18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

İstanbul Avrupa’nın çiçek başkenti

Baharın müjdecisidir rengarenk çiçekler, mis kokulu ağaçlar ve bal peşinde koşan arılar. Havaların ısınması ile birlikte İstanbul adeta botanik bahçeye döndü. Bu başarılarının sırrını merak edip İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin kapısını çaldık ve gurur verici haberi aldık: İstanbul yeşil alanda Avrupa’nın en iyisi!

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 23 Nisan 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
İstanbul Avrupa’nın çiçek başkenti

İstanbul’un en güzel yanlarından biri de kuşkusuz çiçekleri. 40 milyonun üzerinde çiçeği toprağında barından şehir, 60 milyon m2’lik sulanabilir çim alanı ile de Avrupa’nın en büyüğü. Avrupa Yakası Park ve Bahçeler Teknik ve İdari Müdür Yardımcısı Süreyya Altunışık’ın deyimiyle son 20 yıldır İstanbul’da renk cümbüşü yaşanıyor ve bu da her yıl yüzde 20 oranında artış gösteriyor. Altunışık, İstanbul’un Paris, Amsterdam ve Barselona’dan daha iyi seviyede olduğunu söylüyor. Ziraat Yüksek Mühendisi İrfan Onat ise çim dahi olsa yeşil rengin insanı dinlendirdiğini belirtiyor ve ekliyor: Artık hem temiz hem bakımlı ve hem de çiçekli bir İstanbul’umuz var. Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarını ve kat ettiği bu uzun yolculuğu Avrupa Yakası Park ve Bahçeler Teknik ve İdari Müdür Yardımcısı Süreyya Altunışık ve Ziraat Yüksek Mühendisi İrfan Onat’tan öğreniyoruz. 

İstanbul’da en çok hangi bitkiler var?

İ. O.: İstanbul’un doğal bitkileri var. Erguvan, çınar, sakız ağacı, çitlembik… Tabii bunun dışında ıhlamur, manolya gibi ağaç bitkileri de çok fazla. Mesela manolya eskiden saray bitkisiydi. Artık parkların, yolların en güzel ağacı. Şarkılara söz olmuş bu güzel çiçeği Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Sarayı, Çırağan Sarayı’nda görebilirsiniz. Tabii son yıllarda her yere dikildiği için saray önemini yavaş yavaş kaybetti. Haziran başında da manolyaları İstanbul’un her yerinde görebiliriz. Laleler, at kestaneleri, oya, dışbudak, çitlembik, meşe, defne, çam gibi yüzlerce bitkiyi her yerde görebilirsiniz.

Her çiçeğin bir dönemi mi var?

İ. O.: Mevsimlik çiçeklerimiz var. Cam güzeli, begonya, kadife, vapur dumanı, ateş, Medine, gazanya, dana gözü gibi 20’ye yakın çiçek yaz çiçekleri arasında yer alır. Bunun dışında menekşe, çuha, şebboy, bellis, kalendula, süs lahanası gibi bitkiler de kışın ektiğimiz bitkilerdir. Çiçeklenme periyotlarının uzun olmasından dolayı da en çok menekşe ve çuha çiçeklerini tercih ediyoruz. 

Bu dönemde yazlık çiçekleri görmeye başladık değil mi?

İ. O.: Hayır, şu an kışlık çiçekler var. Yazlıklar daha başlamadı. Yani dikimi kışın gerçekleşip çiçeği baharda açanlar. Gerçi karın altında açan çiçekleri de görebilirsiniz mesela menekşe, o bembeyaz karın altından cap canlı renkleriyle bulabilirsiniz. Laleye, sümbüle hiçbir şey olmaz.

Yol kenarlarında, duvarlarda çiçekleri hep bir geometrik şekiller üzerinde görüyoruz.

İ. O.: Vertical garden olan bir çalışma bu. Sert zeminlere uyumlu olan kutulara ekiliyor çiçekler. Arkalarında da damlama sulama sistemleri ile onlara hayat veriyor. İstanbul’un içindeki o insanların içini sıkan betonarme yapıyı daha yumuşatıyoruz. 

Toprağın elverişli olması buradaki en önemli unsur sanırım.

İ. O.: Toprak iyi olmazsa bile ıslah ediyoruz. Torf, pomza, gübre ile toprağı en elverişli hale getiriyoruz. Mevcut olan toprak iyi değilse kaldırılıp yerine yeni toprak ilave ediliyor. 

Betonarmeden az da olsa uzaklaştığımız bu çiçek cümbüşüne halk ne tepkiler veriyor?

İ. O.: İnsanların fazla miktarda teveccühünü görüyoruz. Çim dahi olsa yeşil renk insanı dinlendiriyor. Kelebekleri, kuşları, arıları etrafta daha çok görüyoruz. Eskiden insanlar yurtdışına gittiğinde imrenirlerdi ama şimdi İstanbul, Avrupa’nın birçok şehrinden daha iyi. Hem temiz hem bakımlı ve hem çiçekli. 

Yurtdışından birçok çiçeğin yanından özellikle gülün ithal edildiğini biliyoruz. Aslında bizim gül şehrimiz Isparta var. Bu konuda Isparta’nın gülleri yetersiz mi kalıyor?

