20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

‘Şüşko’ ve depresiflerin dert ortağı

Onu en çok ‘Depresyon öyle bir şey değil!’ ve ‘Çünkü şüşkoyum’ adlı replikleriyle tanıyoruz. Sosyal medyanın en sevilen hesaplarından biri olan ‘Pınar’ın Depresyonu’ şüşko ve depresiflerin dert ortağı. Hesabın ardındaki isimse kendini sır gibi saklıyor...

Büşra UĞRAŞ27 Kasım 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
‘Şüşko’ ve depresiflerin dert ortağı

Sosyal medyanın en çok sevilen sayfasından bahsetmek istiyoruz bu hafta: ‘Pınar’ın Depresyonu.’ İsminin böyle depresif olduğuna bakmayın, öyle iç karartıcı bir şey yok ortada. Aksine insanlara empatiyi öğreten, mizah dolu, basit çizimlerle günlük hayatın sorunlarını anlatan bir hesap. Hesabın çizeriniyse ne kimse gördü ne de kim olduğunu biliyor! Tek bildiğimiz kendi deyimiyle ‘şüşko’ olduğu ve depresyon sürecinden geçtiği. Binlerce kişi tarafından heyecanla takip edilen çizimler şimdi bir de kitap oluyor ama hala işin arkasında kim var bilmiyoruz! Derken biz kendisiyle tanışmak istedik, hala yüzünü kimsenin görmesini istemese de ‘Pınar’ın Depresyonu’ adlı sosyal medya hesabının sahibi ve kurucusu Pınar'la sohbet ettik. Artık “Çocukluğumdan beri kiloluyum, zayıf olmak nasıl bir şey bilmiyorum” diyen Pınar’ı daha yakından tanıyoruz...

Pınar’ın Depresyonu adlı sayfanın ardındaki ismi merak ediyoruz.

Pek şaşırtıcı olmayacak ama gerçek adım Pınar (Gülüyor) 25 yaşındayım, 2014 yılında Galatasaray Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldum. Reklam sektöründe sosyal medya-pazarlama profesyoneli olarak çalışıyorum.

Bu hesabı açmaya nasıl karar verdiniz?

2016’nın başlarında sürekli her şeye ağlar olduğum bir ruh hali içine girdim. Terapiye gitmeye karar verdim. Depresyon teşhisi konuldu. Seanstan çıkıp eve dönerken, Snapchat uygulamasında içimdeki sıkıntıyı anlatan minik çizim serileri yapıp yayınlamaya başladım, adını da ‘Pınar’ın Depresyonu’ koydum. Zaman geçtikçe seri arkadaşlarım tarafından beğenildi. Bir gün bir arkadaşım bu seriyi Facebook ve Instagram’a taşımam gerektiğini söyledi. İşsiz olduğum bir dönemde seriyi bir şablona oturtarak üzerine biraz daha düşünerek çizmeye başladım. ‘Pınar’ın Depresyonu’nun hikayesi, aslında adından da belli olacağı gibi depresyonumla başladı.

Hala terapi alıyor musunuz?

Dediğim gibi 2016’nın başından beri depresyonla inişli çıkışlı bir ilişkim var. Şu an daha iyiyim, fakat tamamen geçti ve bitti de diyemiyorum. En azından o ilk başlardaki her şeye ağlayan ve kaygıdan günlük işlerini bile yapamayacak hale gelen Pınar yok şu an. ‘Maskeli’ depresyon olduğunu söylemişti terapistim. Evde yataktan çıkamayan bir halim yok, hatta beni gören çoğu insan da çok neşeli olduğumu düşünüp depresyona anlam veremiyor. İç dünyam biraz daha farklı şeyler yaşatıyor bana demek ki, dışa vurmuyorum.

Kaç yıldır kilolusunuz? 

Şu an 102 kiloyum. Eskiden 130 küsür kiloydum, 2 sene önce 30’un üzerinde kilo verdim fakat sonra depresyonla birlikte 10 kilosunu geri aldım. 

Kilolarınız başınıza dert olmadı mı hiç?

Hem fizyolojik hem psikolojik açıdan beni hep kısıtladı, çünkü ben sonradan kilo alanlardan değilim. 5-6 yaşımdan itibaren kiloluyum, dolayısıyla zayıf olmak nasıl bir şey bilmiyorum. Üniversiteye kadar hep içine dönük ve kapalı bir insan oldum. İnsanların düşüncelerini gereğinden fazla önemseyen ve kendini sevmeyen bir genç olarak büyümeme neden oldu. Bunun en büyük nedenlerinden biri şişmanlığımla ilgili yapılan şakalardı. Hiçbir zaman istediğim kıyafetleri giyemedim. Göz doktoru bile “Kızım bu yaşta bu kilo çok” dediği için zaman içinde mühim bir şey olmadıkça doktora gitmek istemedim.  Yani kısaca kilolarım hayatımın her alanında başımın en büyük derdiydi. Şimdi hala kiloluyum; ama yetişkinlik dertleri daha ağır basıyor sanırım.

Kendinizle dalga geçebilme evresine nasıl geçtiniz?

