19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Anneciğim! Kuyucu Murat Paşa geliyor!

Sadrazam Kuyucu Murat Paşa’nın namı Anadolu’da öyle yayılmıştı ki artık yemek yemeyen yaramaz çocuklar bile onun adı ile korkutulur olmuştu.

BİLİNMEYEN TARİH/MURAT KUTLU/[email protected]4 Kasım 2012 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Anneciğim! Kuyucu Murat Paşa geliyor!

17.YÜZYILIN başlarında sadrazam olmuş Kuyucu Murat Paşa’nın yüzüne bakanlar, onun Celali Azrail’i olduğuna bir türlü kanaat getiremiyorlardı. Paşa; ince uzun boyu, çocuk yüzü kadar masum çehresi ve beyaz sakalı ile nazik bir İstanbul beyefendisi görünümündeydi. Eline keskin kılıcından çok oltu taşından yapılmış tesbihi yakışıyordu. Ancak yaşananlar onu, ölüm saçan bir ordunun, eli kanlı bir komutanı haline getirdi.

Celalilerin yaptığını Haçlılar yapmadı

16. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı devleti; sosyal, ekonomik ve askeri alanda sorunlar yaşamaya başlamıştı. Köylüye yüklenen yeni vergiler, uzun süren savaşlar ve yeniçerilerin halka karşı yapmış oldukları zorbalıklar milleti zor durumda bırakıyordu. Bir de bunun üzerine devletin mevcut toprak sistemi üzerinde çiftçilerin aleyhinde yaptığı köklü değişiklikler ile savaşlardan kaçan askerlerin Anadolu’da saklanarak eşkıyalık yapmaları eklenince, Celali isyanlarının çıkması kaçınılmaz olmuştu. Anadolu’yu kasıp kavuran bu isyan, adını Bozoklu (Yozgat’ın eski adı) Şeyh Celal’den almıştı. Kendisi 1519 yılında mehdi iddiasıyla ortaya çıkmış, merkezi yönetime isyan etmiş, bundan sonra Anadolu’da çıkan isyanlara da adını vermişti. Celali İsyanları’nın devleti, Haçlılarla yapılan savaşlardan bile çok daha fazla uğraştırdığını bize tarihçiler haber veriyor.

Devletin, bu isyanlar ile baş edebilecek, Anadolu’da asayişi yeniden sağlayabilecek dirayetli birine ihtiyacı vardı. Sultan I. Ahmet, kendisine çok güvendiği Kuyucu Murat Paşa’yı sadrazam yapmış, bu görevi ona tevdi etmişti. Daha önce de üst düzey görevlerde bulunmuş Murat Paşa, isyanın ancak şiddet yolu ile önlenebileceğini düşünüyordu. Ordusu ile beraber Anadolu yollarına düştü ve meşhur celali avı başladı. İsyancılar ile mücadele sırasında yere düşmemek için kendini atının eyerine bağlatacak kadar gözü kara olan Paşa, şiddet uygulamaktan hiç kaçınmadı. Önüne çıkan irili ufaklı tüm çeteleri haklıyor, canlı yakalananların sorgusuz sualsiz boyunlarını vurduruyordu. Binlerce ceset Paşanın kazdırdığı kuyulara dolduruluyor,  Anadolu toprakları adeta kan kokuyordu. Tesadüfen Celali isyancılarının yanında bulunmak bile onun için bir ölüm sebebiydi. Paşanın namı Anadolu’da öyle bir yayılmıştı ki artık yemek yemeyen yaramaz çocukları anneleri, onun adı ile korkutulur olmuştu.

Halep ovasındaki esirleri idam edip kuyulara doldurdu

Celalilerin en güçlüsü olarak bilinen Canbolatoğlu ve adamlarına karşı Halep yakınlarında yapılan mücadele, bu isyanların kaderini belirlemişti. İki ordunun Halep Ovası’nda yaptığı korkunç savaş sonunda Canbolatoğlu mağlup olmuş, binlerce insan ölmüş, bir o kadarı da esir düşmüştü. Kuyucu Murat Paşa’nın tüm esirleri idam ettirdiği ve yine kuyulara doldurduğu yıllarca anlatıldı. Ardından Kalenderoğlu, Saracoğlu, Kara Said, Muslu Çavuş gibi isyancı elebaşları da ortadan kaldırıldı ve Anadolu’da asayiş, seneler sonra Paşa’nın kendine has yöntemleri ile yeniden sağlandı. Yakalayamadığı birçok Celali’yi de rütbe ve görev verme sözüyle kandırıp Üsküdar’a getirterek birer ikişer idam ettirdi. Tüm bu yaşananlardan geriye kalan, halkın hafızasına kazınmış bir Kuyucu Murat Paşa korkusu ve hayatını kaybetmiş, mezarları bile belli olmayan insanlar...

Kuyucu Murat Paşa İran’a karşı düzenlenen bir sefer sırasında Diyarbakır’daki ordugahında vefat etti (1611): Naaşı İstanbul’a nakledilerek Vezneciler Medresesi yanında bulunan türbesine defnedildi. Murat Paşa öldükten sonra tarihçilerin bir kısmı, Anadolu’da asayişi sağlaması nedeniyle devrine ve icraatlarına olumlu yaklaşmışlardır. Mesela Peçevi “Bu ol vezir-i azamdır ki, Memalik-i Al-i Osman’ı eşkıyadan temizlemiştir ve 500 yıl önce Şeyh-i Ekber Hazretleri (Muhyiddin-i Arabi) Kuyucu Koca diye ona işaret ile kitabına yazmıştır”  diyerek Paşa’ya övgüyü biraz abartmıştır.

Acaba Sultan IV. Murad’ın saltanatı döneminde devam eden bu sert politika, Kuyucu Murat Paşa’nın şiddetinden kalma bir miras olabilir mi?