19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Gökay Kalaycıoğlu ile haber bahane

Sanat Müziği’nin en güçlü seslerinden Muazzez Ersoy ‘90’dan Pop’ isimli albümüyle ters köşe bir projeye imza attı. Hayranlarından tam puan alan ünlü sanatçı içini Star Pazar’a döktü...

Gökay Kalaycıoğlu 5 Şubat 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Gökay Kalaycıoğlu ile haber bahane

Vallahi korkuyordum röportaja giderken yalan yok! Uzun zamandan beri ilk kez önceden tanışlığım olmayan bir sanatçının kapısını aralamak üzereydim ve ön yargının da dibine vurmuştum. Bana göre soğuk, mesafeli bir kadındı ve acaba elektriğimiz tutacak mıydı? Kafamda bu deli sorularla kapısını çaldığım an tüm önyargılarım yerle yeksan oldu... Bilir miydim şefkatle saran iki kolun ve dupduru bir tebessümün gücünü? Bilmezmişim... Bilir miydim iki saatlik sohbetin ardından sanki yıllardır kendisini tanıyormuşum ve yıllardır can canaymışız gibi yanından ayrılacağımı? Büyüledi vesselam! Evet güçlü... Evet eyvallahı yok ve dimdik bir kadın! Ama bir o kadar samimi, doğal, sıcacık ve sevgi dolu! O deli efe yanını muzurluğu ve samimiyetiyle öyle güzel yönetiyor ki, karşısında ancak şapka çıkartılır ötesi yok! Yeni albümü 90’dan Pop ile başladı sevgili Muazzez Ersoy ile sohbetimiz... Sonra Muazzez Ersoy gitti, yerine munis bir Muazzez geldi ve kendi tabiri ile açtı gökkuşağı gibi rengarenk hayat yelpazesini ve anlatmaya başladı bize Muazzez’i... Bu hafta da haber bahane dostlar! Yaşam savaşı, idealleri, kayıpları, kazançları, mutlulukları ve hüzünleri ile Türk Müziği’nin en güçlü isimlerinden Muazzez Ersoy ile baş başa bırakıyorum sizleri... Keyifli okumalar...

Neler yapıyorsun, hayat nasıl gidiyor?

Çalışıyorum, koşturuyorum durmadan. Albüm çıktı, geride bıraktığımız hafta Emlak Konutları için reklam seslendirmesi yaptım, haykırarak “ Bir başkadır benim memleketim! “ dedim.

90’dan Pop albümü hayırlı olsun. Reaksiyonlar nasıl?

Her zaman olduğu gibi olumlu! Allah’a şükürler olsun, beğenildi.” Muazzez Ersoy bunu da başarmış, helal olsun! “ diyenlerin mesajlarını alıyorum. Çok keyifli ve mutluyum.

Nasıl çıktı bu fikir?

Birçok etken sebep oldu. Ben pop tarzını çok seviyorum. Tüm sahne performanslarımda zaten pop parçalarını okudum. Sadece albümde toplanmamıştı. Eş, dost, arkadaş ısrar edince bir anda çıktı fikir ortaya! Dostlarımıza, dinleyicilerime kendi farkımız, tınımız, sesimizle özel bir şey sunalım istedik.

POP SÖYLERKEN İSTEDİM Kİ ‘MUAZZEZ BUNU DA BAŞARDI!’ DESİNLER!

Dozunu nasıl tutturdun peki?

Bu bir proje albümü ve ne tarzda, ne de stilde abartıya kaçmadım. Şarkıları Türk Müziği havasında da okumadım ama bir şekilde dengeyi sağlamaya çalıştım. Her şeyi dozunda tuttum. Pop tarzı bambaşka bir tecrübe, elbette bir pop sanatçısı gibi olamam...

Şarkıları nasıl seçtiniz?

90’ların ruhu çok farklı! 90’lı yılların parçaları öyle güzel ki içlerinden 9 - 10 tanesini seçmek çok zor oldu. ‘ Değmez ‘ i klip parçası olarak belirlerken de çok zorlandık. Sevgili Kemal Başbuğ çok Avrupai bir klip çekti! Çok daha modern bir

Muazzez var klipte...

İçinizde uhde kalan şarkılar olmuştur, devamı gelecek mi projenin?

Ah oldu tabi, olmaz mı ayol? Şimdi bak bu bir proje albümü, “Nostalji” serisi proje değildi. O seri ansiklopedik şekilde düşünülmüş bir çalışmaydı. Proje albüm tek olduğu zaman güzel, gel gör ki çok beğenilir ve istenirse bir kere daha yaparım ama sonra devamını yapmam. 

