19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Başarmanın mantrasını Hindistan’da buldu

Yurtdışındaki eğitiminin ardından kurumsal yaşama adım atan İpek Selek Adıgüzel, Hindistan seyahatinden sonra hayalinin peşinden gitmeye karar verdi. Hayata anlam katan düşünceleri mücevher tasarımlarına taşıdığını söyleyen Adıgüzel, “Benim için mantra, hayattaki amaçlarımıza ulaşmamızı sağlayan motive edici bir araç” diyor.

FATMA ERSOY 1 Temmuz 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Başarmanın mantrasını Hindistan’da buldu

Genç Türk kadınların başarılarından mutlu olmamak elde değil. Özellikle yurt dışında önemli eğitimler alıp, sonra ülkesine dönenlerle ayrı bir gurur duyuyoruz. İpek Selek Adıgüzel de bu kadınlardan biri. Northwestern Üniversitesi’nden Endüstri Mühendisliği ve Ekonomi olmak üzere iki ana dalda mezun olduktan sonra Türkiye’ye dönen İpek Selek Adıgüzel, moda sektörünün önemli markalarında çalıştı. Ardından gerçekleştirdiği Hindistan gezisinden sonra farklı arayışlara yöneldi ve kendi yolunu çizdi. Mücevher tasarlama hayalini hayata geçirmek için Kapalıçarşı’da eğitim veren bir mücevher atölyesinde pratik bilgisini geliştiren İpek Selek Adıgüzel, ardından Gemological Institute of America’da mücevher, pırlanta ve renkli taş eğitimini tamamladı ve AJP ‘Accredited Jewellery Professional’ unvanına sahip oldu. 2014 yılında lotusun içindeki mücevher mantrasından esinlenerek Padme Designs’ı kuran İpek Selek Adıgüzel, tasarımlarını hayata anlam katan, motivasyon ve mutluluk kaynağı düşüncelerin taşıyıcısı olarak görüyor. Genç ve başarılı tasarımcı ile kariyer değişikliğini, Hindistan seyahatini ve Padme Design’ı konuştuk.

Tasarım kariyerinize başlamadan önce çok farklı bir alanda eğitim almışsınız. Nasıl oldu da ekonomi eğitiminden sonra mücevhere yöneldiniz?

Northwestern Üniversitesi’nden Endüstri Mühendisliği ve Ekonomi olmak üzere çift ana dalda lisans derecesi ile mezun olduktan sonra Türkiye’ye döndüm. Moda sektörünün önemli markalarında bir süre çalıştıktan sonra, kurumsal ortam dışında farklı arayışlara yöneldim. Aklımın bir köşesinde hep mücevher tasarlamak vardı ve bu hayali gerçeğe dönüştürmeye karar verdim. Mücevher tasarlamak benim için bir hobi olmaktan öte, bir tutku haline geldi ve mesleğim oldu. İşime kendimi tam anlamıyla vermek ve hayalimdeki ürünleri tasarlamak için kurumsal hayattan uzaklaşıp, Kapalı Çarşı’da eğitim veren bir mücevher atölyesinde çalışmalara başladım. Bu çalışmalara ek olarak GIA’de (Gemological Institute of America) mücevher, pırlanta ve renkli taş eğitimlerini tamamladım ve AJP yani Accredited Jewellery Professional unvanını aldım.

Eğitimlerinizin ardından Türkiye’ye dönme kararını nasıl aldınız? Bu süreç sizi zorladı mı?

Zaten eğitim almak için gitmeye karar verdiğimde bile eğitim bittiğinde Türkiye’ye dönmeyi planlıyordum. Ailem, evim ve arkadaşlarım burada olduğu için kalmayı hiç düşünmedim ve büyük bir mutlulukla geri döndüm.

Neden Padme ismini seçtiniz?

Hindistan’a yaptığım seyahat sayesinde oldu. Bir gün ziyaret ettiğimiz bir tapınakta “Om mani padme hum” mantrasını duydum. Çok hoşuma gitti ve bana huzur verdi. Daha sonrasında anlamını araştırdım. Lotusun içindeki mücevher demekti. Padme kelimesi de lotus demekti. Sık sık zihnimi temizlemek ve rahatlamak için bu mantrayı dinler oldum. Daha sonrasında da alışık olduğum kariyer düzeninden çıkıp yolumu yeniden belirleme sürecim sırasında kendimi Padme’yle yani lotusla özdeşleştirdim. Padme’nin temsil ettiği bilincin açılması, yeniden doğuş ve farkındalık kavramları, beni o kadar derinden etkiledi ki mücevher markamı oluştururken bundan daha iyi bir isim olamayacağını düşündüm.

Hindistan seyahati ile hayatınızda başka neler değişti?

