25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

ABD’nin ırkçı uygulamalarla dolu tarihini Trump yazmadı

Washington’ın Demokrat sakinleri, yeni Başkan Donald Trump’ın göçmenlere vize yasağı getiren yasasının Amerikan kültürüyle çeliştiğini iddia ediyorlar. Sanırım kendileri uzun ABD tarihinin yollarının yabancı nefretiyle dolu olduğundan bihaberler.

ŞERİF EGEMEN  AHMET 5 Şubat 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
ABD’nin ırkçı uygulamalarla dolu tarihini Trump yazmadı

ABD’nin 45’inci başkanı Donald Trump’ın çoğunluğu Müslüman olan 7 ülkeden gelenlere vize engeli uygulanmasını öngören kararnamesi hem ulusal hem de uluslararası arenada tartışmalara neden oldu. Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve Ortadoğu ülkelerinin tepkisini çeken yasa, Trump karşıtı ABD’li liberalleri de bir anda ‘İslam aşığı’ bir noktaya getirdi. Öyle ki FETÖ’den yılda 2,5 milyon dolar para aldığı belgelenmiş Demokrat Partili Senatör Chuck Schumer, düzenlediği basın toplantısında “Bu kararname Amerika’ya ihanet” diyerek ağladı. Demokratların dayandığı ‘bu ülkeyi göçmenler kurdu’ tezi iyi hoş ancak acaba Amerika gerçekten yabancılara karşı bu kadar müsamahakâr mı? İşte ABD tarihinin ırkçılık ve ayrımcılıkla dolu göç karşıtı yasaları.

Yabancılar ve ayaklanma yasası (1798)

ABD tarihinin ikinci Başkanı olan John Adams tarafından 1798 yılında çıkarılan ‘Yabancılar ve ayaklanma yasası’ ülkenin ilk yabancı karşıtı kararnamesi olma özelliği taşıyordu. Amerikan vatandaşlığına sahip olmak için en az 5-14 sene ikamet zorunluluğu getiren kanunla birlikte, ‘düşman’ olarak kabul edilen milletlerden kimselere vatandaşlık yolu kapatılmıştı. Ayrıca, söz konusu düşman milletlerden kişilerin sınır dışı edilmesi de “ABD’deki barışı ve güvenliği sağlamak” gerekçesiyle kolaylaştırılmıştı.

Çinlileri uzaklaştırma yasası (1882)

Ekonomik ve sosyal yapının kırılgan olduğu bir dönemde çıkarılan ‘Çinlileri uzaklaştırma yasası’ sayesinde Çinliler 10 yıl süreyle ABD’ye giremedi. İşgücüne katılımları düşük olmasına rağmen çıkarılan kanun ayrıca, Çinlilerin vatandaşlığa kabulleri de yasaklamıştı. Sosyal Darwinizmin ve ırk teorilerinin ‘bilimsel’ kabul edildiği senelerde siyahîlerin maruz kaldığı baskıyı, sarı ırka mensup Asyalılar da bu şekilde yaşamıştı. 1943’te yasalarda yapılan iyileştirmeyle Çinli sığınmacıların ülkeye girişine izin verilse de senede 105 kişiyle sınırlandırılmış, 1968’teyse Asyalı sığınmacıların sayısı yıllık 20 bine çıkarılmıştı.

Vatansever kanunu (2001)

ABD’nin Pearl Harbour’dan sonra ikinci kez kendi topraklarında vurulduğu 11 Eylül saldırılarının ardından 2001’de Cumhuriyetçi George W. Bush tarafından çıkarılan yasa, Demokrat Barack Obama yönetimince de yenilendi. Kanun sayesinde Washington yönetimi, hiçbir hukuki gerekçeye ihtiyaç duymadan ülkeye giren kişi ve kurumlar hakkında yaptırım uygulayabilmişti. Ortadoğu’yu cehenneme çeviren Bush’un lanetlenmesine neden olan kanun aslında en çok Obama’ya yaramış ve Demokrat Başkan’ın 2,5 milyon göçmeni sınır dışı etmesini sağlamıştı.

9066 sayılı Japon kampları yasası (1939-1945)

 

Yeni kıta üzerine kafa yoranlar için ABD’nin yaşadığı ilk travma İkinci Dünya Savaşı’nda Japonların Pearl Harbour baskınının sebep olduğu kayıplardır. Kendi topraklarında bombalanmış olmak, özgürlükçü ABD’lileri ırkçılığın kucağına itti. Bu psikolojinin getirdiği delilik hali, ülkedeki masum Japon kökenlilerin toplama kamplarına yerleştirilmesine kadar varmıştı. 1942 yılında Franklin d. Roosevelt tarafından çıkarılan 9066 sayılı kararnameyle, İkinci Dünya Savaşı’nda diğer kampta yer alan İtalyanlar, Almanlar ve Japonların ülkeden kovulması veya belirli alanlarda savaş bitene kadar muhafaza edilmesi sağlanmıştı. Böylece, Amerikan ordusunun Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombaları atarak savaşı sonlandırdığı tarihe kadar ABD’de 110 bin ile 120 bin arasında Japon kökenli

Anarşistleri sınır dışı yasası (1903)

İlk başta politik bir görüşe karşı, ABD Başkanı Theodore Roosevelt’in onay verdiği ‘anarşistleri ülkeye almama yasası’ yıllar içinde İtalyan karşıtlığını besledi. Eski Başkan William McKinley’nin Polonya göçmeni bir anarşist tarafından öldürülmesi nedeniyle hazırlanan kanun, Nicola Sacco ve Bartolemo Vanzetti’nin meşhur davasından sonra ırkçı bir görünüm almıştı. İtalyan kökenli iki anarşistin karıştığı iddia edilen cinayetle yargılanıp infaz edilmeleri, o yıllarda Amerikan toplumunda gittikçe yaygınlaşan İtalyan karşıtı ırkçılığın ekmeğine yağ sürmüştü. İlerleyen yıllarda Sacco ve Vanzetti’nin masumiyeti kanıtlansa da kanun sayesinde Washington’ın İtalyanları sınır dışı etmesi hiç de zor olmamıştı.

insan kamplara tıkılmış ve Japonya ‘milli düşman’ ilan edilmişti.