25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Zingal: Avrupa 16 Nisan’ı kendi referandumu gibi algılıyor!

Avrupa’da yaşayan Türklerin sesi Fatih Zingal’den referandum öncesi çarpıcı tespitler geldi. Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Siyasi İşler Genel Başkan Yardımcısı, “Türkiye şuan reyting malzemesi. Erdoğan’ın kararlı duruşu Avrupa’da bazı çevreleri korkutuyor. Gurbetçi kardeşlerimizin kararı ‘evet’ oldu” dedi.

ŞENOL ŞENGÜL9 Nisan 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Zingal: Avrupa 16 Nisan’ı kendi referandumu gibi algılıyor!

Tarih 29 Mayıs 1993, saatler gece yarısını geçmişti ki, dört aşırı sağcı Alman, Genç Ailesi’nin yaşadıkları evi kundakladı. Genç Ailesi’nden beş kişi yaşamını yitirdi. Bu şehir hiç kuşkusuz ki artık Türkler’in kabusu haline gelmişti. İşte bu şehirde doğdu Fatih Zingal. Katliamın yaşandığı Solingen’di burası. Fatih Zingal, beş Türk’ü diri diri yaktıkları zamanda daha küçüktü. Fakat her şeyi dün gibi hatırlıyor.

Avrupa’nın göbeği bu şehirde gurbetçilerin bir çoğu artık dışarı çıkarken, okula giderken, uyurken bile korku hissediyordu. Zingal yılmadan usanmadan bu şehirde ailesinin de desteğini alarak yoluna devam etti. Düsseldorf Hukuk Fakültesini derece ile bitirerek avukat oldu. Solingen’de yaşayan Türkler’in gururu haline geldi. 10 yıl SPD üyesi olarak siyasete ilk adımını attı. Fakat baktı ki dışarıda anlatılanlar içeride uygulanmıyor ve Thilo Sarrazin’in ırkçı söylemlerine parti yönetiminin gerekli tepkiyi göstermemesi yüzünden, üyesi olduğu SPD ‘den istifa etti. Zingal, 2004 yılında dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ıın teşvikiyle kurulan sivil toplum kuruluşu UETD’nin Siyasi İşler Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor. İngilizce karşılığı ‘Union of European Turkish Democrats’ olan Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin UETD’nin hikayesi böyle başladı. Referendum döneminin yaşandığı şu günlerde Alman televizyonlarında Fatih Zingal’ı sık sık görmek mümkün. Programlarda Türkiye karşıtı politikacılara verdiği cevaplarla her daim gündem olmaya devam ediyor. Alman basının yaptığı ‘hayır kampanyalarının’ tarafsızlıktan uzak olduğunu ve çifte standart yapıldığını katıldığı programlarda açıkça dile getiren Fatih Zingal, yine aşırı sağcıların tehditlerine kulak asmadan bildiği inandığı yolda ilerliyor. Biz de Fatih Zingal’e Avrupa’da özellikle Almanya’da referandum seçimlerinde yaşananları konuştuk. 

Avrupa’da referandum öncesi neler yaşanıyor?

Avrupa’da ve özellikle Almanya’da siyasetçiler ve basın organları hayır kampanyaları yapıyor. Bunu Alman devlet kanalları bile yapıyor. Düşünebiliyor musunuz kamu televizyonları referandum içeriğini Türkçe yayın yapan spotlarla veriyor. Bu spotların içeriğinde birçok yanlış var. Bu yanlış bilgiler çerçevesinde hayır kampanyaları yürütülüyor. Biz bunları açıkça görüyor ve hataları dile getiriyoruz. Bugüne kadar Alman televizyonlarında Türkçe yayına rastlamak pek mümkün değildi. Bu referandum kararı sonrasında Alman kamu televizyonları bizim de vergisini ödediğimiz bu kanallarda Türkçe yalan yanlış hayır kampanyası düzenliyor. Yapılan bu kampanyanın içeriği doğru olsa en azından objektif bir yaklaşımda bulunuyorlar diyebilirdik. Şu anda Alman televizyonlarında reyting mücadelesi var. En büyük reyting malzemesi Türkiye. Haftalardır referanduma hayır kampanyası yapılıyor. Hep Türkiye odaklı konuları gündemde tutmak için programlar düzenleniyor. Gerçekten bu kadar taraflı yayın yapılması çok ilginç.