90’larda ki Muazzez’in yaşanmışlıkları var mı o şarkılarda?

Herhalde canım, çok sık ve severek dinlediğim ayrıca sahnede de okuduğum şarkılar bunlar Gökay’cığım! Bu şarkılarda duygular seni hangi yöne çekerse oraya gidersin... Uzaklara da dalabilirsin, keyiflenebilirsin de, haz da alırsın!

İlerde bir albümde sırf türkü, arabesk ya da jazz söyleyen bir Muazzez Ersoy görür müyüz?

Nostalji albümlerimde bunları hep yaptım. O albümlerde birçok müzik zenginliğine yer vermiş biriyim. Albümlerdeki bu tarzı sahneme de yansıtırım. Sahne repertuarım çok zengindir içinde Türk Müziği’nden seçkiler, fanteziler, türküler, neo-klasikler, pop, arabesk ve hatta jazz bile dinleyebilirsin. Sadece albümleştirmedim bunları. Ama artık benim bir pop albümüm var!

MARJİNAL DEĞİŞİMLER BENDE GÖZE BATIYOR!

İmaj ve stil de haliyle değişti...

Aslında fazla değiştirmedik, çok uç değişimler olmadı. Sınırları geçmeden, çizgileri aşmadan ölçülü ve minik rötuşlar ile fark yaratmaya çalıştık. Yeni albümde kostümlerim Gülşah Saraçoğlu imzasını taşıyor. Dozunda dokunuşlarla değişime varım ama abartmadan! Sınırı geçmeden yaptığım değişimler göze hoş geliyor ama abartı olursa göze batıyor, hele bende çok göze batıyor. Çünkü yıllardır insanların gözlerinde, objektife yansıyan bir Muazzez Ersoy var. Uçuk değişiklikler yakışmıyor ve zıtlık teşkil ediyor haliyle de sevimsiz görünüyor.

Yıllarca seni ‘Noltalji Kraliçesi’ olarak bildik, şimdi popun nesi olacaksın?

Aaayy ilahi! Güldürdün! Öyle bir durum yok, bu sadece bir proje albümü. Pop uzmanlığındaki arkadaşlarım nasıl ki Türk Sanat Müziği okuduklarında bir yere kadar ruhu yansıtabiliyor, ben de öyle! Pop ayrı bir uzmanlık ve kültür! Elimden geldiğince ruhu vermeye çalıştım ama onlar gibi olamam, böyle bir iddia içerisinde değilim.

Bu albümle, Türk Sanat Müziği’ne mesafeli gençleri kucaklamak mı istedin?

Böyle de düşünülebilir ama aslına bakacak olursak gençlerin Türk Sanat Müziği’ne ilgisi az gibi görünse de değil biliyor musun? Bu albümde Türk Müziği gırtlağı ve tınısı olan bir solistten pop müziğinin lezzetinin, keyfinin nasıl olabildiği var. Bu lezzeti taşımak istedim. Türk Müziği tavrı olan bir solistin tarzını, lezzetini biraz değiştirelim ve onun tınısıyla bir pop albümü yapalım istedik. Değişik ama güzel bir lezzet oldu.

İÇİMDE ÇOK KADIN VAR

Şarkılara bakıyorum da tek duygu yok! Aşkın her halini yansıtan şarkıları seçmek özel tercih mi oldu?

Güzel yerden yakaladın... Albümde acı çeken kadın var, aşık kadın var, mutlu kadın var, nispet yapan var, korkan kadın var, atarlıgiderli kadın var! Var da var! Aslında bu geniş yelpaze çalışması benim müzikteki ruh yapımda hep var. Güzel tanımladın, kadının her hali var bu albümde!

İçinde kaç kadın var peki?

Oooo! Şarkılara bakarsan çok kadın var da bana sorarsan tek kadın var. Bir kere her insanın yaşı kaç olursa olsun, içinde bir çocuk tarafı vardır. Bazen içimdeki o çocuğun dışa çıkmasına çok izin veriyorum, bazen “Hımm! Sus otur oraya!” diyorum. Bir çocuk Muazzez var, bir munis ve naif bir kadın olan Muazzez var. Bazen tam aslan burcu baskın ve dominant bir Muazzez var. Tam Osmanlı kadınıyım! Rahmetli annem Selanik göçmeniydi ve çok didaktik, dediğim dedik bir kadındı. Ona çekmişim. Rahmetli babam ise Karadenizliydi ve çok sakin bir adamdı.

