19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

İyileşmek ancak adaletle olur

Herkes hayatına değip dokunduğu kadarıyla bilir. 28 Şubat hangi tarafından ve ne kadarlık bir temasla yaşadığına göre anlam kazanan bir tarih. Çok boyutlu ve kapsamlı değerlendirmek mümkün. 21 yıl sonra, hayatları darbeciler eliyle tamir olunmaz biçimde değişen kadınlar, o darbecilerle mahkeme salonunda yüzleşti. En büyük kırıklık zamanın telafisiz değeriyle ilgili. Kimsenin hayatı kesintiye uğratıldığı yirmili yaşlarından devam etmiyor, etmeyecek. Yine de darbecilerin sanık sandalyesinde hesap vermesi dünü geri getiremese de yarınımızın teminatı olabilir.

ZEYNEP TÜRKOĞLU14 Ocak 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
İyileşmek ancak adaletle olur

Cumhurbaşkanıma minnettarım / Star gazetesi yazarı, Avukat Sibel Eraslan 

“28 Şubat 1997’den bu yana 21 yıl geçti. Geride bıraktığımız günler kadarız. Unuttuğumu zannediyorum o ağır günleri... Ben o günlerden bir fotoğraf veya arşivden bir belge gördüğümde ilkin çok üşüyorum. Sonra alnım terliyor ve ellerim. O süreçte vefat eden arkadaşlarımı, gurbette kaybolanları, kayan hayatları düşünüyorum. Gri olarak giriyor o günler halen rüyama. Biz gençtik o günlerde, çok küçük olanlar vardı aramızda, onları dövüyorlardı. Bu çok kötü…

Davaya avukat olarak katıldık. Elli yaşımda ilk kez cübbemi giydim. Salonu 28 Şubat mağdurları doldurmuştu. Bir kısmı hasta, ağır hasta... Bir kısmı bastona dayanıyor, bunlar hayatları o generallerce karartılmış kimseler. Şerefleri için oradalar. Evet 28 Şubat davası şeref davasıdır... Bununla beraber ölen arkadaşlarımı geri getirmeyecek. Sürgündekileri geri döndürmeyecek. Benim gibi binlerce kadın hayata kolayca geri dönemeyecek... Adaletten ne anladığımıza bağlı bu sorunun cevabı. Ölümün olduğu yerde nasıl adalet olabilir... Fakat onurlu duruş ve hukuk teminatı, gelecek nesiller için güvenliktir. Kendisi de bir 28 Şubat mağduru olan Sayın Cumhurbaşkanımıza yasakları kaldırdığı için minnettar olduğumu ifade etmek isterim…” 

“Çetin Doğan ve Çevik Bir’in gözlerine baktım ve saatlerce onları seyrettim. Yaptıklarına pişman değiller. Hayatlarımızı nasıl kararttıklarını bilmez gibiler, garip bir pervasızlık bu halleri. Şımarık gibiler. Neredeyse üzüldüm hallerine...”

İrtica nidaları atan medyaya hodri meydan / Halk edebiyatı uzmanı Gülenay Pınarbaşı

“28 Şubat temelinde siyasi-ekonomik küresel bir müdahaleydi. Balans ayarı lafları da bir maskeydi. Olmayan bir irtica korkusu medya aracılığıyla dayatıldı topluma. 28 Şubat medyası utanmadan hayatına devam edebiliyor. Onlar böyle bir irtica tehlikesinin olmadığını bildikleri halde bizi ana haber bültenlerinde hedef gösterdiler. Hodri meydan, bütün imkanlar o zaman da açıktı, bugün de açık. O dönem tehdit sayılarak okuldan atılan bizlerden kimin hangi odakla, istihbaratla, organizasyonla nasıl bir ilişkisi varmış? Neredeymiş o ‘ajan provokatör’ dedikleri? Bunu o gün de hepsi biliyordu. Ben o gün de  15 Temmuz’da da aynı şeyi düşündüm, bugün de aynı noktadayım. Bırakın bağlantı kurmayı, benim hayal ettiğim bile başka ülke yok. Benim vatanım burası.”

Hayatımın renklerini çaldınız şikayetçiyim / TRT Çocuk editörü Fatma Türkkol

“Süreç içinde 3 kez ifade verdim. Son ifademi de bu generallerin yanı başında, yüzlerine karşı verdim. Okuldan atılırken, gidecek yerimiz kalmazken bu günlerin gelebileceğini inanın hiç düşünmemiştim. Şimdi onların yüzüne ‘Hayatımın renklerini çaldınız, sizden şikâyetçiyim’ diyebildim. Haksızlık er ya da geç adaletle karşılaşır. Mahkeme salonundaki tepkilerinden anladığım kadarıyla kendileri yargı önüne çıkacaklarını hiç düşünmemişler. İyileşmek ancak adaletle olur. Bu davanın anlamı gerçekte bu.”

Bu çağrıya amme vicdanı sessiz kalmasın / 28 Şubat Öğrenci Derneği Başkanı Emine İlyas

28 Şubat’ın failleri açısından adaletin tecelli edeceğine inanmak istiyorum. Ama ya mağdurlar? 28 Şubat darbesiyle yaşadığımız tüm mağduriyetlerin karşılanması mümkün değil. Biz de zaten ahirete bıraktık. Ama devletimizin çok küçük tasarrufları ile giderilebilecek o kadar mağduriyetimiz var ki… Bundan sonra böyle bir süreç yaşanırsa ‘Allah Korusun’ mücadele edecek bizim gibi insanlar bulunsun diyorsak 28 Şubat mağdurlarının çağrılarına amme vicdanı sessiz kalmamalı…”