Avrupa’nın AK Parti öncesi Türkiye’ye tavrı neydi? Şimdi neler değişti?

Eskiden Türkiye ile ilgilenen yoktu. Bugünlerde hangi gazeteyi hangi televizyonu ve radyoyu açarsanız açın Türkiye birinci haber. AK Parti’nin iktidara gelmeden öncesi Türkiye’nin Avrupa gündeminde adı bile geçmiyordu. Tabii bu tarihten sonra her şey değişti demek yanlış olur. AK Parti’nin iktidara gelmesi ile birlikte Avrupalı Türkiye’yi daha çok tanımaya başladı. AK Parti’nin ilk senelerinde Avrupa basını Türkiye hakkında pozitif haberler yapıyordu. Özellikle ekonomik açısından Türkiye’nin tırmanışı, demokrasi adımlarının daha hızlı atılması açısından pozitif haber çıkıyordu. Ne olduysa son 3-4 senede oldu.

ERDOĞAN’IN BAŞARISINDAN KORKUYORLAR!

Türkiye’ye karşı bu tavrın nedeni neydi?               

AK Parti iktidara geldiği günden beri Avrupa müzakerelerinde verilen kriterlerin hepsi yerine gelmeye başladı. Ciddi manada reformlar gerçekleşti. İnsan haklarının geliştiği, demokrasi döneminin daha hızlandığı bu dönemde müzakereler çok hızlandı. AB ile müzakereleri sürdüren ve konuları en iyi bilen Günter Verheugen bile Türkiye’de reformlar ve  müzakerelerin çok hızlı bir şekilde AK Parti dönemi sonrası hızlandığını dile getiriyordu. Ne olduysa 2005 senesinden sonra oldu. Almanya ve Fransa baktı ki Türkiye verilen bütün ödevleri yerine getiriyor ve gerçekten bir hak talep edecek duruma geldi,  hemen döndüler ve “Biz zaten Türkiye’nin AB’ye girmesine karşıyız” açıklamasında bulundular. İmtiyazlı ortaklık diye bir şey çıkardı, Almanya Başbakanı Merkel. Avrupa’da yaşayan Türklerin algısı şu şekilde oldu: Bunların ağırlıklı derdi Türkiye’nin Müslüman ülke olması. Bu nedenle bizleri AB’de istemiyorlar. Bu kültürel anlamda bakış açısı haline geldi.

Erdoğan fobisinin altında ne var?

    Sayın Cumhurbaşkanımızın bu denli Türkiye’yi daha iyi yerlere getireceğini tahmin etmiyorlardı. Kısa sürede AB müzakerelerinde verilen ödevler yerine getirildi. Türkiye’nin demokrasi ve ekonomi alanında gittikçe güçlenmesi Avrupa’nın işine gelmedi. Ayrıca Türkiye dış siyasetini bağımsız bir şekilde şekillendirmeye başladı. Cumhurbaşkanımızın istenmemesinin nedeni bu.

Almanya 15 Temmuz’u nasıl yorumladı?

Size bir örnek vereyim. 17 Temmuz’da bir televizyon programına katıldım. Orada darbe konusu işlendi. Şöyle iddiada bulunanlar oldu ve hala o iddiayı sürdürenler var: Bu darbenin Cumhurbaşkanı tarafından planlanmış olduğunu söylüyor ve insanlara bu denli yalan yanlış bilgiler vererek Almanya’da bir algı operasyonu yapmaya çalışıyorlar.

Avrupa’da yaşayan Türkler 3 milyondan fazla Suriyeli mülteciye Türkiye’nin ev sahipliği yapmasından memnuniyet duyuyorlar. Böylesine zor dönemde Türkiye’nin yaptığını hiçbir Avrupa ülkesi yapamadı. Türkiye’de mülteciler ile ilgili en ufak bir olay bile çıkmazken, Avrupa’ya sığınan Suriyeliler her gün baskıya maruz  kalıyor. Aşırı sağcıların şiddetiyle karşılaşıyorlar. Mülteci kamplarına saldırılar var. Burada yaşan Türkler, Suriyeliler için kampanyalar düzenliyor, evlerinin kapılarını onlara açıyor ve ellerinden gelen yardımları mülteci kardeşlerimizle paylaşıyorlar. Mültecilerin Avrupa’ya akınını Türkiye durduruyor. Bunu da Avrupa gayet iyi biliyor. Öte yandan Avrupa mülteciler konusunda herhangi bir yol haritası çizmiş değil.

UTAN AVRUPA! BU ÇİFTE STANDART DEĞİL DE NE?

UETD’nin referandum öncesi tavrı nedir? Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Biz UETD olarak bir sivil toplum örgütüyüz. Tavrımızı da zaten açıkça dile getirdik. kararımız evet! Avrupa ve Almanya’da yaptığımız ‘Evet’ kampanyası hakkında bilgiler veriyoruz. Ne yazık ki  çifte bir standarta uğruyoruz. Biliyorsunuz 15 Temmuz sonrası Köln’de 50 bin vatandaşımızın katıldığı demokrasiye saygı mitingi düzenledik. O mitingte Cumhurbaşkanımız  ile canlı bağlantıyı gerçekleştirmemize izin vermediler. Demokrasiden bahseden bir ülke seçilmiş bir Cumhurbaşkanını canlı yayına bağlatmıyor. Ama bir sene evvel PKK yandaşları yaptığı bir kapalı salon toplantısında Kandil Dağı’ndan Karayılanı canlı yayına bağlayabiliyorlar. Bu bir çifte standart değil de ne? Bazı HDP vekillerinin tutuklanmaları ile ilgili bize gelen sorulara diyoruz ki, “HDP eş başkanı ‘terör elebaşının heykelini dikeceğiz’ dedi.” Ben de diyorum ki bir Alman siyasetçi misal olarak Usame Bin Ladin’in heykelini dikeceğim demesi arasında ne fark var? Almanların bunları daha iyi algılamaları için böyle vurgular yapıyorum. Burada yapılan bütün evet kampanyaları ve bilgi amaçlı yapılan toplantılar iptal edildi. Ama hayır kampanyaları desteklendi. Mesela HDP vekili Tuğba Hezer, geldi Almanya’da üç gün boyunca hayır kampanyası yaptı. Bunu da sol parti desteği ile yaptı. Tuğba Hezer’in de kim olduğunu herkes biliyor.  İntihar saldırısında bulunan kişilerin ailelerini ziyaret edip onlarlar gurur duyduğunu söyleyen kişi. Almanlara şunu anlatmaya çalıyorum, geçtiğimiz aylarda Berlin’de yapılan terör  saldırı sonrasında bir vekiliniz çıkıp bu olayı gerçekleştirenler ile ilgili, bir kutlama mesajı verse ne düşünürsünüz? Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Frankfurt’ta binlerce PKK sempatizanları bir araya geldi. Terör elebaşının resimleriyle o paçavra bayraklarla yürüyüş gerçekleştirdiler. Hiç bir şekilde müdahale edilmedi. Hani PKK bir terör örgütüydü? Nasıl izin verirsiniz böyle bir yürüyüşe? Gerçi Almanların verdiği cevap da şu oldu: Biz yürüyüşü videoya çektik. Orada terör ile alakalı olanların hakkındı  daha sonra soruşturma açacağız oldu. Gerçi bu yürüyüşten bir hafta önce Alman içişleri bakanı bu bayrakların Almanyada yasak olduğunu ilan etmişti! Almanlar sanki Türkiye’de yapılan referandumun sanki Almanya’nın referandumu gibi algılıyor. Almanya’da yaşayan Türk siyasetçiler bile referandum konusunda  propaganda yapıyorlar.

KARARIMIZ ‘EVET’

Avrupa’daki Türklerin referanduma ve yaşananlara bakış açısı nedir?

Avrupa’da yaşayan Türkler’in çoğu referandumun Türkiye’yi daha ileri taşıyacağını düşünüyor.

15 Temmuz sonrası FETÖ’nün Avrupa’daki yapılanmasında bir değişiklik oldu mu?

Bu örgüt hala Avrupa’da özellikle Almanya’da faliyetlerini bir sivil toplum örgütü gibi sürdürüyor. Terör örgütü olarak görmüyorlar.

Avrupa ve Hollanda’da yaşanan krizlerin perde arkasını nasıl yorumluyorsunuz?