Zor mu Muazzez Ersoy’u taşımak?

Çok kilolu olmadığım için zor değil, mesela sen beni kucaklayabilirsin...

İlahi! Eyvallahı olmayan bir kadınsın, güçlüsün... Muazzez Ersoy için Muazzez’i taşımak zor olmuyor mu?

Dışardan öyle görülse de insanın zorlandığı dönemler oluyor, sıkıntıları oluyor, aşamadığı problemleri oluyor... Hayat bir mücadele ise, hayat bir yaşam savaşıysa ne olursa olsun nefes aldığın süre güçlü olmak ve dimdik ayakta durmak zorundasın!Böyle olursan sallanırsın ama devrilmezsin asla!

Çok sallandı mı Muazzez Ersoy?

E öyle! Herkesin sallandığı dönemler olmuştur, bu sırf bana özgü değil!

Hayat sana ne öğretti?

Hayat mücadeleyi öğretti! Yaşamla savaşmayı öğretti! Hayat, hayat mücadelesindeki kuralları öğretti...

Ne o kurallar?

Dik, dimdik durmak ve gözyaşın içine düşse bile gözyaşının akmaması! Ne kadar hüzünlensen ve canın acısa da güçlü olabilmek! Hayat çok iyi bir okul, en zorlu kuralları ve tecrübeleri öğreniyorsun.

İÇİMDEKİ KASIMPAŞA RUHU DİPDİRİ!

Kırık var mı o hayat derslerinde?

Ahh hiç güleceğim yoktu yahu! Bazen kırık oluyor... Hayat bir imtihan Gökay’cığım!

Bu kadar mesafeli görünüp, bu kadar sıcak olmayı nasıl başarıyorsunuz?

Sorma ya! Uzaktan beni hep soğuk ve mesafeli görüyorlar oysa öyle biri değilim! Neden bu şekilde yansıyor çözemiyorum! Mesafem vardır fakat soğuk bir yapım yoktur bilakis sıcağımdır,sohbetkarımdır, şakacıyımdır, espriliyimdir hatta şamatacıyımdır ama ne hikmetse hala daha öyle görülüyorum.

Duyarlı, vatanperver, donanımlı, esprili, boyun eğmeyen, dominant ve efe! Rengarenk bir kadınsınız ne mutlu!

Bu yapı Kasımpaşa’da doğup, Kasımpaşa’da büyüyüp, Kasımpaşa’da yetişmenin getirmiş olduğu birşey!

ÇOCUKLUKTA BAŞLADI TÜM ENDİŞELERİM

Kasımpaşa ruhu hala dik duruyor mu?

Tabi canım! Aaa, tabi! Kasımpaşa insanıyım! Ben orada doğdum, orada büyüdüm! Arkadaşlıkları, komşulukları orada tattım. Oradaki insanlar evde akşam yiyecek bir lokma yemeyi olmasa bile dimdik dururlar.

Hayattaki en büyük korkunuz ne?

Muhtaç kalmak! Yani Allah hiç bir zaman darda sıkıntıda bırakmasın. El avuç açmaktan, muhtaç olmaktan çok korkuyorum! Ama bu yeni değil! Çocukluktan beri var muhtaç kalma korkusu bende... Hala da korkarım! Çünkü hayatta Allah’tan başka hiçbir şeyin garantisi yok!Hepimiz Allah’a muhtacız!Her zamanda dua ederim “ Rabbim beni senden başka ne olur hiç kimseye muhtaç etme... Ne merte, ne namerte!.. “ diye.

Bu yüzden mi çok küçük yaşta çalışmaya başladın?

Tabi! O korku yüzünden 12 - 13 yaşımda çalışmaya başladım.Rahmetli annemle babama çalışmak istediğimi söylediğimde, “ Kızım tamam zengin bir aile değiliz ama Allah’a şükür kimseye muhtaç da değiliz. Neden çalışmak istiyorsun? “ dediler. O zamanlar benimleydi ikisi de, ama o küçücük yaşta biliyordum bir gün gözlerini kapatıp bu dünyadan göçüp gideceklerini... O yaşlarda ayaklarımın üzerinde durmayı ve hayata kök salmayı seçtim. Çocukluktan başladı benim tüm endişelerim nitekim gün geldi birer hafta arayla kaybettim annem ile babamı... 

