbızlanarak gündem yapıldı ve tepki, tehdit kampanyası yürütüldü. Daha da önemlisi bu ifadelerin kaynağı ne idi, Topal Osman Ağa kimdi ve neler yapmıştı. Buyrun...

CEPHEDEN CEPHEYE

1883 yılında fındık ve balıkçılık ticaretiyle uğraşan bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldi Osman Ağa. Topal Osman 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla tarih sahnesine çıktı. Babası onun adında, ondan habersiz askerlik şubesine 54 altın askerlik bedelini yatırdı, ancak Osman Ağa buna rağmen babasına da sitem ederek askere gitti. Giresun’dan topladığı 100 kişilik çeteyle Trabzon hapishanesinin kapısını açtırıp 150 mahkûmu çetesine ilave etti. Kendi ifadesine göre, 1. Balkan Harbi’nde çatışmaya girerek, yaralandı, topal kaldı. Bundan sonra O artık ‘Topal Osman Ağa’ydı. Nisan 1916’da Borçka’da ardından tekrar Giresun’a gelerek uzun süredir bağımsız Pontus Devleti’ni kurmayı hedefleyen Rum çetelerine karşı mücadeleye girişti. Kasım 1918’de kendisini Giresun Belediye Başkanı ilan etti.

VAHDETTİN AFFETTİ

Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da, 9. Ordu Müfettişi sıfatıyla Samsun’a gelir gelmez Havza’da Osman Ağa ile görüştüğü anlatılır. Aynı tarihlerde ise Osman Ağa, İstanbul Divan-ı Harbi tarafından ‘Savaş sırasında suç işlediği iddiasıyla’ aranmaktadır. Bir ara Şebinkarahisar’da saklanır, civardaki Rum köylerine baskınlar yapar. Havza’da Mustafa Kemal ile görüşmesinden sonra M. Kemal’in, Sultan Vahdettin’e yazdığı rica ile 8 Temmuz 1919’da Osman Ağa hakkındaki tutuklama kararı kaldırılır. (Buradan Anadolu’daki harekatı ve Mustafa Kemal’i Vahdettin’in desteklediğini de anlıyoruz) Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti’nin Giresun Şube Başkanı olur, dahası Giresun Belediye başkanı olarak da yeniden görevlendirilir. Karadeniz Bölgesi’ndeki Rum çeteleri ile savaşıp geri püskürtür. Kurtuluş Savaşı sırasında çeşitli cephelerde aktif görev üstlenir. Mart 1921’de patlak veren Koçgiri isyanını bastırmak üzere bölgeye gönderilen Sakallı Nurettin Paşa komutasındaki orduya Topal Osman 47. Alayı ile birlikte katılır. Koçgiri’den Sakarya Meydan Savaşı’na geçer.

İKTİDAR VE GÜÇ SAVAŞI

Cephedeki savaş bitmiş güç ve iktidar savaşları başlamıştır Ankara’da.. Ancak kendi ifadesinde de belirteceğimiz gibi Osman Ağa bu ayak oyunlarının yer aldığı savaşın yabancısıdır. İlk Meclis’te Mustafa Kemal’in liderliğini yaptığı 120 kişilik birinci grupla, Ali Şükrü ve Hüseyin Avni Bey’in öncülük ettiği 80 kişiden oluşan ikinci grup bulunmaktadır. Topal Osman’a, adamlarıyla birlikte silahlı teçhizatlı bir şekilde Meclis’e girme yetkisi de verilmişti. Aynı zamanda Mustafa Kemal’in gönüllü muhafız alayının da başındadır. Ali Şükrü Bey ve arkadaşları Lozan’da tavizler verildiğini söylüyor oturumlarda hararet yükseliyor, Mustafa Kemal ile Ali Şükrü Bey’in bir ara bir birlerinin üzerine yürüdüğü oluyordu.

İçkinin yasaklanması hakkında verdiği önergenin Meclis’te kabul edilmesi de Ali Şükrü Bey’in Meclis’teki etkinliğini ortaya koymuştu. Bu gidişle Lozan da kabul edilmeyebilirdi. Mustafa Kemal, Habip Sevük’e durumdan şikayet eder ve ‘Kız gibi bir meclis oluşturacağını’ söyler.

