25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Nobel Edebiyat Ödülü kazanan ilk müzisyen

İsveç Nobel Akademisi 115 yılda bir ilke imza attı: Bob Dylan, Amerikan müzik geleneğinde yeni bir şiirsel ifade yarattığı için bu yıl Akademi tafafından Nobel ile ödüllendirildi. Bu da ilk ödülü kazanan Prudhomm’u akla getirdi.

MEHMET HAKAN KEKEÇ16 Ekim 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Nobel Edebiyat Ödülü kazanan ilk müzisyen

2016 Nobel Edebiyat Ödülü ABD’li müzisyen Bob Dylan’a verildi. Bu ödüle geçen sene de Belaruslu gazeteci Svetlana Aleksiyeviç layık görülmüştü. Kim bilir seneye hangi meslek dalından birini seçecekler? Sonuca şaşırsak da Bob Dylan’ı hepimiz tanıyoruz: İsveç Nobel Akademisi’ne göre, ABD’li müzisyen bu büyük ödülü, “Amerikan müzik geleneğinde yeni bir şiirsel ifade yarattığı için” kazanmış. Tamam, inandık... Ama acaba 2015 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Svetlana Aleksiyeviç de necidir? Bu ödülü nasıl olmuş da kazanmıştır? Kitapları nerededir?

Bu sene ödül açıklandıktan sonra İsveç Nobel Akademisi Daimi Sekreteri Sara Danius’a şu sorulmuş: “Bob Dylan ödülü gerçekten hak etti mi?” Aklın yolu bir, güzel soru. Benim fikrimi alacak olursanız Çek yazar Milan Kundera hayattayken kimse bu ödülü ondan daha fazla hak etmiyor. Tabii benim fikirlerime pek itibar etmeyen Danius’un cevabı ters köşe: “Bob Dylan, İngiliz yazın geleneğinin büyük bir ozanı... 54 yıldır sürekli kendini yenileyerek, bugüne kadar çok sayıda orijinal eser ortaya koydu.” Olsun, ikna edici değil.

Bir soru daha: “Dylan geleneksel anlamda bir edebiyat eseri, roman veya şiir üretmedi. Ona bu ödülün verilmesi, Nobel’in ufkunu genişlettiği anlamına mı geliyor?” Bakın, iyi bir soru daha... Şair, romancı, öykü yazarı, oyun yazarı derken şimdi de şarkı sözü yazarı... Eğer öyleyse, artık Teoman’ın Nobel kazanma ihtimali Ahmet Altan ve Elif Şafak’dan daha fazla... Danius’un cevabına bakalım: “Öyle görünebilir. Ama aslında değil. Eğer edebiyat tarihinde geçmişe geri dönersek, 2500 yıl önce Homeros ve Safo’nun da dinlenmek ve enstrümanlarla sahnelenmek üzere ebedi eserler ortaya koyduğunu görürüz. Bugün hala Homeros ve Safo’yu okuyoruz ve dinliyoruz. Bob Dylan’da olduğu gibi.” Evet, biraz daha ikna edici.

ŞARKI SÖZÜ VE ŞİİR BİR MİDİR?

Bob Dylan ismini duyduktan sonra Hint asıllı İngiliz yazar Salman Rüşdi sosyal medya hesabı üzerinden şöyle bir şey yazmış, zaten hiçbir fırsatı kaçırmaz, her şey hakkında her şeyi yazar: “Orpheus’tan Faiz’e, şarkı ve şiir birbiriyle bağlantılıdır. Dylan, ozanlık geleneğinin parlak bir mirasçısıdır. Harika bir tercih.” Elif Şafak org derslerine başlasın... ABD’li müzisyen Joan Baez de (kendisi Bob Dylan’ın eski sevgililerindendir) Rüşdi gibi düşünüyor: Baez, Facebook hesabıdan yaptığı açıklamada, “Bu asi, münzevi ve kestirilemez sanatçı (sanki biraz eski sevgiliye sitem var burada), bu en yüksek edebiyat ödülü için en doğru kişi” dedi. Tamam, işte nihayetinde Bob Dylan, bir yerde oluru var. Seveni çok. Şarkıları iyi. Zorlarsanız sözler de enteresan. E peki Svetlana Aleksiyeviç kim? Ben hala oradayım. Ya Sully Prudhomme?

PRUDHOMME VAKASI

Sully Prudhomme dedim, anlatayım: Prudhomme, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk isim (1901). Fransız şair ve deneme yazarı. Adını hatırlayan var mı? Belki şu an birkaç Fransız biliyordur ismini... Peki ya Tolstoy? Evet, Savaş ve Barış. Aynen. Rus yazar... Prudhomme’un ödüle -herkes Tolstoy ismini beklerken- layık görüldüğünü biliyor muydunuz? Eh, Nobel Edebiyat Ödülü vermek biraz böyle bir iş: Herkesi memnun edebilmek ve geleceği tam kestirebilmek mümkün değil. Akademi üyelerinden Horace Engdahl’a sorulmuştu, ‘Japon yazar Haruki Murakami hayranları size kızgın, ne diyorsunuz?’ diye. Engdahl, ‘Herkesi memnun edemeyiz’ şeklinde bir yanıt vermişti. Bu arada Haruki Murakami’nin trajedisi bir başka yazı konusu.