Hayatının kırılma noktası o dönem değil mi?

Evet!Annem ve babamı birer hafta arayla kaybettiğim dönem ayaklarımın üstünde ağlasam da sızlasam da durmayı öğrendim...

Dozunda dokunuşlarla değişime varım ama abartmadan!

YOKLUĞU DA GÖRDÜM, VARLIĞI DA YAŞIYORUM! 

Aslan burcusun yapma allasen!

Aaa ama bi dakika! Sahnede gösterişi severim, parlak şeylere düşkünlüğüm vardır. Mutlaka parıldamalıyım! Saçım, üstüm, başım ama küpem ama yüzüğüm illa bir şeyler olmalı gösterişli ve parıltılı! Şöyle bir yapım da var mesela özene, bezene hazırlanmışım ve bir davete katılmışım, bir topluluk içinde bir kutlamaya gitmişim... İçeri girdiğim an kafalar bana dönmezse, çıldırırım. Çıldırırım derken yanlış anlama insanlara değil! Kendime döner bakar ve kendimi sorgularım neyim eksikti diye!

Ya gündelik hayatta?

Gündelik hayatta sade ve doğalım. Saçı sürekli fönlü gezenlerden değilim, makyaj yapmam, spor takılırım ve çoğu zaman eşofmanlar,taytlar, rahat trikolar ve çizmeler giyerim.

Merak ediyorum varlıklı bir ailenin kızı olarak doğsaydı Muazzez, yine Muazzez Ersoy olur muydu?

Yokluğu da yaşadım varlığı da yaşıyorum... Gel gör ki bu konunun varlıkla yoklukla bir alakası yok! Severek, inanarak yaptığı, ilgi duyduğu ve kendi ayaklarının üzerinde durabilerek yaptığı işte herkes başarılı olur... İnsan sevdiği işi yaparsa mutlu olur ve ben müziği seviyorum.

Tezgahtarlıktan, solistliğe geçişte ardına aldığın o rüzgar ya seni yarı yolda bıraksaydı?

Ne kadar başarısız olursan ol yine de bir başarın vardır. Ufak ufak çalışırdım, küçük küçük çalışırdım ama yine gönül verdiğim işi yapardım.

Hayat mücadeleyi öğretti. Yaşamla savaşmayı öğretti. İmtihanlarla dolu bir okul. Kırıklarım yok değil! 

ANNE VE BABAMI KAYBETTİĞİMDE  41 MUM YANDI YÜREĞİMDE...

Zor bir sınav! Nasıl atlattın?

Babamın vefatında Ankara’daydım. Annemin vefatında ise Antalya Kemer’de iki günlük bir bayi toplantısında sahnedeydim. Annemin vefatından üç gün sonra stüdyoya kayda girdim gözlerimde yaşlarla! Atlatmadım ki! Göçtüler... 41 mum yandı yüreğimde, 40’ı söndü... 1’i alev alev yanıyor. Ömür boyu da yanacak! Veren de Allah, alan da Allah biliyorsun... Sahibimiz o! Hükmün sahibi o!Rabbim metanetini, sabrını verdi. Unutmadım...

Yanında hissediyor musun onları?

Hissetmez olur muyum? Bir şekilde eşlik ediyorlar hayatıma... Ruh bedeni elbise gibi kullanır. Elbise eskiyince biz nasıl atıyorsak ruh da beden eskiyince atıyor.Ruh ölmez...

Bugün yanında olsalar...

Oof! Bugün hayatta olsalar rahmetli annem ve babam şu gördüğün bahçeyi ekerlerdi, biçerlerdi, koklar, temizlerlerdi... Bahçeyi ve çiçekleri çok severlerdi, şu bahçe için çıldırırlardı. Onlar nefes alıyor diye ben çok daha mutlu olurdum! İsterdim biraz daha ömürleri olsun, biraz daha yaşasınlar ve görsünler... Bu kadarmış...

Gördüler mi elde ettiğin bu ünü ve parıltılı yaşamını?

Gördüler ama çok az gördüler! Bu günlerin başlangıcını gördüler. Ah be Gökay benim tüm parıltım, görkemim tüm ve ihtişamım sahnededir. Sahnenin dışında benim hiç görkemim, ihtişamım yoktur.

ÖĞRENDİĞİM ŞARKILARIN ÇOĞU RAHMETLİ ANNEMDEN!

Rahmetli annenin, müziğine katkısı büyüktü değil mi?

