25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Merhametin ince zevkle buluşması: Kuş evleri

Osmanlı’nın ince mimarisi ve merhamet felsefesinden bize miras kalan kuş evlerinin yapımı, modern hayatta neredeyse yok olmakla karşı karşıya kaldı. Yeniden yaygınlaştırılmaya çalışılan, medeniyetimize has güzelliklerden biri olan kuş evlerinin tarihini ve inceliğini İstanbul Gelişim Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Zerrin Funda Ürük’ten dinledik.

FATMA ERSOY 4 Mart 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Merhametin ince zevkle buluşması: Kuş evleri

Sokak hayvanları için kapımızın önüne bir kap yiyecek ve su koymaktan başka elimizden pek bir şey gelmeyeceğini düşünsek de, yüzyıllar önce atalarımızın hayvanları korumak için yaptıkları bizleri utandırmayı başarıyor. Asırlar öncesinden günümüze el sallayan kuş evleri de bunun en zarif örneklerinden biri. “Hem merhametin hem de ince bir zevkin göstergesi olan kuş köşkleri medeniyetimize has çarpıcı inceliklerdendir” diyen İstanbul Gelişim Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Zerrin Funda Ürük, kuş evlerini ve bu evleri günümüze nasıl uyarlayabileceğimizi anlattı.

- Kuş evleri geçmişten günümüze nasıl evrildi?

Kuşlar İslâmiyet’ten önceki devirlerden beri Türk toplumunda önemli bir yere sahip. İslamiyet öncesi kullanılan kuş sembolü güç ve kudreti temsil ederdi. İslâm’a göre ise kuş saflık, temizlik, merhamet ve barışın sembolüdür. Osmanlı döneminde de hayvanlara özel bir önem atfediliyordu. Cami, medrese, saray gibi binaların özellikle rüzgâr vurmayan ve güney tarafa bakan cephelerinde, insanların ulaşamayacağı yükseklikte “kuş sarayları, kuş köşkü” ve “aşiyanlar” diye adlandırılan kuş evleri yapmışlardır. Üsküdar Yeni Valide Camisi, Ayazma Camisi ve Selimiye Camisi’ndeki kuş evleri İstanbul’un en güzel kuş köşklerindendir. Hem merhametin hem de ince bir zevkin göstergesi olan bu köşkler bizim medeniyetimize has çarpıcı inceliklerdendir.

- Kuş evlerinin yeniden öne çıkmasını nasıl yorumluyorsunuz? 

Zarif mimarileriyle yapılan bu minik evler, kentleşmenin ve aşırı yapılaşmanın artış göstermesi ile beraber yok olmaya başladı. Her yerde gözlemlediğimiz gibi insanlarımız artık bu artan çarpık kentleşmenin getirdiği mutsuzluktan nasıl kaçabilirim düşüncesi içerisinde. Sanırım herkes o dönemlerdeki eski nezaketi, merhameti ve zarafeti arıyor. Bu duyguları yeniden hatırlatacak eserlerimize doğru da yönelmeye başlıyorlar.

- Geleneksel kuş evlerini modernleştirirken nelere dikkat edilmeli?

Osmanlı döneminde kuş evleri özellikle binaların rüzgâr vurmayan ve güney tarafa bakan cephelerinde, insanların ulaşamayacağı yükseklikte yer alacak şekilde yerleştirilmişti. Günümüzde de yine kuşları soğuktan korumak adına yerleştirilecek alanın güneş almasına dikkat edilmeli. Kuş evleri daha çok serçe, saka ve kırlangıç gibi korunmaya muhtaç küçük kuşlar için uygundur ve tasarımı yapılırken bu tarz kuşların boyutlarına göre çalışılmalıdır. İnce ve usta bir işçilik sergilendiği Osmanlı döneminde bu evler, kuşların mekan içinde dolaşabileceği, cephelerinde cumbaların olduğu, kemerli pencerelerin ve balkonlarda sütunlu kabartmaların yer aldığı ufak saraylardı. Günümüzde ise daha çok fonksiyonelliğin yer gösterdiği, minimal kuş evleri tasarlanıyor. Kuş evlerini tasarlarken dikkat edilecek bir diğer konuda içinin kolay temizlenebilmesidir. Tünek, yemlik ve suluk alanları da dikkate alarak tasarımı şekillendirmek önemlidir.

Teknoloji yükseldikçe insani değerler çöküyor

İnsan ve hayvanlar arasındaki dostluğu güçlendirmek isteyen Vakıf Katılım Bankası, günümüzde hâlâ hayranlık uyandıran kuş evlerine gerekli özeni göstermek için “Nesilden Nesile Kuş Evleri Tasarım ve Fotoğraf Yarışması” düzenliyor. Kariyerinde 60 yılı geride bırakan fotoğraf sanatçısı İbrahim Zaman, jürisi olduğu yarışmanın kriterlerini anlattı.

 

İbrahim Zaman

- Bir sanatçı gözüyle kuş evlerini nasıl yorumluyorsunuz?