Geçmişte bu prestijli ödülü kazanamamış büyük yazarlar arasında Tolstoy dışında James Joyce, Virginia Woolf, Mark Twain, Çehov, Proust, Zola, Scott Fitzgerald, Borges, Nabokov, Bertolt Brecht, Joseph Conrad, Julio Cortazar, Aldous Huxley, Kazancakis, D. H. Lawrence, Yukio Mishima, Robert Musil ve J.D. Salinger gibi isimler yer alıyor. Tolstoy o dönemde, Sully Prudhomme’un ödülü kazandığı 1901’de, Rus Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmişti. Akademi, Kilise’yi karşısına almak istememiş olmalı. Biraz denge işleri yani. Şimdi sırf iyi yazar diye Allah’ın bir anarşistine ödül falan vermemek lazım (Boris Pasternak ve Aleksandr Sojenitsin de muhalif oldukları için kazanmışlardı, işler yıllar içerisinde değişebiliyor). Eh, kim bilir diğerleri neden kazanamadı?

Şu an ödüllendirilmeyi bekleyen isimler ise şunlar: Malum, Haruki Murakami, ABD’li yazarlar Philip Roth ve Joyce Carol Oates, Çek Milan Kundera, Suriyeli şair Adonis (Enis Batur’a artık ödül beklemediğini söylemişti), İspanyol Javier Marias, Koku’nun ve Güvercin’in yazarı Patrick Süskind (bu ismi ben ekledim), Orbitor ile dikkat çeken Rumen genç yazar Mircea Cartarescu, Kenyalı Ngugi wa Thiong’o, İsrailli Amos Oz ve Macar Peter Nadas. Önceki sene gazeteci, bu sene müzisyen... Sanırım daha çok bekleyecekler. Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmak için yanlış meslek seçmişler.

“Artık Teoman’ın Nobel Edebiyat Ödülü kazanma ihtimali Elif Şafak’tan daha fazla”

‘Sistem’in ödüllendirdiği yaşlı hippi

Bob Dylan’ın adı Beat Kuşağı’nın yazarları ile anılır. Asi biliriz. Charles Bukowski’nin ‘Banka soyuyorlar ama toplumda iyi bir yere gelmek için de ders çalışıyorlar’ dediği çiçek çocukların idollerinden biri. Ama 2012’de ise ABD Başkanı Barack Obama tarafından Özgürlük Madalyası ile ödüllendirildi. Zaten 2008 başkanlık seçimlerinde Barack Obama’yı desteklemişti. 2012’de madalya alanlardan biri de geçen haftalarda ölen Simon Peres’di. İskoç yazar Irvine Welsh Dylan’ın Nobel’ini duyunca “Ben bir Dylan hayranıyım ama bu, yaşlı hippileri mutlu etmek için verilen bir ödül” yorumunu yapmış. ‘Sistem’ yaşlı hippileri ödüllendiriyor.

İşte Bob Dylan’dan bir şarkı sözü...

Blowin In The Wind

Bir adamın kat etmesi gereken ne kadar yol var

Ona erkek demeniz için

Evet, ve kaç deniz aşmalı beyaz bir güvercin

Kumlarda uyumadan önce

Evet, ve top gülleleri kaç kez atılmalı

Sonsuza dek yasaklanmalarından önce

Cevap, dostum, rüzgarla esiyor

Cevap rüzgarda uçuyor

Bir adam kaç kez yukarı bakmalı

Gökyüzünü görebilmesi için

Evet, ve bir adamın kaç kulağı olmalı

İnsanların ağladığını duyabilmesi için

Evet, ve kaç ölüm olmalı onun bilmesi için

Ne kadar çok insanın öldüğünü?

Cevap, dostum, rüzgarda esiyor

Cevap rüzgarda uçuyor

Kaç yıl geçmeli bir dağın varolabilmesi için

Suyla yıkılmaması için

Evet ve kaç yıl geçmeli bazı insanların

yaşayabilmesi için

Özgür olmaları için izin verilmeden önce

Evet ve bir adam kaç kere çevirebilir başını

Sadece görmemek için

Cevap, dostum, rüzgarda esiyor

Cevap rüzgarda uçuyor

Pamuk ve Sancar’dan sonra 3. Türk!

Daha önce (biri Edebiyat) Nobel Ödülü’nü iki Türk kazandı: Orhan Pamuk ve Aziz Sancar. Bob Dylan için de üçüncü Türk diyebiliriz. Kendisinden dinleyelim: “Büyükannemin yüzünde hep bir umutsuzluk vardı. Büyükannemin zor bir hayat serüveni var. Güney Rusya’da bir liman kenti olan Odessa’dan Amerika’ya gelmişler. Zaten oraya da bir başka Karadeniz liman kenti olan Türkiye’den, Trabzon’dan göç etmişler. Büyükannemin ailesi aslen Ermenistan sınırındaki küçük bir kasaba olan Kağızmanlılar’dan. (Kars) Soyadları ‘Kırgız’ mış. Büyükbabanın ailesi de aynı bölgeden geliyor. Deri ve kundura işiyle uğraşıyorlarmış. Büyükannemin ataları, İstanbul’dan bu yöreye gelmişler.” Bu bölüm Dylan’ın biyografisi ‘Kronikler’ adlı kitabından. Dylan’ın dedesi Zigman Zimmerman ve babaannesi Anna Zimmerman, Kars, Kağızmanlı.