24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Onları gören peşlerinde koşuyor!

Üç genç spor için İstanbul sokaklarında koşmaya başladı, şimdi iki bin kişi onlarla koşuyor. Hatta yolda yürürken onlara özenip peşlerinden gidenler, işlerine taksiyle geri dönüyor!

Aslı Gür19 Ocak 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Onları gören peşlerinde koşuyor!

Üstlerinde bir sweatshirt, altlarında tayt, şort ya da eşofman... Spor ayakkabı olmazsa olmazları. Her perşembe iş çıkışı 15-20 kişilik gruplar halinde bir araya geliyorlar. Isınma hareketlerinden sonra başlıyorlar koşmaya: Dere tepe, kar kış demeden kilometrelerce koşuyorlar. 2012 yılında kurulan ve yaşları 25-30 arasında iki bin gencin oluşturduğu İstanbul Koşu Kuvvetleri adlı grubun amacı, sadece sosyalleşmek ve sağlıklı yaşamak.

İstanbul Koşu Kuvvetleri’nin kurucu üyelerinden biri 30 yaşındaki Rüya Baraz. Çocukluğundan beri sporla iç içe olan Baraz, uzun yıllar tenis oynamış, atletizm takımında yer almış. Baraz grubun kuruluş hikayesini anlatıyor: “Koşmayı seven üç arkadaş, hem spor yapmak hem de günlük hayatın stresinden uzaklaşıp biraz sosyalleşmek için bir koşu grubu kurmaya karar verdik. Her hafta koşuyorduk ama bunu daha büyük gruplarla bir rutin haline getirmek istedik. Facebook’ta İstanbul Koşu Kuvvetleri başlığıyla bir grup kurduk ve insanları davet ettik. Şimdi her hafta 15-20 kişi koşuyoruz. Bizim için sosyalleşme aracı, eğlence oluyor. Profesyonel değiliz, sağlıklı yaşamak için koşuyoruz.”

HER KOŞU 40 DAKİKA SÜRÜYOR

Bebek-Ortaköy, Cihangir-Nişantaşı-Dolmabahçe ya da Caddebostan sahili... İstanbul’un pek çok farklı yerinde kendilerine koşu rotaları çizen grubun Facebook’ta iki bine yakın üyesi bulunuyor. Genellikle perşembe akşamları iş çıkışında koştuklarını belirten Baraz, bu koşuları birkaç gün önceden grupta duyurduklarını anlatıyor: “Bir sayfamız var ve hangi gün, nerede ve kaçta buluşacağımızı

yazıyoruz. İsteyenler geliyor. 15-20 kişi oluyoruz. Tayt, eşofman gibi teri hapseden kıyafetler giyiyoruz. Ayakkabılarımız spor ve rahat olmalı. Toplamda 8-10 kilometre koşuyoruz. Yaklaşık 40 dakika sürüyor. Üye olanlar kendi gruplarını kurup bulundukları bölgelerde koşabilirler.”

29 yaşındaki Gözde Türkkan da grubun kurucularından. Yıllar önce basketbol oynayan şimdilerde ise dövüş sporu thai boxing yapan Türkkan, İstanbul Koşu Kuvvetleri sayesinde pek çok farklı yeri keşfettiklerini anlatıyor: “Rotalarımızı eşyalarımızı bırakabileceğimiz veya değiştirebileceğimiz yerlere göre belirliyoruz. Koşarken bazen arkamızdan tezahürat yapanlar oluyor. Bir keresinde Balat sahilinden dönerken koştuğumuzu gören iki genç üstlerinde kot pantolon, kazak, mont gibi günlük kıyafetleriyle bize eşlik etti. Rotanın yaklaşık üç kilometresini bizimle koştular. Dönüşte taksi paranız bizden dediler”

Kimsesizlerle koşmak istiyorlar

İstanbul Koşu Kuvvetleri’nin amacı, her ne kadar sosyalleşmek ve sağlıklı yaşamak olsa da sivil toplum kuruluşlarına da katkıda bulunmak istiyorlar. Bir pazar günü kimsesiz çocuklarla birlikte koşmak istediklerini belirten Ayhan Sezer, kalabalık halde koşmayı sevdiklerini anlatıyor: “Koşuların ardından bir mekanda biraraya gelip hem yemek yiyoruz hem de sohbet ediyoruz. Bizim için asıl eğlenceli kısım bu.”

Arkamızdan ‘Bravo’ diye bağırıyorlar

İstanbul Koşu Kuvvetleri ile koşan bir başka isim ise Deniz Küsefoğlu. Şehirde koşma fikri çok hoşuna gittiği için gruba katıldığını belirten Küsefoğlu ilk koşusundan sonra kendisiyle gurur duyduğunu anlatıyor: “Sporla ilgileniyordum ama uzun mesafeli koşmuyordum. Bir gün gelip katıldım ve yedi kilometre birden koştum! Sonra kendimle çok gurur duydum ve bunu bir daha hissetmek icin koşmaya devam ettim. Şehir içinde bu şekilde koşarak sağlıklı yaşamak bizim elimizde. İstanbullu olarak çoğumuz trafikten sıkıldığımız için bir semtten diğerine gitmenin zor olduğunu düşünüyoruz. Oysa koşmak bu uzak yerleri yakınlaştırıyor. Şehirde yol almanın keyifli bir aktivite olacağını hatırlatıyor. Sokakta bizi koşarken görenler bazen korkuyorlar. ‘Bravo size’ diye bağıranlar var. Bir keresinde grubu kaybettim. Beni ter içinde ve koşu kıyafetleriyle görenler, ben sormadan Koşu Kuvvetleri’nin ne tarafa gittiğini gösterdiler. O an bütün şehir beni destekliyormuş gibi hissettim.”