24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Siyonizmin tanrısı sanki bir toprak ağası

“İnsanları yersiz bırakmanın çok ciddi bir etik sorun olduğu düşüncesindeyim. Bu yüzden her iki tarafın da birlikte yaşamaya alışabileceği bir yaklaşımın gündeme gelmesi için küçük bir farkındalık elde etmeyi umuyorum.”

Röportaj: SALİM UÇAR25 Mart 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Siyonizmin tanrısı sanki bir toprak ağası

- Sizi biraz tanıyalım.

İsmim Benjamin Ladraa. 25 yaşındayım. İsveçliyim. Sıradan bir insanım ama kendimi bir aktivist olarak tanımlıyorum.

- Aktivist olmak ne anlam ifade ediyor sizin için? 

İnsan olarak ailemizde, yaşadığımız yerlerde ve çevremizde pek çok meseleyle karşı karşıya geliyoruz. Aktivizm benim için bu sorunlar ortaya çıktığında çözüm için çaba harcamak manasına geliyor. Birilerinin bu sorunları çözmesini beklemektense sorumluluk duygusuyla hareket etmek anlamına geliyor. Bu problemler için belki liderlerin veya hükümetlerin çözüm üretmesini bekleyebiliriz ama bu kadar zamanımız yok. İnsanlar Yemen’de açlıktan kırılıyor, Kongo’da kadınlar tecavüze uğruyor ve Filistin toprakları uzun süredir işgal altında. 

- Herhangi bir gruba üye misiniz?

Tek başımayım. Ama çok kalabalığım diyebilirim. Çünkü uğradığım yerlerde insanlar bana destek oluyor. Bir konuda farkındalık oluşturuyorsanız ve sizinle aynı düşünen insanlar varsa elbette bir araya geliyorsunuz. Böylesi daha etkili oluyor. 

- Filistin meselesini gündeminize almanızın sebebi nedir? 

Sıradan bir İsveçliyim ve dünyadaki bütün sorunların muhataplarıyla karşı karşıya gelme imkânım olmuyor. Keşke her birisini tek tek dinleyebilseydim ama maalesef bu mümkün değil. Ancak Filistinlilerle ve Filistin meselesiyle karşı karşıya gelme imkânı yakaladım. Onlarla karşılaşınca bu konu daha fazla dikkatimi çekti. Pek çok kaynak okudum ve araştırmalar yaptım. Noam Chomsky, Norman Finkelstein, Rashid Khalidi gibi isimlerin Filistin meselesindeki analizlerini inceledim. Aynı zamanda insan hakları raporlarını da okudum. 

- Siyonizm hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bence Siyonizm çok tuhaf bir düşünce ve bu düşüncenin köklerinde insanlık için çok tehlikeli olan bir ırkçılık yatıyor. Dindar bir insan değilim. Ancak Siyonizm’de olduğu gibi Tanrı’nın bir toprak ağası gibi düşünülmesine de inanmıyorum. Bence insanlar istedikleri yerde yaşayabilmeliler. Ancak bu daha önce orada yaşayan insanların varlığına aykırı olmamalı. Bir yere gidiyorsan belinde silahla gitmemelisin.  

- İsrail’deki hak ihlalleri konusunda ne düşünüyorsunuz?

Bu ihlaller İsrailliler’e karşı olsaydı onları da savunurdum. Ancak tablo biraz farklı. Filistinliler’i bir suç işledikleri için hapse yollamıyorlar. Her yere kontrol noktaları kurdular. Herkesi sebepsiz yere mahkum ediyorlar. Hareket özgürlüğü tanımıyorlar. Yerleşimlerin bombalanmasını ve insanların katledilmesini doğru bulmuyorum. Pek çok propaganda aracı ve medyayı kullanarak yürüttükleri etnik temizliğe zemin hazırlıyorlar. Ama inanıyorum ki sosyal medyanın gücünü kullanarak ne kadar çok insan bu haksız uygulamalara karşı gelirse, Filistin konusuyla alakalı hiçbir fikri ve bilgisi olmayan insanlar da doğrunun yanında yer alacaklardır. Çünkü sonuçta hepimiz ahlak temelli canlılarız. Bunu sekiz aydır devam eden yürüyüşümde sıkça gördüm. Sosyal medya platformları üzerinden bana destek veren insanlarla tanıştım. Önceden anti-semitist yaftası yemekten çekindikleri için sessiz kalıyorlardı ama zamanla İsrail’e ve onun haksız uygulamalarına karşı gelmenin anti-semitizm olmadığı anlaşıldı. Ki bu bence insan hakları savunucuları açısından çok iyi bir şey. 

