23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

Gökay Kalaycıoğlu ile haber bahane

“Geçmişten geleceğe uzanan bir yolculuk, Mürg-i Dil! Bizi bize anlatıyor. Sadece bize özgü, sadece kalpten bir araya gelenlerin birlikte yaratabildikleri bir dil ile… Gönül kuşunun dili ile… Mürg-i Dil, kökünü Anadolu’ya salıp tüm dünyayı sarıyor. Bu eşsiz serüveni projenin mimarı Rahman Altın’dan dinliyoruz.

Gökay Kalaycıoğlu 19 Şubat 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Gökay Kalaycıoğlu ile haber bahane

Herkese Merhaba! Bu hafta Haber Bahane serimizde sizleri zamanda ve mekanda, asırlar arasında dolaşan, farklı lezzetlerini birbirine katarak iç içe geçmiş coğrafyaları anlatan Mürg-i Dil isimli müzikal maceranın mimarı Rahman Altın ile buluşturacağım. Tohumları Rahman Altın’ın Türk Sanat Müziği ile yoğrulmuş çocukluğunda atılan, aldığı opera eğitimi ile serpilen, Hollywood’un dev prodüksiyonları ile meyve veren bir müzik serüveni aslında Mürg-i Dil! Klasik Batı Müziği eğitim aldıktan sonra Los Angeles’ta film müzikleri üzerine çalışmalar yapmaya başlayan Rahman Altın, kariyerini aynı yaratıcılıkla, iki ayrı ülke, iki ayrı kıta, Türkiye ve ABD ile şekillendirdi. Az sonra benimle çıkacağınız bu yolculuk yaklaşık 10 yıllık bir araştırma, keşif ve yaratıcılığın eseri! Az kaldı dostlar! Saklı kalan, uçsuz derinlikte kültürel mirasımız Mürg-i Dil ile 2017 yılı içinde hayat bulacak! Hem de muhteşem bir harmoni ve görsel şölen ile… Fazla söze gerek yok, bu hafta da haber bahane diyorum dostlar ve sizleri Rahman Altın ile uçsuz bucaksız bir müzikal söyleşiye davet ediyorum! Buyursunlar…

Mürg-i Dil nasıl bir proje?

Mürg-i Dil muhabbet kuşları arasındaki gizli aşk dili olarak bilinir ama Anadolu’dan gelen kültürel mirasımızda tasavvuf dili anlamını da taşır. Hayatı normalden çok daha maneviyata dayalı yaşamayı kendine ilke edinmiş bana ve müziğime en uygun isim bu oldu. Mürg-i Dil ile aynı coğrafyada bir arada yaşayan toplumların hiçbir araya gelmemiş enstrümanlarını ilk defa yan yana getiren yenilikçi bir anlayışın eseri oldu. Anadolu, insanlık tarihinin en zengin hazinesi ve birçok uygarlığın beşiği! Büyük bir kültürel mirasın üzerinde oturuyoruz ve farkında değiliz. Anadolu’dan aldığım her şey ile Batı müziğini birleştirdim Mürg-i Dil ile!

SIRLARIN SIRLANDIĞI ZAMANDIR SABA MAKAMI  

Mürg-i Dil bir konser değil mi?

Mürg-i Dil üç CD’den oluşan bir albüm ve bunun açılış konseri… Türkiye’de ve yurt dışında çok sayıda konser planlanıyor, turnesi de olacak. Prodüksiyona başladık ve hedefimiz yaz ayları çünkü hali hazırda beş yıldır emek verdiğim bir proje.

Kaç kişilik bir ekip ile çalışıyorsun?

Beş yıldır ekibe eklenenler ile birlikte 100 kişiyi bulmuştur.

Senin için anlamı büyük değil mi?

Yaşam boyu biriktirdiklerim ile Anadolu’nun müzikal renklerini bir araya getirdiğim işitsel bir şölenden bahsediyorum, kendim için çıkardığım ilk büyük proje olacak! Belgeselleri yapılacak, her anı kaydedilecek.

