20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Prof. Dr. Asan: Fedakârlık değil işimi yapıyorum

Avrasya Üniversitesi’nin eski rektörü Prof. Dr. Aşkın Asan, bugün Tenzile Erdoğan Kız Anadolu İHL Müdürü olarak görev yapıyor. Tam da TEOG’un kaldırıldığı ve sonrasına ilişkin değişikliklerin konuşulduğu bugünlerde, Prof. Dr. Aşkın Asan ile yeni makamında buluştuk.

ZEYNEP TÜRKOĞLU24 Eylül 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Prof. Dr. Asan: Fedakârlık değil işimi yapıyorum

Prof. Dr. Aşkın Asan… Bugünden bakarsanız Tenzile Erdoğan Kız Anadolu İHL Müdürü. İki yıl önce Avrasya Üniversitesi rektörüydü. Ondan önce dört yıl kadar Aile Ve Sosyal Politikalar Bakan yardımcılığı görevini üstlendi. Bir öncesinde de milletvekilliği var. En alt katman akademisyenlik; hem yurt içinde hem yurt dışında üstelik… Hızlı mı? Evet hızlı. Sıralamada alışılmışın dışında bir çizgi var üstelik. Rektörlük yapmış lise müdürü olur mu? Aslında yakın zamana kadar yönetmelikler izin vermiyormuş, sonunda engeller kaldırılmış. Oysa dünyada örneklerinin yaygın olduğu biliniyor. Ama bizim için durum yeni. Tam da TEOG’un kaldırıldığı ve sonrasına ilişkin değişikliklerin konuşulduğu bugünlerde, Prof. Dr. Aşkın Asan ile yeni makamında buluştuk. Okulunu, eğitim ve sınav sistemlerini konuştuk. 

Çok katmanlı bir çalışma hayatınız olmuş, üniversiteden başlayarak ana noktaları bir saysanız?

Üniversiteyi Suudi Arabistan’da okudum. Eşim ABD’de doktora yaparken eğitim teknolojileri alanında yüksek lisansa başladım. O arada üç çocuğumuz oldu. Türkiye’ye dönünce bilgisayar destekli din eğitimi modeli üzerinde çalışmaya başladım. Doçentliğim eğitim teknolojileri alanında oldu. Dubai’deki Ajman Üniversitesi’ne ardından Umman’a geçtim. Türkiye’ye döndükten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kadınlara siyasete katılmaları çağrısını duydum. Çağrıdan etkilenerek siyasete girdim. Siyasetin yüksek temposu yüzünden akademik ilerleyişim durdu. Bir akademisyenin hayali her zaman profesör olmaktır. Böylelikle Avrasya Üniversitesi’ne gittim. Oradan da rektörlük teklifi geldi. Yüksek öğrenim sistemini, üniversitelerle ilişkisini öğrenebilmek için de değerlendirmek cazip geldi. Yüksek öğretimde gelinen seviyeyi ve karşılaşılan sorunları yaşayarak öğrendiğim bir dönem geçirdim. 

Gelelim son viraja. Rektörlükten lise müdürlüğüne geçiş Türkiye’de alışık olmadığımız bir durum. Nasıl oldu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında lise müdürlüğü için akademisyenlerin de görevlendirilebileceğini söyledi. Ben eğitimimin büyük kısmını yurt dışında aldığın için pek çok örneği görme fırsatım oldu. Oralarda yaygın zaten bu. Türkiye’de niye bu kadar şaşırdı insanlar onu anlamakta zorlandım doğrusu. 

ÖNCE OKULU TANIYACAKSIN 

Durumunuz nasıl karşılandı? 

