20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Ben kaybedersem Türk kaybetti derler

Çocukken kilo vermek için başladığı kick boks macerasında 18 yaşında profesyonel, 19 yaşında dünya şampiyonu oldu. Üç kıtada onlarca ülkeye İstiklal Marşı’mızı dinletti. Henüz 23 yaşında dört dünya şampiyonluğuna ulaşan Türk Kickboksçu Vedat Hödük, motivasyonunu şu cümleyle açıklıyor: Ben kaybedersem Vedat kaybetti demezler, “Türk kaybetti” derler.

M.EMİN ÜÇER22 Ekim 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Ben kaybedersem Türk kaybetti derler

Henüz 14 yaşındayken fazla kilolarından kurtulmak için gittiği kick boks salonunda başlayan macerası, üç kıtada dövüşüp dört dünya şampiyonluğu kazanmış bir fenomene dönüştürdü Vedat Hödük’ü. 17 yaşındayken Milli Forma altında Avrupa Şampiyonu olmasının ardından efsane menajer Tarık Solak ile tanışan ve hayatı değişen Vedat Hödük, profesyonel kariyerinde üç farklı kıtada çıktığı 38 maçın 36’sını kazandı ve ülkemize dört kez dünya şampiyonluğu gururu yaşattı. Son olarak Fransa’da ana haber bültenlerine konu olan Vedat’ın maçları onlarca ülkede Fox Sports gibi ünlü kanallarda naklen yayınlanıyor ve dünya çapında tanınıyor. Başarısının sırrını çok çalışması ve bayrak sevgisiyle açıklayan Vedat Hödük, bir anısını şöyle anlatıyor: Fransa’da bir maçta çok sert bir diz darbesi yedim ve yere düştüm, bir gözüm kapandı, müthiş acı çekiyordum. Antrenörüm havlu atmaya hazırlanıyordu fakat ülkem, bayrağım aklıma gelince ayağa kalktım ve maçı kazandım. Suratım öyle bir hal almıştı ki annem dört gün boyunca beni her gördüğünde ağladı. Fakat temsil ettiğim değerlerin büyüklüğü çok şeyi göze almamı sağlıyor. Çünkü ben kaybedersem ‘Vedat kaybetti’ demezler, ‘Türk kaybetti’ derler. Vedat Hödük ile olimpiyat başarısından, maça çıkmadan imzaladığı belgeye kadar pek çok konuyu konuştuk. 

ZAYIFLAMAK İÇİN BAŞLADI DÜNYA ŞAMPİYONU OLDU

- Kick boksla tanışma hikayen nedir, buralara nasıl geldin?

Nisan 1994 doğumluyum. Çocukken çok kiloluydum, 14 yaşımda zayıflamak için mahalledeki bir salona kaydolarak başladım bu spora. Bir sene mahalledeki salona gidip geldim fakat artık kesmemeye başlayınca başka yerlere gitmeye başladım. 17 yaşımda katıldığım bir turnuvada Türkiye şampiyonu olunca milli formayla Avrupa şampiyonasına gönderildim. Orada da şampiyon oldum.  Kariyerimin dönüm noktası Tarık ağabeyle(Solak) tanışmam oldu. Onun sayesinde onlarca ülkede maça çıktım, dört kez dünya şampiyonluğu yaşadım, Tyrone Spong, Mike Zambidis gibi efsane isimlerin de kazandığı A-1 kemerini kazandım. 

ANNEM DÖRT GÜN BOYUNCA BENİ HER GÖRDÜĞÜNDE AĞLADI

- Ailen ve yakınların kick boks maçlarına çıkmana nasıl yaklaşıyor?

Bırakmamı istiyorlar, riskli bir spor nihayetinde. Morluklar, kırıklar bizim işimizde normal şeyler. Fransa’da yaptığım bir maçta sert bir diz darbesi yemiştim, yüzüm şişti, gözüm kapandı. Babamın rengi sarardı. Annem dört gün boyunca beni her gördüğünde ağladı.

MAÇLARA ÖLÜM FERMANIMIZI İMZALAYARAK ÇIKIYORUZ

- Bir dönem kick boksla ilgilenmiş ve maçlara çıkmış biri olarak soruyorum bunu: Bazen bu sporu sen de fazla sert bulmuyor musun?  