Üç özel bölümden oluşacakmış…

Birinci bölümün ismi Miras olacak ve zengin geçmişimize bir methiye niteliği taşıyacak. Saba makamı ön planda olacak ve kendi vokalime tanbur, ud, kudüm ve kanun eşlik edecek. İkinci bölüm, Epik Masallar’da Anadolu hafızasına bir güzelleme yapacağız ki burada bambaşka iklimler eş zamanlı dans edecek notalarla! Bir çobanın yalnız kavalına, bir aşığın sazı hatta meyin ağıtı eşlik edecek. Anadolu’nun servetine Klasik Batı Müziği, New Age ve Füzyon tınıları ekleniyor. Son bölüm olan Dünya’nın Kapıları’nda ise insanlığın müzikal şifrelerine bir gönderme yapacağım. İskoç gaydaları, Japon kodo davulları, Güney Amerika flütleri, klasik senfoni orkestrası ve elektronik müziğin hibrit yapısında sırayla sahne alıyor olacak.

Enstrümanların çoğunu zikrettin, makam olarak  Saba Makamı’ndan bahsettin, özel nedeni mi var?  

İslam kültüründe bir tek Türkiye’de, Osmanlı’da beş vakit namaz ayrı makamlarda eda edilir. Sabah ezanı saba makamındadır, tan vakti okunur ve bizdeki manası çok büyüktür. Sırların sırlandığı zamandır Saba Makamı! Duyduğumuz an tüylerimiz ürperir, ulvi hislere bürünürüz! Öyle bir his ki sadece Anadolu kültüründen gelmiş bizlere mahsus ve dünyada bizden başka hiçbir toplum buna sahip değil.

ŞARKIDAKİ ‘KEMANCI, BAŞIMIN TACI’ BABAM! 

Rahmetli babandan bahsetsene biraz…

Babam, Özer Altın TRT Ankara Radyosu’nun keman sanatçısıydı. Özel bir sanatkardı, bugün Türk müziğine damgasını vurmuş Zeki Müren, Bülent Ersoy, Emel Sayın, Gönül Yazar, Behiye Aksoy, Seçil Heper keza genç nesilden Safiye Soyman dahil tüm Türk Sanat Müziği sanatçılarının hocasıydı. Bütün bu isimler şarkılarını evimizde babamla çalışırdı.

Rahmetli ilklerin insanıymış…

Sahnede şarkıcının arkasında ayakta keman çalar, söyler ve hatta sözleri hatırlatır ya kemancı işe bu adet babam ile başlamıştır ilk olarak. Hatta ‘Kemancı, başımın tacı’ şarkısı sahnede Gönül Yazar ile babamı gören biri tarafından yazılmıştır. ‘Kemancı’ şarkısı babama ithaf edilmiştir. Hikaye o ki Gönül Yazar özel ve hüzünlü bir gecesini yaşarken sahnede babamın omuzuna yaslanıp ağlayarak şarkı söylemektedir. Bu sahneyi gören bestekar ‘Kemancı, başımın tacı… Gitme! Bu gece benim halim çok acı’ diye sözleri yazmıştır. Babamın Türk Müziği’ne emeği çok geçmiştir. Kültür Bakanlığı Ankara Türk Sanat Müziği Korosu’nun kurucusu ve şefiydi.

MÜZİKAL ZENGİNLİĞİMİ İLK KEZ AÇIĞA ÇIKARTIYORUM!

Notalarda, hayatından kesitler var mı?

Mürg-i Dil ile biriktirdiğim müzikal zenginliğimi ilk kez açığa çıkarıp sayfaları aralıyorum. Devamı da var! ‘Kelebeğin Rüyası’ başta birçok albümüm çıktı biliyorsun, uluslararası ödüllerim var keza yurt içinde yaptığım reklam müzikleri, film müzikleri var ama bu uzun zamandır kendim için uğraştığım ilk proje!

Projenin hayata geçmesi neden beş sene gibi uzun bir zaman aldı?

