24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Avrupa ülkelerinde çocuk istismarına cezalar yüksek

AK Parti İstanbul Milletvekili Fatma Benli’nin, “Yasa 12 yaşından küçük çocuğa yapılan cinsel saldırının cezası 18 yıldan az olamaz şeklinde düzenlendi” sözleri üzerine Avrupa ülkelerinde çocuk istismarına yönelik yasaları inceledik. En ağır cezalar Belçika ve Fransa’da uygulanıyor.

FATMA ERSOY 25 Şubat 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Avrupa ülkelerinde çocuk istismarına cezalar yüksek

- Belçika: 16 yaşından küçük çocuğu şiddet veya tehdit olmaksızın taciz eden kişi beş yıldan 10 yıla, şiddet ve tehdit varsa 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılıyor. 16 yaşından küçük çocuğa tecavüze ise 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Çocuk 10 yaşından ufak ise 20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezası uygulanıyor.

- Almanya: 14 yaşını tamamlamamış çocuğa bu tür davranışlar altı aydan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. Çocuk, bedensel veya ruhsal gelişmesi açısından ağır bir tehlikeye maruz kalmışsa iki yıldan az olmamak üzere hapis cezası veriliyor.

- İspanya: 16 yaşından küçüğe cinsel istismar iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. Davranış şiddet ve korkutma ile yapılırsa cinsel saldırı suçunu oluşturup beş yıldan 10 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Eğer tecavüz söz konusu ise sekiz yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. Tecavüz şiddet ve korkutma ile gerçekleşirse 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası veriliyor. 

- İngiltere: 13 yaşından küçük çocuğa yönelik tecavüz ömür boyu hapis cezası ile cezalandırılıyor. 13 yaşından küçüğe cinsel tacize ise altı aydan 14 yıla kadar hapis cezası veriliyor.

- Fransa: 15 yaşından küçük bir çocuğa şiddet, zorlama, tehdit içermeksizin cinsel davranışta bulunmak beş yıl hapis cezası ve 75000 Euro para cezası ile cezalandırılıyor. 15 yaşından küçük çocuğa tecavüze ise 20 yıl hapis cezası veriliyor.

- İsviçre: 16 yaşından küçük bir çocuk ile cinsel davranışta bulunan kişi, bu yaşta bir çocuğu cinsel davranışta bulunmaya yönlendiren kişi, bu yaşta bir çocuğu cinsel davranışın içine sokan kişi en fazla beş yıla kadar hapis veya para cezası ile cezalandırılıyor.

MHP Aydın Milletvekili Deniz Depboylu

Psikiyatrik tedbirler de alınmalı

Toplum olarak öncelikle, çevremizde olan bitene karşı ve özellikle kadına ve çocuğa yönelik istismar olaylarına karşı duyarlı olmanın vatandaşlık görevimiz olduğu bilincine ulaşmalıyız. Görmediğimiz veya görmek istemediğimiz her yerde, bir çocuk istismara uğruyor, acı çekiyor olabilir. Maalesef yasaların uygulanmasında eksiklikler ve ihmal var. Bunlara ilişkin MHP olarak kanun tekliflerimiz mevcut. Özellikle kız çocuklarımızın erken yaşta evlendirilerek istismar edilmesinin önüne geçmek için kanun tekliflerimiz var. İyi hazırlanmış kanunlarla ilgili de uygulamada sorunlar mevcut. Şiddet ve istismar olaylarında ceza indirimi kabul edilemez. Failler en ağır cezaları almalı ancak sorunun da sadece ceza vermekle çözülemeyeceği de unutulmamalıdır. Cezai ehliyet ile ilgili kapsam üzerinde de çalışılmalı, bazı suçluların bu yolla cezasız kalmasının önüne geçilmeli. Devlet çocukları koruma altına alması gereken en yetkili kurumdur. Çocukların istismara uğrayabileceği her yeri ve riski hesaplamalı, yeterliliğe sahip olmalıdır. Sadece suçla değil, suçu doğuran zihniyetle de mücadele etmeli. Yaygınlaşan iletişim ağlarıyla çocuklar daha kolay ulaşılabilir, istismar edilebilir bir konumda. Aileler çocuklarını koruma konusunda yetersizlik yaşıyor, çocuklar kendilerini nasıl koruyabileceklerini bilmiyor. Çocuk istismarcılarına en ağır cezaların verilmesi sağlanmalı, ancak sorunu psikiyatrik tedbirlerle de desteklemeliyiz.  