Hindistan seyahati gerçekten benim ufkumu açan bir seyahat oldu. İlk defa kendi kültürümüzden çok daha farklı bir kültür içine girdim. İnsanların saflığı, huzuru ve mutluluğu beni çok etkiledi. Günlük hayatın koşuşturmacası içinden çıkıp zihnimi temizleme zamanı buldum. Aslında Hindistan seyahati benim hayatımda yeni kararlar almamı tetikleyen bir yolculuktu. Mücevher tasarlamak, seyahat sırasında verdiğim bir karar değil, seyahat sonrasında yaptığım düzenlemeler sonucunda ortaya çıkan bir karardı. Tüm bu değişikliklerin yanı sıra, beni yeni yerler ve kültürler öğrenmeye teşvik etti. Seyahatten sonra Hindistan’a tekrar gittim, daha sonrasında ise Myanmar’a. 

Amacım zamansız tasarımlar sunmak 

Sizce mantraların hayatımız üzerinde nasıl etkileri var?

Aslında çoğu zaman insanlar mantra denince yanlış bir fikre kapılıyorlar; belli bir cümleyi sürekli tekrarlamayı gerektiren bir süreç olması gibi. Benim için mantra, hayattaki amaçlarımıza ulaşmamızı sağlayan motive edici bir araç. Örneğin, “başaracağım” da bir mantra olabilir, bunu sürekli tekrarlayınca insanın kendine güvenin gelmesi önlenemez bence.

En çok hangi parçaları tasarlamayı seviyorsunuz? 

Dönemsel olarak değişiyor. Sanırım en çok kolye tasarlıyorum ama aklımdaki fikre göre ve o dönem neyle ilgilendiğime göre çok değişiklik gösteriyor.

Mücevher deyince sanki bu tasarımlar özel yerlerde, zamanlarda takılabilir hissi uyandırıyor. Tasarımlarınızın zamansız olduğunu söyleyebilir miyiz? 

Tabii, zaten Padme Designs’ın amacı zamansız ürünler sunmak. Gündüz, gece, yaz, kış, bugün, 10 yıl sonra... Zamandan bağımsız her zaman rahatça kullanılabilecek, sahibiyle bütünleşecek tasarımlar. 

Tasarımlarınız kimlere hitap ediyor?

Günlük hayatın içerisinde durup nefes almak isteyen, kişisel gelişimle ilgilenen, modern, şık ve özgün kadınlara hitap ediyor. 

Türk kadını stil sahibi

Sizce Türkiye’de takı kullanma bilinci oluşmuş mu?

Evet, kesinlikle. Bence Türk kadını modayı takip eden ve stil sahibi bir profil çiziyor. Son dönemde daha sade ve düz giyim tarzlarını takılarla renklendirmek, şıklaştırmak ve farklılaştırmak çok tercih edilen bir tarz. 

Bu yaz bizi ne tür tasarımlar bekliyor?

Bu yaz mine ve renkli taşlar çok ön planda. Renkli, eğlenceli, hafif tasarımlar her zaman yaz döneminde ön planda oluyor.

Asimetrik hatalar ürüne karakter katıyor

Yeni bir tasarımın ya da koleksiyonun hikayesi nasıl başlıyor? İlham aldığınız ya da sizi etkileyen şeyler var mı?

Padme Designs’ın çıkış noktası tüm tasarımların birer “Daily Reminder”, yani günlük hatırlatıcı tasarımlar olması. 

Her serinin temelinde verilmek ya da hatırlatılmak istenen belli bir mesaj var. Bu anlamdan yola çıkarak şekilleniyorlar ve her serinin içinde farklı tarzdaki kadınlara uyabilecek seçenekler sunuluyor. Tüm serilerin ortak özelliği, her şeyin doğalı güzel olduğu için, mükemmel çizgiler yerine asimetrik çizgilerden oluşması. Ürünler elde yapılıyor ve normalde hata olarak kabul edilebilecek asimetriklikler aslında ürünlere birer karakter ve gerçekçilik katıyor, doğal hallerine müdahale edilmemiş oluyor.

Her bir koleksiyonun uzun yolculuğu oluyor 

Yeni koleksiyonlar yolda mı?

Şu anda üzerinde çalıştığım ve tamamlanmak üzere olan iki koleksiyon daha var. Her koleksiyonun uzun bir yolculuğu oluyor. Öncelikle fikir oluşuyor, daha sonra çizim ve araştırma aşamalarından geçiyor, sonrasında üretim süreci başlıyor. Bahsettiğim asimetrik çizgileri sağlayabilmek için tasarımların elde yapılması gerekiyor, dolayısıyla da oldukça uzun bir vakit alıyor. Tabii üretim sürecinde de her aşamada kontrol edilerek, gerekirse değişiklikler yapılarak, bir sonraki aşamaya geçmesi sağlanıyor. Tasarımların bir kısmında özel kesilmiş renkli taşlar yer alıyor. Yine bu renkli taşlar da elde kesiliyor ve şekillendiriliyor. Sonuç olarak, her tasarımın yolculuğu düşünce gücü ve el emeğinden oluşuyor.