Terzi kendi söküğünü dikemezden gir, mükemmeliyetçi olmamdan çık! Mürg-i Dil için hiç acelem olmadı çünkü onun zamansız bir değeri var yani önümüzdeki yıl modası geçecek bir şey değil! Hatta önümüzdeki 100 yıl modası geçmez! Anadolu kültürü yani bizim kültürümüz daha önce hiç bu kadar güzel anlatılmadı o yüzden bu proje hak ettiği yerde, hak ettiği sunumla çıkacak!

Butik gösteriler yapıldı sanırım…

Evet! Müzik ikramı ismini verdik ve 70’er kişilik iki butik gösteri ile Mürg-i Dil’i çok özel isimlere Yıldız Teknik Üniversitesi Hünkar Salonu’nda tanıttık ve çok büyük bir beğeni topladık. 

Albüm ne zaman çıkacak?

Önümüzdeki yıl albüm çıkmış olacak. Aynı anda 4 paket olacak 1. 2. 3. albüm ve 3’ü birlikte bir paket olarak.

Çok özel isimler sana eşlik edecek...    

 Yo-yo Ma çellosu, İtzhak Perlman kemanı, Djivan Gasparyandudğu, Lisa Gerrard vokaliyle müzikal mozaiğin parçası olacak. Dünya turunda her yere gelemeyecekleri için onların 360 derece 4K videoları çekilecek ve sahnede hologram olarak yer alacaklar.

Perde açıldığında nasıl bir manzara ile karşılaşacağız?

Sahnedeki kösler, asma davullar, kudümler ve bendirlerden oluşan yüze yakın davul sanatçısına bir süre sonra Klasik Türk Müziği Orkestrası, Koro, Mehteran ve Klasik Senfoni Orkestrası katılıyor. Ekip çok güçlü ve sayıca inan çok fazla. Davulcular mesela bütün şarkılarda yoklar ama aynı anda sahnede 200–300 kişi olabilir. Ortada ben olacağım, sağımda ve solumda Türk sazları, hemen arkasında senfoni orkestrası, üst katta büyük koro ve en arkada vurmalı enstrümanlarla yüzlerce kişi sahnede ihtişamlı performans sergileyecek. Işık enstalasyonları ve dev ekranlar için tasarlanmış video giydirmeler ise görsel ve işitsel bir katman ekleyecek sahneye…

Kaç kişinin oluşturduğu eseri dinliyor olacağım ben?

Sen bir kişinin oluşturduğu eseri dinleyeceksin ama ben o anda ne kadar kişiyi uygun görüyorsam o kadar çalan olacak. Az önce dinledin hiç bu kadar ayrı dünyaları bir harmonide birleştiren böyle bir şey duydun mu? Kemençe ile sazı birleştirdim, neyi ekledim… Ben bazen vokalimle, bazen piyanomla eşlik edeceğim… Bazen 1000 kişilik bir sesi duyacaksın gösteride, bazen sırf orkestranın yaylılarını…

Gönül Yazar hüzünlü gecesini yaşarken arkasında keman çalan babamın omzuna yaslanarak şarkısını söyler. Ve ‘Kemancı başımın tacı... Gitme! Bu gece bende kal, benim halim çok acı’ şarkısı çıkar.

SANATLA HAYAT DAHA DERİN DAHA GÜZEL DAHA ZEVKLİ 

Gençlerin sanata bakışını nasıl değerlendiriyorsun?

Yetersiz buluyorum! Sanat bir gencin gelişimindeki en önemli unsur ve bireyi derin ve sağlam yapacak kavram, her dalının hayatımızda çok daha dolu dolu olması gerekiyor.

Suç kimde peki?

Kimsede aslında… Hayat çok dinamik! Ülkemizde herkesin kendi derinliğini büyütmeye emek harcaması lazım. Sanatla hayat daha güzel, daha derin daha zevkli inan!

Mürg-i Dil bu anlamda gençleri sanata yönlendirebilir mi?