Aslında çizimlerde iç dünyamı ve kafamdan geçenleri; ama hiçbir zaman yansıtmadıklarımı aktarıyorum. Kendinizle dalga geçmezseniz hayatta kalamayacakmış gibi hissediyorsunuz bazen. Zaman içinde geliştirdiğimiz sosyal savunma mekanizması bir nevi. Ben sanırım biraz o evreyi de geçtim, “Bakın ben aslında ne kadar da kendimle barışığım” algısı yaratmaya çabalamıyorum. Nasılsam oyum. Bazen kendimi seviyorum, bazen sevmiyorum. Kendimle barışık değilsem de öyleymiş gibi rol yapmıyorum. Sanırım biraz daha olgun bir evredeyim, bu gelişimden mutluyum.

İnsanlar sizi neden sevdi? 

Sosyal medyada herkes mutlu, muhteşem şeyler yiyorlar, sürekli geziyorlar, çok aşıklar, çok seviliyorlar, çok güzel görünüyorlar... İnsanlar telefonlarına uygulamalar indirip fotoğraflarını editliyor, suratlarını güzelleştiriyor, bellerini inceltiyor. E hani sosyal medya gerçekti? Hayat gerçekten bu kadar mutluluk ve güzellik dolu mu? Bence değil. Dolayısıyla ‘Pınar’ın Depresyonu’yla ben biraz da hayatın bunalımlı tarafını, kaygılarımı, depresyonumu, kendimle nasıl bir türlü barışamadığımı anlatmak istedim ve depresyonumu karakterleştirdim. Aklımdan geçenlerin çoğu insanla özellikle de kadınla ortak kesişim noktalarını buldum ve o noktalar üzerine gittim. Bence insanların ‘Pınar’ın Depresyonu’nu sevmelerinin nedeni gerçekliği ve çok bağ kurulabilir olması. Herkesin içinde o her şeye alınan ve gözleri dolu karakterden biraz var diye düşünüyorum. Özellikle de şüşkoların. 

‘Pınar’ın Depresyonu’ benim depresyonumla başladı. İşsiz olduğum dönemde seriyi sosyal medyaya taşıdım, tuttu.

AMACIM GİZEMLİ OLMAK DEĞİL

Neden kimliğinizi açıklamak istemiyorsunuz?

Çoğu insanın aksine, beni tanınıyor olmak çok geriyor. Kişisel alanım ve özgürlüklerim kısıtlanıyormuş gibi hissediyorum. Aslında amacım gizem yaratmak değil, tamamen kendi kişisel alanımı korumak. Yolda biri beni tanıyıp yanıma gelse ve “Ben senin sayfanı çok seviyorum” dese çok utanırım, ne yapacağımı bilemem. Tabii yanlış anlaşılmak istemem, bu sevgiden ve ilgiden rahatsız değilim, aksine çok mutluyum; fakat anonim kalınca daha rahat hissediyorum diyelim. Normal hayatımda içe dönük bir insan olmamama rağmen, bu konuda biraz utangaç ve çekingenim; hiç tanımadığım insanların ilgisini nasıl karşılayacağımı bilemiyorum henüz.

KİTAP ÇOK YAKINDA

Şimdi bir de kitap çıkacak. Proje nasıl gelişti?

Bir gün birdenbire bir yayınevinden kitap teklifi aldım. Ben de bu işler nasıl oluyor acaba diye araştırırken bir arkadaşım Doğan Egmont Yayınevi’nde editör arkadaşını bana yönlendirdi. Sonuç olarak anlaştım. Kitap aralıktan itibaren tüm kitapevlerinde ve internette olacak.

Kitapta neler var?

Yılbaşına denk geleceği ‘Pınar’ın Yılbaşı Depresyonu’ ortaya çıktı. Malum 2016 kötü bir yıl oldu, giriş bölümündeki çizimler 2016’da yaşadıklarım, yılbaşı gecesi durumları ve yeni yıldan beklentilerim ekseninde dönüyor. Kitaptake çizimlerin yüzde 90’ı yeni Yeni yıl temalı çizimleri çocukluk anılarım ve günlük hayatta yaşadıklarım “Ekstra depresyonlar” başlığı altında takip ediyor. Bir de sekiz adet çıkartma tasarladık, onlar da sürpriz olsun.

HERKES MUZDARİP

‘Şüşko ve depresif’ kişilerden nasıl yorumlar alıyorsunuz?

Genelde “Aynı ben”, “Beni anlatıyor” gibi yorumlar alıyorum. Amacım depresyonun içini boşaltmak değil, ben de aynı dertten muzdarip olduğum için bunun ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Bir gün birinden “Pınar ben de bazen kilolu arkadaşlarımla dalga geçiyordum, çizimlerini görünce bunun ne kadar itici olduğunu anladım” diye bir mesaj aldım. Şimdiye kadar beni en mutlu eden yorum bu oldu. 

Yakınlarınız ne diyor? 

İnanılmaz destek bir arkadaş çevrem var. Neredeyse benden daha heyecanlı ve mutlular. Ailem hala çizimlere anlam vermeye çalışıyor, çok tatlılar.