23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

Son kaleleri Mescid-i Aksa

Ramazan ayında Kudüs sokaklarını arşınlayıp da manevi dünyanın derinliklerine dalmamak mümkün değil. İslamiyet’in ilk kıblesi Mescid–i Aksa’yı ziyaret ederken dünya siyasetinin yüzünün neden Kudüs’e dönük olduğunu da daha iyi anlıyorsunuz.

SELİM EFE ERDEM 18 Haziran 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Son kaleleri Mescid-i Aksa

Beş bin yıllık tarihi boyunca,  54 kez kuşatıldı, 44 kez ele geçirilip tekrar alındı, 23 kez işgal edildi ve iki kez tamamen yok edildi... Ve üç semavi din Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlığın kutsal kenti. Kağıt üzerinde  Filistin toprağı ama BM ve uluslararası toplum tanımasa da İsrail, fiili olarak Kudüs’e kendi başkenti muamelesi yapıyor. Her sokağının tarihi olay veya kişiden isim aldığı bir yerleşim. Dünyadaki savaşları, dinler ve medeniyetler arasındaki gerginlikleri gerçekten anlamak için Kudüs’ü  görmek gerekiyormuş meğer... 

Kutsal topraklardaki Türk–İslam eserlerini yeniden ihya etmek için kurulan Mirasımız Derneği’nin davetiyle Ramazan ayında Kudüs topraklarını ziyaret ettiğimizde, Orta Doğu’da gözyaşının neden hiç dinmediğini ve Filistinlilerin yaşadığı fiilen devletsiz millet olmanın nasıl acı bir yük olduğunu anlıyoruz. İnsanların her an çatışma ve ölüm korkusuyla yaşadığı, evlerine güvenlik turnikeleri ve sınır duvarlarını aşarak ulaşabildikleri Kudüs’te Filistinli olarak yaşamak bile tek başına bir hayat mücadelesi. Ve Mescid–i Aksa’nın Müslümanlar ve özellikle Filistinliler için neden bu kadar önemli olduğunu da anlıyorsunuz Kudüs’ü gördüğünüzde. Her sokağında elinde ağır silahlı İsrail askerlerinin bulunduğu Kudüs’te 320 bin Filistinli yaşıyor. Ramazan’da Mescid-i Aksa’yı ziyaret ettiğimizde, 250 bini aşkın insanın toplandığına tanıklık ediyoruz.  Mescid-i Aksa Ürdün Vakfına ait ve buraya İsrail askeri girmiyor ve İsrail’in son güvenlik noktası bu kutsal mekanın kapısında bitiyor. 144 dönümlük bu kutsal alan, sadece bir ibadet değil Filistinlilerin kendilerini özgür hissettiği, silahların ve kameraların gölgesinde yaşamadıkları, dini ve milli kimliklerinin harmanlandığı elde kalan tek alan. 

TÜRK İSLAM BAYRAĞINI KORUMAK

Mescid-i Aksa Ramazan’da adeta Müslüman akınına uğruyor dünyanın dört bir yanından. Ramazan’ın ikinci cuması, Mescid-i Aksa’da 300 bini aşkın Müslüman ibadet ediyor. Mirasımız Derneği’nin davetlisi olarak  Kudüs’de bulunan bir grup Türk gazeteci de cuma namazını Mescid-i Aksa’da kıldı, orucunu da mescidin bahçesinde açtı. İsrail’deki Kayıp Mülkler Kanunu’na göre, içinde kimsenin yaşamadığı veya ibadet etmediği evler ya da ibadethaneler, ihaleyle satışa çıkarılıyor. Kentte 4 bin tarihi yapı bulunduğunu, bunun yüzde 90’nın Osmanlı döneminden kaldığına dikkat çeken dernek yetkilileri, satışa çıkarılan yaklaşık 150 cami ve evi alarak restore ederek gerçek sahiplerine teslim ettiklerini kaydediyor. Kudüs sokaklarında dolaşırken, çok sayıda tarihi caminin artık Yahudi ya da Hıristiyan evine dönüştürdüğü, başta AB fonları olmak üzere gelişmiş ülkelerin ‘Kayıp Mülkler Kanunu’ vasıtasıyla eski Türk İslam yapılarını Türk ve Müslüman olmayan yerleşim ve ibadethaneler oluşturduğu görülüyor.  Ancak sistemli bir ‘Osmanlı, Türk kültürü yok edilişi’ amaçlandığı görülse de şehrin camilerinden evlerine, yollarından içme su tesisine kadar her yerde bir ‘Sultan Süleyman’ ve Türk izi görmemek de mümkün değil.