Hedeflerimden biri de bu! Ama ilki saklı kalmış kültürümüzü ön plana çıkarıp parlatmak. Çok derin bir kültürümüz var, nice insanın duygularına tercüman olmuş makamlarımız var ama kimsenin haberi yok! Siyasi büyüklerimize çağrıda bulunmak istiyorum, bu misyonu üstlenmeye hazır 20–30 değer var. Bu bizim gibi güçlü bir devlete yük olmaz! 

Sezen Aksu ‘Türkiye Şarkıları’ projesini yaptı, sonra Anadolu Ateşi ortaya çıktı. Seni farklı kılan ne?

Beni farklı kılan, hepsinin benim bestelerim oluşu. Bu sanatçılarımızın hepsi ayrı ayrı çok değerli ve başımın üstünde yerleri var. Ama ben bambaşka bir sanatı yüklendim omuzlarıma ve tüm dünyaya taşımaya hazırlanıyorum.

HOBİLERİN ADAMIYIM... HAYATI RENKLİ YAŞARIM 

Gelelim şu efsane Star Wars müzene! O müzenin sahibi içindeki çocuk mu, yoksa ‘71 doğumlu Rahman Altın mı?

Güzel soru! Ben içimde hala o 13 – 15 yaşındaki Rahman’ı koruyabiliyorum! Bir yanım Star Wars hayranı ve koleksiyoneri ki başka koleksiyonlarım da var! Bir diğer Rahman var ki o çok büyük, o 13-15 yaşındaki çocuğun kat kat üstünde işler yapıyor. İşte renk katmanı bu! Ben katmanlı biriyim derken bunu kast ediyorum. Hayatı, zevki, çalışmayı her şeyi ama her şeyi uçlarda yapmayı seviyorum. Bu sebeple az uyurum! Son 30 yıldır günde dört saat uyuyorum. Uykuda geçen vakte yazık günah oluyor gibi hissediyorum.

Star Wars koleksiyonundan bahset haydi…

Dünyada bildiğimiz kadarıyla yani kendini internette ifşa edenler arasında en büyük ikinci koleksiyon bende ve her gün de büyüyor. En büyük koleksiyon Lucas Film’de çalışan prodüktör Steve Sansweet’e ait ki onunla da tanışıyorum.

Ne kadar zamandır biriktiriyorsun?

20 yılı geçti! Lucas Fim şimdi benimle alakalı bir kitap yazmak istiyor. Star Wars’a müzik lisansladım ayrıca… Star Wars benim güzel bir hobim ve ben hobilerin adamıyım, hayatı renkli yaşarım. Net sayıyı bilmemekle beraber koleksiyonda sanırım 30 bine yakın parça var sadece Star Wars’a ait!

OSCAR VE GRAMMY’DE ADAYLIĞIM AÇIKLANINCA...

Mürg-i Dil dünyaya nasıl bir mesaj verecek?

Aslında insan olarak nasıl birisi olduğumuzu anlatacak. Mürg-i Dil dinler, ırklar, kültürler üzeri bir şey! Bugüne kadar bütün bunları birleştiren yegane proje olacak.

Nasıl yetişiyorsun bu hayat temposuna?

Beş tane Rahman olsa her şey yolunda gider! Biliyorsun ABD’de çok ciddi işler yapıyorum, yıllardır Türkiye’de reklam sektöründeyim ve bütün büyük markaların ana besteleri bana ait. Ayrıca sadece Türkiye’de 2000’den fazla yayınlanmış bestem var. Los Angeles’da uzun metrajlı ve büyük bütçeli filmlerin müziklerini yapıyorum. Bir çizgi filmin müziklerini yapıyorum, çalışmaları devam ettiği için ismini söyleyemiyorum… Türkiye’de de çok fazla filmin müziğini yaptım ‘Kelebeğin Rüyası’ öne çıktı. Türkan Şoray’ın, ‘Uzaklarda Arama’nın müziklerini besteledim…

Hakikaten neler hissettin ‘Kelebeğin Rüyası’nın Grammy başarısında?

