25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Bir hekimin mânâ yolculuğu: Her hastalığın bir mesajı var

Şifa bulmak için hastalığa bakışımızı değiştirmemiz gerektiğine dikkat çeken Dr. Esra Kırsever, “Her hastalığın bir mesajı vardır. Mesajını alırsanız çeker gider zaten. Hiçbir hastalık kalmaz. Hastalara çok söylediğim şeylerden biri de ‘Allah’ın hastalık veren’ diye bir ismi yok. Şafi ismi var. Şafi isminin tecellisi için hastalık veriliyor ve o aynada şafi ismini gördüğünde hastalık ortadan kalkıyor” şeklinde konuşuyor.

GÜLCAN TEZCAN 20 Mayıs 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Bir hekimin mânâ yolculuğu: Her hastalığın bir mesajı var

Modern tıp ve önerdiği tedavi yöntemleri artık sadece hastalar tarafından değil hekimler tarafından da ciddi anlamda sorgulanıyor. Hastayı müşteri gibi gören, ‘şifa’ vermek yerine ‘ilaç’ sektörüne yeni tüketiciler kazandırmak isteyen son derece kârlı bir sektör çünkü bu alan. 

Ancak pek çok ülkede tamamlayıcı tıp metodları hızla yaygınlaşıyor. Akupunktur ve titreşim tıbbı yani biorezonans da bu metodların başında geliyor. İnsan vücudundaki enerji noktalarını kullanarak tedavi eden Akupunktur zaten kadim bir tedavi şekli. Biorezonans da Akupunktur’da kullanılan temel bilgileri esas alıp vücudun iç dengesini sağlayarak hastaların şifa bulmasını sağlıyor.  

Biorezonans uzmanı Dr. Esra Kırsever bu tedavi şeklini “Kişiden biyolojik enformasyon alıp titreşim bilgisini kullanarak yolunda gidenleri güçlendirip hastalıkları uzaklaştırıyorsunuz. Önce vücudun üzerinde yük olan ne varsa test ediyorsunuz, o yükleri yine titreşimleri kullanarak uzaklaştırıyorsunuz. Taş kırmak gibi düşünün. Burada da hastalıklara yol açan virüs, parazit, mantar enfeksiyon, ağır metaller ve dış etkenler gibi patojenlerin üstüne titreşimi veriyorsunuz, o da patonjeni itiyor. Sonra da vücudun içinde varolan yaşam enerjisini yükseltiyorsunuz” diyerek özetliyor.

ONKOLOJİ ÖMÜR BİÇİYOR

Modern tıp eğitimi almış bir doktor Esra Kırsever. Çocukluktan başlayan biyoloji merakı onu bu meslekle tanıştırmış. Onkoloji alanındaki uzmanlığını bu alanın ‘şifa’ aramaktan ziyade mekanik bir şekilde ömür biçmeye indirgenmesinden dolayı bırakmış. 

O günlerini şu cümlelerle anlatıyor: “Mezun olduktan sonra ilk ihtisasım onkolojiydi. Onkoloji önü çok açık bir alan, yepyeni bir dünya hastalıklar açısından. Sene 1990 ve çok büyük bir iştiyakla birinci tercihim onkolojiyi kazandım. Birinci ayın sonunda bu işi ilelebet yapamam çünkü bunun içinde şifa yok diye düşünmeye başladım. Yeni mezun bir doktor düşünün, mezun olduğu gün girdiği ihtisasta hastalarına ölüm tarihini bildiriyor. Hatta bir hocam ‘Aman evladım Karacaahmet’i ben doldurdum’ demişti bana. Benim yapmak istediğim hekimlik böyle bir şey değildi. İstifa ettim, mecburi hizmet sonrası kadın doğumda devam ettim.”