Profesyonel olarak yapıldığında sert bir spor tabii. Avusturalya’da çıktığım dünya şampiyonluk maçında Yunan rakibim Chiotis’in kaburgası kırıldı mesela. İstemeden sebep olduğum bir şeydi fakat bu sporun içinde bunlar da var. Her maçtan önce başımıza gelecek her şeyin sorumluluğunu kabul ettiğimize dair evrak imzalatıyorlar. Yani bir nevi ölüm fermanımızı imzalayarak ringe çıkıyoruz.

KOŞUYA ÇIKIYORUM GİDECEĞİN YERE BIRAKALIM DİYORLAR

- Türkiye’de kick boksa ilgiyi nasıl görüyorsun?

Aslında insanlar çok ilgi duyuyorlar fakat yönlendirilmiyorlar. Salon, antrenör, birçok eksik var. Her şeyden önce ne yazık ki oturmuş bir spor kültürümüz yok. Sabah 5’te uyanıp dışarıda koşuya çıkıyorum örneğin, kulağımda kulaklık. 200 metre kadar gittim bir araba yanımda durdu, “Ağabey gideceğin yere bırakalım boşuna koşma” dedi. Bir kilometre daha ilerledim, bu kez polis durdurdu ‘nereye koşuyorsun sen’ diye.  

ADEM SENELERCE KAN AKITTI SURVIVOR’A GİDİNCE ÜNLÜ OLDU

- Onlarca ülkede, Fox Sports gibi kanallarda maçların naklen yayınlanıyor. Türkiye’de yeterince tanındığını düşünüyor musun?

Fransa’da, Avustralya’da ana haber bültenlerine çıktım. Hollanda’da bir Türk olarak sırtımda bayrakla ana maçı yaptım. Dünyanın çeşitli ülkelerine gittiğimde televizyon kanalları röportajlar yapıyor, insanlar maçlarımı izlemeye geliyorlar. Fakat işin komik yanı ülkemde, yurt dışında olduğu kadar tanınmıyorum. Maçlarım da yayınlanmıyor. 

- Yurt dışında tanınıp Türkiye’de tanınmamak... Sana özel bir şey mi bu?

Bireysel sporlarda mücadele veren hemen herkesin başına geliyor bu. Örneğin Adem Kılıçcı benim dövüş partnerimdi, birlikte antrenman yapıyorduk. Senelerce kan akıttı, kan döktü, olimpiyatta Akdeniz Oyunları’nda şampiyon oldu kimse tanımadı. Bir-iki ay Survivor’a katıldı tüm Türkiye tanıdı. İşin kötüsü bir süre sonra herkes unutacak tekrar. 

OLİMPİYATLARDA MADALYA ALAMIYORUZ ÇÜNKÜ...

- Yurt dışında spora bakış Türkiye’den daha mı farklı?  

Yurt dışı diye genellememek gerek, bizden daha geride yerler de var. Fakat spor kültürünün oluştuğu ülkelerde durumlar buralardan çok farklı. Çok yetenekli arkadaşlarım var mesela, koşucu, jimnastikçi, yüzücü... Fakat bir yerden sonra geçim derdi yüzünden çalışmaya başlayıp antrenmanlara zaman bulamıyorlar, bir süre sonra da olaydan tamamen kopuyorlar. Geçim kavgasından spor kültürü oluşmuyor ve olimpiyatlarda madalya alamıyoruz.

- Senin için zor olmuyor mu profesyonel kick boksçu olmak? 

Çok iyi paralar kazanmıyorum, bayrak sevgisi için yapıyorum bu işi. Bir yandan da Marmara Üniversitesi’nde BESYO okuyorum. Sabah 5’te kalkıp koşuya gidiyorum. Ardından okula derse gidiyorum. Dersten sonra bir antrenman daha yapıp bu kez özel ders vermeye başlıyorum. Yeri geliyor arkadaşlarımdan kaçmam gerekiyor, yeri geliyor derslerden, bazen de antrenmanlardan. Olağanüstü bir efor sarfetmeme rağmen bunların hepsini bir arada götürürken çok zorlanıyorum. Dövüştüğüm hiçbir yabancı sporcunun böyle dertleri yok.