Her şeyden önce insani açıdan ele aldığımızda insani değerlerin geçmişte daha yüksek olduğuna giderek daha yakından şahit oluyoruz. Hem kuşlara bir yuva hem de kalıcı eserler yapılacak kadar önemsenen bu insani davranışı takdir eder, şükranla izlerim. Çünkü enteresan bir şekilde teknoloji ve medeni dünya yükseldikçe insani değerler ters orantılı olarak çöküyor. Bunu 80’i aşmış yaşamımla söyleyebiliyorum. İnsani yönünün yanı sıra fotoğrafik yönüyle ele alırsam; ben barok tarzda, oyunlu olan yapıları çok severim. Dolayısıyla bu Osmanlı’da da hep böyle olmuştur, hep bir nevi kafes hacmi gibi bir çıkıntı vardır. Ve o çıkıntı üç boyutludur, nakış gibi işlenmiştir. Şimdikilerde bir kuşun gireceği kadar bir delik açılıyor, diğer kısmı ise içerde görünmeyen şekilde kalıyor. Tabii ki fotoğrafik açıdan baktığınızda, röntgen çekerseniz belki içini görebilirsiniz. 

- Bu durumda barok tarzdaki kuş evlerinin daha güzel fotoğraf verdiğini söyleyebilir miyiz? 

Fotoğraf demek ışık demektir. En başa ışığı koyarım. Çünkü fotoğrafın kelime manası ışıkla yazmaktır. Işık fotoğrafta üçüncü boyutu varmış duygusunu azami bir şekilde verendir. Ardından fotoğrafçasına bakarım. Yani leke, renk, kadraj, kompozisyon ve kompozisyonu meydana getiren unsurların estetik bir şekilde dizilmiş olmasıdır fotoğrafça. Onlar yakınsa gittikçe çıta artar. Duvarda bir delik gördünüz, onun kuş evi olduğunu bir nereden bileceksiniz? Fotoğrafçı, ressam gibi hayalin fotoğrafını çekemez, nesneye tâbidir. Nesne size verdiği yansımayı armağan eder. Siz de onu fotoğraflamış olursunuz. Kompozisyonda ise bilindiği gibi bir bütünü meydana getiren unsurların bir kare içine disiplinli ve estetik şekilde dağılmasıdır. Eğer çok geveze, çalı çırpı dolu, hangisi kuş hangisi evidir hepsi birbirine karışmışsa olmaz. Fotoğraf dediğiniz şeyin mesajları yalın, net ve altına mesaj yazma ihtiyacı duymadan yapılanıdır. Kısacası neyi çektiğinizden ziyade nasıl çektiğiniz önemlidir. 

- Bir fotoğrafçının objesi kuş evi olursa, nasıl bir malzeme oluşturabilir?

Öncelikle o objenin etrafında tavaf edecek, nereden bakması gerektiğini görecek. Işığını kontrol edecek. Onu üçüncü bir boyutu varmış gibi taşıyacak ışık-gölge oyunlarını kullanacak. Kuş evlerinin üç boyutlu halini öne çıkaracak cepheyi keşfederseniz, onu duvara yapışmış gibi değil duvardan ayrılmış gibi gösterirsiniz. İşte tam cepheden verilen bir ışık o kuş evini kağıt gibi yapıştırır duvara. Ama bir perspektif arar da uygun ışığı bulursanız fotoğrafça bir tespit yapmış olursunuz.

Kimyasal malzemeyle temizlemeyin

- Birbirinden güzel kuş evleri yapılıyor. Bu evleri yaparken hangi materyallere yer verilmeli? 

Günümüzde kuş evlerini tasarlarken ahşap (huş, meşe ve kızılağaç), suya dayanıklı hazır plakalar (kontraplak), metaller kullanılmalıdır. Hazır plakaların üretiminde kullanılan kimyasal bileşenlerin kuşlar için zararlı olmasından dolayı sunta ya da suntalam gibi malzemeler seçilmemeli. Ahşap seçiminde de iğne yapraklı ağaçlar zamanla salgılayacağı reçinelerden dolayı uygun malzeme olmamaktadır. Kullanılacak olan ahşap malzemenin kalınlığının yaklaşık 2 cm kalınlıkta ve iyi zımpara edilmiş olmasına dikkat edin. Çürümeye karşı dayanıklı ahşap levhalardan yapılacak olan kuş evlerinde, alüminyum çivi tercih edebilirsiniz. Kuş evlerini temizlemek için içinde veya dışında kesinlikle kimyasal maddeler kullanmayın. Kuş evini yaparken kafes altlığının temizlenebilmesi için gerekirse yandan veya alttan müdahale kapağını düşünün. Ayrıca kafesin altından ve yanından kuşun iç mekanda yaşarken hava alabilmesi için muhakkak havalandırma deliği bırakılmasına dikkat edilmelidir.

- Mimar ve akademisyen olarak kuşlara ev tasarlamak nasıl bir duygu? 

Öncelikle günümüz teknolojisine uygun, özgün ve estetik tasarımla, kullanıcının kimliğine uygun tasarım yapmaya ve yaptırmaya dikkat ediyorum. Bunun için de öğrencilerime vurguladığım kelime düşünmek ve hissetmek. Çünkü aslında her şey hayalle başlar ve bunun için de duygu ve his önemlidir. Yaptığımız tasarımların da ruhları olduğunu ve onu tasarımcı olarak önce bizlerin yaşaması gerektiğini öğrencilerime anlatıyorum. Kuş evleri çalışmasında da öğrencilerimize, hayvanlara karşı olan duyarlılığımızı, geçmişten günümüze gelen nezaket ve zarafet hislerimizi ve insani değerlerimizi bir kez daha hatırlatarak, günümüz mimarisini ve kentini şekillendirerek unutmamamız gereken değerlerin üzerinde yoğunlaştık.