- Yürüyüşünün sonunda nasıl bir kazanım vumuyorsun?

Ne Filistinli ne de İsrailli kimsenin yerinden edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Her ne kadar İsrail sınırına geldiğimde sorgulanıp sınır dışı edileceğimi düşünsem de çabalamaktan geri durmayacağım. Bazı insanlar dünyayı daha kötü bir yer haline getirirken bazıları da daha iyi bir yer haline getirmeye çalışıyor. Eninde sonunda bütün insanlık için adaletin geleceğine inanıyorum

- Mossad’ın yürüyüşünden haberi var mı? 

Elbette. İnsan hakları savunucularını probleme tanık etmemek için özel çaba içerisindeler. Hatta sadece bu konuyla ilgilenen bir birimleri var. Benim dışımda da pek çok kişi engellemelere uğradı. Doğrudan İsrail’i eleştirmiyorum. İsrail’in politikalarını eleştiriyorum. Çünkü insanlar değiştikçe devletler de değişirler. 

Doğrudan İsrail’i eleştirmiyorum. İsrail’in politikalarını eleştiriyorum. Çünkü insanlar değiştikçe devletler de değişirler.

“Şu an İsrail, Filistinliler’i silah endüstrisi için bir insan laboratuvarı gibi görüyor. Üstelik bunu sadece fiziki olarak da yapmıyorlar. Pek çok propaganda aracı ve medyayı kullanarak yürüttükleri etnik temizliğe zemin hazırlıyorlar. Ama sosyal medyanın gücünü kullanarak ne kadar çok insan bu haksız uygulamalara karşı gelirse, Filistin konusuyla alakalı hiçbir fikri ve bilgisi olmayan insanlar da doğrunun yanında yer alacaklardır.” İsveç’ten yürüyerek Kudüs’e gitmeye çalışan aktivist Benjamin Ladraa yolculuğunun 8. ayında İstanbul’a ulaştı. Çorlu’dan itibaren kendisine Türkiye’de tercüman olarak çalışan Filistinli Jad da eşlik ediyor. Mutasım dağcılıkla uğraşan bir maceracı. O da Ladraa’ya İstanbul’da eşlik etmeye karar vermiş. Bir yanlış haber sonucu Yahudi olduğu söylenen ancak bunu yalanlayan Ladraa, insan hakları sözkonusu olunca din ve ırk ayrımının anlamsızlaştığına dikkat çekiyor. 

YOLDA RASTLADIĞIM HERKESE FİLİSTİN’İ ANLATTIM

- Neden bir protesto şekli olarak yürümeyi tercih ettiniz? 

Bir noktadan diğerine yürüyerek slogan atabilirsiniz. Ancak bu benimsenmiş bir metot olduğundan insanlara sıradan gelecektir. Hiçbir şey yapmamaktan iyi olsa da. Benim yeteri kadar zamanım ve enerjim var. Üstelik yürüyüşüm esnasında karşıma çıkan insanlara Filistin meselesinin ne olduğunu anlatma imkanı buluyorum. Soğuk, sıcak, açlık ve barınma ihtiyicına meydan okuyorsunuz. Bunu iyi bir amaç için yapıyorsunuz. İşte bu yüzden yürüyorum. 

- Yolda problem yaşadınız mı? 

Pek sayılmaz. Kar, yağmur, açlık, uykusuzluk, polis sorguları ve ön yargılı insanları saymazsak tabii. Bulgaristan’da terörist şüphesiyle tutuklandım. Filistin’de günlük yaşamda olanlara bakarsak bunları sorun olarak adlandırmam doğru olmaz. 

- Masraflarınızı nasıl karşılıyorsunuz?

Ben bir müzisyenim. Perküsyon setimi sattım, para biriktirdim. Yürümek bedava. Bir arkadaşım internet üzerinden bir bağış sayfası kurdu oradan gelen desteklerle karnımı doyurabiliyorum.