İ. O.: Isparta gülü daha ziyade gül yağı elde etmek için kullanılan bir çeşittir. Yani bizim parklara diktiğimiz peyzaj güllerinden farklı. Isparta gülü senede bir defa açar ve o hasattan dediğimiz gibi yağ yapılır. Bizim peyzaj için kullandığımız güllerin sıklıkla çiçek açması gerekir. Mesela Göztepe Yüzüncü Yıl Parkı’nda büyük bir gül bahçesi vardır. Bursa ve Adapazarı bölgesinden gül üreticileri var ve birçok gülü de oralardan temin ediyoruz. 

Evde çiçek bakanlara önerileriniz nelerdir?

İ. O.: Türkiye’deki çiçeklerimizin en büyük problemi susuzluktan değil de sululuktan korumadır. Biz çiçeklere ne kadar su verirsek o kadar iyi zannediyoruz. Bitkiye çok fazla su verdiğinizde, kabın altında çok fazla su birikir ve hava alamaz. Saksının dibi delik değilse yine oksijensiz kalır ve kurumaya başlar. 

VATANDAŞIMIZ DOĞADAKİ ÇEŞİTLİLİĞE DAHA DUYARLI

Avrupa Yakası Park ve Bahçeler Teknik ve İdari Müdür Yardımcısı Süreyya Altunışık, Büyükşehir Belediyesi’ne 97 yılında girdiğini ve o zamanki peyzajla şimdinin arasında uçurumlar olduğunu söylüyor ve ekliyor: Her geçen yılda da minimum yüzde 20 oranında yeşil alan katıyoruz. Peyzaj alanının sınırı yok dolayısıyla İstanbul’da dünyanın en büyük metropol şehirlerinden biri. Son yıllarda Avrupa peyzajına özellikle Paris, Amsterdam, İsviçre, Barselona’ya baktığımızda İstanbul kesinlikle onlarda aşağıda değil. Daha da iyi durumdadır. Şu an İstanbul’da yeşil alan metrajı olarak 60 milyon metrekarenin üzerinde sulanabilir çim alanı var. Bu da Avrupa’nın ilk 10’daki başkentinden daha fazla metraj demek. Sadece yeşil alan olarak değil, mevsimlik çiçek sayısı olarak 40 milyonun üzerinde mevsim çiçeğimiz var. Konsepti de biraz değiştirdik. Mesela daha önceki yıllarda duvar bahçe, direk çiçekleri, köprü üzerlerindeki çiçekler yoktu. İstanbul, bu konuda birçok belediyeye de örnek oluyor. İstanbul’un girişinden çıkışına kadar peyzaj düzenlemesiyle kendi villanızın bahçesinde gibi hissediyorsunuz. Peyzajda kullanılan bu çiçeklerle İstanbul yıl boyu renkli kalıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Belediye Başkanı olduğu dönemde başladığımız bu işimizi çok iyi bir şekilde öğrendik şu anda hep ekip hem de teknik olarak çok iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Halktan da çok olumlu tepkiler alıyoruz. “Bizim parkımıza da çiçek dikin” diye geri dönüşler alıyoruz. Bundan 10 sene önce diktiğimiz çiçekler bir gün sonra yerinde olmuyordu. Artık vatandaşlarımız alıştı ve sökmüyorlar.

BİTKİLERİ EVE HAPSETMEYİN

Peki porselen vazolar çiçekler için zararlı mı? Estetik gözükmesi için sanırım hepimiz bunu yapıyoruz…

İrfan Onat: Porselen, krom nikel ya da plastik çok şık gözükebilir ancak altı delik değilse çiçek zamanla havasız kalır. İlla ki bu saksıları kullanmak istiyorsanız, 50 cm’lik bir saksıyı altına strafor koyarak 70 cm’lik bir saksıya koyabilirsiniz. O zaman bu şık ve büyük saksının dış görünüşünden istifade edebilirsiniz. Bir de ev büyükse büyük çiçek, ev küçükse küçük çiçek alınmalı. Büyük mekanlar fazla ışık alırlar, boylu bitkilerde fazla miktarda ışığa ihtiyaç duyarlar. Mekanınız küçükse o bitkinin ışık miktarını karşılayamazsınız. Sıcağı seven bitkilerinizi de kesinlikle güneye bakan pencerenin önüne koymalısınız. Zaten ev içine koyduğumuzda çiçekleri hapse alıyoruz bir de güneşten uzağa koyduğumuzda hücre hapsine almış oluyoruz. O yüzden çiçeklerinizi mümkün mertebe pencere önüne koymalısınız. Saksılarınızı da bahardan bahara değiştirin. Ve saksı ölçülerini her yıl sadece bir boy büyütün. 

İstanbul›a dikilen sarmaşık türleri

- Yasemin

-Mor salkım

-Amerikan sarmaşığı

- Hanımeli

-Çarkıfelek  

-Acem Borusu

- Orman sarmaşığı

- Dikilen ibreli ağaç ve çalı türleri    

-Çam türleri 

- Ladin ardıç 

- Sedir

-Selvi

-Porsuk

-Mazı türleri  

-Mabet ağacı