26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Fransız moda devi Bodrum sandaletine kafayı taktı

Tamamı el emeği göz nuru... Önce doğanın sonra ustanın eseri. Her biri kişiye özel yapılan Bodrum sandaletleri en son Dior’un yaz koleksiyonunda görüldü. Tabii onlar seri üretim. Sahtesi aslını yaşatır mı göreceğiz ama sandaletlerimizi vermeyeceğiz.

6 Ağustos 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Fransız moda devi Bodrum sandaletine kafayı taktı

 

Doğası, eşşiz manzarası ve turkuaz sularıyla ünlü Bodrum’u dünya çapında üne kavuşturan sandaletler bugünlerde lüks tüketim devlerinin kıskacında. Yerli sandaletimiz en son Dior’un koleksiyonunda görüldü. Bizimkilerin tamamı el emeği göz nuru. Derisi hakiki, hiçbir kimyasala maruz kalmadan doğal malzemeler, ilkel yöntemlerle işlenip ustasının elinde şekilleniyor ve sahibinin ayak ölçüsüne uygun yapılıyor. Bir ayağın diğeriyle aynı ölçüde olmayışı işin ne kalitede yapıldığının da göstergesi. 10 yıl giy, ne deformasyon, ne koku, ne mantar riski yaşarsınız. Bizimkiler yüzlerce liraya, moda devlerinin seri üretimleri binlerce dolara satılıyor. Yani işin kaymağını bizim ustalar değil büyük markalar yiyor. ‘Sahtesi aslını yaşatır’ derler. Sözün doğruluğunu görmek için işi zamana bırakmayalım, sandaletimize, ustalarımıza ve markalarımıza sahip çıkalım. Gelin hem ustaları tanıyalım, hem de mesleğin yok olmayıp gelişmesi için çözüm önerilerini onlardan öğrenelim. 

EN ESKİSİ 4000 YILLIK 

Bilinen ilk sandalet örneği M.Ö. 2000 yıllarında papirüs saplarından örülmüş bir modeldi. Tarihin ilerleyen dönemlerinde iklim farklılıklarının yarattığı başka örnekler de var. Örneğin Mezopotamya’da, Kassit döneminde (M.Ö.1600-1200) İran sınırında ve yine aynı yıllarda Babil’de bugünkülere benzer modeller kullanıldı. Anadolu ve Mezopotamya’daki uygarlıkların sandaleti bildiğimiz çarığa benziyordu. Hatta ‘çarık’ sözcüğünün Hitit dilinden kalma olduğu tahmin ediliyor. 

EFSANE ÖLMEDEN ÖNCE SIRRINI VERDİ

Bodrum sandaletlerinin doğal ve el emeğini olduğunu biliyoruz. Ancak derinin sandalete dönüşme süreci çoğu ustanın meslek sırrı. Bodrum sandaletlerini dünyaya tanıtan Ali Güven hayata veda etmeden kısa süre önce meşhur sandaletlerin özelliğini şöyle anlatmıştı: Dana derisinden yapıyoruz sandaletleri. Deri işlenmemiş, makine değmemiş halde Muğla’dan gelir. En güzel yeri ayrılır, gerisi atılır. Ayrılan deri, bir sene palamut ve çam kabuğuyla suyun içinde bekletilip eğitilir. Bu yüzden ayağı terletmez, koku ve mantar yapmaz. Müşterinin ayak ölçüsüne göre kalıp çıkar. bir ayak diğeriyle aynı ölçüde olmaz. Ben sandaletin kenarlarını camla düzeltirdim. Eski evlerden ince 2 milimlik camlar gelirdi. Bu camlar keskindi. Yani, bıçak, makas ya da makine kullanmadım. Tüm aşamalar tamamen doğal. Çünkü bu işi en iyi şekilde el emeğimle yapacağım diye kendime söz vermiştim. Öyle de oldu. Bu yüzden sandaletlerimin ömrü 15 yıl.

