18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

Dijital şöyle dursun kanaviçeler geri geldi

Siz de dijital, yapay tasarımlardan sıkılıp geleneksel, el emeği, göz nuru işlemeleri özleyenlerdenseniz tasarımcı Gizem Yücelen ile tanışma vaktiniz gelmiş demektir! Çünkü o kasnak üzerinde yapılan işlere iade-i itibar edenlerden...

BÜŞRA UĞRAŞ8 Ekim 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Dijital şöyle dursun kanaviçeler geri geldi

Genç bir tasarımcının elinden çıkan çantalar dikkatimizi çekti. Üzerlerindeki ince el dokumaları, annelerimizin çeyiz sandığından çıkma kasnaklar nostaljik bir yolculuğa çıkardı bizleri adeta. İşte o çantalar Gizem Yücelen’in elinde hayat buldu. Kendini tasarımcının yanı sıra bir zanaatkar olarak nitelendiren Yücelen, 2012 yılında hobi olarak başlayan macerasını kısa bir sürede profesyonel bir işe dönüştürmüş. Yeni sezon koleksiyonunda kasnak işlerinden esinlenen Hooop the Bag çanta markası da işte bu süreçte kurulup çıkmış karşımıza. Genç tasarımcının moda yolculuğunu ve kanaviçelerle süslü çantalarını dinledik.   

- Moda ile nasıl tanıştınız?

Modayla tanışmamak pek mümkün değil sanırım. Giyim tercihlerimizi belirlemeye başladığımız yaşlarımızdan itibaren yolumuz kesişiyor. Ancak benim Moda tasarımına olan özel ilgim ortaokul çağımda başladı. Lisede hedeflediğim tek bölümdü, fakat çeşitli koşullardan dolayı Reklamcılık okudum. Yüksek lisans evresine geçtiğimde modayla yollarımız tekrar kesişti.

- Çanta tasarımına yönelmenizin özel bir nedeni var mı?

Aslında bütün çanta maceram Hooop the Bag’le başladı, onunla devam ediyor. Öncesinde çanta sadece en sevdiğim aksesuardı ve değişik çantalar her zaman ilgimi çekerdi. Ancak çanta tasarımı adına bir çalışma yapmamıştım. Hep giyim üzerine ilerleyeceğimi düşünmüştüm ama yüksek lisans eğitimim sırasında çok farklı materyallerden çok farklı ürün tasarımları yapma şansımız oldu. Bu deneysel süreçte geliştirdiğim kasnaktan çanta yapma fikri beni bu işe yönlendirdi. İyi ki de öyle olmuş! Çünkü çanta tasarımının daha sınırsız, cesur ve 3 boyutlu düşünme şansı tanıdığını düşünüyorum.

- Tasarımlarınıza nasıl imza atarsınız?

Kasnak malzemesi hem benim hem markamın imzası ve başrol oyuncusu. Beni ve markamı tanıyanlar için kasnak ve ben ayrılmaz bir bütün olduk. Bunun yanında markanın stili de bir başka imza olma yolunda. Tasarımlarımı değişmez bir biçimde eğlenceli, renkli ve şaşırtıcı bir dünyada masallar içinde dolaşan koleksiyonlardan oluşturmaya, temalar değişse de her yeni tasarımda aynı hissi, enerjiyi ve insanlarda oluşturduğu gülümsemeyi korumaya çalışıyorum. 

DİJİTALDE YAPILAN TASARIMA KARŞIYIM

- Kasnak ile çalışmanızın özel bir nedeni var mı?

Kasnak çocukluğumdan kalma anılar dolayısıyla benim için çok anlamlı. Öte yandan yapımına vesile olduğu onca nakışın, kanaviçenin temeli olarak el işinin, sabrın, inceliğin güzel bir temsili. Ayrıca üzerine işlenen nakışlar bitince kenara atılmayacak kadar değerli. Kasnak üzerinde yeni tasarımlar yapmanın boş bir kanvası dilediğiniz gibi doldurmaktan hiçbir farkı yok. Çok sınırlı bir materyal gibi görünse de tek bir kasnaktan inanılmaz farklı modeller çıkabiliyor ve ben onun başrolde olduğu bu oyundan ve işlerimin vazgeçilmesi olmasından inanılmaz keyif alıyorum. 

- Bu işi yapmaya başlamadan  önce işleme yapar mıydınız?

Her türlü el işi çok büyük sabır gerektiriyor. Küçükken sabırlı biri olmadığım için çoğu zaman el işinden kaçtım fakat üniversitede dijital ortamda tasarım yapmaya olan tepkim bana el işine karşı sabırlı olmayı öğretti. Kasnak işine de üniversite son sınıfta başladım. Tabii ki şuan işimin parçası olarak çok seviyorum ama hala sabrımı zorladığı anlar oluyor. (Gülüyor)

RENKLER HERKESE YAKIŞIR

- Yeni koleksiyonda neler var?

Bu ay çıkacak olan koleksiyonumda 15 parça olacak. Temamız sirk. Tahmin edeceğiniz üzere çok renkli, eğlenceli akrobatlardan, jonglörlerden, gösteri sanatçılarından oluşuyor tasarımlar. Dünyada eğlenceli tasarımları kullanan her yaştan modasevere rastlıyoruz. Ancak Türkiye’de yetişkin kadınlar sadece dünyaca ünlü bir moda markası böyle renkli bir tasarım yaparsa dolabında yer veriyor. Bu durum tasarım sürecinde beni epey köşeye sıkıştırdı.  

KENDİME TUZAK KURMUŞUM

- Markanın adı neden Hooop The Bag? Söylenmesi, yazması zor biraz.

Marka adımı koyarken kasnağın İngilizcesi ‘embroidery hoop’tan yola çıkıp bir o daha ekleyerek Hooop the Bag’i uydurmuştum. Kendime tuzak kurmuşum.  (Gülüyor) Üç ‘O’ ile yazılması akılda tutulması zor bir ayrıntı oldu. Instagram hesabım hooop_the_bag ve website hooopthebag.com. Evet biraz zor. Ancak tasarımların tamamını incelemek isteyenler sosyal medyada arama yaparken üç ‘O’ya dikkat ederek yazarlarsa bana ulaşabilirler.