18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

ABD Türkiyesiz bir denklem kuramaz

Dr. Çağatay Özdemir: “ABD’nin uyguladığı yanlış politikalara karşı çıkan, mazlumların yanında yer alan, alternatif aktörler ile yeni projeksiyonlar üretebilen, dış politikada hareket kabiliyeti yüksek ve refleksleri kuvvetli yeni bir Türkiye var artık. Türkiye’nin bu dik duruşu ABD’yi tavır değiştirmeye zorluyor.”

KEMAL GÜMÜŞ4 Kasım 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
ABD Türkiyesiz bir denklem kuramaz

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan İstanbul Konsolosluğu’nda katledilmesi, infazın Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın talimatıyla gerçekleştiğine dair elde edilen somut verilere ulaşılması, Ortadoğu’da yeni değişimleri tetikler mi? Amerika’nın hegemonyasında varlığını sürdüren Suudi kraliyet yönetimi ve Arap yarımadasındaki diğer yönetimlerin varlığını sürdürmesi için Amerika’ya peşkeş çektiği petro-dolar gelirlerinin sürdürülebilirliği uzun soluklu olur mu? Amerika’nın askeri-istihbarat ağıyla kilit rol aldığı Ortadoğu denkleminde, Türkiye’nin  yeri ve belirleyici özelliği ne kadar değişti? Amerika’nın Ortadoğu’da Türkiyesiz etkin varlığını sürdürmesi ne kadar mümkün? 

Amerikan Grand Stratejisi Obama’nın Ortadoğu Mirası adlı kitabı ile dikkatleri üzerine çeken Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Araştırmacısı Dr. Çağatay Özdemir, ABD’nin dünya ülkeleri ile yaşadığı gerilimin arka planını anlattı. 

ORTADOĞU’NUN EN ÖNEMLİ GÜCÜ TÜRKİYE

ABD’nin son dönemde Türkiye dahil olmak üzere, birçok devlet ile gerilim yaşadığını kaydeden Özdemir, “Gerilimlerin temeli, ABD’nin iç politikada yaşadığı siyasi sıkışmışlığın uluslararası arenaya yansımasıdır. Amerikan yönetimi Evanjelistler ile Siyonistlerin etkisi altındadır. Fakat bu iki grubun aklı ile adım atmanın ABD için mutlaka bedelleri olacaktır. Türkiye NATO’nun en büyük müttefiklerindir. Aynı zamanda Ortadoğu’daki en önemli güçlerdendir. Dolayısıyla ABD’nin Türkiye’nin içinde olmadığı bir denklem kurabilmesi mümkün değildir” dedi. 

ABD’NİN TUTUMUNU DEĞİŞTİREN YENİ TÜRKİYE

Değişen ve gelişen yeni Türkiye’nin bölgesel ve küresel aktör olma yolunda büyük mesafeler katettiğini kaydeden Özdemir, “ABD’nin uyguladığı yanlış politikalara karşı çıkan, mazlumların yanında yer alan, alternatif aktörler ile yeni projeksiyonlar üretebilen, dış politikada hareket kabiliyeti yüksek ve refleksleri kuvvetli yeni bir Türkiye var artık. Tüm bu gerçekler Türkiye’nin bölgesel bir güç konumunda olduğunu ve de küresel bir güç olma yolunda kat ettiği yolu bizlere gösteriyor. Bu sebeple Türkiye’nin sergilediği dik duruş dikkatleri çekiyor ve ABD’nin bu dik duruş karşısında gösterdiği tavır değişiyor” ifadelerini kullandı. 

AB, ABD’NİN SUNDUĞU YENİ NATO MODELİNE KARŞI ÇIKIYOR

ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve geldiğinden bu yana NATO ittifakını yeniden düzenleme fikri üzerinde durduğunu hatırlatan Özdemir, “Trump bu ittifakın ülkeye olan maliyetini ve bir şekilde ekonomik yükün paylaşılması gerektiğini savunuyor. Bu doğrultuda; Trump’ın söylemleri gün geçtikçe sertleşiyor. AB ise ABD’nin sunduğu yeni NATO modeline karşı çıkıyor. Dolayısıyla AB ve ABD arasında tansiyon artıyor, gerilim yükseliyor” şeklinde konuştu. 

ABD’NİN TRUMP DÖNEMİNDE DE DEĞİŞMEYEN STRATEJİSİ

Ulusal çıkarların belirlenmesi ve bunlara ulaşılması için öncelikleri ortaya koyan ve ulusal çıkarlar adına potansiyel tehditleri analiz edip bu tehditlere nasıl karşı konulacağını gösteren yol haritasının adı Grand Strateji.

Dr. Çağatay Özdemir kavramı şöyle açıklıyor: “Hem savaş hem de barış dönemlerini kapsar. Her büyük devletin bir grand stratejisi vardır. ABD’nin de kuruluşundan bu yana kimi zaman başkandan başkana değişen kimi zaman aynı kalan bir grand stratejisi var. Yeniden mevzilenme stratejisi çerçevesinde iç politikada yaşanan (eğitim, sağlık, ekonomi vb.) problemlerin çözümlerine odaklanılmış. 

Dış politikada ise askeri taahhütlerin azaltılmasıhedeflenerek geniş çaplı askeri girişimler yerine kısa vadeli operasyonlara yönelinmiştir.”

REFORMLAR İLE DÜNYAYI DAHA YAŞANABİLİR KILABİLİRİZ

“Dünyanın her yerinde barış ve güvenliği tesis etme sözüyle yola çıkan BM’nin aslında sözünü nasıl yerine getiremediğini, içinde yaşadığımız adaletsiz dünya sisteminde gözlemliyoruz. 

Bosna’dan, Ruanda’ya insanlar öldü. Suriye’den, Filistin’e bu ölümler sürüyor. Dünyanın birçok coğrafyasında aşırı yoksulluk ve yetersiz beslenmeden ölen milyonlarca çocuk var. Son yıllarda yaşanan iç savaşlar sebebiyle evini, ülkesini arkasında bırakmak zorunda olan insanların dramına şahit oluyoruz. 

Bu sebeptendir ki Sayın Cumhurbaşkanımızın “Dünya beşten büyüktür.” söylemi çok önemli. İnsanlığın geleceği 5 ülkenin aldığı kararlara bağlı olmamalı. Bu yüzden Cumhurbaşkanımızın da vurguladığı gibi BM’nin yaşadığı sorunları çözebilmesi için reformlara ihtiyacı var. Küresel liderliğe ihtiyaç duyulan bu günlerde yeni bir yapı kurmak değil, var olanı iyileştirmek durumundayız. Bunu da Türkiye gibi uluslararası sorunları çözme iradesi gösteren devletlerin müşterek liderliğinde gerçekleştirebiliriz.”