Gazeteci/yazar Salim Koçak İstismar ahlaksorunudur

Çocuk istismarına ilişkin istatistikler çok yanıltıcı olabilir. Zira taciz ve tecavüzlerin büyük çoğunluğu gizlenmektedir. Buna rağmen sadece 2016 yılında Adli Tıp’a giden vaka sayısı 40 bindir. Bu rakamı belki on, belki de yüzle çarpmak gerekir. İstismardan sonra çocuklar açıklamaktan korkmakta, hem de aileler gizlemekten yana. En etkili çözüm, çocuğun istismarı açıklama cesaretine sahip olmasıdır. Bu da çocuğu kişilikli yetiştirmekten geçer. Fiil ne olursa olsun, bunda ne çocuğun günahı var, ne de ailenin. Öyleyse çocuğa da aileye de yan gözle bakmamalı, tam tersine anlayış göstermeli, onun da ötesinde destek olunmalıdır. Unutulmamalı ki benzer durumlar herkesin çocuğunun başına gelebilir. 

Çocuk kendini koruyamıyor

Öncelikle çocuk algımızı değiştirmeliyiz. Bugüne kadar çeşitli il, ilçe ve köylerde 200 bine yakın çocuğumuzla, on binden fazla anne-babayla bir araya geldim. Radyo ve televizyonlarda çocuk programları yaptım. Gördüğüm şudur; çocuklarımızı yeterince tanımıyor, hak ettikleri değeri vermiyoruz. Onları sıkı bir kontrole alarak evi de, okulu da modern hapishaneye çeviriyoruz. Sonuçta çocuğun kişiliği gelişmiyor, böylece kendini korumakta zorlanıyor. Ailelerin ve toplumsal mücadelenin öncelikli hedefi bu bilincin kazandırılması olmalıdır. Diğeri de yetişkinlerin ahlâk anlayışından geçer. Diyanet İşleri Başkanlığı, sık sık çocuğun melekle eşdeğerde olduğunu, dolayısıyla bir meleğin istismara uğramış gibi olacağını anlatmalıdır. Konu, hutbelerde işlenmelidir. Cezalar çok ağırlaştırılmalı, kesin hükümlere bağlanmalı, yargıçlara takdir hakkı verilmemelidir. 

Diyanet İşleri, fetva verecekse “Çocuk yaştakilerle evlenebilirsiniz” fetvalarına karşı olmalıdır. Çünkü öyle fetvalar; “Demek ki evlenecek yaşa bile gelmiş. Öyleyse neden olmasın?” gibi sapkın düşünmeyi kolaylaştıracaktır. İstismarın artmasında hem çocuklarla evlenilebileceği görüşü, hem de çocuğa duyulan sevginin azalması etkilidir. Her şeyden önce bu bir ahlak sorunudur. Dolayısıyla çözümü uzun vadelidir. 

Pedagog Gözde Erdoğan

Çocuğunuzu sarılması için zorlamayın!

Ailelerin çocuklarını koruyabilmesi için öncelikle çocuklarının ev içinde haklarını koruyarak işe başlamaları gerekiyor. Çocukların bedenlerine, isteklerine ve aldıkları karara anne baba her koşulda saygı göstermeli. Böylece çocuklar da bedenleri ve hayatlarıyla ilgili kararı kendilerinin alabileceğini fark edip rahatsız oldukları davranışlara itiraz edebiliyor. Mahremiyetin ve bedene saygının evde başladığını unutmamalıyız. 

