25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Merakı onu bir efsaneye dönüştürdü

Her şey merak ile başladı! Urartu Devleti’nden miras kalan Van Çavuştepe Kalesi’nin 55 yıllık emektar bekçisi Mehmet Kuşman, arkeolagların çalışmalarını izlerken boş durmadı dünyada Urartuca okuyup-yazabilen 30 kişiden biri oldu. Şimdi eskiden sadece izlediği profesörlere danışmanlık yapıyor…

20 Ağustos 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Merakı onu bir efsaneye dönüştürdü

Bu hafta Anadolu topraklarında yaşayan bir efsaneden bahsetmek istiyoruz. MÖ 7. ve 8. yüzyıllarda Anadolu topraklarında hüküm süren Urartu Devleti’nin tarihi mirası Van, Çavuştepe Kalesi’nin 55 yıllık nöbetçisi Mehmet Kuşman’nın hikayesi… Kaleye ve tarihi kültürel mirasa gönül veren Kuşman, buranın yalnızca koruyucusu değil; aynı zamanda bölgede çalışma yapan arkeologların da akıl hocası. Çünkü o Urartuca okuyup yazabilen dünyanın sayılı insanlarından biri! Öyle ki bu iş için üniversitelerde konuşma yapıyor, ABD’de konferanslara katılıyor! Sözü fazla uzatmadan sizleri Kuşman’nın hikayesi ile baş başa bırakalım…

URARTUCA İÇİN 25 YIL VERDİ

Van Gürpınar’da doğan Mehmet Kuşman 1964 yılında Çavuştepe Kalesi’nde bekçi olarak çalışmaya başladı. 2005’e kadar resmi olarak orada görev aldı, emekli oldu. Ancak hala kalenin Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından görevlendirilmiş gönüllü bekçisi. Dünyada Urartuca yazıp-okuyabilen yaklaşık 30 kişi var ve o, onlardan biri. Haliyle bu dili nasıl öğrendiğini çok merak ediyoruz. Kuşman hikayesini şu sözlerle anlatıyor: Burada nöbetçi olarak görev yapmaya başladığımda İstanbul Üniversitesi’nin akademisyenleri Çavuştepe Kalesi’nde araştırma çalışmaları yürütüyordu. Arkeologlar her kazı çalışmasında yeni bir bilgiye, yazıta ulaşılıyordu ve benim merakım da giderek artıyordu. 1968 yılında bol miktarda kitabeye ulaşıldı. İlk kez o zaman karar verdim; nasıl okunur, nasıl çeviri yapılır öğrenmek istedim. Çivi yazısını ve Urartuca’yı da bu merakım nedeniyle incelemeye başladım. Çok yorucu bir süreçti tabii. 25 yılımı aldı bu dili öğrenebilmek. Elimin altında inceleyebileceğim kaynaklar ya da bana bu dili öğretebilecek bir hoca yok. Elimde olan imkanlar dahilinde çabaladım. Kelimeleri tek tek inceledim neredeyse 650 kelime öğrendim. Urartuca çok karışık bir lisan o nedenle bu kelimeleri birbirine bağlayıp anlamlı cümleler oluşturabilmek çok uzun bir zaman alıyor. Burada 22 yıl geçirdikten sonra İstanbul’a gittim. Orada bir hoca vardı ona “Bu dili öğrenmeye çalışmaktan vazgeçiyorum hocam! Çok zor” dedim. O da bana “Yıllarını verdin sakın bırakma” dedi ve yol gösterdi, başka kaynaklara ulaşmamamı sağladı. Böylece ben de öğrenmeye devam ettim… Ermenistan, İran, Suriye, Irak’ta Urartu’ya ait eserler var. Oralarda yapılan kazılarda elde edilen yazıtları da incelemek isterdim. 

ABD’DE BEŞ KEZ KONFERANSA KATILDI

“Üniversitelerimizde Hititoloji, Sümeroloji gibi bölümler var ancak Urartuca ile ilgili bir bölüm yok. Maalesef dünyada bu dili bilen de pek kimse yok; dil ölmek üzere. Urartuca’yı okuyabilen 30 kişi bile bulamazsınız” diyen Kuşman şimdi bölgeye gelen araştırmacılara dil konusunda danışmanlık yapıyor, ara ara İstanbul ve benzeri şehirlerdeki üniversiteleri ziyaret edip burada Urartuca hakkında konferans veriyor. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tam beş kez de ABD’ye gönderildi. Orada bazı konferanslara katılıp Urartu medeniyetini ve Urartuca’yı anlattı. Kuşman “Çavuştepe Kalesi’ne gerek yurt içinden gerekse yurt dışından grup halinde arkeolaglar ya da bu işe meraklı olan kişiler geliyor. Urartuca üzerine benimle konuşuyorlar, bilgi alıyorlar” diye devam ediyor ve ekliyor: Çavuştepe’de gönüllü olarak çalışıyorum ve bundan gelir elde etmiyorum. Yurt dışında bu dili biliyor olmam daha çok önemseniyor ama ülkemizde pek değerli görülmüyor.

URARTU YAZMALARI SERGİSİ AÇTI

“Urartuca’yı çocuklarıma da öğretiyorum” diyen Kuşman belli bir süre çocuklarının eğitimi için Çavuştepe’den Van’a taşınmak zorunda kalmış ve o süreçte geçimini sağlayabilmek için kendine bir de zanaat edinmiş. Üstelik bu zanaat ona Los Angles’ta sergi açma fırsatı sunmuş! Kuşman: Köyümüzde ortaokul yok, çocukların okusun diye Van’a taşındım. Burada oymacılık yapmaya başladım.  Antakya’dan getirttiğim serpantin taşlarının üzerine Urartuca yazılar yazıyorum. Los Angles’a konuşmacı olarak gittiğimde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile işlediğim eserlerden oluşan bir sergi açtım. 

MİRASIMIZ KORUNMALI

“Bu eserleri ya koruyacağız ya da insanlar tarafından zarar görecek ve çalınacaklar…” diyen Kuşman’ın yıllar içinde pek çok olay gelmiş başına: Kazı çalışmaları sürerken yeni açılan yerlerde dolaşmak, fotoğraf çekmek yasak. Bir gün bir turist uyarı tabelası olmasına rağmen diretti, kitabenin fotoğrafını çekmek istedi. İzin vermedim; bana tokat attı! Ben de dayanamayıp ona karşılık verdim ve bunun üzerine çantasından çıkardığı bir spreyi gözlerime sıktı. Beni acilen Van’a hastaneye kaldırdılar. Gözlerimin açılması iki gün sürdü, az kalsın gözlerimi de kaybedecektim!