HZ. ADEM’DEN BU YANA İSLAM ŞEHRİ

Kudüs, üç semavi din için de neden kutsal?

Müslümanlar için kutsal bir şehir çünkü ilk kıblemiz ve Hz. Peygamberin İsra ve Miraç mekanı. İslamiyet’in ilk tebliği Mekke’de gelmişti başlangıçta namaz Kudüs’teki Mescid–i Aksa’ya yönelerek kılınıyordu. Yahudiler Kudüs’ün ilk toprakları olduğunu savunuyor ancak burası Hz. Âdem’den başlayan tevhidin temsilcisi peygamberlerin mirası bir İslam şehri. İsra ve Miraç gecesinde bu mekan bütün peygamberlerin ruhlarının şahitliğiyle Peygamber efendimize teslim edildi ve ümmetine bir miras olarak bıraktı. Peygamber Efendimizin “Ziyaretler ancak üç mekâna yapılır. Mekke’deki Mescidu’l-Haram’a, Medine’deki benim bu mescidime ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya” buyurması, Kudüs’ün İslamiyet için üç kutsal şehirden biri olduğunu gösterir. Yahudiler için Hz. Davud’un ‘İsrail Kralı’ olarak Birleşik İsrail Krallığı’nın başkenti olarak inşa ettiği ve oğlu Kral Süleyman’ın Yahudiliğin ilk tapınağının kurduğu şehir. Hıristiyanlık için Kudüs, tarihin başladığı ve biteceği yer. ‘Haçlılar’ ile birlikte, tarih boyunca Hıristiyan dünyası için ‘ele geçirilmesi’ gereken siyasi bir mesele aynı zamanda. 

NEDEN BARIŞ GELMİYOR

 Kudüs’ü dolaşırken, bu şehirde ağırlıklı olarak Filistinli Müslümanlar ve İsrailli Yahudilerin yaşadığına evlerin onlara ait ama sokakların Hıristiyanlara ait olduğuna tanıklık ediyoruz. Resmi kayıtlara göre Kudüs de 320 bin Filistinli Müslüman, 450 bin İsrailli Yahudi ve yine İsrail vatandaşı olan 50 bin kadar da Hıristiyan yaşıyor. Yani Hıristiyanlar azınlıkta ama bir köşe olmasın ki Brezilya’dan Japonya’ya dünyanın bir ucundan ‘Hıristiyan’ kimliğiyle bu şehri ziyarete gelmiş turist olmasın. 

HIRİSTİYANLARIN DERDİ DE YENİ AYASOFYA

Görünüşte, Müslümanlar ve Yahudiler arasında paylaşılamıyor gibi ama arka planda Hıristiyan dünyası ve bu dini temsil eden ülkeler de Kudüs’ten pay istiyor. Bir nevi, Ayasofya Camii’nin müzeye çevrilmesi gibi Kudüs’ü de Filistin veya İsrail toprağı değil açık hava müzesi olarak görmek istiyorlar. Tarihi şehir Kudüs, İslam dünyasına göre Filistin’in başkenti. Yahudilere göre, İsrail’in başkenti. Ama Hıristiyan dünyasına göre ise ‘tartışmalı bölge’. O yüzden başını Almanya ve Avrupa’nın çektiği Hıristiyan nüfusun yoğun olduğu ülkeler İsrail’in Kudüs’ü başkent olarak görmesini kabul etmiyor ve büyükelçiliklerini Kudüs yerine Tel Aviv’de tutuyor. 

BARIŞ GELMEZ, TERÖR BİTMEZ

Kudüs, üç semavi dinin temsilcisi ülkeler tarafından paylaşılamıyor ve Kudüs’ün taksimi yolunda yaşanan savaşlar ve terör, bunun sonucu olarak milyonlarca Filistinli Müslüman’ın Ürdün, Lübnan, Suriye başta olmak üzere İslam ülkelerinde göçmen olarak yaşamasıyla tüm bölge ülkelerini sorunun tarafı halini getiriyor. Kudüs’ün her köşesinde, dünyanın önde gelen ülkelerinin Sivil toplum kuruluşları, misyonerlik ofisleri ve temsilciliği var. Onlarca ülke, STK görünümlü istihbarat merkezleriyle Kudüs’te Filistin-İsrail karşıtlığı üzerinden burada vekalet savaşları yürütüyor.  Kudüs sokaklarında dolaşırken anlıyorsunuz ki bu şehrin kaderi çizilmeden, ne Ortadoğu’ya barış gelecek ne de dünyanın hiç bir bölgesinde medeniyet savaşları ve terör bitecek.