25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Neşet Ertaş’la 5 yaşında tanıştım

Hayatının 45 yılını Anadolu’nun kayıp ezgilerini bulmaya adayan Prof. Dr. Erol Parlak, Türkiye’de açılacak müzik üniversitesinin de fikir babası. Üniversite kayıp milli değerlerimizi gün yüzüne çıkaracak.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 1 Ocak 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Neşet Ertaş’la 5 yaşında tanıştım

Şelpe tekniğini sistemleştirerek el ile bağlama çalma geleneğini modern dönemde temsil eden ve Türk müziği literatürüne akademik boyutta da güçlü katkılar sunan Prof. Dr. Erol Parlak, müzik üniversitesi kurulması konusundaki isteğini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iletmişti. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sayın Erol Parlak konuşmasıyla bize önemli bir yük yükledi. YÖK Başkanımız da bir müzik üniversitesi kurulması için çalışmaları başlatması lazım” diyerek müzik üniversitesi için talimat verdi. Parlak ile aldığı ödülü, müzik hayatını ve Neşet Ertaş sevgisini konuştuk.

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülleri’nde müzik dalında bir ödül aldınız. Neler hissettiniz?

   Ödül, emeğin tacı olsa gerek. Bireysel olarak uzun süredir yaptığımız çalışmaların görülmesi ve takdir edilmesi elbette mutluluk verici. Bu nedenle çok mutlu olduğumu söylemeliyim. Diğer yandan bu ödülün geleneksel müzik alanından birine verilmesi ülkemizin belki de en çok ihmal edilmiş alanlarından biri olması nedeniyle çok daha anlamlı.

Neşet Ertaş çalışmalarınız ne kadar zaman aldı?

   Neşet Ertaş’ın sazı, sesi ve türküleriyle beş yaşındayken tanıştım. Üniversite yıllarına kadar kesintisiz biçimde dinledim, üniversiteden itibaren incelemeye başladım. ‘Garip Bülbül  Neşet Ertaş’ çalışmam 16 yılımı aldı. Bu süreç içerisinde multidisipliner açıdan derinlemesine inceleme ve araştırmalar yaptım. Bu saydıklarım 45 yılın üzerinde bir zamanı kapsıyor.

ERTAŞ İLE AYNI YÜZYILDA YAŞADIĞIM İÇİN ŞANSLIYIM

Neşet Ertaş sizin için ne ifade ediyor?

Benim saz çalmamın, müzisyen olmamın nedeni üç ustadır. Bunların başında Neşet Ertaş gelir. Onun sedasını duyduktan sonra önümde büyük bir gönül dünyasının kapıları aralandı. Bu kapıdan onun sayesinde girdim ve bütün yaşamım böylece şekillendi. Onunla aynı yüzyılda yaşadığım, sanatının ve dehasının farkına varıp kendimi zenginleştirebildiğim, onun müziğinde can bulan binlerce yıllık köklü ve değerli kültür ile manevi evrenimi biçimlendirebildiğim için çok şanslıyım. Ve ustayla yan yana gelip aynı havayı soluduğum, sanatını gelecek kuşaklara aktarabilme yolunda bir külliyat hazırlama, bir çalışma yapmış olmayı ömrümün en anlamlı ve hayırlı işlerinin başında görüyorum.

Neden müzik üniversitesi kurulmalı?

Ülkemizde geleneksel müzik eğitimi veren kurumlar ancak cumhuriyetten yarım yüzyıl sonra ve çok sıkıntılı bir süreçte kurulabilmiştir. Ülkemiz genelinde elli civarındaki konservatuar arasında sayıları neredeyse bir elin parmakları kadar olan bu kurumlar adeta üniversiteler içerisine sıkışıp kalmışlardır. Olası bir müzik  üniversitesi, alana odaklı vizyon ve misyonuyla bilgi beceri ve üretimin çok daha rahat gelişebileceği, ileriye gidebileceği bir gelişim çizgisini beraberinde getirecektir.

Anadolu’da unutulmaya yüz tutmuş türkü ve enstrümanlar yeniden canlanabilir mi?

Elbette. Aklımızdan  geçen model içerisinde özellikle güçlü bir ARGE’ birimleri barındıran bir yapıdır. Araştırma ve geliştirme temelli enstitüleri bünyesinde bulunduran böyle bir anlayış her türlü oluşum, gelişim ve ilerlemenin sağlanabileceği bir profili işaret etmektedir.

Tematik üniversite anlayışınız nedir?

‘Belirli alana odaklanma, en iyi olma’ hedefiyle hareket eden uzmanlaşmış üniversite kavramını içeren tematik üniversite anlayışı günümüzde üçüncü nesil üniversite modeli olarak da tanımlanıyor. Dünyada belli bir süredir uygulanan bu modelin ‘yaptığı işi en iyi bilen ve doğru yapan’ bireyler yetiştirme anlayışına dayalı olduğu görülmektedir. Belirli bir konuya odaklanmış ve uzmanlaşmış olmaları nedeniyle de başarı oranının da yüksek olduğu açıktır. Bizde sayıları henüz çok azdır. Müzik konusunda ise hiç yoktur. Geleneksel müziğimize yönelik kurulacak bu anlayıştaki bir üniversite birçok gelişimin ve ilerlemenin dinamosu olacak niteliktedir.

BİLİNMEYEN YÜZÜYLE ANADOLU

Anadolu geniş bir coğrafyada etkili. Anadolu müziğinde başka hangi kültürlerin etkisi olabilir?

Anadolu müziği, Anadolu’da var olan tüm kültürlerin kaynaşması sonrası ortaya çıkmış bütünleşik bir olgudur. Binlerce yıl öncesinden beri gelen kadim kültürler yanında göçlerle gelenlerin bileşkesinden oluşur.  Zenginliğinin ana kaynağı da budur.

Sizce Anadolu’nun yetiştirdiği gizli kalmış sanatçılar kimler?

Anadolu son derece bakir bir alandır. Belki de en değerli kısmı bilinmeyen yüzünde gizlidir. Öyle sanatkârlar vardır ki tarifsiz sanatları ile alanın en önünde yer alırken, kendi bölgeleri dışında bilinmezler.  Bu durum, yaşadığımız kaos çağının bir yansımasıdır. Örneğin Aydın İncirliovalı Sadettin Doğan, Antepli Şerif Akbağ, Maçkalı Haydar Eyüpoğlu vb. bunlardan bazılarıdır.

YENİ ŞİİRLER VE MÜZİKLER

Yeni projeleriniz var mı?

Yıllardır üzerinde çalışmakta olduğumuz dört kitap projesi sürüyor. Bunun yanında alanımıza yönelik makale ve bildiri çalışmalarımız da devam ediyor. Yeni eser üretimi de çalışmalarımız arasında. Bu kapsamda yeni şiirler ve müzikler üretmeyi sürdürmekteyiz. Eğitim-öğretim ve insan yetiştirme en önemli uğraş alanlarımızdandır. Virtüözite seviyesinde bilimsel düzeyi yüksek bireyler sanatın ve bilimin sürekliliğinin en önemli unsurlarındandır. Bu yöndeki gayretimiz de sürmektedir.