İnsanların yüzde 90’nı büyük bir fedakârlık olduğunu düşünerek çok teşekkür ediyor. Oysa rektörlük yapmış bir akademisyenin lise müdürü olması fedakârlık değildir. Bu benim için çok önemli bir şey. Bir akademisyenin çalışmalarını sağlam bir zemine oturtması için alanı çok iyi bilmesi gerekiyor. İşte alan burası! Benim üniversitede kadromun bulunduğu  alan eğitim fakülteleri. Sorumluluğumuz öğretmen yetiştirmek. Şimdi sen eğer okulu tanımaz, içinde yaşamazsan, yetiştirdiğin öğrenciye ne öğreteceksin, nasıl öğreteceksin? ABD’de bir okul ziyaret etmiştim. Orada çocuklara seracılık öğreten bir hocaları vardı. Sonradan öğrendim ki bu kişi ülkenin en önemli su profesörlerinden biri. Üniversitesinden bir yıl izin almış, lisede çocuklara seracılık öğretiyor. Bu uygulamalar dünyada var. 

u Eğitim kadrosu ne diyor?

Öğretmenler açısından şöyle bir avantajı var. Üniversite zaten en yeni bilgilerin geliştiği yerdir. Düşünün ki öğretmen oldunuz ve bir okula atandınız. Aradan bir 15 yıl geçmişse, kendinizi de sürekli geliştirmekte zorlanıyorsanız üniversitedeki yenilikleri kaybediyorsunuz. Hizmet içi eğitimlerle bilgi açığı kapanıyor, ama uygulama konusunda da desteğe ihtiyaç duyulabilir. O yüzden akademisyenlerin buradaki varlığı öğretmenlerin de kendilerini geliştirmesine katkı sağlayabilir. 

ÖĞRENCİLER KOÇLUK SİSTEMİ İSTİYOR

Alıştınız mı yeni çalışma düzeninize, nasıl geçiyor bir gün?

Günüm dolu dolu geçiyor. Öğrenciler sık sık ziyaret ediyor. Bazen kapıdan başlarını uzatıp bakıyorlar, yeni müdürlerini merak ediyorlar. Çağırıyorum; ‘Gelin bakalım’ diye. Veliler çok sık uğruyor. Bizim zamanımızdakinden çok farklı bir veli profili var. Eskinin ‘Eti senin kemiği benimE diye ilk gün çocuğu öğretmene, müdüre emanet edip gidenler yok. Veliler her şeyi biliyor. Okul aile birliği ile de sıklıkla görüşüyoruz. Kapım her görev yerimde açık olmuştur. Özellikle 12’nci sınıf öğrencilerinden çok ciddi öneriler alıyoruz. Mesela koçluk sistemi istiyorlar. ‘Nasıl olsun istiyorsunuz’ diye soruyorum. İhtiyaçlarını ilk ağızdan dinliyoruz. Onları dinledikten sonra öğretmenlerini çağırıyoruz. Mesela bugün neye çalışacağımızı anlatayım… Bazı öğrencilere yurt dışındaki üniversitelerden online ders aldırma düşüncem var. Öğrencilerin bize ilettiği ihtiyaçlardan sonra buraya geldik. Sistemi kurmak mümkün, yapacağız. 

Çıtanın yükseliyor olması işinizi zorlaştırmıyor mu?

Aksine zevkli hâle getiriyor. Çünkü hepimiz çok heyecanlandık. Biri gitti, beşi geldi, biz de istiyoruz diye. Bu öğrenci değişim programlarını üniversiteden liseye taşımak demektir. Onun adımını atmış oluyoruz. Şimdi çocuklar çok kabiliyetli. Ellerinde internet diye devasa bir bilgi kaynağı var. O yüzden okulunda bu yarışta orada olması lazım. Geride kalamayız. Bilgi kaynağı bugün sadece okul değil. O yüzden meseleyi doğru yöne akıtmamız lazım. 

Bazı öğrencilere yurt dışındaki üniversitelerden online ders aldırmayı planlıyorum. Öğrencilerin ihtiyaçlarını duyduktan sonra bu noktaya geldik. Sistemi kurmak mümkün, yapacağız.  

ABD’DE LİSELİ ÜNİVERSİTEDEN DERS ALIYOR

Lise eğitiminde dünyada uygulamalar nasıl? Yeniliklere eş zamanlı mı geçiyoruz, yoksa geriden mi gidiyoruz?