 

ROMA’DA ZEVKİNE GÖRE DEĞİL STATÜYE GÖRE SEÇİLİRDİ 

Dost başa düşman ayağa bakar derler ya, Roma’da durum biraz farklıydı. Onlar statüyü ayağa bakıp anlardı. Öyle kimsenin zevkine göre model ve renk seçme lüksü yoktu. Sadece seçkinleri ayırmak için değil, meslekleri öğrenmek için de sandaletlere bakılırdı. Diyelim orta hallisiniz, yemediniz, içmediniz hayalinizdeki sandaleti yaptırıp giydiniz... Yandınız! Daha sokağı dönmeden yakalanıp mahkemeye çıkarılırdınız. Senatör ve Patricia’ların kullandıkları kalkık burunlu modelleri başka iş yapan biri giydiğinde sahtekarlıktan yargılanıyordu. Siyah sandalet disiplini ve gücü sembolize ettiği için senatoda giyiliyordu. Beyaz sandaletler stresli işlerle uğraşanların ayağındaydı. Yeşil olanları ise yalnızca aristokratlar giyebilirdi. 

ÇIRAK SORUNU VAR 

Muğla’nın Ortaca ilçesinde el yapımı deri sandaletler üreten Soner Yukarlı, tarihi antik dönemlere dayanan mesleğini sürdürüyor. Beşköprü Mahallesindeki, 9 metrekarelik atölyesinde, elektronik alet kullanmadan 30 yıldır sandalet üreten, bölgenin son sandalet ustası Soner Yukarlı, teknolojiye direnerek geleneksel yöntemlerle yaptığı insanlık tarihinin en eski ayakkabısı sandaletlerden hem gelir elde ediyor hem de mesleğinin unutulmaması için mücadele veriyor. El yapımı sandalet üretimini gelecek nesillere aktarmak istediğini vurgulayan Yukarlı, çırak bulamadığından yakınıyor. 

DEVLET BU SANATA SAHİP ÇIKSIN

Bodrum’da 35 yıldır sandalet yapan Ertekin Altınbilek’in ‘Altın Sandalet’ adı altında özel olarak ürettiği sandaletler, Yaşama Dokunanlar Paltformu tarafından El Sanatları kategorisinde ‘Oscar Ödülü’ne layık görüldü. Altınbilek, “Dört kişilik bir ekiple yılda 700-800 çift sandalet yapıyoruz. Sandaletçilik mesleği eskiye nazaran unutulmaya yüz tuttu. Bir usta kendini yenilerse ustadır. Benim tek isteğim bize sahip çıkılsın. Yeni çıraklar, ustalar yetişsin. Bodrum sandaleti unutturulmasın” dedi.

ULUSLARARASI ARENAYA ÇIKMAYA HAZIRIZ 

Hüsna Bülbüloğlu Ali Usta’dan devraldığı mirası Bodrum’daki atölyesinde devam ettiriyor. Bülbüloğlu, “En önemli özelliğimiz insan sağlığına ve çevreye zararlı hiçbir kimyasal içermeyen organik deri kullanıyor olmamız. Deri o kadar güzel ki, çok sade bir modeli bile nefis gösterebiliyor. Bazı modeller üzerinde Trabzon telkarisini, kazaziye sanatını, bazılarında ise lapis, amatist, turmalin gibi yarı değerli taşları kullandık. Ülkemin kültür ve sanat zenginliğine aşığım. Bu toprakların kültürünü, sanatını yaşatmak görevim. Geleneksel el sanatında harcanan emeğin hak ettiği değeri görmesi, uluslararası arenada el sanatlarımızın tanınması ve takdirle karşılanması, zorlukların karşısında dimdik duran bu sanatın emekçilerine bir hediye olacaktır. 

SÜSLEMESİ BİLE KÜLTÜR MİRASIMIZ  

Ada Basmacı, merhum Ali Güven’in yolundan ilerleyerek sandalet üretmeye devam ediyor. Güven’in mesleği emanet ettiği Basmacı “Ali Güven hocamız vefat ettikten sonra hepimiz yetim kaldık. Çünkü Bodrum sandaletlerinin mucidi olduğu için ustalar ondan esinlenerek bu işe başlamıştı. Bodrum sandaletlerini sevdiren unsur kültürümüzün mirası otantik süslemeleri. Müşteriler önce süslemelerine bakıp sonra alıyor. Daha değişik modeller üretmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyor.