23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

Kaçmaz: Dedelerimiz nasıl Çanakkale’yi geçilmez yaptıysa torunları da Afrin’i öyle kazanacaktır

Çanakkale Savaşının son gazilerinden biri 110 yaşında vefat eden Hüseyin Kaçmaz’dı. Kaçmaz’ın oğlu 79 yaşındaki emekli öğretmen Turgut Kaçmaz’dan babasından bir miras gibi taşıyıp her fırsatta gençlerle paylaştığı savaş hatıralarını ve Çanakkale ruhunu dinledik.

MELEK AYDIN 18 Mart 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Kaçmaz: Dedelerimiz nasıl Çanakkale’yi geçilmez yaptıysa torunları da Afrin’i öyle kazanacaktır

- Bundan tam 103 yıl önce kadını, yaşlısı, genci ile destan yazdık Çanakkale’de…

Çanakkale Savaşı, yurdunu korumak için şahlanan yaralı bir ulusun, sayı ve maddi üstünlüğü olmaksızın düşmanları yenerek, büyük bir zafere imza atan kahraman Türk milletinin savaşıdır. Dünya tarihine geçmiş ve Türk tarihine de altın harflerle yazılıp Türk’ün kahramanlık ve şeref abidesi olan bu savaş dünyaya büyük dersler vermiştir. Binlerce şehit ve gazimizin olduğu bu savaşın son gazilerinden biri 110 yaşında vefat eden Hüseyin Kaçmaz’dı. Kaçmaz’ın oğlu 79 yaşındaki emekli öğretmen Turgut Kaçmaz’dan babasından dinlediği ve kutsal bir emanet gibi sakladığı anıları nesilden nesile aktarıyor. 

İlk ağızdan Çanakkale ile ilgili duyduklarını, şimdilerde 7’den 70’e herkesle paylaşan Dünya Barış Elçisi Turgut Kaçmaz, Milli Mücadele’nin tüm zorluklarını bıkmadan hatırlatıyor. Mehmetçik’in Afrin’de yürütmekte olduğu Zeytin Dalı Harekâtı’na ilişkin ise; “Dedelerimiz iman gücüyle nasıl Çanakkale’yi kazandıysa Mehmetçik de, Afrin’i öyle kazanacaktır” diyor. 

BEN OĞULSUZ KALAYIM AMA VATANSIZ KALMAYAYIM

- Biz bugünü babanız ve onun gibi gazi ve şehit olan arkadaşlarına borçluyuz. Babanızın hayat hikâyesini anlatır mısınız? Cepheye kaç yaşında gitmişti? 

Babam 1884 yılında Karadeniz Ereğlisi’nde doğar. Askere 22 yaşında gider. Askerlik pusulası çıktığı zaman babası bedel vermek ister. O zaman 50 altın vereni askere almazlarmış. Annesi buna karşı çıkar, “Ben onun beşiğini sallarken, ninni söylerken, ya şehit ya gazi yapmak için büyüttüm, askere gidecek” der. Babam askere gider Balkan Harbi’ne katılır. Balkan Harbi’nden boynu bükük olarak köyüne geri döner. Çanakkale Savaşları başladığı zaman köydeki arkadaşlarıyla birlikte gönüllü olarak Çanakkale’ye savaşa giderken anası şu öğütleri verir:

“Oğul vatan için, millet için, bayrak için, din için, harbe gidiyorsun, Balkanlarda alnımıza sürülen kara lekeyi silmeden köyüne dönersen, ak sütüm sana haram olsun. Bu vatan, bu millet, bu bayrak, bu din, uğruna orada şehit olursan,bağrıma taş basar başım dik gururla yürürüm babanla birlikte köyümün sokaklarında. Yaralanıp sakatta kalsan bakarım sana oğul. Bizi gâvurun eline bırakma, gâvurdan bir adım geri kaçarsan, arkana dönersen, analık hakkımı, sütümü sana helal etmem”. Haydi, git oğul yoluna git. Ben oğulsuz kalayım ama vatansız kalmayayım. Al şu Kur’an’ı koy yanına, ya şehit ol ya gazi”. Babam her savaşta annesinin bu dediklerini kulaklarında ve gönlünde hisseder. Babam cebinde Kur’an, ayağında çarıkla 14 yıl savaşır. 

- Babanız cephede yaşadıkları ile ilgili neler anlatırdı?

Babam bizi Cuma akşamları toplar Kur’an okur, Balkan Savaşı’nı, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşları’nı anlatırdı. Bir gün Conk Bayırı’nda süngü savaşına katılmış. “Ne kadar kurşunun isabet ettiğini sayamadık” derdi. Ama hiçbir kan izi yokmuş. Babam ayağından yaralanmış ve İstanbul’a Kasımpaşa Hastanesine gönderilmiş. Annesi de oğlunu görmek için İstanbul’a gelmiş. Babam annesinin yüzüne bakamamış onu şehit annesi yapamadım, diye. 

Annesi “Bu yarayla mı geldin utanmadın mı?” diye azarlamış ve doktorlara dönüp «Onu bir an önce iyileştirin tekrar Çanakkale’ye gönderin” demiş. 

- Bu savaşta niyet neydi? 

Çanakkale Savaşı’ndaki niyet İngilizler, Fransızlar’a Çanakkale Boğazı’nı açmaktı. En önemlisi de Osmanlı İmparatorluğunu ortadan kaldırmaktı. Ama babalarımız buna izin vermedi. Babam: “Onların muazzam silahları vardı, ama bizim iman gücümüz vardı”. diye anlatırdı hep. Bir de şunu söylerdi, “Balkan Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğunda birlik beraberlik yoktu. Ama Çanakkale’de birlik beraberlik vardı. Biz Çanakkale’de dünyanın yenilmez denilen ordularını yendik. Şimdi bir avuç çapulcuya bu toprakları bırakmayız. Sinek gibi ezeriz onları. 

- İman gücünü Çanakkale Savaşı’nda nasıl gördük?

Siperler arasındaki mesafe 8 metreymiş. Mustafa Kemal’in bir anlatımı vardır. Şöyle der “1. siperdekilerin hepsi düşüyor,  şehit oluyorlar 2. siperdekiler bunu görüyorlar üç dakika sonra kendilerinin şehit olacaklarını biliyorlar ama hiçbir korku, hiçbir ürperme yok. Kur’an bilen Kur’an okuyor, Kur’an bilmeyen Kelime-i şehadet getiriyor. İşte Çanakkale’yi kazandıran ruh bu ruh.”

“Babam ayağından yaralanmış ve İstanbul’a Kasımpaşa Hastanesine gönderilmiş. Annesi ‘Bu yarayla mı geldin utanmadın mı?’ diye azarlamış.”

DEDELERİMİZ AÇ KALDIĞI İÇİN BİZ TOKUZ

- Babanızla yaşadığınız unutamadığınız bir anınız var mı? 

1991 yılında İngiltere’ye gitmiştik babamla birlikte. Orada da Çanakkale Savaşı’na katılmış İngiliz askerleri vardı hepsini tekerlekli sandalye ile yürüttüler. Babama da oturmasını söylediler ama babam 50 metrelik yolu halkı selamlayarak yürüdü. “Baba ne oldu sana” dedim. “Oğul Çanakkale’de şehit olan arkadaşlarım geldi gözümün önüne.Onlar için 100 metre olsa yürürdüm” dedi.  

- Babanız ve cephedeki arkadaşları ne gibi zorluklar yaşamışlar?

“Çanakkale’de yemek bakımından fazla bir şey görmedik.” derdi babam. Sabahları şekersiz üzüm hoşafı, öğleyin yemek yok, akşam buğday kırığından çorba olurmuş. Çanakkale’de dedelerimiz aç kalmasını bildiği için biz şimdi tokuz. 16 devlete karşı savaştık 250 bin şehit verdik. Dedelerimiz şehit olmasını bildiği için biz şimdi bağımsızız. “Bir gün Anzaklar bizim siperlere baskın yapıyorlar. Süngüyle savaşmışlar. Köyden beraber geldiğim Mehmet orada şehit oldu ve o kadar kan aktı ki siper kan gölüne döndü” derdi. Dumlupınar Zafer tepede büyük başarı gösterir, Yunan yüzbaşısını saf dışı ederek mücadeleyi kazanır. Kazandığı silah bende ve sergilerimde yer veriyorum.

“Biz Çanakkale’de dünyanın yenilmez denilen ordularını yendik. Şimdi bir avuç çapulcuya bu toprakları bırakmayız. Sinek gibi ezeriz onları.”

BUGÜN DÜŞMAN; CAHİLLİK, AYRIMCILIK, PKK, FETÖ, DEAŞ

- Çanakkale’nin 15’lileri bugün Afrin’de bir destan yazıyor. Türk milletinin içindeki bu vatan millet aşkını neye bağlıyorsunuz? Buradan Mehmetçik’e neler söylemek istersiniz?

Babam 14 yıl savaşmış şehit olmamış. Ben bu yaşta gerekirse Afrin’e giderim Cenab-ı Allah beni şehitlik mertebesine eştirtirsin. Size samimi olarak söylüyorum, ben şu anda ölümden korkmuyorum. Afrin’deki Mehmetçik’e dua ediyorum.

- Anadolu kadını şimdi de hırka örüyor, atkı örüyor, yemek yapıp Afrin’e gönderiyor…

Biz istesek Afrin’i bir  günde alırız. Ama o halkı incitmeden almak istiyoruz. Eskiden düşman İngiliz’di, Fransız’dı. Bugün düşman cahillik bugün düşman ayrımcılık bugün düşman PKK, FETÖ, DEAŞ. Asırlarca tek yürek tek bilek olduk. Bizler birlik ve beraberlik içinde oldukça Edirne’den Ardahan’a kadar bu yurdun bir karış toprağı geçilmez. Yalnız ben şunu istiyorum. Görüşünüz ne olursa olsun bugün birlik beraberlik günüdür. Nasıl Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda birlik beraberlik olduysa bugün de öyle olmalıyız.