Batı tıbbıyla ilgili yaşadığı ikinci kırılmayı ise Hacetttepe Üniversitesi’nin yaptığı multidisipliner büyük bir kongrede duyduklarıyla yaşıyor doktor Kırsever. O kongrede ABD’li bir hoca bildiklerinin tam tersini söylüyor. Yıllarca üzerinde çalıştığı, ihtisas polikliniği kurup yayınlar yaptığı hormon replasman tedavisinin meme kanserini arttırdığını duymak bir kez daha ciddi bir sorgulamaya iter Kırsever’i. “Yarabbi naptım, bunun hesabını kim verecek” dediği o günden sonra bir özel hastanede kadın doğumda yoğunlaşır. Sonra bir gün annesinde ortaya çıkan hastalık Doktor Esra’yı bir kez daha çaresizliğin eşiğine bırakır. Biopsiler sonuç vermez, hastalığın kaynağı bulunamaz ancak tedavi de mümkün olmaz. Ne zaman ki o ilaçların yan etkileri sonrası kemik iliği kanseri teşhisi konulur o vakit alternatif tedavi yollarına yönelir Dr. Esra: “On ay ömrü kaldı on kür kemoterapi. O zaman dedim ki bu sürede annem için ne yapabilirsem yapmalıyım. En azından son zamanını konforlu yaşasın.”

BİZE BUNLARI ÖĞRETMEDİLER

Geleneksel tıp metodlarını anlatan hastalarına “Bize bunları öğretmediler, bilmiyorum, bir zarar vermeyecekse kullanın” diyen Esra Kırsever, biorezonansın da bir zararı yoksa kullanılabileceğine ikna olmaya başlar. Bir beyin cerrahı arkadaşı felç geçirmiş ve bakıma muhtaç bir halde hayatını sürdürmektedir. Hacca giderken helalleşmek için aradığı arkadaşı, biorezonansla kendi kendini tedavi ettiğini ve doktorluğa döndüğünü söylediğinde annesine de aynı tedaviyi uygulamaya karar verir. Annesinde olumlu sonuç aldıktan sonra ise başka hekim arkadaşlarına bu metodu öğretmeye başlar. “Üç yılda ikna oldum, üç yılda bu konuda yazıp çizmeye yani ihtisasına başladım ve bunu doktorlara öğretmem gerektiğine karar verdim” diyen Dr. Esra Kırsever’in kanser hastalarında biyorezonansın palyetif bakımdaki yeri konulu çalışması Bezmialem Hastanesi’nden etik kurul kararı alır. 

SAĞLIKTA KORKU İMPARATORLUĞU KURULMUŞ

“Bu çalışma sonucunda biyorezonans alan kanser hastalarının yüzde 86'sı yoğun bakıma girmedi" diyen Dr. Kırsever sözlerine şöyle devam ediyor:  
 
“Biorezonans kanser hastalığını yüzde yüz ortadan kaldırmıyor ama hastalığın en ağır döneminin en az acıyla geçirilmesini sağlıyor. Çünkü korkuyu alıyor. Hastaya ‘yanındayız’ diyorsun. Bırakın kanseri hastalar öksürdüğü zaman ‘sen astımsın ömrün boyu bu hastalıkla yaşayacaksın’ deniliyor. Hastanın antidepresana ihtiyacı oluyor, ‘ömür boyu kullanacaksın’ deniliyor hemen. Hep bir korku imparatorluğu. Şu andaki tıp uygulamasında klasik tıbbın bilgileri bile kullanılmıyor. Ömür boyu kullanacaksın denilmesinin ardında da ilaç sektörü var. Hastalar torbalar dolusu ilaçla geziyor. Biz onları on taneden bire düşürüyoruz. Her hastalık tam şifa bulacak gibi bir durum yok. Ama her şeyden önce insanların yeniden şifaya inanmasını temin ediyoruz.”

Biorezonans nedir ve nasıl tedavi eder?

Biorezonans, vücuda zararlı yabancı frekansları ortadan kaldırılarak sistemi düzeltir. Düzgün işleyen bir sistemde hastalık oluşmaz ya da oluşan hastalık sistemin üzerindeki stresin ortadan kaldırılması ile geriye döndürülebilir. Biorezonans önce vücut üzerinde nasıl bir baskı olduğunun araştırmasını yapar. Hastalığa yol açan ağır metaller, alerjiler, zehirli maddeler, enfeksiyonlar, az bilinen parazitler, bulunamayan mantar enfeksiyonları, çevredeki yoğun elektrik alanlar ya da yaşanılan bölgenin coğrafi özelliklerinin kişide yarattığı etkiler testlerle belirlenir. Vücutta bulunan ve hastalığın kaynağı olan faktörün frekansı ortadan kaldırılır. Bünyenin içindeki enerji akış yolları temizlenir. Sistemin düzgün işlemesi sağlanır. Biorezonansın 400 kadar hastalıkta sonuç verdiği biliniyor.