Evet! Müzikteki ilk hocam rahmetli annemdi, Nostalji albümümdeki eserlerin çoğu kırık plaklardan dolayı dinleyemediği şarkılardı... Öğrendiğim şarkıların çoğu rahmetli annemden! İlk öğrendiğim şarkı da “ Kanaryam Güzel Kuşum Ben Sana Vurulmuşum “

Dilde Türk Sanat Müziği vardı, peki ya yürekte?

Yürekte hep bir pop müzik sevgisi vardı, pop dinliyorduk hep!

Annen sanat müziğine yönlendirmeseydi, popçu Muazzez mi olurdun?

Olabilirdi vallahi! Ama anneden Türk Müziği, yürekte pop olunca güzel bir karma oldu. Allah’a şükürler olsun isteyip okuyamayacağım bir parça yok! Türk Sanat Müziği’nden, Türk Halk Müziğine kadar...Alnımın akıyla pop albümünden de çıktım. Yıllar önce minicik de olsa jazz da okudum. Her tür müziğin tavrına yatkın sesim ve gırtlağım var.

BİR GÜN MUTLAKA LIZA MINELLI GİBİ SAHNEDE DEVLEŞTİĞİM BİR MÜZİKALE İMZA ATACAĞIM

‘Bir gün mutlaka’ dediğin ne var?

Müzikal yapmak istiyorum! Ama öyle böyle değil, Liza Minelli gibi izleyene “ Waaoow! “ dedirten cinsten bir müzikal, kabare yapmak istiyorum. Tiyatro çalışmam olmadı ama teatral yeteneğim fena değildir herhalde diye düşünüyorum. Dedim ya müzikal birikimin yanında muzur, komik ve doğalım! 

Albümde aşkın her hali var, siz aşkın hangi halindesiniz?

En yalın hali diyelim... Valla aşksız bir dünya yok! Yaratılan tüm canlıların özünde sevgi ve aşk var. Herşeyden önce Allah’a duyulan aşk var. Dünyanın özünde aşk ve sevgi var. 

Ya özel birine duyulan aşk?

Hımm... 17’li 18’li zamanlarda belki ama şimdi içimdeki aşk daha farklı gibi...

Sizde aşkın rengi ne?

Yeşil! Hem de güzel bir zümrüt yeşili çünkü yeşil kısmettir, berekettir...

Hakikaten hayatın tüm yükü omuzlarında, teksin! Omuzuna başını yaslayacağın birine ihtiyaç duymuyor musun?

Nerde? Ahh! Nerde o omuz? Espri bir yana böyle bir omuz her insanın hayatında olmalı ama bunu bir sevgili olarak düşünmemek lazım. Hayatında başını koyacağın bir omuzdan bahsediyorsan bir dostun omuzu daha güven vericidir bana göre...

Bak yine eyvallahı olmayan, dik kadın duruşu! Bir erkeğin omuzuna başımı koymam, minnet etmem diyorsun!

Ay çok fenasın sen Gökay! Bir dostun omuzu daha güvenli! Dost dediğin daha çok yanımda olur ve benimle ağlar, benimle güler... Ayrıca başım en güzel yastığımda rahat... Hem de nereye istersem oraya koyarım onu!

Peki son olarak Anayasa değişikliği ile ilgili düşüncenizi soralım... “Evet” diyor musun Muazzez Ersoy?

Zaman değişiyor, insanlar değişiyor, insanların fikirleri değişiyor, teknoloji her geçen gün inanılmaz boyutta yaşama hakim olmaya başladı... Neden sistemler de daha büyük güzellikler için değişmesin? Güçlü bir Türkiye için ben  “Evet” diyorum Gökay’cığım! Güçlü bir Türkiye için sen de

“Evet” diyor musun?

Çağrını aldım sevgili Muazzez Ersoy, güçlü bir Türkiye için ben de “Evet!”diyorum.

SAHNEDE SINIRIM YOK! YELPAZEMİ GÖKKUŞAĞI GİBİ AÇAR VE SHOW YAPARIM! 

Sahnede o halde amiyane tabirle tam bir show kadını var...

Tabi tabi! Sahnede benden müzikteki her tattan her lezzetten bir parça bulabilirsin. Sahnede sınırım yok! Klasiklerle başlarım, neoklasiklerle devam ederim... Derken hareketliler, arabesk fanteziler ve sonunda tam hareketlilere inerim. İkinci bölümde kostümü değiştirir değiştirmez açarım yelpazeyi... O yelpazede her renk var, gökkuşağı gibi...