Eşzamanlı gittiğimiz noktalar da var, yeni uygulamaya başladığımız yöntemler de var. Mesela yine ABD’den örnek vereyim. Lise öğrencisi üniversiteden ders alır, üniversiteyi kazandıktan sonra da muaf olur o dersten. Bu benim bildiğim 20 yıldır var. Türkiye’de de uygulanabilir. 

DUYARLI VE BAŞARILI İNSANA İHTİYAÇ VAR 

Tenzile Erdoğan İmam Hatip Lisesi Müdürü olarak yeni hedefleriniz neler? 

İyi yönetilmiş bir okulu devraldım. Öğrenciler başarılı, öğretmenler donanımlı. Akademik tecrübemi yansıtmayı hedefliyorum. Burası aynı zamanda hem fen hem sosyal alanların bulunduğu bir proje okulu. Proje çalışmalarımızın öğrencilerimizin katılımının yükseltildiği bir seviyeye çıkması gerekiyor. Laboratuarlar kuracağız. Uluslararası arenada öğrencilerimizin tecrübe ve etkinlik kazanmasını istiyoruz bir yandan. Bunun dışında sosyal sorumluluk projeleri de lisemizin önemli etkinlik alanlarından biri. Sadece ders notu yüksek olan öğrenciye değil, duyarlı ve başarılı insana ihtiyacımız var.   

ÇOCUĞA EVİNİN YAKININDA EĞİTİM İMKANI SAĞLANMALI

Bir de TEOG meselesi var gündemde. Siz ne diyorsunuz?

Biz dinamik bir toplumuz. TEOG aslında bir problemi çözmek için çok iyi niyetle düşünüldü ve uygulamaya geçildi. Mesele bir noktadaki sınav gerilimini ortadan kaldırmaktı. Ama şuna yol açtı; bir kere insanların hayatına lise çağındaki çocuklara yurt arama zorunluluğunu getirdi. Aynı şehirde ise servis problemlerini çıkardı. Milli eğitimdeki arkadaşlarımız özveriyle çalışıyor şu an, İnşallah yerleştirme ile ilgili yeni bir sınav getirmeyi düşünmezler. Veli olsam, mahallemdeki liseyi tercih ederim. Çünkü asıl cevher o çocuk. O yüzden imkânları, onun bulunduğu yerde sağlamak lazım. Milli eğitimin seviyesi bunu sağlamak için yeterli. 

O zaman sınav sisteminden eğitim sistemi konusuna geçelim, bu da tartışmanın bitmediği bir alan…

Şimdi bir kere unutmayalım ki dünyanın her yerinde insanlar okullardan çok şey bekliyorlar. Bütün ülkelerde böyle şikâyetler olur. Eğitim sistemi elinden geleni yapıyor. Ama şunu bilmek lazım, sistemin açıklarından yararlanma yönünde sıkıntılar var. Mesela dershaneler. Dünyanın neresinde okula giden çocuk bir de dershaneye gider. Okul sonrası çocuklara sunabileceğimiz şey spor olabilir, kültür olabilir. İşte bunun üzerinde çalışılmalı. İnsanımız kıymetli.  

Siyasetçi iken sizden çözüm getirmeniz beklenirdi, şimdi masanın diğer tarafına geçtiniz. Siyasetçilerden ne bekliyorsunuz?

Gelir gelmez Bismillah, öğretmenleri, öğrencileri dinledim.  Hemen milletvekili arkadaşlarımı aradım. Dedim ki meclis açılır açılmaz Milli Eğitim ile ilgili olarak yapacağınız öncelikli çalışmalardan biri de okulların finansmanı olmalıdır. Mesela temizlik ve sekreterya ile ilgili giderler var. Bununla okul aile birliği ilgileniyor. Bu sistemleştirilebilir. Henüz nasıl çözüleceğini bilmiyorum ama düşünürsek olur. Alanda olmak bu işte. Kimin yapabileceğini biliyorum; vekiller! Onlardan çok şey bekliyoruz.