ALİ ŞÜKRÜ’NÜN ÖLÜMÜ

İşte tam bu tartışmaların yaşandığı dönemde, Meclis’in en etkili isimlerinden Ali Şükrü Bey, 26 Mart 1923 akşamı kaybolur. Dört gün sonra Osman Ağa’nın evine 600 metre mesafede gömülmüş vaziyette bulunur. Elinde can havliyle sıktığı sandalyenin parçaları, boğazında kement izleri vardır. Topal Osman’ın adamlarından Mustafa Kaptan da itirafında, Ali Şükrü Bey’i Osman Ağa’nın evine kendisinin götürdüğünü söyler. Ali Şükrü’nün elindeki tahta parçasıyla Osman Ağa’nın evindeki sandalyenin parçaları birebir aynıdır. Oklar  Topal Osman’a yönelmiş ancak Osman Ağa kayıptır. Hakkında yakalama emri çıkarılınca, Mustafa Kemal’in bulunduğu Çankaya Köşkü’ne adamlarıyla birlikte saldırıya geçer. O gece orada bulunan Mustafa Kemal’in baldızı Vecihe İlmen, ‘Mustafa Kemal Paşa’nın, kadınlar ve çocuklarla birlikte çarşaf giyerek dışarı çıktığını, ardından da Topal Osman’a karşı yürütülecek harekâtı planladığını’ belirtiyordu. (İpek Çalışlar, Latif Hanım) Sonunda Topal Osman’ın adamları eve kurşun yağdırarak girmiş, Mustafa Kemal’in ayrıldığını görünce de öfkeyle ne buldularsa parçalamışlardı. O sırada Topal Osman müfrezesi, Çankaya Muhafız Taburu tarafından kuşatılmıştı.

MECLİS’İN OY BİRLİĞİ İLE

Tabii teslim olmadı Osman Ağa. Çatışma saatlerce sürdü. Hemen hemen bütün adamları öldürüldü. Kendisi de ağır biçimde yaralandı. Fakat hazindir; ağır yaralı olarak hastaneye götürülürken, yolda öldüğü söylenerek başı kesildi... (1923 yılının 1 Nisanını 2 Nisana bağlayan gece) Sonra alelacele gömüldü. Daha sonra ise Meclis’in kararıyla mezarı açıldı. Cesedi çıkarılıp TBMM önünde bacaklarından darağacına asıldı ve ceset kokuşuncaya kadar orada bekletildi. TBMM’nin o dönemdeki bütün vekilleri Osman Ağa’yı suçlu gösteren karar ve infaza ‘evet’ demişti.

OSMAN AĞA KENDİNİ ANLATIYOR

Mustafa Kemal 1924’te Giresun’a yaptığı ziyarette oğlunun ‘Babamı siz mi öldürttünüz?’ sorusuna, “Evlat baban siyaset kurbanı” cevabını vermişti. Anlaşılan Osman Ağa zaferden sonra oynanan ayak oyunlarını ve iktidar kavgalarının ‘cahiliydi’.  Nitekim kendisi, oynanan oyunlar üzerine ‘Osman ağa dikkatli olsan iyi olur yanlış işler oluyor’ tarzı uyarı yapan Atatürk’ün bir dönem Sağlık Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı da olan Dr. Rıza Nur’a şöyle cevap veriyordu: “Ben cahilim, fakat Türk’üm Müslümanım. Bu iki gayretle iyi yapıyorum diye yapıyorum. Yanlışsa doğrusunu gösterin. Öyle yapayım” (Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, C.II, s.386) Evet topal Osman vatanperver. Kahraman, gözü pek yiğit bir insandı, ancak kendi ifadesiyle iktidar ve güç paylaşımında oynanan oyunların farkına varamamıştı. Dönemin tanıklarından Mahir İz, yapılan kumpasla hem Topal Osman ve adamlarının, hem de Mustafa Kemal’in muhalifi Ali Şükrü’nün ortadan kaldırıldığını, bir taşla iki kuş vurulduğunu yazacaktı. Falih Rıfkı Atay da Çankaya isimli eserinde “Topal Osman da, en sonunda, İsmail Hakkı Tekçe tarafından ve Mustafa Kemal’in emriyle Çankaya sırtlarında vurulmuştur” diyecekti.

İSTİSMAR EDENLER VAR 

Aslında Topal Osman efsanesi bitmiş değil. Enteresandır, bugünlerde TRT Belgesel’deki ifademe Osman Ağa tepkisi veren Belediye Başkanı Kerim Aksu’nun mensup olduğu CHP’den seçilen bir başka belediye başkanı Mehmet Işık, Tuğgeneral Veli Küçük tarafından parası ödenerek yaptırılan ve kendisine gönderilen Osman Ağa heykelini çürümeye terk etmişti. 2001 yılında dikilmesi için Giresun’a gönderilen heykel dikilmeyince, Giresun Esnaf Odası Başkanı Ali Kara heykeli uzun uğraşlar sonucu almış ve ‘Çöp yığınlarının arasında buldum’ demişti. CHP’li Başkan Mehmet Işık CHP Milletvekili de seçilmişti.  Bu durum, şimdiki tepkilerinin ne kadar samimi olduğunu göstermesi açısından da manidar değil mi?