Bütün listelerde ilk 10’daydım. Oscar’larda, Golden Globe’da ve Grammy’lerde. Onur duydum. Bir Yılmaz Erdoğan filmiyle dünyadaki en önemli bestecilerin arasındaki yerimi aldım.  Filmin müziği, uluslararası vizyonu sonrasında bana, global bir tanınılırlık getirdi özellikle ABD’de.

Senaryoyu okuyarak mı yoksa filmi izleyip üzerine düşünerek mi besteliyorsun?

Filmden önce bir şeyler besteliyorum. Tercihim ise kağıtlar değil çünkü müzikal hayal gücüm yazarın müzikal hayal gücünden daha geniş olabilir! 

Bir film müziği ne kadar vaktini alır?

Beni hiçbir şey zorlayamaz! ‘Kelebeğin Rüyası’nda dört ay çalıştım ve 100’den fazla kişi vardı toplamda ekibim ve orkestralar dahil.

Eskiden film müziği kavramı yoktu değil mi?

Türkiye’de yoktu doğru ama dünyada 100 yıllık bir gelenek! 

Film müziği yaparken yönetmen karışır mı?

Yönetmenin elbette bunu istemeye hakkı vardır sonuçta eser ikimize ait biliyorsun… Film teknik ve hukuki olarak senaristin, yönetmenin ve bestecinin sanat eseridir. Revizyona müsaade ederim ama çok az revize görür elimden çıkan iş.

Senden korktukları için ses etmiyor olabilirler mi?

Yok yahu! Rahman Bey siz ne uygun görüyorsanız odur doğrusu diyenler oluyor ama bunu suistimal etmiyorum! “Aman! Ne versem, gazlasam gidiyor” gibi bir disiplinim yok! Ben çok disiplinli biriyim, aynı bölüme beş ayrı beste yapıp yönetmene sunan biriyim. Emeğe ve işime çok değer veriyorum çünkü...

TÜYLERİ DİKEN DİKEN EDEN MÜZİK BENİMDİR

Hep siyahları tercih ediyorsun ama içinde kaç renk adam var?

Çok renkli bir kişiliğim vardır!

Müzikal anlamda soruyorum…

Müzikal anlamda da aynı ama bu söylemekle olmaz, yaşaman lazım!

Kendini esas neye ait hissediyorsun? Alaturka mı? Müzik evrenseldir kabul ama illaki bir aidiyetin vardır…

Var mıdır? Valla şöyle söyleyeyim tarzı önemli değil bu sanat müziği de olabilir başka bir tarz da, tüyleri diken diken eden müzik benim müziğimdir.

Sosyal sorumluluk yanın çok güçlü…

Paylaşmayı ve yardım etmeyi çok severim bu anlamda sosyal sorumluluğa dair her tür projenin içinde olurum. En son Parıltı Derneği’nde görme engelli çocuklarımız için bir çalışma yaptık.

O vatan hasreti ciğerin yanar

Çoğu zaman Los Angeles’dasın! Topraklarından bu kadar uzak kalıp da bu coğrafyanın ezgilerini yüreğinde nasıl bu kadar içten hissedebiliyorsun?

Özlem kadar kuvvetli bir his var mı? Yok! Oraya gidince burayı özlemek var! Gurbet hasreti diye bir şey var ve bir tokat attı mı o hasret sana ciğerin yanar kalakalırsın! Oralara gidip buraları özlerim, buraya gelip orayı özlerim… Her şeyden sıkarak o duyguyu çeker alırım yani!

Yılda ortalama ne kadar yurt dışındasın?

Valla çok değişiyor. Geçen yıl neredeyse hep buradaydım ama ondan önceki yıl beş ayda beş kere gittim geldim.

Zorlamıyor mu?

Zorlamaz mı? Uçak içine stüdyo kuracağım yakında diye espri yapıyorum hep! Şakası bir yana THY ile birçok özel müzikal çalışmamız var. Ayrıca Mürg-i Dil’in ilk resmi sponsoru THY oldu. Bunu da ilk kez buradan duyurmuş olalım.