Son dönemde Hollanda ile gerginliklerin sebebi seçimlerdi. Seçimlerde oy kaygısına düşmüş politikacılar bu denli bir oyunla oy toplama kaygısına düştüler. Herkesin bildiği gibi seçimler öncesi aşırı sağcı parti kamuoyu yoklamalarında birinci parti olarak görünüyordu. Hollanda da sert bir tavır uygulamakla bakanımızı ülkeye almamakla ve Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımızın üzerine polis köpeklerini salarak bir güç gösterisinde bulundu. Bunu da siyasi malzeme olarak kullandı. 

Referandumdan evet çıkması halinde sizce Avrupa’nın Türkiye stratejisi ne olur?

 Referandum sonrası tüm Avrupa şu anda yaptığı stratejiyi sürdürmeyebilir. Özellikle ülkeler seçim dönemlerinde ülkelerinde bulunan yabancıları hedef alıyor. Bu dönemde Avrupa’da aşırı sağ gittikçe yükseliyor. Mayıs ayında 17 milyon insanın yaşadığı KRW eyaletinde seçimler gerçekleşecek. Eylül ayında da federal parlamento seçimleri yapılacak. Türkiye bu seçimler bitmediği müddetçe siyasi malzeme olarak kullanılmaya devam edilecek. Almanya’da bazı siyasetçiler seçimler sonrası Türkiye konusunda daha gerçekçi bir politika izlenmesi gerektiğini vurguluyor. 

ATEŞTEN GÖMLEK GİYDİKYILDIRAMAZLAR

Suriye’de yaşanan kimyasal katliamdan sonra Avrupa’nın tavrı ne oldu?

Avrupa bu olaya gerekli tepkiyi vermiyor. Türkiye hakkında devamlı insan hakkı ihlaminden bahsediliyor. İnsan hakları ihlali asıl Suriye’de yaşanıyor! Kimyasal silah kullanılıyor, hiçbir ülke buna ses çıkarmıyor.

UETD’deki etkin göreviniz nedeniyle tehditler alıyor musunuz?

Bu yolda yürüyen herkes tehdit ve baskı altına alınmaya çalışılır. Ben de buna benzer ciddi tehditler alıyorum. Hakaret içeren mesajlar geliyor. Hukuki yaptırımlar için başvurularımızı yaptım.

İşinizdeki en büyük zorluklar nedir?

Bu yolda yer alan arkadaşlar ve ben müthiş bir baskı altındayız. Kamuoyunun baskısını her alanda ciddi anlamda hissediyoruz. Oklar bize yönelik. Bizleri anti demokrat göstermeye çalışıyorlar. Bizi marjinalleştirmeye, bir köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar. Resmen şahsiyetinize zarar vermeye çalışıyorlar. Beni tanıyanlar bile kafasını çevirmeye başladı. Bazı meslek sahibi Türkler Almanların uyguladığı baskılar nedeniyle fikirlerini açıkça beyan etmiyorlar. Avrupa’da yaşayan Türkler baskı altında. Sayın Cumhurbaşkanımızı benim gibi destekleyen insanlar ateşten yelek giymiş durumdalar. Bizler doğru bildiğimiz yolda, sapmayız. Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.

Katıldığınız televizyon programlarında karşınıza çıkarılan konuklar hep Türkiye karşıtları. Bunu bilerek mi yapıyorlar?

Bu tür programların bir çoğu reyting peşinde. Bana sorulan ve Türkiye hakkında yalan yanlış verilen tezlerin hepsinin elimden geldiği kadar cevap veriyorum. Tek amacım var: Türkiye evet kampanyasının doğru bir karar olduğunu anlatmak.

Almanya’da Türk kökenli milletvekilleri niçin Türkiye karşıtı söylemlerde bulunuyor?

Almanya’da milletvekili olmak için özellikle Türk kökenliyseniz, belirli bir süreçten geçerseniz. Ne yazık ki  siyaset partisinin yanlış politikasını dile getirirseniz, sizi yukarılara çıkarmazlar. Ben 10 seneye yakın SPD’de görev aldım. Baktım ki söylenenlerle yapılanlar farklı, istifa ettim. Şu anda Avrupa’da Cumhurbaşkanımıza karşı olup onu eleştirmek, büyük reyting yapıyor. Ne yazık ki bu tür Türk kökenli Alman siyasiler, bu olaya alet oluyorlar. Tek amaçları var oy almak.

Avrupa’da referandum nasıl geçti?

Avrupa’da referandum seçimleri şenlik içinde geçti. En ufak bir olay yaşanmadı. Türkler demokrasi haklarını kullanarak sandıklara gitti.