“KOL KIRILIR YEN İÇİNDE KALIR” DEMEYİN

Çocuk, anne ve babaları dahil eğer dokunulmak, sarılmak, öpülmek, kucağa alınmak istemiyorsa itiraz etmeyin. Genellikle bu itirazlara anne babalar “Ayıp, öyle davranılır mı büyüklere” gibi yargılamalarla çocukların istemedikleri davranışlara ses çıkarmamaları gerektiği öğretiliyor. Bu nedenle çocuklarımızın itirazlarına ve “hayır” cümlesine saygı göstermeliyiz ki çocuklar yanlış bir durum sezinlediğinde itiraz edebilsin. Çocukların yaşadığı istismar genellikle yakın çevresi, akraba tarafından gerçekleştiriliyor. Bu nedenle yakın çevreden gelen bu davranışları çocuklar kimi zaman anlamlandırmakta güçlü çekiyor. Gelelim ebeveynlere. Genellikle Türkiye’de kol kırılır yen içinde kalır bakış açısı ile tanıdıktan gelen bu istismarın üstü kapatılmaya çalışılır. Bunun birkaç nedeni vardır. Yaşanılan istismar genellikle tanıdıklardan gelmesi sebebiyle istismarın dillendirilmesi aile içindeki dengelerinin bozulmasına sebep olabilir. Bazı durumlarda ise mahkeme ve hastane ile çocuğun hırpalanmasını istemeyen ebeveynlerle karşılaşabiliyoruz. Bu nedenle çocukları koruyan bir prosedür oluşturulması çok değerli. İstismara uğrayan çocuk öncelikle sakinleştirmeli ve ailenin yanında olan uzmanların aileyi motive eden ve sakinleştiren bir tutum ile yaklaşmaları gerekir. İstismarcıların da geçmişte fiziksel ya da sözel istismara uğradıklarını unutmamalıyız. Çözüm yetişkin olarak bilinçlenip çocuklarımızı yetiştirirken davranışlarımızın farkına varmamızda yatıyor.

CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu:

Devlet iradesini ortaya koymalı

Çocuk istismarına siyaset üstü bakmak gerekiyor ama çözümünde siyasetçilerden geçtiğini unutmamalıyız. Toplumda cezaların yetersiz olduğuna ilişkin algılar, kanaatler bulunuyor. Evet, bu cezalar yeterli değil. Ortada fiili bir cezasızlık söz konusu. 2016’da Karaman’daki çocuk istismarı davasında kurulan komisyonda görevliydim. Meclis’te çocuklar için daimi komisyon kurulması kararı verildi. Hatta tüm partiler bu konuda mutabıktı. Ancak bir sene geçti, ne yazık ki Meclis’te çocuklar için daimi komisyon kurulamadı. Çocukları istismardan korumak için toplumun özellikle de annelerin, babaların eğitilmesi lazım. Özellikle okullarda, rehber öğretmenlerin bulunması lazım. Çünkü birçok istismarın ortaya çıkarılmasında rehber öğretmenler etkili. Komisyon üyelerine bilgi veren uzmanlar, 18 yaş altı evliliklerin yasaklanması ve toplumun her kesiminin, tüm annelerin eğitilmesi gerektiğinin altını çizdi. İstismarın artması, toplumun ahlaki bir çöküntünün içine girdiğini gösteriyor. Uzmanlar, istismara uğrayan bir çocuğun ilerleyen dönemlerde bir istismarcıya dönüşebileceği uyarısında bulunuyor. Bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın sorumluluğu var. Bakanlık mağdurlara destek vermeli, onların yanında olmalı. Devletin iradesini ortaya koyması lazım. Yasayla yaptırım altına alınmalı. Biz her türlü yanlarındayız. Mülteci kamplarında da çok büyük istismarlar oluyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından, Eğitim ve İçişleri Bakanlıklarına kadar herkes bu olaylara el atmalı.

Alo 183 hattını arayın!

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuklara” ait verilerine göre, Türkiye’de 2014’te bin 377’si erkek, 9 bin 718’i kız çocuğu olmak üzere 11 bin 95 çocuk cinsel saldırıya maruz kaldı. Cinsel saldırıya maruz kalan çocukların yüzde 57,6’sını 15-17 yaş grubu, yüzde 23,9’unu 12-14 yaş grubu, yüzde 18,5’ini ise 11 yaş ve altındakiler oluşturdu. Toplumdaki her birey, çocuk ‘sussa’ da ‘rızası’ olsa da maruz kaldığı ‘bir defalık’ istismarı bile devletin kurumlarına bildirmeli. Ne yapacağını bilemeyen kişiler Alo 183 telefon hattını arayabilirler.